Cilt II - Bölüm 17: İz Peşinde

avatar
569 4

Z (ESKİ) Start Again: Mutlu Son İçin - Cilt II - Bölüm 17: İz Peşinde


CİLT II: ALTIN MEKTUPLARI

BÖLÜM 17: İZ PEŞİNDE

Yu: …İşte bu yüzden karakoldaki kayıtlara erişmek istiyoruz.


???: Üzgünüm, maceracı olsanız bile izniniz olmadan kayıtlara erişmeniz yasak.


Rolderhelm son kırk yılda büyük bir değişim geçirmişti.


Kırk yıl önce çevresindeki diğer ülkelerden çok fazla farklı değildi. Konumu nedeni ile yine zengin bir ülke olsa da bugünkü Rolderhelm’i gelişmiş bir Avrupa ülkesi olarak tanımlarsak o zamanki Rolderhelm sıradan bir Ortadoğu ülkesi sayılırdı.


Rolderhelm Prensliğinin bu değişimine sebep olan şeyse Kahramanların Savaşından sonra Rolderhelm Prensesi ile evlenen adamdı. Prensesin kocası kendini başbakan ilan ettikten sonra Rolderhelm’e büyük yenilikler getirmişti.


Rolderhelm Başbakanı için Rolderhelm’i Rolderhelm yapan kişi olduğu söylenebilirdi. Ülkeyi dünyanın en zengin ve güvenli ülkelerinden biri haline getirmiş, huzur ve refah ortamını sağlamıştı.


Onun yaptığı her şey Yu’nun gözünde Modern olarak adlandırılıyordu. Gelişmiş bir ülkede olması gereken şeyleri bu dünyaya uyarlamıştı. Başbakanın getirdiği bir diğer yenilikse her kasabada olan karakollardı.


Bu karakollardan önce de kışlalar olsa da karakollar tamamen halk arasındaki suçla mücadele etmek ve sivil güvenliği sağlamak amacıyla kurulmuştu. Bu ülkede polis ve jandarma görevini Şehir Muhafızları adı verilen birlikler görüyordu.


Tabi Redshapel için aynısını demek zordu. Rolderhelm katilinin otuz altı cinayetinden yirmi yedi tanesi burada işlenmişti. Bu olayların ardından devletin bölgeden sorumlu olan muhafızların üzerinde ne tür yaptırımları olduğunu merak ediyordu.


Rolderhelm hakkındaki bu küçük bilgilendirmeyi geçersek Redshapel Muhafız Karakolunun önündeki tartışmanın sebebi Yu Valarfin’in Redshapel Katili ile ilgili dosyalara erişmek istemesi ve buna müsaade edilmemesiydi.


İşte tam da bu yüzden Yu yanında birisini getirmişti.


Lylphia: Ben Büyücülük Akademisinden bir şövalyeyim, benim için bir şeyler yapılamaz mı?


Bu dünyadaki şövalyeler kabaca beşe ayrılıyordu. İlk ikisi Rolderhelm dışında kalan Savaşçı Şövalyeler ve Asil Şövalyelerdi.


Savaşçı şövalyeler tıpkı Ortaçağ dünyasının şövalyeleri gibiydi. Para ve ganimet karşılığı ordularda savaşıyorlar ve çoğu zaman dürüstlük, şeref ve adalet gibi şeyleri umursamıyorlardı. Onlar için profesyonel katiller denebilirdi.


Sivina'nın bahsettiği gibi yalnızca "en iyiler" bir soylunun oğlu olarak doğmadıysa şövalye olabilirdi. Bu yüzden bu savaşçı şövalyeler hafife alınacak insanlar değillerdi.


Asil şövalyeler ise soyluların şövalye hikayeleri ile büyümüş oğulları arasından çıkıyordu. Onlar dürüst ve adil şövalyelerin hikayeleri ile büyüdüğü için kendileri için belirledikleri ideal şövalye kalıbından dışarı çıkmıyorlardı.


Rolderhelm’de ise Kraliyet Şövalyeleri, Akademi Şövalyeleri ve Onursal Şövalyeler vardı. Kraliyet şövalyeleri için diğer ülkelerdeki asil şövalyelere benzedikleri söylenebilirdi.


Onursal şövalyeler başardıkları işler nedeni ile şövalye ilan edilen insanlardı, şövalye olmalarını sağlayan çoğu başarı da para ile ilgili oluyordu.


Akademi şövalyeleri de Büyücülük Akademisine bağlı olan özel birliğin adıydı. Bu şövalyelerden bazıları büyünün yanında kılıç kullanırken bazıları sadece büyülü güçlerine güvenirdi.


Lylphia da bu şövalyelerden biriydi. Yu karakola girmek istediğinde bir sorun olma ihtimaline karşı onu yanında getirmişti. Şövalye isminin bir ağırlığı vardı ve onlara pek çok kapıyı açabilirdi.


Sivina yerine Lylphia’yı yanında getirmeyi seçme sebebiyse ondan başka bir isteğinin daha olmasıydı.


Lylphia göğsünün üzerindeki broşu gösterirken karşısındaki muhafız birliği şefi durumu kabullenmek zorunda kaldı.


???: Dosyalarda eksik olmaması için yanınızda duracağım. Hızlı olursanız sevinirim.


Lylphia: Evet, teşekkür ederiz.


Lylphia’nın yardımının ardından William Berry'nin dosyasına ulaşmayı başardılar.


***


Yu, günlüğüne karakoldaki dosyalarda bulduğu önemli bilgileri not aldıktan sonra oradan ayrıldılar.


Yu: Teşekkür ederim, Lylphia. Gerçekten çok yardımcı oldun. Yanımızda olmasaydın girmemize izin vermeyecekti.


Karakolun biraz ilerisindeki bir bahçede oturuyorlardı.


Lylphia: Önemli değil, sonuçta bu benim de görevim.


Yu: Ayrıca… diğer şeyi de halledersen sevinirim.


Lylphia: Evet, evet. Aklımda, merak etmeyin.


Lylphia kendi işlerini halletmek için onlardan ayrıldı. Yu ve Yurine baş başa kaldıklarında yürümeye başladılar. Yu günlüğüne aldığı notları inceliyordu.


Yurine: Diğer şey derken neyi kastediyordun?  Bunu açıkla.


Yu: Olmaz.


Yurine: Ne demek olmaz!


Yu’nun önüne geçti ve ayağını yere vurdu. Kuyruğu düz bir şekilde havaya kalkıktı. Bu görüntü Yu’nun gülümsemesine sebep oldu.


Yu: Yoksa beni mi kıskandın?


Yurine: Agh! BÖYLE ŞEYLER UYDURMA!


Ve Yurine’nin kuyruğu sallanmaya başladı. Kızarmış yüzünü gizlemek için sırtını Yu’ya döndü.


Yurine: Ne yapacağımızı söyle.


Yu: Bir şekilde işverenim sayılırsın ama böyle komut almaktan hoşlanmıyorum. Utangaç bir şekilde “Abiciiim, şimdi ne yapacağız?" dersen daha mutlu olurum.


Sesini bir kızın sesine benzemesi için inceltti ve ellerini çenesinin altında birleştirirken cilveli bir bakış attı.


Yurine Yu’nun taklidini soğuk bir tavırla karşıladı.


Yurine: Saçmalama. Nereye gidiyoruz?


Yu: Westhelm ve Southelm adasındaki birkaç vakayı incelemek için o adalara gidemeyeceğiz. Başkentteki vaka da incelemeye değer mi bilmiyorum. Oraya gittiğimizde araştırırız elbet ama bence yaşlı kadının öldürüldüğü o vaka katilin kendini denemesinden ibaret.


Bu aklına Death Note isimli seriyi getirmişti. Herkesi kalp krizi ile öldüren ana karakter seri cinayetlerine başlamadan önce sahip olduğu gücü denemek için birisinin trafik kazası sonucunda ölmesini sağlamıştı.


Rolderhelm Şehrindeki vaka da benzer olmalıydı. William Berry birini öldürüp öldüremeyeceğini denemişti. Yu’nun bu şekilde düşünüyor olmasının sebebi seçilen hedefin kimliğiydi. William’ın öldürdüğü diğer insanlar o kadın kadar savunmasız değildi.


Yu: Buradaki yirmi yedi cinayete gelince. Bunlardan altısı hakkında bilgi sahibiyiz. Diğer yirmi bir tanesini araştıracağız.


Bilgi sahibi oldukları cinayetler şunlardı: Satoshi Cinayeti, Richard Henry* ve iki hizmetçisinin cinayeti ve Alatin’in abisi ve babasının cinayeti.

Satoshi bir şifacıydı, Richard emekli olmuş bir şövalyeydi ve hizmetçileri de sıradan insanlardı. Alatin’in hem abisi hem de babası da şövalyeydi.


Yu: Yirmi bir cinayet araştırmamız gerekiyor. Tüm cinayetler Otuz dört yılının Aralık ayından otuz dokuz yılının Eylül ayına kadar uzanan bir zaman diliminde işlenmişler. Cinayetler arasında düzenli bir zaman aralığı yok. Ama tüm cinayetler arasında yirmi iki tanesi Perşembe günü işlenmiş. Belki bundan bir ipucu çıkartabiliriz, belki de sadece tesadüftür.


Listenin üstünde, yaşlı kadının Otuz dört yılı Aralık ayında işlenen cinayetinin ardından otuz beş yılının Ocak ayında işlenen ilk cinayet yer alıyordu, Sör Thomas Chember.


***


Geldikleri ev ortalama sayılabilecek bir malikaneydi. Chember ailesi yeni başbakanın reformları sırasında güce kavuşmuş sıradan insanlar tarafından oluşturulmuştu. Soyadlarını da Kahramanların Savaşı sırasında İlonya’nın Chember adlı vadisinde gerçekleşmiş bir mücadelen alıyorlardı.


Yu malikanenin kapısını çaldı ve kapı orta yaşlı şişman bir kadın tarafından açıldı. Birkaç yama izi barındıran bir kıyafet giymişti ve siyah saçlarının üzerinde yeşil bir örtü bağlıydı.


???: Buyurun…


Yurine’yi gördüğü anda hoşnutsuz bir ifadeye büründü.


“Burada Yurine’yi gören herkes böyle mi tepki verecek? Bence o son derece tatlı bir çocuk. Bu ırkçılık olayını abartıyorlar.”


Yurine: Neye bakıyorsun? İğrenç gözlerini üzerimden çek.


Yurine de kendisinin üzerine dikilmiş hoşnutsuz bakışlardan rahatsız olmuştu.


Yu: Tamam, tamam. Kavga etmeyelim hemen.


Kadının Yurine’ye bu şekilde bakması Yu’yu da sinirlendirmiş ama sorun çıkmadan bu işi halletmek istediğinden olayı büyütmemişti.


Yu:  Adım Yu Valarfin. Thomas…


Thomas ismini duyduğu an yüzünde korkunç bir ifade belirdi. Bu ifadenin ardından cümlenin devamını getirmekte tereddüt etmişti.


Yu: ...Chember cinayetini araştırıyorum. Burada bilgi edinebileceğimi umdum.


???: Onu araştırmak için biraz geciktiniz sanki. Neden cinayeti araştırıyorsunuz?


Yu: Maceracılarız ve amacımız da ödül. Bu sizi tatmin edecek bir nedendir umarım. Şimdi kendime bir muhatap bulabilecek miyim?


???: Chemberlerden biri ile konuşmayı umuyorsanız yanlış yerdesiniz, burada sadece iki hizmetçi var, biri benim.


Yu: Sizinle de konuşabiliriz.


Kadın onları içeri aldı. Malikane dışarıdan göründüğü şekildeydi, ortalama. İçerisi temiz ve düzenliydi ama evdeki sessizlik rahatsızlık ediciydi.


Hizmetçi onları direkt olarak ana salona getirdi. Yu ve Yurine yan yana salondaki koltuklardan birine yerleşti ve hizmetçi de oturmak için onlara yakın bir yer seçti.


Yu: Kendimi tekrar tanıtayım, Yu Valarfin. Ve bu da Yurine Valarfin. Redshapel Katilini arayan maceracılarız.


Ortetite: İsmim Ortetite, buradaki diğer hizmetçi alışverişe çıktı.


Yu: Malikanenin sahibi nerede?


Hızlıca konuya girdi.


Ortetite:  O başkentte, cinayetten sonra Redshapel’i terk etti. Malikaneyi satmak istedi ama satın alacak biri çıkmadı. Burayı kendi haline bırakmaya gönlü razı gelmediği için de içerisinde ben ve arkadaşımı bırakarak başkente yerleşti. Buraya çok az uğrar.


Gözünün önüne ablalarının odası gelmişti. Ortetite’nin söylediklerinin ardından o odayı kendi haline bıraktığı için vicdan azabı çektiğini fark etti.


“Şimdi ne haldedir acaba? Muhtemelen benim yokluğum fark edildiğinde polis oraya girmiştir.”


Tabi bu durum Yu’nun dünyasındaki zaman buradaki zamandan daha yavaş akmıyorsa geçerliydi. Bu dünyadaki bir sene kendi dünyasındaki bir saniyeye eşitse yokluğunun fark edilmesine imkan yoktu.


Yu: Thomas Chember hakkında bildiklerinizi anlatır mısınız? Hakkında ne biliyorsanız söyleyebilirsiniz, dedikodular da buna dahil.


Ortetite: Kendisi Chember ailesinin ikinci beyiydi. Pekte iyi biri olduğunu söyleyemem, ölümünün ardından üzülen pek fazla kişi olmadı.


Ölümünden sonra yas tutulup tutulmaması ölen kişi için bir önem taşımasa da acı bir durumdu. Tabi Thomas Chember için yas tutulmuyorsa bunun bir sebebi olmalıydı, yani bu yüzden ona acımaya gerek yoktu.


Ortetite: Bir şövalye olmasına rağmen şövalyelerin sahip olması gereken erdemin onda birine sahip değildi. İçkiye ve kadınlara düşkündü. Babasının ardında bıraktığı mal varlığının çoğunu kumarda kaybetti. Ailenin yeni beyi onun ölümünün ardından aileyi borç batağından kurtarmak için çok çalıştı.


“Yas tutulmamasını anlayabiliyorum.”


Baba olsa böyle hayırsız bir evlat, evlat olsa böyle hayırsız bir baba istemezdi.


Yu: Bu adamın hiç iyi yönü yok muydu?


Ortetite: İçtiği zaman fazla kafa ütüleyen bir tip değildi, sanırım iyi yön için bunu söyleyebilirsiniz.


Ortetite’nin eski efendisine karşı saygı beslemediği ortadaydı. Eğer işler onun söylediği gibiyse Yu da bu adama saygı duymazdı.


Yu: Peki sonradan mı böyle oldu?


Ortetite: Babası ve annesi gemilerinin batması sonucu ölmüş, benden önceki hizmetçiler bu olaydan sonra değiştiğini söylüyor. Tabi bu olay olmadan önce de berbat biriymiş ama en azından kılıç yeteneği sayesinde ona tolerans gösterilebiliyormuş. Babası ölünce şövalyeliği bırakıp ailenin başına geçmiş.


Yu: Onunla ilgili başka ne var? Adının karıştığı olaylar vesaire…


Ortetite: Adı sıklıkla olaylara karışıyordu. Bunlar çoğunlukla kavga ve tacizdi. Bir kez de cinayet ve tecavüz şüphelisi olmuştu. Bunlar dışında pek bir şey bilmiyorum.


Thomas Chember ölmeyi hak edecek bir adam olabilirdi. Belki de William Berry onu öldürürken adaleti sağladığını düşünmüştü.


Yu: Tecavüz ve cinayetten devam edelim. Bunlar hakkında ne biliyorsunuz?


Ortetite: Halka açıklanan bir olay değildi. Ama olayın ardından muhafızlar sık sık onu almaya geliyordu. 


Yu: Hiçbir şey mi açıklanmadı? Harbiden üstü örtüldü mü bunun?


Ortetite: Evet, bunun hakkında bilgi sahibi olanlar varsa anca o zaman olayı araştıran muhafızlardır.


Yu olayın öylece gizlenmesine anlam veremiyordu. Gizlenen olay özellikle ona yardımcı olabilecek bir olay olduğu için morali bozulmuştu.


Yu: Cinayeti anlatabilir misiniz?


Ortetite: Cuma sabahı kahvaltıya gelmediğinde o zamanlar burada çalışan arkadaşım onu uyandırmak için odasına çıktı. Kapıyı çaldı ama bir ses gelmeyince içeri girmeyi denedi. Kapı kilitliydi. Elimizde o kapının anahtarı yoktu bu yüzden bahçıvanı çağırdık ve adam kapıyı kırdı.


Hiç düşünmeden anlatmaya başladı, o günü net bir şekilde hatırlıyor gibiydi.


Ortetite: İçeri girdiğimizde o adamın cesedi ile karşılaştık. Yatağı kana bulanmıştı, gerçekten korkunç bir manzaraydı. Tamamen yüzülmüş derisi odanın bir köşesinde duruyordu.


Yu hikayeyi duyduğunda vücudunun bir anlığına titrediğini hissetti.


Ortetie: Daha sonra öğrendik ki katil onun derisini yüzerken zihnini açık tutan bir ilaç kullanmış. Adam her anı yaşamış ama konuşamamış. Katil üzerine ismini yazdıktan sonra pencereden kaçıp gitmiş.


Yu: Daha sonra olayla ilgili herhangi bir gelişme kaydedildi mi?


Ortetite: Kaydedildiyse de ben bilmiyorum.


Yu: Hepsi bu kadar yani?


Ortetite: Evet.


Yu günlüğüne notları almayı bitirdikten sonra teşekkür etti ve evden ayrıldılar.

------------------------

Son üç bölüm ortalamanın altındaydı, sıradaki bölüm uzun bir bölüm olacak. Okuduğunuz için teşekkürler, eleştirilerinizi bekliyorum.


*Richard Henry ismi geçen bölümde bahsedilmediği için kafa karışıklığı yaratabilir. Bölüm 8'de Lylphia'nın Yu'ya anlattığı ve bölüm 15'de Fırtına Ülkesi-Redshapel savaşında bulunduğu söylenen yaşlı kahraman.


08.03.2021 - 09:55







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr