Bölüm 9: Madam 50 Cent

avatar
243 0

Soytarı Kral - Bölüm 9: Madam 50 Cent



Deniz tekrar oyuna bağlandı.

 

Oyundan ayrıldığı bölgedeydi. Kuytu köşedeki hanlardan birisinde. Burası pek popüler bir yer olmamasına rağmen bilgi almak için harika bir yerdi. Nedeni ise ‘fare’ denilen tiplerin en fazla uğradığı yerdi.

 

Fareler pek sadık olmasalar da mükemmel bilgi makineleriydi.

 

Deniz yüzüne bir maske taktı ve hana indi. Han dilenci kılıklı adamlarla kaynıyordu. Bilgi almak daha kolay olacaktı.

 

Hemen yakındaki bir masaya oturdu ve soruşturmaya başladı.

 

“Selamlar, küçük dostum.”

 

Tüyü bitmemiş bir gencin yanına oturmuştu. Bu genç yaşına rağmen sert kokulu bir bira içiyordu.

 

“Ne var?”

 

Genç bardağındaki birayı içerken dişlerinin arasından konuştu. Ortalamanın çok üzerinde bir görünüme sahipti, bu da paçavra kıyafetlerine rağmen bir inci gibi parlamasına neden oluyordu.

 

“Köy de yeniyim. Hayatta kalmak için de çevreyi tanımalıyım. Bulaşmamam gereken kişilerin isimlerini söyleyebilir misin?”

 

Parmaklarının arasında beş bronz göründü.

 

Genç Deniz’e baktı, gözleri hafifçe parladı ve bronz paraları aldı.

 

“Kim hakkında bilgi almak istiyorsun?”

 

“Tüccar olmalısın.”

 

“Kariyer değişikliği yapmayı düşünüyorum zaten ama öncelikle hayatta kalmam gerekiyor.”

 

“Her neyse, Alex Clark hakkında bilgi almam gerekiyor. Sevdiği şeyler, alışkanlıkları, korumalarının ismi ve seviyesi gibi…”

 

Genç birasından bir yudum aldıktan sonra tekrardan Deniz’e baktı. Parmaklarını kaldırarak ‘beş’ sayısını gösterdi.

 

“Ah tabi, benim hatam, buyur.”

 

Deniz beş bronz daha çıkardı.

 

“Yanlış anladın.”

 

Genç bronzları almasına rağmen iç çekti. Gözlerini araladı ve parmağını masaya tıklattı. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı.

 

“Elli bronzdan bahsediyorum.”

 

“Yuh!”

 

Deniz küfür etmesine rağmen yine de elli bronzu ödedi. Modern dünyaya ayak uyduran biri olarak bilginin öneminin gayet farkındaydı. İstedikleri kritik bilgilerdi. Bunun da bir bedeli vardı elbet.

 

“Alex Clark, köy muhtarı ile bağlantısı bulunan ünlü bir tefeci. Yaşı kırk sekiz, yakın koruması Remondin. Remondin bir zamanlar güçlü bir baronun oğluydu ancak baronluk çökünce köle olarak satıldı. Kılıç ustalığına yatkınlığı var, aslında çok güçlüdür ancak son zamanlarda bazı hastalıklarla uğraştığını duydum. Onun dışında ayak işlerini yapan iki adam daha var…”

 

Genç anlatmaya devam ettikçe Deniz’in aklında bir plan şekillenmeye başladı.

 

Alex çok güçlü biriydi. En azından seviye 80 idi. Bu da acemilerin karşı koyamayacağı bir canavar demekti.

 

Ancak güç yanında pek çok şeyi de beraberinde getiriyordu. Bu konuma yükselmek için çok fazla kişiyi kızdırmıştı. Haliyle düşmanı çok fazlaydı.

 

“Madam Elissent’in Alex’ten ölümüne nefret ettiğini söylemiştin, değil mi? Hemen hemen aynı güçteler, peki o zaman Madam neden kendi işini halletmiyor?”

 

“Bunun iki nedeni var. İlki Alex Clark’ın bağlantıları, ikincisi ise köyden hiç ayrılmaması. Köye gelen gizemli insanları borca bağlıyor ve büyüyene kadar onları sömürüyor. Sömürdüğü kişiler ise büyüyünce ondan öç almak istiyor ancak köye giremiyorlar.”

 

Bu da dışarıda taşeronları var demekti.  

 

“Alex’in nerede konakladığını söylemiştin?”

 

 

---

 

Deniz handan ayrıldıktan sonra köy merkezindeki büyük bir malikaneye girdi. Malikane çok güzel olmasına rağmen Deniz o kadar da etkilenmedi.

 

Her şey çok düzenliydi. Malikanenin kendisi devasa olsa da malikaneye giden taşlı yollarda bir çöp bile yoktu. Yol kenarındaki çimenler özenle kesilmişti. Alex’in titiz birisi olduğunu gösteriyordu bunlar.

 

“Nasıl yardımcı olabilirim?”

 

Nazik görünümlü orta yaşlı bir adam yanına geldi. Kıyafetlerinde ve saçında en ufak bir kusur yoktu.

 

“Bay Alex ile görüşmek istiyorum.”

 

“Ne için?”

 

“Borç almak istiyorum ve istediğim miktarı yalnızca Bay Alex sağlayabilir.”

 

Adamın göz bebekleri kısıldı.

 

“Anlıyorum, lütfen beni takip edin.”

 

Deniz onayladı ve adamı takip etmeye başladı.

 

Malikane kapısını koruyan muhafızları sorunsuzca geçtiler ve kırmızı halının üzerinde yürümeye devam ettiler. En sonunda, ahşap kapıdan soylu odalarını andıran bir odaya vardılar.

 

‘Zevki güzelmiş.’

 

Deniz, Alex gibi bir adamın bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordu. Belki de vaz geçmeli ve küçük balıkları avlamalıydı?

 

‘Hayır, en kötü ihtimalle hesabımı silerim.’

 

Bu oyuncuların korkulu rüyası olsa da Deniz için önemsiz bir şeydi. Ödül, beraberinde riski de getirirdi. Dünya kanunuydu yahu bu.

 

“Burada biraz bekleyin lütfen. Efendi Alex’i çağıracağım.”

 

Adam, Deniz’i içeriye buyur ettikten sonra odada yalnız bıraktı. Deniz’in beklentilerinin aksine davranışları kötü değildi.

 

‘Bu yemleme taktikleri mi? Alex’ten borç alan kişilerin iki farklı sonla karşılaştığını duymuştum. İntihar ya da kölelik.’

 

Deniz bir koltuğa oturduktan yarım saat kadar sonra kapı açıldı ve bodur bir adam korumalarıyla birlikte içeriye girdi.

 

“Borç isteyen sen misin?”

 

Deniz kaşlarını çattı ancak sadece kafa sallamakla yetindi.

 

“Güzel, al şunu.”

 

  Deniz’in eline bir kese fırlattı. İçi gümüş paralarla doluydu.

 

“İçinde yüz elli gümüş var. Haftalık %30 faizle ödeyeceksin. Detaylardan bahsetmeme gerek var mı?”

 

“Hayır, yok.”

 

“Son olarak şu anlaşmayı oku ve imzala.”

 

Yanındaki korumalardan biri elinde bir parşömen ve kalem ile öne çıktı. Yüzüne ve silahına bakılırsa bu kişi Alex’in yakın korumalarından Wren olmalıydı.

 

Deniz parşömeni aldı ve anlaşmayı dikkatlice okudu. Parayı ödediği sürece bir sıkıntı olmayacak bir anlaşmaydı.

 

Fakat bu koşullar parayı ödediği sürece geçerliydi.

 

“Mükemmel.”

 

Deniz’in anlaşmayı imzaladığını gören Alex gülümsedi.

 

“Danika, ona çıkışa kadar eşlik et.”

 

“Evet efendim.”

 

Orta yaşlı adam saygıyla eğildi.

 

---

 

Deniz malikaneden ayrıldıktan sonra ana caddeye yol aldı ve ara sokaklardan geçerek izini kaybettirdi. Onu takip eden korumalar aniden ortadan kaybolduğunu fark edince fazla üstelemeden malikaneye geri döndüler.

 

Deniz bir hana girdikten kısa süre ayrıldı ve bu sefer başka bir malikaneye yol aldı. Ancak bu sefer Alex’in malikanesine girdiği gibi giremedi. Kapıdaki korumalar tarafından yolu kesildi.

 

“Davetiyeni ya da geliş amacını belirt!”

 

Kapıyı koruyan iki muhafızın yüzü çok sertti. Birisi Orku andırıyorken, diğeri Harpyleri andırıyordu. Karanlıkta daha da korkutucu gözüküyorlardı.

 

“Selam abiler, Madam ile görüşebilir miyim?”

 

 Dostane gülümsemesini korudu.

 

Orka benzeyen muhafız kafasını çevirdi.

 

“Davetiyen var mı?”

 

“Hayır.”

 

“Kim gönderdi peki seni?”

 

“Kimse göndermedi. Kendi isteğimle yardım istemek için geldim.”

 

“Hmph!”

 

Orka benzeyen muhafız mızrağıyla Deniz’i itekledi.

 

“Geri bas velet. Madamla konuşacak kapasitede değilsin.”

 

Deniz homurdandı ve bir gümüş çıkardı. Gümüşü muhafıza uzatırken gülümsemeyi bırakmadı.

 

“Hadi ama ikimizde bu işi tatlı dille çözebileceğimizi biliyoruz. Madam ile acil bir konuyu görüşmem gerekiyor. Belki de madamın başını ağrıtan konulardan birisini çözmemizi sağlayacak bir görüşme bu, sorumluluk alabilecek misin?”

 

Muhafız gümüşü almadan önce etrafına baktı.

 

“Madama ileteceğim.”

 

“Öhhöm.”

 

Diğer muhafız boğazını temizledi. Sağ avcunu açıp kapadı.

 

“Seni unutur muyum hiç?”

 

Deniz başka bir gümüş çıkardı ve muhafızın avcuna koydu.

 

“Sessiz kalacağım.”

 

Muhafız memnun bir şekilde kafasını salladı. Aylık maaşı bir gümüştü ve aldığı maaş yetmiyordu. Madamın itibarı olmasa burada çalışmazdı. Bu yüzden gümüşü memnuniyetle kabul etti.

 

Diğer adamda farklı değildi.

 

İkisinin de bakması gereken insanlar vardı. En azından bir ay boyunca rahat yaşayacaklardı.

 

“Orchard, sen burada kal. Ben kahyaya ileteceğim.”

 

“Tamam.”

 

Orka benzeyen muhafız içeriye gitti ve birkaç dakika sonra yanında bir kahya ile döndü. Kahya yaşlı bir adamdı. Alex’in kahyasından daha nazik bir ifadeye sahipti.

 

“Geliş amacın nedir, Genç Adam?”

 

“Madamın yardımına ihtiyacım var.”

 

“Hm?”

 

Kahya dikkatle Deniz’i süzdü.

 

“Ne hakkında?”

 

“Alex’in icabına bak…”

 

“Yeterli.”

 

Kahya muhafızlara baktı ve eliyle davet etti.

 

“Takip et.”

 

[Özel Mülkiyete girdiniz!]

 

[Mülk sınırları içerisinde tüm özellikler yarı yarıya azalacak.]

 

[Sınırlar içerisinde Madam Ellissent’e zarar veremezsiniz.]

 

‘Korumalı NPC mi?’

 

Hikaye açısından önemli olduklarını gösteriyordu bu. Belki de daha da dikkatli olmalıydı.

 

Kahya onu malikanenin arkasındaki bahçeye götürdü. Karanlığı aydınlatan oval ışıkların altında, yaşlı bir kadın zarif bir şekilde masada oturuyordu. 

 

Kafasını kaldırdı ve Deniz’in önünde yürüyen yaşlı kahyaya baktı.

 

“Arthur, yanındaki genç de kim?”

 

“Sizinle önemli bir konu hakkında konuşmak istediğini söyledi.”

 

“Hm?”

 

Kadın Deniz’e döndü. Zarif figürü, gece gibi badem gözleriyle yaşına rağmen görülmesi nadir bir güzellikti.

 

“Arthur’un seni getirmesine neden olacak bu önemli konuyu merak ettim. Konuş.”

 

Deniz istifini bozmadan konuşmaya başladı.

 

“Öncelikle Madam Ellissent’i selamlarım.”

 

“Lafı dolandırma.”

 

“Alex Clark’ı öldürmek için yardımınıza ihtiyacım var.”

 

Madam Ellissent sırıttı.

 

“Güzel şaka, götürün onu buradan.”

 

Kahya tam harekete geçmişti ki Deniz elini kaldırdı.

 

“Yalnızca korumaları oyalamanız gerekiyor.”

 

“Ve?”

 

“Gerisini bana bırakın lütfen.”

 

Ellissent ilk defa Deniz’in gözlerine baktı. İlgisini çekmiş gibi vücudunu hafifçe eğdi ve dirseklerini masaya dayadı.

 

“Otur ve anlat.”

 

---

 

Arthur ve Ellissent, heyecanla ayrılan Deniz’in ardından bakıyordu.

 

“Ona güvenecek misiniz, Madam?”

 

Ellissent masada duran demliği kaldırdı ve kendine çay koydu. Yüzü buz gibi olmasına rağmen eşsiz bir sıcaklık saçıyordu.

 

“Hayatım boyunca bir tek ona güvendim ancak o da beni yarı yolda bıraktı. Aynı hatayı tekrarlama niyetim yok. Ama söylemeliyim ki genci sevdim. Planında bir kusur dahi yok. Düzgün bir şekilde işlenirse kusursuz bir operasyon olacak.”

 

“Tüm işi biz yapıyor olacağız.”

 

“Çünkü bunu yapabilecek tek kişi biziz.”

 

“İhanet edebileceğinden korkuyorum.”

 

“Adamlarımızdan birisini takip etmesi için görevlendir. Detaylı raporlar istiyorum.”

 

Kahya Arthur elini göğsüne koydu ve yavaşça eğildi.

 

“İstekleriniz benim için bir emirdir.”

 

Arthur ayrıldıktan sonra Ellissent gözlerini kapadı ve çayını yudumladı.

 

“Avcı ya da av, rolümüzü seçmemiz gerekiyor. Kaçınılmaz olanı erkene çekiyoruz yalnızca, Deniz kadar iyi bir maşa bulmak zor olacaktır.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44773 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr