“Genç Efendi,” dedi siyah maskeli adamlardan birisi.
Cain ve arkasındaki siyahlı adamlar hızla ilerliyorlardı. Her ne kadar Cooper bundan emin olmuş olsa da şu anda birilerine onları fark ederse Cain çok büyük bir baskı altında kalırdı. Eğer düşmanları bahane uydurmayı başarırsa da konumunu bile kaybedebilirdi.
Cain göz ucuyla konuşan kişiye baktı.
Siyah maskeli adamların lideriydi konuşan.
“Sör Graves, konuşun lütfen.”
Cain bu adama çok saygı duyuyordu.
Tüm Kara Kılıç Tugayı subayları arasında belki de en beceriklisi bu adamdı. Yalnızca orta düzey bir Kılıç Ustası olsa da -ki hiç de güçsüz değildi- o kadar fazla teknik bilgisi vardı ki her seferinde Cain’in hayatını kurtarıyordu.
Graves gençliğinde Midnight’ta görev almış bir özel ajandı. Bu yüzden sahte kanıt oluşturma, planlama ve kirli işler üzerinde eşsiz bir yeteneğe sahipti. Cain bu adam sayesinde istediği kişiye saldırıp izlerini silebiliyordu.
Bilhassa Evelyn’i öldürmek konusunda kendisine güvenmesinin nedenlerinden birisi de bu adamın iz silme ve yenilerini oluşturma konusunda ki eşsiz yeteneğiydi. Midnight’ın Kader Zinciri Tekniği’ni de bu adamdan öğrenmişti.
Graves hızını koruyarak Cain’e yaklaştı.
“Böyle tehlikeli bir düşmanı öldürmek daha güvenli olmaz mıydı?” dedi Gale hakkında.
Düşmanları tamamen yok etmek. Bu işleri garantiye almanın tek yoluydu. Graves belki de hiçbir zaman Cain’in aklındaki düşünceleri anlamayacaktı.
“Endişelenmeyin Sör Graves,” diye devam etti Cain. “Onu dostum yaparken bir düşmanı yok etmiş olmaz mıyım?”
Graves manalı manalı Cain’e baktı ancak bir şey söylemedi.
---
“Onlara saygı da kusur etme.”
Cain odasına yakın bir bölgeye geldiğinde Cooper çoktan hazırlanmıştı. Kara Kılıç Tugayı’ndan gelen askerlerin hâlâ burada kalması gerekiyordu. Cooper onlara kimsenin bulamayacağı bir yerde konaklama sağlamalıydı.
“Anlaşıldı efendim.”
“Planı takip edeceğiz. Bu birkaç günlük süreçte Robinsonları yakından izlemeye başla. Eğer Yıldız Kulesi’nden çıkmaya çalışırlarsa bir bahane uydurup onları oyala.”
Cain’in planlarını aksatabilecek iki durum vardı. Bunlardan birisi Robinsonların planlarını fark edip müttefikleriyle bir araya gelmesiydi. Böyle bir durumda Cain ne yaparsa yapsın istediklerini gerçekleştirme fırsatı bulamazdı.
Bu kadar dikkatli ve yavaş ilerlemesinin nedeni de buydu.
Cooper dikkatli bir şekilde kafasını salladıktan sonra Cain’e iki dosya verdi.
“Kara Kılıç Tugayı’ndan istediğiniz rapor bugün geldi. Diğeri ise benden izlememi istediğiniz kişilere hakkında. Olağandışı bir şey yok ancak size yardımcı olabilir.”
“Teşekkür ederim.”
Cain raporu aldıktan sonra diğerlerine veda edip odasına geçti. Aldığı istihbarat raporlarını okurken kendine bir içecek doldurdu. Cooper’a Constantine’e iletmesi için verdiği mektupta iki şey yazıyordu. Birincisi ona sekiz güçlü Kılıç Ustası göndermesiydi. Bu kişiler her biri düşük aşama Kılıç Ustası seviyesi veya ona yakın bir seviyede olan Robinsonlara karşı kullanmak için Cain’in elindeki en büyük silahtı.
İkincisi ise Cain’in planlarının en önemli parçası olan Ezreal Osborne hakkındaydı.
Ezreal ile olan karşılaşması düşlediği gibi gitmemişti. Mantıklı bir adam olduğuna inandığı Ezreal gerçekten de delirmişti. Üstelik delirmesindeki en muhtemel suçlu ise büyük kardeşi Daniel’dı.
Cain öz kardeşi olmasına rağmen Daniel hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Ona dair bildikleri ise Constantine’in düzenlediği raporlardan geliyordu. Yüz yüze hiç görüşmemişti. Birinci Genç Efendi olarak Daniel muhtemel rakiplerinden biriydi. Adaylığını daha Cain doğmamışken çekse de Cain hâlâ ona karşı temkinliydi.
“İlgilenmem gereken çok fazla şey var,” dedi iç çekerek.
Cooper ve Constantine üzerindeki yükü bir nebze hafifletse de ilgilenmesi gereken çok fazla şey vardı. Kendine bir yardımcı bulması gerekiyordu artık. Onun yerine bu işleri halledebilecek ve en az onun kadar zeki birisi.
Aklında bir kişi vardı en başında.
Ne yazık ki şu anda hapsedilmiş bir deliydi.
Gale ise bunun için fazla kurnaz biriydi. Fakat Cain gene de onu kullanacaktı. Çünkü artık araştırmalarına odaklanmak zorundaydı.
Mana kelimesini ilk duyduğu andan beri merak ettiği bir şey vardı.
Diğerleri gibi sadece dövüş sanatları çalışmamasının en büyük nedeniydi. Mana bilimlerini merak etmesinin, dövüş sanatları antrenmanlarından bile daha fazla değer vermesinin nedeni…
Küçükken bir kitapta okumuştu.
Her şey Mana’dan oluşur. Bitkiler, hayvanlar, insanlar, iblisler, elfler, canavarlar ve dahası. Gözün görebildiği ya da göremediği her şeyin temelinde Mana vardır.
Bunu okuduğunda Cain’in aklında bir soru oluştu.
O zaman Mana’nın temelinde ne vardı?
Cevaplanması gereken binlerce soru vardı.
Ve Cain hepsinin cevabını bulmaya kararlıydı.
“Yoruldum,” dedi gözlerini ovdu ve koltuktan kalktı. Çalışma odasına gitti ve İleri Seviye Rün Ansiklopedisi adındaki kitabı aldı.
Uyuması gerekiyordu fakat uyuyamayacak kadar meşguldü.
---
Ertesi gün öğlene doğru Cain irkilerek uyandı. Çalışma masası bir yumruk kalınlığında kitaplarla doluydu. Masadan kalktı ve vücudunu esnetti. Akan salyalarını sildikten sonra alnını ovdu. Başı çok ağrıyordu.
Soğuk suyla duşunu aldıktan sonra küçük bir kahvaltı yaptı.
Kahvaltının hemen ardından vücudundaki Mana’yı yenilemek için sabah meditasyonu yaptı. Meditasyonun ardından çalışma odasındaki kuklanın başına geçti ve teknik eğitimi yaptı. Yaklaşık bir saat sonra antrenmanını bitirdi ve tekrardan bir duş aldı.
Ardından kıyafetlerini giydi ve çıkmak için hazırlandı.
Saat dokuz civarlarında olmalıydı. Önce hapishaneye gidip Ezreal’i inceleyecekti. Yapabilirse bu konu hakkında bilgi almaya çalışacaktı. Ardından Cooper ile birkaç mesele görüşecek ve markete uğrayacaktı.
Yıldız Kulesi’nin avantajlarından yararlanma vakti geldi de geçiyordu. Kan Yıldızı üzerindeki anlayışını pekiştirmek istiyordu. Bu yüzden birden fazla kukla üzerinde antrenman yapmalıydı. Fakat yeni bir teknik olduğu için veri de toplamalıydı.
Ona yardım edebilecek kimse olmadığı için Kan Yıldızı’nı başkası üzerinde görmeliydi. Bunun için Yıldız Kulesi’nin köle pazarına gitmeli ve oradan kendine bir köle tayin etmeliydi.
Kan Yıldızı meselesini hallettikten sonra ona rütbe atlattıracak ikinci tekniğini bitirmeye çalışabilirdi. Önce deneyim sahibi olması gerekiyordu ki ortaya kaliteli bir iş çıkartabilsin. Her şey planlandığı gibi giderse Yıldız Kulesi bir ay içerisinde onun hakimiyeti altında olacak ve ‘DOKTOR’ unvanını alacaktı.
Planın ilk aşaması.
Bulunduğun ortamı ele geçir.
Kapının kolunu çevirdiğinde birden durakladı. Tanıdık bir histi. Yabancı olmadığı, sıkça hissettiği bir şeydi. İçgüdü.
İçgüdüleri ona ‘TEHLİKE’ diye bağırıyordu.
Cain’in alnında soğuk terler birikti. Dikkatli bir şekilde vücudundaki Mana’nın bir kısmını salarak algılarını genişletti.
On saniye geçti.
Cain’in vücudu terden sırılsıklam olmuştu.
Yarım dakika sonra elleri titriyordu.
Fakat bir dakika sonraysa yüzü bembeyaz kesildi.
“İmkanı yok.”
İlk defa böyle bir şeyle karşılaşmıştı.
Formasyonlar oldukça karmaşık yapılardı. Fakat bu konuda kendine güveniyordu. Simya konusundaki tek yeteneği ilaç yapımı değildi. Rün, silah ve formasyonlar konusunda da kendini eğitmişti. Bilhassa mühürleme formasyonlarında herhangi bir üstada kaybedeceğini düşünmüyordu.
Ancak ilk defa böyle bir formasyonla karşılaşmıştı.
Tuzak formasyonları belki de en çok kullanılan formasyon türüydü. Yapımı diğer formasyon türlerine kıyasla daha basitti. Bu yüzden acemi bir kişi bile bir tuzak formasyonu kurabilirdi.
Bu kadar karmaşık bir formasyon ise…
Bu işin arkasındaki kişi en azından bir büyük usta olmalıydı.
Yüzlerce enerji düğümü ufak parçalar halinde kapının dört metre etrafına yerleştirilmişti. Özel materyaller, bilhassa ateş ve su temelliler, birbirleriyle tepkimeye girmek üzere düzenlenmişti. Cain elini kıpırdattığında formasyonu tetikleyecek ve tüm enerji düğümleri tek bir noktada birleşip zıt elementlerden aldıkları güçle patlayacaklardı.
Cain hiçbir şey yapmamaya karar verdi. Yaptığı ufak bir hata onu üst düzey bir Kılıç Ustası’nın tam güçte yaptığı bir saldırıyla eş değer bir patlamayla baş başa bırakacaktı. Ne kadar hızlı kaçtığı önemli değildi.
Savunma teknikleri de bir işe yaramazdı.
Cain beklemeye başladı.
Mana hissi ile elli metre çevresindeki insanları hissetmeye çalıştı.
Bekledikçe bekledi ancak kimse bu taraflara gelmedi. Cain ücra bir köşe de yaşıyor olsa da çevresinde birkaç kişi daha yaşıyordu. Bu kadar ıssız olması imkansızdı.
Bir süre sonra pes etti ve Mana hissini geri çekti.
Gözlerini kapattı ve odaklanmaya devam etti.
Tek duası o yorulmadan önce birinin onu fark etmesiydi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..