Bölüm 37: Ayrılık (1)

avatar
93 0

Soylu Hanenin Kanlı Yıldızı - Bölüm 37: Ayrılık (1)


 

“Genç efendi Büyü Araştırma Merkezi delilerin toplandığı bir cehennem çukurudur. Aralarında hayatta kalmak için bilmeniz gerekenler var…”

 

“Oh? Ne gibi şeyler?”

 

Cain gözlerini kısarak garip bir ilgiyle çenesini kaldırdı. Büyü Araştırma Merkezi’ndeki büyücü ve araştırmacıların kıtanın geri kalanındakilerden bir hayli farklı olduğuna dair duyumlar almıştı. Ashborne Ailesi şövalyelerin çıktığı soylu bir aileydi ve burada pek fazla büyücü olduğu söylenemezdi. Büyücülerin Kutsal Toprakları olarak kabul edilen iki yer vardı. Birincisi Kutsal İmparatorluğun Circle’ı iken diğeri Magus Ailesi’nin Altı Büyü Kulesi idi.

 

Kıtanın önde gelen büyücüleri ağırlıklı olarak bu organizasyonlardan çıkardı. Tabii soylu hanelerin yetiştirdiği büyücüler de bulunuyordu ancak bu kişilerin büyüleri bu kutsal topraklardan çıkanların bir hayli gerisinde olduğu bir gerçekti.

 

Büyücüler çoğunlukla araştırmaya odaklansa da savaşa odaklanan Savaş Büyücüleri adeta bir katliam makinesi haline geliyordu. Geniş bir büyü yelpazeleri olduğundan bir büyücü her koşul için eğitilebilirdi ve bir Şövalye’nin yapamayacağı yıkımı yapabilirdi.

 

Bu yüzden Ashborne gibi bir Şövalye hanedanı bile bünyesinde büyücü bulundurmak zorundaydı. Büyülü Kılıç Adası’ndaki Büyü Araştırma Merkezi ise bir şövalye hanedanında yer edinmeyi başarmış fanatik büyücülerin toplanma mekanıydı.

 

Tarihleri çok eski değildi. Yalnızca iki asırdır varlıklarını sürdürüyor olsalar da son otuz yılda değer görmeye başlamışlardı. Bunun sebebi Vladimir’in büyücülerin gücünü kabul etmesi ve şövalyelik onurunu bir kenara atıp büyücülere karşı yeni yöntemler geliştirmek zorunda olduklarını kabul etmesiydi.

 

“Büyü Araştırma Merkezi kendi içerisinde alt merkezlere de ayrılmakta. Simya Araştırma Merkezi, Teknik Araştırma Merkezi ve Büyü Araştırma Merkezi bunlar arasında en öne çıkanlarıdır. Teknik Araştırma Merkezi tüm kıta içerisinde yalnızca Circle’ın gerisinde kalıyor. Diğer araştırma merkezleri ise zar zor ilk ona girebiliyor.” dedi Constantine gururlu bir şekilde. Şanlı Ashborne Ailesi bir ülkeden bile daha büyük bir güce sahipti. Son zamanlarda büyük sıkıntılar çekiyor olsalar da bu bünyelerinde bulundurdukları yeteneklerin gücünden bir şey eksiltmemişti.

 

“Büyü Araştırma Merkezi’ne katılmak için bir yazılı sınava gireceksiniz. Sınav yüz puan üzerinden değerlendirilse de Araştırmacı sıfatını almak için altmış puan ve üzerinde not almanız yeterlidir. Altmış puanı küçümsemeyin. Koskoca Büyü Araştırma Merkezi’ne her sene binlerce kişi başvursa da yüzden fazlası altmış puanı bile geçemiyor. Altmış puanı geçenlerin yarısından fazlası yetmiş puana bile ulaşamıyorken sadece dahi tanımına uyan kişiler seksen puana yaklaşabiliyor.”

 

“Yazılı sınavın ardından bir mülakata gireceksiniz. Mülakatı da başarıyla geçerseniz bir gizlilik ve bağlılık yemini edeceksiniz. Sonundaysa Araştırma Görevlisi olarak göreve başlayacaksınız. Bir yıl içerisinde eğer herhangi bir araştırma sonucu yayınlamazsanız Büyü Araştırma Merkezi’nden atılırsınız. Elbette tekrar dönme şansınız var ancak bu önceki seferden çok daha zor olur.”

 

Bunları duymak bile Büyü Araştırma Merkezi’nin ne denli kaotik bir ortam olduğunu anlamak için yeterliydi. Dehalar bile konu yeni şeyler yaratmak olunca sıradan bir insandan pek farklı olmazdı.

 

“Dikkat etmem gerekenler neler?” diye sordu Cain, dudaklarını ıslatıp iştahlı bir şekilde masa da duran şarap şişesine baktı. Büyü Araştırma Merkezi’ne gitmesinin birden fazla nedeni vardı. Bunlardan birisi elindeki teknikler üzerindeki anlayışını pekiştirmek ve Samanyolu Sistemi’nin alelade bir sistemden ziyade gerçek bir sistem olması için çalışmalar yapmaktı. İkinci sebep ise Büyü Araştırma Merkezi’nin desteğini almaktı.

 

“Büyü Araştırma Merkezi’nde kimseyi küçümsememelisiniz. Onlar mevki nedir bilmeden acımasızca eleştirme hakkına sahip tek topluluktur. Ayrıca ana aileden olduğunuz için sizi geride tutmaya çalışacaklardır. Düşünmeden karar almamaya özen gösterin. Büyü Araştırma Merkezi veraset savaşındaki en büyük gücünüz olacaktır. Daha önceden de söylediğim gibi… Büyü Araştırma Merkezi en çok fonlanan kurum olmasının yanı sıra aileye en çok katkı sağlayan kurumdur.”

 

Cain hoşnut bir şekilde Constantine’e baktı ve bir yandan masanın üzerinde duran kadehlerden birini alırken bir yandan konuşmaya başladı, “Daniel ile karşılaşacağımı düşünüyor musun?”  

 

Cain nüfuz bakımından diğerlerinin bir hayli gerisindeydi. Bu yüzden tarafsızlığını korumuş en büyük üç gücün desteğini almak zorundaydı. Halihazırda Kara Şövalye Akademisi olarak bilinen Kara Kılıç Tugayı’nın sadakatini almıştı ve bu çok işine yarayacaktı.

 

Daniel bu ailedeki doğan ilk çocuktu ve veraset savaşında geleneksel bir üstünlüğe sahipti. Ancak Kara Şövalye teknikleri ile olan uyumsuzluğu onda büyük bir özgüvensizlik yaratmıştı. Haliyle bir Kara Şövalye olmaktansa Büyücü olmaya karar vermiş ve çok genç yaşta Büyü Araştırma Merkezi’ne istisnai bir şekilde katılmıştı.

 

Birinci hanımın sevgisi ve desteği onun ezici bir üstünlüğe sahip olmasını sağlasa da Daniel’in sorumluluk almaktan korkması nedeniyle veraset savaşından çekilmiş, kendini büyüye adamıştı.

 

“Genç Efendi Daniel otuz yaşına girmek üzere. Çoktan sekizinci çemberini oluşturmuş durumda. Pek ünlü olmasa da umut vaat eden bir doçenttir kendisi.”

 

Cain kadehindeki şaraptan bir yudum aldı. Düşüncelere dalmıştı. Planları için Büyü Araştırma Merkezi’nden gelecek tekniklere ve teknolojilere ihtiyacı vardı. Ayrıca böyle üstün beyinlere sahip olmak onu diğerlerinin bir adım önüne geçirecekti.

 

“Artık Kara Kılıç Kalesi’nde olmayacağınızdan saldırılar dört bir yandan gelecektir. Geçen üç yılda bir nebze de olsa arka planda kaldınız ve dikkat çekmediniz. Ancak bazı insanlar peşinizi bırakmayacaktır, bilhassa Genç Hanım Scarlet’in büyük kuzeni size sıkıntı çıkartabilir.” dedi Constantine ve bir zarf uzattı.

 

Cain zarfı dikkatlice açtıktan sonra içindekileri okudu ve kapattı. Zarfın içerisindeki kağıtta Kara Kılıç Tugayı’nın desteğini gösteren mühürlü bir beyan vardı. Ayrıca Kara Kılıç Tugayı’nın komuta mühürlerinden birisini de yakın zamanda almıştı. Bu, başka insanları tarafına çekmek için kolaylık sağlayacak gizli bir kozdu.

 

“Yapmanız gereken çok şey var Genç Efendi. Büyü Araştırma Merkezi olmadan Midnight ve Ordu Karargahı’nı ele geçirmek mümkün değil.”

 

Cain değerini kanıtlamalı ve takip etmeye değer birisi olduğunu göstermeliydi. Ele geçirmenin en zor olduğu yer Büyü Araştırma Merkezi’ydi çünkü bu kurum birden fazla alt kurumdan meydana geliyordu. Ordu Karargahı ve Midnight belli bir figürün çevresinde şekilleniyordu.

 

“Ortadan kaldırılması gereken çok kişi var. Size verdiğim liste elde ettiğim istihbaratlar sonucu oluşturduğum bir liste. Bu kişileri mutlaka yanınıza çekmeniz gerekiyor. Artık sadakatlerini mi kazanırsınız yoksa şantaj mı yaparsınız bilmiyorum fakat görmezden gelemeyeceğiniz tek şey bu kişilerin önemidir.”

 

En başta Cain’e verdiği listedeki isimler üç kurum içerisinde nüfuz ve güç sahibi kişilerdi. Cain’in üç kurumdaki yolculuğunu ana amacı bu kişilerin sadakatini almaktı.

 

“Yarın size çok daha detaylı bir rapor vereceğim.”

 

Constantine artık Cain’in bir astı haline gelmişti ve tüm yeteneklerini Cain’in amaçlarını gerçekleştirmesi için kullanıyordu. İlk diz çöktüğü andan itibaren bu küçük çocuğun aklındaki planların büyüklüğüyle mest olmuş ve hazırlıklara başlamıştı.

 

Consantine bir süre daha tavsiye verdikten sonra geriye yaslandı. Odaya sessizlik hakim olmuştu. Cain, Constantine’in ailenin genel durumu hakkında verdiği raporları dikkatlice okuyordu. Constantine ise gözlerini kapatıp sessizce bekliyordu.

 

Birkaç dakikanın ardından Cain raporlardan kafasını kaldırdı ve Constantine’e baktı.

 

“Vladimir ve Valentine başkentte düzenlenen Altın Şövalye Müsabakası’nda birincilik elde etmişler. Kız kardeşlerim ise sosyete üzerindeki hakimiyetlerini pekiştirmeye çalışıyor. Güç için duydukları arzuyu çok belli ediyorlar.”

 

“Buna ihtiyaçları var,” dedi aniden Constantine, gözlerini açtı ve sırtını dikleştirdi. “Büyük ailelerin önde gelen varislerinin neden genç yaştayken başarım elde etmek için neden dünyayı dolaştığını düşünüyorsunuz? Prensler ve prensesler neden görgülerine bu kadar dikkat ediyorlar sizce? İhtiyaçları olduğu için mi?”

 

“Hayır,” dedi Cain kafasını iki yana salladıktan sonra raporu masanın üzerine fırlattı ve kolunu koltuğun kolçağına dayayıp çenesini koluna yasladı.

 

İç çekip devam etti.

 

“Şöhretin önemini biliyorum. Ancak kişinin dikkat çekmeden işlerini halletmesi taraftarıyım. Henüz yeterince güçlü değiller. Onlar, önemi olmayan kişilerin dikkatini çekmek için bu kadar çabalıyorken asıl yanlarına çekmeleri gereken kişilerden çok uzaktalar.”

 

Cain entrika yapmakta uzmanlaşmış bir kişi olan Evelyn’in saldırılarını defalarca kez defetmişi. Üstelik bunların birçoğunu sekiz yaşından önce başarmıştı. Saldırıları daha gerçekleşmeden önce fark etmiş ve diğer düşmanlarının casuslarını Evelyn’e farkında olmadan öldürtmüştü.

 

Rol yapmadığı zamanlar olsa da delirmiş gibi davrandığı zamanlarda öldürdüklerini çoğu casus ya da kiralık katillerdi.

 

“Pek haksız sayılmazlar.”

 

“Katılıyorum. Önemli figürleri yanlarına çekebilecek kişilere doğuştan sahipler. Anneleri ya da akrabaları onlar için bu işleri yapıyorlar. Tek yapmaları gereken herkesten güçlü olmak.”

 

Acı bir gülümsemeyle pencereden dışarıya baktı.

 

“Çok kıskandım.”

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44791 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr