Cain eğitmenlerin yanından ayrıldıktan sonra Chris’in yardımıyla A sınıfına ait yurda gitti. Burası yurttan daha çok bir kışlayı andırıyordu ancak Cain için bir sıkıntı yoktu. Yetişkinliğin izlerini taşıyan gençlerin bakışları altında kışlanın tahta kapısından içeriye adım attı ve kendisi için ayarlanmış ‘103’ numaralı odaya gitti.
Pek bir kişisel eşyası kalmamıştı. Neyse ki yaptığı araştırmaların tamamı yok olmuştu, başkasının bulması ihtimali olmadığından planları keşfedilmeyecekti.
Odasına geldiğinde fiziksel yorgunluğu dindirmek için soğuk bir duş aldı ve kendini yatağa attı. Hem zihinsel hem de fiziksel enerji kalmamıştı.
Cain ertesi güne kadar uyuduktan sonra istemeden de olsa uyandı ve kıyafetlerini giydi. Ertesi gün A sınıfının uygulama sınavı vardı ve bu büyük bir fırsattı. Cain bu sınavdan önce A sınıfının ortamını tanımak istiyordu.
A sınıfı diğer sınıflardan çok farklıydı. Adeta bir akademi edasıyla kırktan fazla Kılıç Uzmanı’nı her konuda eğitiyordu. Her on sene de yüzden fazla Kara Şövalye buradan mezun oluyor ve göreve başlıyordu.
Her altı sene de bir yüz Kara Şövalye mezun oluyor olmasına rağmen her Kara Şövalye kendi seviyesindeki dört ya da beş Kara Şövalye ile eş değerdi. Ancak çok fazla savaşa giriyorlardı, bu yüzden çoğu Kara Şövalye potansiyelini gösterme fırsatı bulamadan hayatını kaybediyordu.
Bu kadar az mezuna rağmen 15,000 kişilik Kara Şövalye Ordusu oluşturmak yüzyıllar süren çalışmaların sonucuydu. Son derece sıkı şartlara rağmen bir ordu Kara Şövalye yetiştirilmişti. Ashborne Ailesi’nin gerçek hazinesiydi onlar.
A sınıfın antrenman bölgesi D sınıfının dört katı kadardı ve farklı bölümlere ayrılmıştı. Fiziksel güç antrenmanı için ayrılmış bir spor salonu varken silah eğitimi için bir silah odası; Mana Bilimi gibi dersler için büyükçe bir laboratuvar vardı.
Bugünün dersleri zorunlu değildi. Bu yüzden Cain dışında gelen sadece bir kişi vardı. O da son derece sıradan bir görünüşe sahip Winston isimli bir gençti. İlk ders Mana Bilimi Temelleri’ydi ve George tarafından veriliyordu.
Cain sınıfa geçip sırasına oturdu. Winston da hemen yanındaki sıraya oturmuştu. Birkaç dakika sonraysa beyaz renkli önlüğüyle diğer eğitmenlerden farklı bir tarza sahip olan George geldi.
Cain’i görünce bir süre duraklasa da çok geçmeden derse başladı. Bugünün konusu basit düzen formasyonlarıydı. Cain’in en çok ilgisini çeken konu buydu. Aslında Mana Bilimi’ni merak etmesinin en büyük nedeni düzen formasyonlarıydı.
Düzen formasyonları inanılmaz karmaşık Mana oluşumlarına verilen addı. Çok farklı şekilde kullanılabilirdi. Gizlenme, enerji toplama, savunma, saldırı, ışınlanma gibi en çok kullanılan düzen formasyonu türleriydi.
Bir düzen formasyonunu oluşturmak için birbirinden farklı binlerce küçük komutu bir araya getirmeli ve aralarındaki enerji akışını kusursuzlaştırmalıydınız. Cain düzen formasyonları hakkında aylardır dur durak bilmeden çalışıyordu – ki Samanyolu Sistemi’nin temelinde bir düzen formasyonu yatıyordu.
Tabii bir Kara Şövalye düzen formasyonları yapamazdı ancak onları yok etmenin yollarını öğrenmek zorundalardı. George ise tam olarak bunu anlatıyordu. Gizlenme formasyonlarının nasıl fark edileceği, illüzyon formasyonlarının nasıl yok edileceğine dair üst düzey bilgiler veriyordu.
Ders bir saat kadar sürmüştü. On dakikalık bir molanın ardından ikinci ders olan İleri Düzey Silah Ustalığı dersi başlayacaktı.
Cain öğrendiklerini sindirmek için gözlerini kapamıştı ki bir el nazikçe omzuna dokundu. Gözlerini açıp elin sahibine baktığında bu kişinin Winston olduğunu fark etti.
“Gizlenme formasyonlarının çekirdeklerini bulma kısmında sorun yaşıyorum, yardımcı olabilir misin?”
Bunun için gereken formülleri anlamak çok zordu. Cain dahi ilk gördüğünde değil ikinci ya da üçüncü kez gördüğünde bunları anlayabilmişti. Winston’un bunu anlamamış olması Cain’i şaşırtmamıştı. Cain Winston’un tuttuğu defteri ve kalemi aldıktan sonra boş bir sayfaya oldukça sık kullanılan bir gizlenme formasyonunun şemasını çizdi.
Gizlenme formasyonları adı üzerine gizlenme amacıyla kurulmuş formasyonlardı. Yapımı oldukça komplikeydi.
İyi yapılmış bir gizlenme formasyonu bir ülkeyi bile gizleyebilirdi.
Cain bazı antik hanedanlıkların bu tür formasyonlara sahip olduğunu duymuştu.
Bildiklerini basit bir dille Winston’a anlatmaya başladı. Bugün yapacak daha iyi bir şeyi olmadığında Winston’un isteğini reddetmemişti.
Winston dikkatli bir şekilde Cain’i dinledikten sonra birkaç soru sordu. Cain soruları kusursuzca yanıtlamıştı. Bir profesör edasıyla sabır ve dikkatle açıklıyordu.
Yedi-sekiz dakika sonra Cain açıklamalarını bitirmişti.
“Çok teşekkür ederim.” dedi Winston parlak gözlerle.
“Önemli değil,” diye karşılık verdi Cain, “Adın Winston’du değil mi?”
“Evet, genç efendi.”
“Cain. Bana Cain diye seslen.”
Winston anlamadığını gösterircesine boş gözlerle baktı.
“Benimle rahat konuşmanı istiyorum.”
Cain alayla dolu bir gülümsemenin ardından masadan kalktı ve sınıftan çıktı.
---
Gökyüzü siyaha boyanırken Cain yurttan çıktı ve Constantine’in ofisine gitti. Onunla birkaç saat konuştuktan sonra odasına döndü ve hazırlıklarını yapmaya başladı. Tüm bu zaman boyunca Chris yanındaydı ve Cain’in hareketlerini yakından izliyordu.
Cain yurduna döndükten sonra Chris elinde bir mektupla Kara Kılıç Kalesi’nin karanlık bölgelerinden birine gitti. Orada onu bekleyen biri vardı. Kısa ve çirkin bir surata sahip orta yaşlı bir adamdı. Chris’in getirdiği mektubu aldı ve hiçbir şey söylemeden karanlıkta kayboldu.
Chris mektubu adama verdikten sonra odasına geri döndü.
---
Jermaine kırklı yaşlarının sonunda olmasına rağmen hayatı boyunca başarıyı yakalayamamış nadir Kara Şövalyelerden biriydi. Bir Kılıç Uzmanı idi ve hayatı boyunca daha fazla ilerleyemeyeceği de kesindi.
Fakat buna rağmen güç arzusu devam ediyordu, başkalarının köpekliğini yapıyor ve el altından iş çeviriyordu.
Aylardır Chris ve ‘o’ kişinin ulaklığını yapıyordu.
Chris yazdığı raporları bir mektuba mühürledikten sonra ona verirdi. Jermaine ise bu mektubu o kişiye ulaştırırdı.
Aylardır bunu yapıyordu bu yüzden işinde usta sayılırdı.
Formasyondaki ufak bir açıktan yararlanarak kaleden çıkar ve Kara Kılıç Şehri’ndeki diğer ulaklara bu raporu iletirdi.
Ancak bugün durumlar biraz farklıydı.
Her zaman kaçtığı yere geldiğinde onu bekleyen kılıçlı bir figür vardı.
Jermaine’in gördüğü son şey bu kişinin kılıcını kafasını çevirdiği andı.
---
Sabah olduğunda tüm A sınıfı antrenman bölgesinde kıyafetleri ile bekliyordu. Bugün önemli bir sınav vardı. Bazılarının akademiden mezun olabileceğinin göstergesi olabilecek iken bazılarının ölümü bile olabilirdi.
Byrd ve üç farklı eğitmen öğrenciler üzerinde gözlerini gezdirdi.
“Sınavınız Blue Fang Nehri’nde gerçekleşecek. Hepinize bir günlük erzak, bir silah ve bir yardım kiti verilecek. Barbar Bölgesi’nin dış çemberlerine olacağız. Bu yüzden dikkatli olmazsanız ölebilirsiniz…”
Bir Kara Şövalye tehlikelere alışmalıydı. Uygulama sınavları genelde tehlikeli bölgelerde öğrencilerin bir başlarına hayatta kalmaları ve verilen görevlerin yerine getirilmesi üzerine olurdu.
“Göreviniz Blue Fang Nehri’nin üst kesimlerine kasti olarak saldığımız barbar esirlerini öldürmek. Öldürdüğünüz her barbar için on puan alacaksınız. Endişe etmeyin, en güçlü Barbar bile Kılıç Uzmanı seviyesinin başlarında olacak. Aptalca bir hata yapmadığınız sürece sıkıntı olmayacak.”
Blue Fang Nehri; Barbar Bölgesi ve Ashborne Dükalığı’nın kesiştiği bir yerdeydi. Ejder Kuyruğu Sıradağları’nın hemen dibinde olduğundan güvenliydi. Yakınlarda birden fazla karakol bulunuyordu. Barbar hareketleri pek seyrek olurdu.
“Arabalar geldiği gibi harekete geçiyoruz. Hayatta kalın!”
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..