Cilt 2 - Bölüm 29: Çık Dışarı (2/2)

avatar
470 4

Start - Kapının Ardındaki Dünya - Cilt 2 - Bölüm 29: Çık Dışarı (2/2)


“Gelmişsiniz,” dedi Sivina.

 

“Sesinin tonu çok anlaşılmaz. ‘Geç kaldınız’ mı yoksa ‘gelmenizi beklemiyorduk’ mu yoksa ‘gelmesiniz de olurdu’ mu demek istiyorsun, anlaşılmıyor.”

 

“Bu ne hadsizlik böyle? Onların benim gibi yüce bir varlığın ayağına gelmesi gerekirken ben lütfedip onların yanına geliyorum ve beni böyle nahoş bir tepkiyle mi karşılıyorlar. Önümde diz çöküp af dilemelisiniz.”

 

Yu’nun tek yaptığı gülümseyerek dalga geçmekti ama onu ciddiye alan Yurine öfkeli gözlerini odadaki herkesin üzerinde gezdirdi.

 

“Sakin olun, öyle demek istememiştim.” Sivina, Yurine’ye bakmak yerine şaka yaptığı belli olan Yu’ya bakarak konuştu.

 

“Sadece Yu’nun son derece normalmiş gibi kızların odasına girmesi yakışıksız olduğundan biraz gücenmiş olabiliriz. Bizim sohbetimizi duyması utandırıcı olurdu.”

 

“Ne konuşuyordunuz ki?”

 

Lylphia’nın açıklaması durup dururken Yu’yu meraklandırmıştı. Utandırıcı olabilecek ne konuşabilirlerdi?

 

“Ablalarım her şeyi utanmadan benim yanımda konuşuyorlardı… Mı acaba?”

 

Bazen erkekler hakkında konuşup Yu’yu kıskançlık krizine sokuyorlardı, bazen iş yerindeki sevmedikleri kızların dedikodusunu yapıyorlardı, bazen oyunlar ya da teknolojik konular hakkında konuşuyorlardı. Yu hangisinin utandırıcı olacağını bilmiyordu.

 

“Ama mantıken erkekler hakkında olan konuşmaları utandırıcı olmalı. Benim hakkımda mı konuşuyorlardı? Hehehe… Hehehe…”

 

Onların ne konuştuğunu bilmeyi çok isterdi.

 

Yu alt kattan gelen zil seslerini duydu. Evin kapısı açılmıştı.

 

Gündüz vakti katilin buraya uğrayacağını zannetmiyordu, yani gelen kişi Raul olmalıydı ama sesler yine de Yu’yu gerdi.

 

Ayak sesleri yükselirken sessizce Raul’un gelmesini beklediler.

 

“Ben kızların odasına öylece giremiyorum ama o girebiliyor, öyle mi?” diye sitem etti Raul. Sonra da elindeki poşetleri yere bıraktı.

 

“Bize gösterilen muameleler arasında fark olması elbette normal. Sonuçta ben… Şey… Biraz fazla yakışıklıyım.”

 

“Tch…” Raul duvar kenarındaki boş yatağın ucuna oturdu.

 

Ana ve Lylphia ortadaki yatakta bağdaş kurarak oturuyordu. Yu, Yurine ile birlikte Sivina’nın oturduğu yatağa geçti. Yatak cam kenarındaydı ve buradan diğerlerini tam karşısına alabiliyordu.

 

“Herkes bir anda sustuğuna göre sözlerimin onaylandığını varsayacağım,” Yu sessizliği bölerek söze girdi. “Öyleyse konuya geçelim. Rapor istiyorum, geçen hafta boyunca ne oldu?”

 

“Sivina’nın reklamı ile uğraştık. Hakkınızı vermeliyim harbiden etkili gözüküyor, Sivina bir anda halk arasında popüler oldu,” dedi Lylphia.

 

“Ve Sivina kasabadaki iki davanın çözülmesine yardımcı oldu. Yani… Tam olarak dava demeyeyim de kötü adamları yakaladı diyeyim,” dedi Raul.

 

Yu anladığını göstermek için başını salladı. Sivina’nın halk arasında popüler olması iyiydi ama asıl isteği bu popülerliğin katile ulaşmasıydı.

 

“Katil ya da Sony’den bir iz var mı?”

 

“Hayır, son olaydan beri katilden hiçbir haber alınmadı.”

 

Ana’nın son olay derken kastettiği şey Satoshi’nin ölümüydü. Son olay lafı anıldığında ortamdaki atmosfer kısa süreliğine soğudu.

 

Gördüğü üzere arkadaşlarının ölümünün etkisinden hâlâ çıkamayanlar vardı. Raul’un yüzü anında asılmıştı ve Sivina gözlerini yere indirmişti.

 

“Nöbetleri de dediğim gibi tutuyorsunuz, değil mi?”

 

“Evet,” diye yanıtladı Lylphia. “Evin içinde sürekli uyanık olan birisi oluyor.”

 

“İki ev tutmanızı söylemiştim, diğeri nerede.”

 

Yu arkasını döndü ve pencereden dışarı baktı. Sivina ona evi göstermek için ayağa kalktı ve pencereyi açarak parmağı ile kendilerinin çaprazında kalan evi işaret etti.

 

“Şuradaki boş ev,” dedi. Bu evden biraz daha kısa ama yine de benzerdi. “Bu ev gibi o evin pencerelerini de tahtalar ile kapattık ve girilebilir yerlerine ziller taktık. Yani katil eve girmek isterse ön taraftan girmesi gerekecek ve çanlar çalarak bize haberdar edecek.”

 

Evler birbirlerini net şekilde görebiliyordu, tam da Yu’nun istediği gibiydi.

 

“Güzel. Öyleyse bu akşam iki gruba ayrılacağız ve diğer grup o evde nöbet tutmaya başlayacak. Nöbetçiler pencerenin önünden hiç ayrılmadan dışarıyı izlesin. Tuvalete gitmek için bile ayrılmasınlar.”

 

Sivina, Ana, Lylphia ve Raul’a baktı. Güç sıralaması yapılması gerekirse nasıl bir liste çıkarırdı?

 

“Lylphia eğitimli bir ateş büyücüsü. Ateş… Herhalde baya güçlü olmalı. Sivina ile Ana da güçlü olsa gerek, biri şövalye diğeri büyücü. Raul… Ne bileyim, ‘izci’ pek de etkili bir kelime değil.”

 

Yurine’den daha güçsüz olduğunu düşünüyordu. Raul, daha önce Yurine’den çekindiğine göre öyle olmalıydı.

 

“Ama şu anda Yurine’yi savaş gücü olarak düşünmek istemiyorum… Hmm… Ben, Yurine, Lylphia kalsak, bu üçü de beraber kalsa… Olmaz, Raul piçi kızlarla kalmasın. Ben, Yurine, Raul… Böyle de çok güçsüz olduk.”

 

İçini en rahat ettirecek gruplaşmayı bulduğuna inanarak konuştu:

 

“Lylphia, Raul, Yurine ve ben karşıdaki evde kalalım. Sivina ve Ana da bu evde kalsın. Dediğim gibi nöbetleri aksatmayalım. Nöbetçiler nöbet yerini asla terk etmesin, asla gözlerini dışarıdan ayırmasın. Unutmayın, başka yere bakarsanız, ölürsünüz.”

 

İki ev vardı ve iki evde de bir nöbetçi dışarıyı izleyecekti. Eğer nöbetçiler aynı anda gözlerini dışarıdan ayırırsa ve tam olarak o anda katil eve girerse; köpekler de ses çıkarmaz ve ziller işe yaramazsa sabah olduğunda bir ev cesetlerle dolu olabilirdi.

 

“Neden Sivina ve Ana tek kalıyor?”

 

“İki kişi kalıyorlar.”

 

“Biz dört kişiyiz.” Raul şaşırtıcı olmayan şekilde itiraz etmişti. “Ben de onlarla kalırsam iki tarafta da üç kişi olur.”

 

“Hayır.”

 

“Doğru söyle, benim kızlarla kalacak olmamı kıskandığından hayır diyorsun.”

 

Yu başını yavaşça çevirdi ve odanın içindeki aynaya baktı, yansıması mükemmel gözüküyordu. Sonra başını yine yavaşça çevirdi ve Raul’a baktı, ortalama bir insan görünümündeydi.

 

“Gerçekten seni kıskanacağıma inandın mı?”

 

“Tch!”

 

Yu gerçekten, tamamen kıskançlıktan bu dağılımı yapmıştı ama az önceki hareketi ile kimse onun kıskandığına inanmazdı. Raul bile görünüşleri arasındaki seviyeyi reddedemezdi.

 

“Ne yapıyorum ben ya…”

 

“Yurine’ye nöbet tutturmak istememiştim. Lylphia’yı bir kişi, Raul ile benim de güçlerimizi birleştirerek bir kişi edeceğimizi düşünmüştüm. Bu yüzden böyle bir dağılım yaptım…”

 

“Merak etme Yu, ben en az on kişi gücündeyim!”

 

Lylphia kolunu kaldırıp kasını sıktı.

 

“Çok güven vericisin.”

 

Bir kız olduğundan doğal olarak Lylphia’nın belirgin kasları yoktu ama göğüsleri gücünden daha çok dikkat çeken birinin güvenilirliğini Yu sorgulardı.

 

“O zaman, Sivina mı daha güçlü Ana mı?”

 

Sorusuyla Sivina ve Ana’yı karşı karşıya getirdi, iki kız da birbirine baktı.

 

“Neden sordunuz ki?” diye sordu Sivina.

 

“Sadece cevap istiyorum.”

 

“Sivina çok güçlü, benden de güçlü.”

 

Ana istediği cevabı ona verdi. Yu, Sivina’nın mütevazı olmak için konuşmaya başlayacağını hissettiği anda onu durdurup kendisi konuştu.

 

“Sen de Raul’dan güçlü gözüküyorsun, yanılıyor muyum?” Ana, Raul’a baktı. İkisi de itiraz etmedi. “Katilin gecenin ilk saatlerinde geleceğini zannetmiyorum, bence son saatlerinde de gelmez. Eğer gelirse gecenin ortalarında gelecektir. Tabii ki yanılabilirim ama ben katil olsam böyle hareket ederdim. O yüzden sizde ilk nöbeti Raul tutsun.”

 

Bunu istemese de Raul’un kızlarla kalması kulağa daha mantıklı geliyordu, duyguları yerine mantığı ile hareket edecekti.

 

“İkinci nöbeti, katilin gelme ihtimalini yüksek gördüğüm saatte Sivina devralır. Bundan önce iyi uyusun, katil ile karşılaşırsak uykusunu almış olsun istiyorum. Üçüncü nöbeti de Ana alsın.”

 

“Evet, bu kulağa mantıklı geliyor.” Lylphia başını aşağı yukarı sallayarak onayladı. Diğerlerinin de buna bir itirazı yoktu.

 

“Biz de onlara kıyasla daha fazla nöbet tutacağız, yapacak bir şey yok. İlk nöbeti ben alayım, sonraki nöbeti sen.”

 

“Tamamdır!” Lylphia, parmağının ucuna kibrit ateşi büyüklüğünde bir ateş yaktı. “Eğer katil gelirse ona karşı büyü kullanmama kimse kızmaz herhalde. Umarım bizi çok bekletmez.”

 

***

 

“Bu iti getirmek zorunda mıydık?”

 

Lylphia, Met’i alt katta bıraktıktan sonra üst kata çıktılar. Yurine uyumadan önce yatakta Yu’nun gelmesini bekliyordu. Yu odaya girdiğinde yatağa oturdu ve Yurine şifa büyüsü uygulamaya başladı.

 

Bunun herhangi bir işe yarayacağından ikisi de emin değildi ama handaki bayılma olayından beri Yurine günde üç kez Yu üzerinde şifa büyüsü kullanmayı ihmal etmiyordu.

 

“En azından o olaydan beri bir şey olmadı.”

 

Birkaç defa kusacak gibi olmuştu ve baş ağrısı da günlük bir problem olarak karşısına çıkıyordu. Yine de bir haftadır kriz ile karşılaşmadığı için Yu şifa büyüsüne karşı umutluydu.

 

“Bir şey olursa beni uyandıracaksın,” dedi Yurine.

 

“Merak etme, kesinlikle uyandıracağım.”

 

Yurine’yi savaş gücü olarak görmek istemese de savaşmaları gerektiğinde gücüne ihtiyaç duyacağını reddedemezdi.

 

Yurine yorganı üzerine çekti ve gözlerini kapadı. Odada sadece bir yatak vardı bu yüzden Lylhpia da uyumak için odaya taşıdıkları koltuğa uzandı.

 

Onlar yattığında Yu perdeyi araladı ve Sivinaların evini izlemeye başladı. Eğer gözleri onu yanıltmıyorsa çaprazlarında kalan evin penceresinden bu eve bakan birinin siluetini görebiliyordu.

 

---

 

Nöbet, beklediği gibi sakin geçiyordu. Sokaktan değil şüpheli bir insan, en ufak bir canlı bile geçmemişti.

 

Çaprazlarında kalan binanın penceresindeki Raul’a ait olan siluet kısa süreliğine kayboldu ve hemen ardından uzun saçlara sahip birinin silueti pencereyi kapadı.

 

“İki genç ve güzel kızın kaldığı evi izlerken biraz sapık gibi gözüküyorsun.”

 

“Öyleyim zaten.”

 

“Wha?”

 

“Şaka yapıyorum.”

 

Kendi kendine uyanan Lylphia’ya hiç bakmadan cevaplamıştı.

 

“Şimdi Raul’un nöbeti bitti ve onun yerine Sivina geçti.”

 

“Ben de sizin yerinize geçebilirim.”

 

“Hâlâ zamanım var.”

 

Yatıp uyumak istiyordu ama disiplininden de ödün veremezdi.

 

“Sorun yok, zaten bir kere uykum açıldı, tekrar yatamam. Yani her türlü ayakta duracağım.”

 

Lylphia, Yu’nun yanına geldi. Yu bir sandalyede oturuyordu. Onun başının üzerinden dışarıyı izledi.

 

“Tuvaletin varsa şimdi yap bari sonra gitme.”

 

“Yok.”

 

Yu oturduğu yerden kalktı ve Lylphia, Yu’nun ısıttığı sandalyeye oturdu.

 

“Sivina ve Ana nöbet değişince beni kaldır, sen uykusuz kalma.”

 

Lylphia onaylar anlamda başını salladı.

 

Uyumak için Lylphia’nın kalktığı koltuğa geçmişti. Koltuk sıcacıktı. Gözlerini kapamadan önce uyuyan Yurine’ye baktı.

 

“Biliyor musun? Bugün yürürken Yurine elimi tutmak istedi.”

 

“Hmm… Ne kadar güzel.”

 

“Değil mi? Merak ediyorum da acaba annesi bunun hakkında ne düşünürdü?”

 

Zamanı geri almayı başardıklarını hayal etti. Rie kızını hiç tanımadığı bir adamın yanında gördüğünde nasıl bir tepki verirdi merak ediyordu.

 

“Çok değil, bir buçuk ay önce bugünü düşünseydim bu noktada olacağımı hayal edemezdim.”

 

Bu dünyaya gelmeden hemen önce önünde bir gelecek görmüyordu. Yaşamak için tek motivasyonu ölümün korkutucu olmasıydı. Vazgeçmişti, pes etmişti ve hiçbir şey yapmıyordu.

 

Mutsuzdu ve mutluluğa ulaşacağına dair inancı yoktu. O zamanlar hayal etseydi şu anda mutlu olacağını ve bu mutluluğu hiç tanımadığı bir insanın yanında bulacağını hayal edemezdi.

 

“Hayat çok enteresan, değil mi?”

 

“Evet, karşına ne çıkaracağı belli olmuyor.”

 

Lylphia’nın gözleri dışarıyı izliyorken kulakları da Yu’yu dinliyordu.

 

“Açgözlüyüm, bencilim, iki yüzlüyüm, yalancıyım... Ben... Her açıdan kötü bir insanım. Yine de hak etmediğim bir mutluluğu arzuluyorum.”

 

“Tüm insanlar böyledir. Bence kötü yönlerinizin farkında olmanız iyi bir şey. Hatta genelde kötü olduğunu düşünen insanlar kibar insanlardır.”

 

“Bu yanlış, aptalca bir görüş. Bu saçma görüşü bırak.”

 

Yu uyumak için rahat bir pozisyon bulmuştu. Tam gözlerini kapatıp uykuya dalacaktı ki Lylphia’nın çığlığı hem onun hem de Yurine’nin yattıkları yerden fırlamasını sağladı.

 

“Oradalar!”

 

Lylphia dışarıya atlamak için pencereyi açtı ama onu sokakta yankılanan öfke dolu korkunç bir ses durdurdu.

 

“VALARFİN! ÇIK DIŞARI!”

-------------------------

17.01.2022 - 16:32






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47018 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr