Bölüm 7: Gölge Çayırlar da Avcılık

avatar
230 0

Soytarı Kral - Bölüm 7: Gölge Çayırlar da Avcılık


 

Gölge Çayırlar, siyaha bürümüş çimenleriyle huzursuz hissettiren bir atmosfere sahipti. Güneş en tepede olsa dahi fark edilmeyen Gölge Kurtlar, çimenlerin arasında avını gözleyen sinsi Gölge Yılanlar ile son derece tehlikeli bir av alanıydı.

 

Şu anda bile burada çok az kişi vardı. Deniz çayırın göbeğine gelene kadar sadece birkaç oyuncu ile karşılaştı. Onlarsa ölümün eşiğindeydi.

 

Deniz uzun uğraşlar sonucu 7. Seviye bir Gölge Kurt bulmayı başardı.

 

[Gölge Kurt]

 

Seviye: 7

 

Can: 1500/1500

 

Açıklama: Gölge Çayırları’nın en meşhur canavarıdır. Karanlığı severler ve gölgelerden saldırmaya bayılırlar. Gölgelerden saldırmayan çok az Gölge Kurt vardır.

 

‘Durum Penceresi’ diye mırıldandı Deniz.

 

 

 

İsim:         

 

Sınıf: Suikastçı Adayı

 

Seviye: 9 (0/1700)

 

Can: 190/190

 

Güç: 21

 

Dayanıklılık: 95/95

 

Atiklik: 20

 

Zeka: 14

 

Çeviklik: 16

 

Mana: 70/70

 

Kullanılmamış Hüner Puanları: 0

 

[Çelik Kılıç]

 

Seviye: Yaygın

 

Saldırı: 10-20 

 

Dayanıklılık: 50/50

 

Açıklama: Youhan Köyü’nün ünlü demircisi Hanry tarafından dövülmüş bir kılıçtır. Herhangi ek bir özelliği bulunmasa da kendi seviyesindeki kılıçlardan daha iyidir.

 

Kullanım Koşulu: Seviye 7.

 

[Ayı Zırhı]

 

Seviye: Nadir

 

Savunma: 30

 

Dayanıklılık: 150/150

 

Açıklama: Ünlü bir terzi tarafından dikilmiş bir deri zırhtır. Vahşi Ayı derisinden yapıldığı için oldukça dayanıklıdır ve ‘Delme’ tipi saldırılara karşı belli bir miktar dirence sahiptir.

 

Kullanım Koşulu: Seviye 8.

 

Elinde yalnızca bunlar vardı ancak hiç para yatırmamış birisi için kötü değildi. Deniz onlarca canavar öldürmüş olsa da yalnızca iki ya da üç tane eşya düşürebilmişti. İçlerinden işine yarayan tek şey Vahşi Ayı Pençesi’ydi ki onu da bir demirciye vermiş ve bir hançer yapmasını istemişti.

 

Geri kalan her şeyi satarak dokuz gümüş gibi büyük bir miktar kazanmıştı. Ne yazık ki oyunda yalnızca altın takası yapılabiliyordu. Bir altın bir dolara endekslenmişti. Bu da oyuncuların ana gelir kaynaklarından biriydi.

 

Deniz karşısındaki Gölge Kurt'a baktı. Simsiyah kürkünde kül grisi çizgiler vardı. Gözleri ışıl ışıl parlayan bir ametist gibiydi. Vücudu dünyadaki kurtlardan çok daha büyüktü.

 

Zorlu bir rakipti.

 

Gölge Kurt da Deniz’e baktı ve hırıldadı.

 

Pat!

 

Gölge Kurt yerinden kaybolduğu anda Deniz’in dibinde bitti. Deniz kılıcını zamanında kaldırmış olsa da dengesini sağlayamadı, birkaç metre öteye fırladı ve kendini toparlamadan önce takla atmak zorunda kaldı.

 

Güm!

 

Kurt acımasızdı. İkinci saldırı ile birinci saldırısı arasında hiç fark yoktu. Jilet kadar keskin dişleri Deniz’in zırhını deldi geçti.  

 

[Canınız 80 azaldı.]

 

Deniz bunu fırsat bilerek kılıcını kurdun boğazına sapladı.

 

Roar!

 

[Hedefe 50 hasar verdiniz!]

 

Dayanıklılığı sayesinde tek yememişti. Bu iyi bir şeydi ancak çok fazla hasar veremiyordu. Bu da büyük bir sıkıntı oluşturuyordu.

 

Kurt doğası gereği ofansif ve çevikti. Suikastçıların doğal düşmanı olduğunu söylemek yanlış olmazdı. Üstelik saldırı gücü bir hayli fazlaydı. Üzerinde zırh olmasına rağmen 80 gibi büyük bir hasar verebilmişti – ki bu Deniz’in canının neredeyse yarısıydı.

 

Deniz kurdu tekmeledi ve keskin dişlerinden kurtuldu. Dişlerini sıkarak geri çekildi ve envanterinden yeşil renkli bir iksir çıkardı.

 

[Canınız +20 yenilendi.]

 

[Canınız +20 yenilendi.]

 

Pazardan aldığı Can İksiri işe yarıyordu. Kaybettiği canı kısa süre içerisinde tekrardan kazandı ve savaşa kaldığı yerden devam etti.

 

İnternetten öğrendiği bilgilere göre Gölge Kurtları’nın zayıf yönü enselerinin birkaç santimetre aşağısıydı. Kılıcını oraya sapladığı sürece Gölge Kurt birkaç saniyeliğine afallayacaktı.

 

Deniz tekrar kurdun saldırmasına izin verdi. Kurt tekrar omzunu ısırınca bu sefer kurdun ensesine sapladı kılıcını.

 

[Kritik!]

 

[Hedefe 170 hasar verdiniz.]

 

[Hedef sersemledi.]

 

Sersemleme süresi pek uzun değildi ancak bu süre yeterliydi. Deniz üç saniye içinde kılıcını defalarca sapladı.

 

[Hedefe 50 hasar verdiniz!]

 

[Hedefe 50 hasar verdiniz!]

 

[Hedefe 50 hasar verdiniz!]

 

[Hedefe 50 hasar verdiniz!]

 

[Hedefe…]

 

Üç saniyenin ardından Gölge Kurt tekrar harekete geçti ve Deniz’e cehennemi yaşattı. Saldırıları o kadar hızlı ve öngörülemezdi ki Deniz tekrar saldırmak için fırsat bulamadı.

 

Aradan on dakika geçti ve Deniz ucu ucuna kurdu öldürdü.

 

[Tebrikler!]

 

[Bir Gölge Kurt öldürdünüz!]

 

[Gölge Kurt’un Derisi’ni aldınız.]

 

[Görev olduğundan TP almayacaksanız!]

 

Gerçekten sinir bozucu bir şeydi.

 

İsim:         

 

Sınıf: Suikastçı (Aday)

 

Seviye: 9 (0/1700)

 

Can: 15/190

 

Güç: 21

 

Dayanıklılık: 2/95

 

Atiklik: 20

 

Zeka: 14

 

Çeviklik: 16

 

Mana: 70/70

 

Kullanılmamış Hüner Puanları: 0

 

O kadar savaşmasına rağmen TP almamıştı ve üstüne yüz yirmi dolardan olmuştu. Bir Can İksiri’nin tanesi otuz dolardı. Bu yüzden oyuncular tarafından pek tercih edilmezdi. Bunun yerine bir şifacıyla takım olmak daha kârlıydı.

 

“Şimdi en az üç saat dinlenmem gerekecek.”

 

Dinlenmenin birçok yolu vardı. Bir hana gidip uyursa dayanıklılığı daha hızlı dolardı. Bir şeyler yiyip içerse canı daha çabuk dolabilirdi. Ya da direkt iksir kullanabilirdi.

 

Her türlü bir şekilde para ödemesi gerekecekti. Deniz dilini tıklatarak Gölge Çayırları’ndan ayrıldı. Eğer tüm puanlarını dayanıklılığa vermeseydi ve Vahşi Ayı Zırhı olmasaydı Gölge Kurt’tan tek yiyecekti.

 

Bunun farkındalığı moralini daha da bozdu.

 

“Neyse şunlara bakayım.”

 

Envanterine düşen bir parça patlıcan moru kürk vardı.

 

[Gölge Kurt’un Kürk Parçası]

 

Seviye: Ender

 

Dayanıklılık: 300/300

 

Açıklama: Gölge Çayırı’nda yaşan Gölge Kurt Kabilesi üyesinden düşen kürk parçasıdır. Yalnızca görev aracılığıyla sahip olabileceğiniz özel bir eşyadır.

 

*Bu kürkten yapılacak giysiler +10 Gizlilik verecektir.

 

*Kürkten yapılacak pelerin çok küçük bir ihtimalle ‘Gölgelerde Saklan’ yeteneğine sahip olacaktır.

 

*Kürkten yapılan botlar +20 Atiklik verecektir.

 

*Takas edilemez.

 

Kullanım Koşulları: Görev sahibi ve Kıdemli Suikastçı Richard.

 

“Bu sefer turnayı götünden vurdum.”

 

Deniz kötücül bir gülümsemeyle çayırdan ayrıldı.

---

 

Gondwana İmparatorluğu, Başkent Shuthar.

 

Gondwana İmparatorluğu’nda bulunan tüm loncaların hayran olduğu tek bir lonca bulunuyordu. Dürüstlüğü, güzelliği ve kadınlarıyla herkesin kalbini çalmış Mükemmel Düzen!

 

Mükemmel Düzen bir patron ve onun emrindeki on iki Düzen Ustası tarafından yönetilen, sadece seçkin kadınların bulunduğu özel bir loncaydı. Diğer loncaların ve klanların aksine yalnızca tehdit teşkil eden durumlarda birleşirlerdi.

 

Başkent Shuthar’ın en işlek caddelerinden birisinde Mükemmel Düzen’in ana karargahı bulunuyordu.

 

Siyah saçlı, mavi gözlü güzel bir kadın karargaha girdi ve resepsiyonda bulunan kızıl saçlı büyücüye yöneldi.

 

“Clara, ben geldim.”

 

Resepsiyon da oturan kızıl saçlı büyücünün adı Clara’ydı. Mükemmel Düzen’in önemli güçlerinden biriydi.

 

“Oh, Düzen Ustası Melissa! Affedersiniz.”

 

“Tek ‘s’ ile söyleniyor ismim. Sadece Melisa…”

 

Düzen Ustaları’nın konumu çok özeldi. Clara her ne kadar güçlü bir sınıfa sahip olsa da Özel sınıflardan birisi olan Ayışığı Büyücüsü kadar güçlü değildi. Üstelik Melisa sadece savaşta iyi değildi. Kendisi aynı zamanda loncanın yönetiminden sorumluydu.

 

Konumu onunla karşılaştırılamazdı.

 

Clara yerinden kalktı ve Melisa’nın yanına geldi.

 

“Düzen Ustası Melisa, sizi buraya getiren nedir?”

 

“Lonca Ustası tüm Düzen Ustalarını toplantı için çağırdı. Stefanie dışında herkes buraya gelecek. Hm, sanırım çok erken geldim. Toplantının başlamasına daha beş saat var. Clara, bana bu ayın raporlarını getirebilir misin?” 

 

Clara kafa salladı ve içeriye girdi. İstemeden de olsa Melisa’ya büyük saygı duyuyordu. Çok güzel olmasının yanında çok nazik biriydi. Her zaman insanların iyiliğini düşünen bir melekti adeta! Bu yüzden herkes ona saygı duyardı.

 

Melisa, Clara’nın ciddi yüzüne bakınca tatlı tatlı güldü ve lobide bulunan masalardan bir tanesine oturdu. Clara birkaç dakika sonra elinde dosyalarla geldi ve önüne serdi.

 

“Geçen hafta yaptığımız baskınlar sayesinde yüz bin altın kazandık. Üstelik geçen aydan artan elli bin kadar altınımız var.”

 

“Bu ay zenginiz desene… Hehe.”

 

Altın kazanmak gün geçtikçe daha zorlaşıyordu. Ellerinde nakit olarak yüz elli bin altın bulundurmaları bile oldukça iyiydi. Ülkelerin orduları kadar zengin sayılabilirlerdi.

 

“Hepsi sizin mali zekanız sayesinde Düzen Ustası! Sayenizde para yönetimi konusunda hiç sıkıntımız olmuyor.” 

 

Melisa birkaç raporu aldı ve inceledi. Bir süre kafasını kaldırdı ve tatlı bir gülümsemeyle Clara’ya baktı.

 

“Depodaki altınların 1/10’unu simyacıları işe almak için kullan. Odak noktan düşük ve orta seviyeli simyacılar olsun. Ayrıca oyuncularımıza haber et lütfen: Getirdikleri her simya malzemesini bize satsınlar. Piyasa fiyatının bir buçuk katından alacağız.”

 

“Bir planınız mı var Düzen Ustası?”

 

Melisa raporları incelerken gülümsemesine engel olamadı.

 

“Yeni bir zindan keşfettik. Zindan o kadar büyük ki tek başımıza altından kalkamayız. Bu yüzden bilgilerini satacağız.”

 

“Simyacılar neden gerekli ki?”

 

“Yakında göreceksin tatlım, yakında göreceksin.”

 

Melisa’nın küçük yüzünde saklaması zor bir heyecan belirdi.  

 

“Günün güzel geçiyor olmalı Melisa?”

 

Bir erkeği titretebilecek kadar yumuşak bir ses duyuldu.

 

Dolgun vücut hatlarına sahip bir kadın merdivenlerden aşağıya indi. On iki Düzen Ustası’nın arasındaki tek suikastçı Karanlık Gece’ydi gelen.

 

İkilinin birbirinden hoşlanmadığı herkes tarafından bilinirdi. Bu yüzden Clara gerilmeden edemedi.

 

“Senin aksine hayatım dolu dolu geçiyor, Nanna.”

 

Karanlık Gece alayla gülümsedi.

 

“Eski kocanın tahliye edildiğini duydum, sevinmiş olmalısın.”

 

“Düzen Ustası Karanlık Gece! Loncanın kurallarını çiğniyorsunuz.”

 

Clara araya girdi ancak Karanlık Gece onu umursamadı bile. 

 

Melisa yüzündeki gülümsemeyi düşürmeden Karanlık Gece’nin gözlerine baktı. Sözlerini umursamadığı anlaşılabilirdi.

 

“İkimizde kendi yolumuzda ilerliyoruz Nanna, ayrıca yeni eşimle oldukça mutluyum. Onun aksine beni oldukça düşünüyor.”

 

“Önce vücudunu, ardındansa ruhunu sattın.”

 

“Körelmiş hislerin ile geleceğime karar verecek konumda değilsin. Nanna, bu kadar hassas olmanın sebebi sevgilinin seni aldatması mı? Sadece oyunda görüşmemize rağmen ben bile sana katlanamıyorum, adamcağız haklı tabii.”

 

Gürüm!

 

Öyle yüksek bir ses yükseldi ki Clara yıldırım düştüğünü sandı. İçgüdüsel olarak kapattığı gözlerini açtığında Melisa’nın boğazından birkaç santimetre uzakta asılı kalan kara hançeri gördü. Hançerle birkaç santimetre uzakta bir bariyer tarafından engellenmişti.

 

Melisa ve Nanna, her ne kadar yumuşak görünseler de saçma derecede güçlü insanlardı. Yeni Dünya’nın en güçlü oyuncularından olduklarını söylemek yanlış olmazdı.

 

Yeni Dünya yavaş yavaş gerçekliğin yerini aldıkça güç kazanmaya devam edeceklerdi. Her ikisinin de gerçek dünya da yüz milyonlarca dolar değerinde mülkü vardı.

 

Clara onlara yaklaşabileceğini bile düşünmüyordu.

 

“Bundan sonra gölgelere dikkat etsen iyi olur.”

 

Karanlık Gece bileğini çevirdiğinde kara hançer eline geri döndü.

 

“Ansızın seviye düşüşü yaşayabilirsin.”

 

Altında yatan anlamı anlamak zor değildi.

 

Melisa yalnızca gülümsedi.

 

“Uyarın için teşekkür ederim.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44759 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr