Soylu Hanenin Kanlı Yıldızı - Bölüm 33


Bu uygulama sınavı gerçekten de büyük bir trajedi ile bitmekten son anda kurtulmuştu. Beş büyük barbar kabilesi arasında yer alan Semavi Kurt Kabilesi’nin beklenmedik saldırısı birkaç eğitmenin savaş esnasında ölmesine ve çok sayıda öğrencinin ağır yaralanmasına neden olmuştu.

 

Ancak birkaç saat süren çatışmanın ardından Semavi Kurt Kabilesi’nin operasyon yöneticisinin öldürülmesi sonucu Semavi Kurt Kabilesi ani bir kararla geri çekilmişti. Savaş iki saat daha sürdü ve bölge yok olmanın eşiğine geldi.

 

O esnada tüm bölge korkunç bir patlamanın etkisiyle sarsılmıştı.

 

Ejder Sıradağları’na mensup bir uçurumda meydana gelen devasa patlama toprak kaymasına ve büyük bir tahribata neden olmuştu. Patlama o kadar büyüktü ki uçurum kenarından büyükçe bir toprak parçası kopup aşağıya düşmüştü.

 

Cain dikkatli bir şekilde ormana girdikten yarım saat sonra sınav başlangıç bölgesini bulmayı başardı. Yaralanan eğitmenler ve öğrenciler bu alanda toplanmış, rahipler tarafından iyileştiriliyordu. Cain vücudundaki pek çok sıyrığı ve yarayı iyileştirmek için çadırlardan birine girmişti.

 

Bölge de yakılmış pek çok ateş bile buradaki insanların kalplerindeki soğukluğu ısıtmak için yeterli değildi.

 

---

 

Gece ufkunu güçlü bir rüzgar sarıyordu.

 

Oldukça yüksek bir tepenin üzerinde duran kaslı figür ormanın derinliklerinden yükselen dumanlara bakıyordu. Kimse farkında değildi ancak bu çift göz savaş alanında yaşanan her şeyi görmüştü. 

 

“Hazırlıklar tamamlandı mı?” dedi aniden. Genç bir ses olsa da otoriter ve soğuktu; adeta duygudan yoksundu.

 

“Saldırılara karşı hazırız,” karanlığın içinden gölgevari bir figür çıktı.

 

Devasa olmasa da vücudunun neredeyse tamamını kaplayan dövmeleri bir Barbar olduğuna işaret ediyordu. Etrafı soğuk gözlerle izleyen genç, altuni gözleri ve bir barbara kıyasla açık olan teninden dolayı dikkat çekiyordu.

 

Vücudu rüzgar ve fırtına sembolleri ile kaplıydı. Bu, onun kimliğine dair büyük bir ipucuydu. Çünkü tüm Barbar kabileleri arasında bu totemleri vücuduna kazıma onuruna nail olabilen yalnızca bir kabile vardı.

 

Orta yaşlı Barbar sakin bir ses tonuyla konuştu, “Ne yapmayı düşünüyorsunuz? Kabileler henüz bir arada çalışmaya hazır değil. Kutsal İttifak ile topyekun bir savaşı kaldıramayız.”

 

Orta yaşlı Barbarın vücudundaki Semavi Kurt dövmeleri hayli ilgi çekiciydi. Adeta gerçek bir kurtmuş gibi hissettiren vahşi bir auraya, Semavi isminin anlamını veren uhrevi bir hissiyata sahipti.

 

“Henüz zamanı değil. Ashborne Ailesi ile mücadele etmemize gerek yok. O çocuk buradayken bizim bir şey yapmamıza gerek yok.” dedi genç.

 

Orta yaşlı adam hiçbir şey söylemeden gence baktı ve iç çekip kafasını başka bir yöne çevirdi.

 

Kısık da olsa gencin ağzından çıkan kelimeleri duydu.

 

“Iceborn olayı…”

 

---

 

Cheron Şehri’nin en gözde binalarından biri olan Sauron dışarıdan bakıldığında büyük bir şirketin binası gibi görünse de aslında Cheron Şehri’nin her bir köşesini izlemekle kalmayıp, tüm kıta da faaliyet gösteren istihbarat servisi Midnight’ın karargahlarından biriydi.

 

Karanlık bir odada cam tüpler içerisine yerleştirilmiş düzinelerce mavi ateşten birisi aniden döndü. Sönmesinin hemen ardından takım elbiseli bir adam panikle içeriye girdi ve cam tüpü kontrol etti. Bir şey göremeyince ifadesi değişti ve cam tüpün altında yazan isme baktı.

 

“Ola…olamaz…”

 

İsmi gördüğünde şimşek çarpmışa döndü. Beti benzi attı ve bacakları titremeye başladı. O kadar şok olmuştu ki az kalsın diğer cam tüpleri devirecekti!

 

“İkinci Hanım Evelyn’in Hayat Ateşi söndü!”

 

---

 

Başka bir yerde beyaz saçlı bir çocuk bir gruba önderlik ediyordu. Altuni gözleri beyaz saçları ile garip bir ahenk içerisindeydi. Minik suratı bir tatlılık abidesiydi ancak ifadesi için aynı şeyi söylemek mümkün değildi.

 

“Hey, daha ne kadar bekleyeceğiz?”

 

Arkadan sert bir ses geldi. Sesin sahibi beyaz çocukla aynı yaşlarda gözüken kırmızı saçlı başka bir çocuktu. Vücudundan yayılan savaş arzusu görenlerin kanını kaynatıyordu. Gözleri bir mızrağın deliciliğine sahipti.

 

“Her şeyin bir zamanı var.”

 

Beyaz saçlı çocuk cevap vermeye fırsat bulamadan başka bir ses yükseldi. Gruptaki tek kız olmasına rağmen en büyük öldürme niyeti ondan yayılıyordu. Sarı saçları ve kehribar rengi gözleri kısılmıştı. Bir aptala bakarcasına kırmızı saçlı çocuğa bakıyordu. Boyundan büyük asası farklı renkte mücevherler ile süslenmişti.

 

“Ona daha fazla zaman verirsek üstünlüğümüzü kaybedeceğiz.”

 

“O bizim için önemsiz.”

 

“Öyle mi dersiniz? İçimizden geçince pişman olmayın!” dedi kırmızı saçlı çocuk. Öfkeli bir tavrı vardı ancak mantığını kaybetmiyordu.

 

Aralarında hiç konuşmayan tek kişi grubu arkasından devam eden hançerli çocuktu. Diğerleri gibi dikkat çeken özellikleri vardı. Gri saçları ve mavi gözleri onun utangaç görünmesine neden oluyordu. Oldukça sevimliydi ve diğerlerine nazaran daha sessizdi.

 

“Önce önümüzdeki meseleye odaklanmaya ne dersiniz?” ağzını açtığında herkes ona baktı, “İlk önce Üçgen Plato’daki Ork Kabilesi’ni halledelim. Iceborn olayına kadar zamanımız var.”

 

En önde giden çocuk kafasını çevirip ona baktı.

 

Gözleri yoğun bir öldürme niyetiyle kaplıydı.

 

“Iceborn… Daha beş sene var.”


 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44788 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr