“Sana diyorum, virüs
varken niye dışarı çıkardın bizi? Hastalanıp öleceğiz.”
“Kanka abartma ya, virüs işi sahte diyorlar. Çip takmak için uydurmuşlar.”
“Aptal piç, senin dayın ölmedi mi virüsten?”
Keichi ve Satoshi kaldırımın karşısına geçmek için durdu. Satoshi’nin onları gecenin bir vakti virüs varken dışarı çıkartması Keichi’yi sinirlendirmişti ama hatır meselesi olduğu için de reddedememişti.
“Kırmızı yanıyor, nereye gidiyorsun?”
“Gelen giden yok ya, devam et.”
Kırmızı yanarken Satoshi yola atladı. Arkadaşının ileriye atladığını görünce Keichi de onu durdurmak için peşinden yola çıktı.
“Ne yapıyorsun andaval, kırmızıda-” Keichi onun kolunu tutup geri çekmek üzereydi ki üzerlerine güneş gibi doğan kamyon farlarının ışığı gözlerini aldı.
DüÜüÜüÜüÜüÜüÜüÜüÜüÜüÜüÜüüÜÜÜÜTTTTTT!
“Ananı sikeyim Sato-!”
Satoshi ve Keichi kendilerine çarpan kamyonla birlikte uçtular ve önlerindeki fiat doblonun arka camına bok çuvalı gibi yapıştılar.
---
“Ne oluyor lan! Daha temin yoldaydık?”
Keichi gözünü açtığında az önceki yolda değil de tanımadığı bir dünyada, tanımadığı bir şehrin içindeydi.
“Harbiden ne oluyor lan? Hasiktir! Ne oluyor lan? HASİKTİR!”
Yanından hızla geçen bir dinozor yüzünden Keichi korkup yere düştü. Bu sırada Satoshi onu izleyen Keichi’nin utanmasını sağlayacak şekilde dans ediyordu.
“YES! THİS İS İT!”
Satoshi apaçi dansı yaparken Keichi utancından ona bakamıyordu bile.
“Aptal piç, İngilizce konuşurken büyük i kullanmayı nasıl başardın?”
Keichi yerden kalkarken Satoshi’nin yüzüne bakmak yerine etrafına bakıyordu. Arkadaş oldukları düşünülmesin diye ondan biraz uzaklaşmak isterdi ama ırklarından ötürü birbirlerine benziyorlardı ve onları gören her kim olsa kardeş olduklarını düşünürdü.
“Kanka! Keichi! Sonunda oldu! Sonunda İNANILMAZ ISEKAI MACERAM BAŞLIYOR!”
Satoshi cringe dansına devam ederken Keichi daha fazla dayanamyacaktı.
“Seni izlerken ben utançtan yerin dibine giriyorum sen bu dansı nasıl utanmadan yapıyorsun?”
“Abartma kanka ya...”
“Hay kankan kadar taş düşsün başına.”
Satoshi dans etmeyi bıraktığında Keichi hâlâ yolun ortasında durdukların fark etti. Etrafına baktı, önlerinden tek parça siyah bir kıyafet giymiş kısa boylu sivri kulaklı bir kız yolun karşısına geçiyordu.
“Komada falan olmayalım?” dedi Keichi ve kaldırıma çıktı.
“Yok ya, paralel dünyadayız. Ben çok izledim böyle muhteşem waifular var kanka.”
“Koyun can derdinde bu mal karı peşinde...”
Keichi nasıl hâlâ sakin kalabildiğine inanamıyordu. Yüzünü ovuşturup nefes aldı. Dünyadayken geceydi ama şu anda öğlen vaktine denk gelmişlerdi.
“Nasıl geri döneceğiz?”
Burada kalmak gibi bir niyeti yoktu. Arkasında onu seven bir ailesi vardı ve onların yanına geri dönmek istiyordu.
“Ne dönmesi, saçmalama? Ben on yaşımdan beri bekliyorum bunu.”
“Bencillik yapma, ailen ne olacak?
“Kamyon çarptı zaten bize, ölüp gitmişizdir biz.”
“Ne ölmesi lan? Ne ölmesi? Ya annesine dojo salonunda atladığım senin yüzünden ölmek istemiyorum ben!”
Keichi, Satoshi’nin yakasına yapışmıştı ama Satoshi sadece güldü.
“Sen aptal mısın? Burası isekai! Bizim gibi main characterler için waifu cenneti!”
Keichi’nin yüzünde acı ve öfke ile harmanlanmış bir gülümseme vardı. Sinirleri bozulduğu için bu şekilde gülüyordu.
“Sen harbiden aptalsın. Yemin ederim aptalsın. Kendini bulunmaz hint kumaşı mı zannediyorsun?” Satoshi’nin yakasını bıraktı ve parmağı ile sokakta yürüyen adamları gösterdi. “Şu adamlara bak, sanırsın Norveç isekaisına düşmüşüz hepsi renkli gözlü hepsi renkli saçlı. Ulan bir de dön kendine bak azgın it! Hangi waifu bunlar dururken sana baksın? Mal mı bu waifular?”
“Abartıyorsun, her şey dış güzellik değil.”
“Ulan sen tentacle hentai izliyorsun, sapık herif. Senin için de çirkin.”
Satoshi’nin kırmızı çizgisi tam olarak burasıydı, bağırdı.
“ONUNLA İÇ GÜZELLİĞİN NE ALAKASI VAR!”
Satoshi bağırdığında tüm insanlar onlara bakmıştı. Keichi şu anda Satoshi’yi yatırıp eşek sudan gelinceye kadar dövmek istiyordu.
“Tamam eziğiz, hepimiz açıp bakıyoruz ama hentai izlemenin de bir raconu vardır. Tentacle racona ters, bunu izleyen adamın kendine saygısı yoktur.”
“Ulan yıllardır böyle mi düşünüyordun?”
“Tüm normal insanlar böyle düşünüyor.”
Satoshi nefes aldı ve ellerini birleştirerek Keichi’nin önünde eğildi.
“Tamam! Tentacle izlediğim için özür dilerim, hadi şimdi yapacaklarımızı kararlaştıralım.”
Satoshi’nin kendilerini ölüme sürüklediği için değil de tentacle izlediği için özür dilemesi Keichi’nin ona dair tüm umudunu yok ediyordu.
“Bencillik yapmaya gerek yok, geri dönmenin bir yolunu arayacağız.”
“Ben önce büyülü güçlerimizi keşfeder sonra da bir maceracı loncasına gireri diyordum.”
“Satoshi bak en son ilkokulda cetvelle dövüşürken yanlışlıkla parmağına vurdum diye ağlamıştın, maceracılık senin neyine? Geberip gideriz orada, bizim gibiler için uygun değil.”
“Sen kendini fazla küçük görüyorsun bence.”
“Bir siktir git ya... Ben geri dönmenin yolunu arayacağım, geleceksen gel.”
Keichi ellerinin pantolonunun cebine soktu ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Satoshi arkasından bağırıyordu.
“ÖYLE OLSUN! KENDİME EN GÜZEL WAİFULARDAN OLUŞAN BİR HAREM KURDUĞUMDA SATOSHİ KANKA BENİ DE GÖR DERSİN!”
Satoshi de onun gittiği yönün tersine yürümeye başladı. Nereye gideceğini bilmiyordu ama büyülerini keşfettikten sonrası çocuk oyuncağı olmalıydı.
-------------------------
25.1.2022 - 02:41
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..