Cilt 3 - Bölüm 43: Isı Noktası (2/2)

avatar
413 4

Start - Kapının Ardındaki Dünya - Cilt 3 - Bölüm 43: Isı Noktası (2/2)


Aslında bu anı dün gece planlamıştı ama bunu hayal etmesi bile utandırıcı olduğundan yaptığı sırada hiçbir şey düşünmemeyi denemişti. Eğer düşünürse bir pot kırabilirdi.


“Seni dövdüğüm için özür olarak düşün.”


“Seni dövseydim kucağımda yatmak ister miydin?”


“Ah...” Sivina’nın dili tutuldu. Dün gece onu en kötü reddedeceğini düşünmüştü ama şu anki şey reddin ötesinde tahmin edemediği bir şeydi.


Harbiden, kim kendisini döven birinin kucağında yatmak isterdi ki? En azından Sivina bunu istemezdi. Zaten Sivina’yı dövebilecek çok fazla kişi yoktu ama güçsüz bir kız olsaydı ve bir erkek onu dövseydi elbette bunu istemezdi.


“Şey... Yani...” Sivina onu ikna etmek için diyecek bir şey bulamıyordu. “P-Peki...”


Sivina hayal kırıklığıyla gözlerini kapadı ve başını kayaya yasladı. Dün gece bu an için o kadar heyecanlanmıştı ki bir saat boyunca bu anı hayal ederek yatağında dönüp durmuştu.


Oysa onun kabul edeceğine neredeyse kesin gözüyle bakıyordu. O kucağına yatacak ve Sivina da onunla konuşacaktı.


“Of... Neden bunu sordum ki zaten?” diye düşünürken kucağında bir ağırlık belirdi.


Gözlerini açtığında Yu'nun, kucağına başını koyduğunu gördü. Kahverengi saçları uzadığından uçları yere değiyordu ve gözleri kapalıydı.


Onun ametist gözlerini de bu pozisyonda görmeyi hayal etmişti ama sadece kucağına uzanması bile yeterliydi, bu yüzden isyan etmeyecekti.


Gözleri kapalı olduğundan Yu’nun göremediği büyük ve tatlı bir gülümseme dudaklarında belirdi. Kalbi dövüştüğü esnadakinden daha hızlı atmaya başlamış, çevrelerindeki her şeyi unutmasını sağlayan muhteşem bir sıcaklık tüm vücudunu sarmıştı.


Yu’nun iki eli de karnının üzerindeydi. Yani, bir eli ve bir de tahta protez karnının üzerindeydi. Sivina onun tahtadan eline baktığında üzülmeden edemiyor ve o eli kaybetmesine yol açan kişi olduğundan acı çekiyordu.


Yu bir daha piyano çalamayacak, eskisi gibi dans edemeyecekti. Kılıcı tek eli ile kullanmak zorundaydı ve ok ile mızrağa da veda etmeliydi.


“Bu benim yüzümden oldu, onun kaybettiği elinin yapabildiği her şeyi onun yerine yapmalıyım.”


Ne yaparsa yapsın giden bir uzvu telafi etmesinin mümkün olduğunu düşünmüyordu ama yine de elinden geleni ardına koymayacaktı.


“Neden bunu bana teklif ettin?” diye sordu Yu.


“Kucağıma yattıktan sonra bunu sorarak biraz geç kaldın,” diye cevapladı Sivina. Kıkırdadı. “Belki de senin ağzından laf almaya çalışıyorumdur.”


Bu da dün gece düşündüğü bahaneler arasındaydı ve en mantıklı olanın bu olduğuna karar vererek bahanesini öne sürdü.


Ona ‘çünkü sen bana tuhaf duygular yaşatıyorsun ve buna bayılıyorum’ demesi en azından şimdilik mümkün olmadığından bunu yapmak zorundaydı.


“Ne duymak istiyorsun?”


Yu’nun gözleri hâlâ kapalıydı ve Sivina’nın neşeden mest olmuş yüzüne kıyasla onun yüzünde hiçbir duygu yoktu.


Yine de bu duygusuzluk da Sivina’nın suçuydu, bu yüzden bunun için de isyan etmeyecekti. İsyan edip neden diye sormayı değil, onun güzel duygular elde etmesi için çabalamayı istiyordu.


“Senin kim olduğunu bilmek istiyorum.”


Rolderhelm’de ilk tanıştıklarında bunu çok fazla düşünmemişti ama Yu ona iş teklifini yaptığı günden beri onun kim olduğunu merak ediyordu.


Ve son zamanlarda, özellikle onunla Andromedia’da tekrar buluştuğundan beri kim olduğunu deli gibi merak ediyordu. Onun hakkında her şeyi öğrenmek ve öğrendiklerini hiç unutmamak üzere aklına kazımak istiyordu.


“Ne önemi var ki?” diye sordu Yu. Kendi geçmişi ile ilgilenmiyormuşçasına bir boş vermişlik içindeydi.


Sivina’yı yine hayal kırıklığına uğratıyordu ama tekrar az önceki gibi geçici bir hayal kırıklığı olmasını umarak bekledi. Beklemesi Yu’nun tekrar konuşmaya başlamasıyla sonuç vermişti.


“Kararsız, korkak bir canavarım,” dedi. “Ne zaman bir şeye karar verdiğimi söylesem sadece kendimi o an tatmin etmek için yapıyorum bunu. İçten içe hâlâ kararsızım.”


Sivina onun geçmişi hakkında konuşmasını bekliyordu ve bununla alakalı fanteziler bile kurmuştu.


Sivina’nın dün gece hayal ettiği senaryoda Yu ona soylu ailesi ile ilgili hikâyeler anlatacak ve asil bir kandan geldiğinden bahsedecekti çünkü Sivina onun bir asil olduğuna emindi.


Bu mükemmel yüz hatları, muhteşem gözler ve doğuştan gelen fit vücudu sıradan bir insanda göremeyeceği şeylerdi. Ayrıca Yu gerçekten zekiydi ve bu zekâ da sıradan insanlarda görülemeyeceğine inandığı bir şeydi.


Ama Yu, Sivina’nın hiç beklemediği bir şey söylemişti.


“Canavar?” diyerek Yu’nun kelimesini tekrar etti.


Yu ise hiç oralı olmadan konuşmasını sürdürdü.


“Nasıl olur da ölümü kabullenebilirim ki? Nasıl böyle bir şey düşünebilirim? Ben ölümden korkuyorum ve geçmiş aylara dönüp baktığımda öleceksem bile bunun bir anlamı olmasını istiyorum dediğim için kendime şaşıyorum.”


“Ö-Ölecek misin?!” Sivina istemeden de olsa bağırdı. Yu’nun yüzündeki ifade değişmemişti.


“Şimdiye dek sadece bir kez öldüm, merak etme.”


Yu’nun cevabı ile ikinci bir şok geçiren Sivina söylemek üzere olduğu kelimeleri de unuttu. Şaka yaptığını düşünmek istiyordu ama bu duygusuz yüzün herhangi bir şaka yapacağına da inanamıyordu.


“Fakat başarmak için her türlü günahı işleyebileceğim konusunda kararlıyım sanırım. Beni canavar yapan kısım da bu. Bencil ve kötü bir insan olduğum için böyle.”


Sivina hiçbir şey söylemeden onun konuşmasını bekliyordu. Bir daha konuşmayacağını düşündüğü anda Yu tekrar lafa girdi.


“Fakat... Şimdi gerçekten bir karar verdiğime inanıyorum. Ben ölmek istemiyorum ama bunun için bir sevdiğimi tehlikeye atmayacak, tekrar çalmayacağım.” Yu’nun söyledikleri ile ne anlatmak istediğini anlamadan dinlemeye devam etti. “Bu yüzden bana kılıcı öğretmen gerek. Ortalama olmanın bana yeteceği konusunda hem kendime hem de sana yalan söyledim. Bundan daha iyisi olmak istiyorum.”


“Normalde insanların fiziksel kabiliyetleri azaldıkça kararlılıkları da azalır. Senin fiziksel kabiliyetin azaldıkça kararlılığının artması tenin kadar anormal,” dedi Sivina.


“Öyle mi? Ama benim kararlılığım Gökyüzü Sarayı’nda arttı.”


Gökyüzü Sarayı daha önce duymadığı bir isimdi. Yu’nun herhangi bir saraya gitmediğini bildiğinden bir metafor yaptığını düşündü. Arada sırada anlamını bilmediği kelimeler kullandığı için yine öyle bir şey yapıyor olmalıydı.


Sivina’nın kaşları Yu’nun kıkırdamaya başlamasıyla havaya kalktı. Kıkırdaması kahkahaya dönüşürken ondan böyle bir şey beklemeyen Sivina ne hissedeceğini bilmeden bakakalmıştı.


Onun gülmesini istiyordu ve Yu gülüyordu ama yüzünde mutluluk yoktu. Mutluluğun aksine acı çekiyordu. O da yanıyordu ama Sivina'nın aksine onu yakan ateş acı vericiydi.


“Kendi kendime konuşuyorum. Sahiden delireceğim. Yine de iyi hissettiriyor.”


Sivina, Yu’nun kapalı gözlerinden gözyaşı sızdığını fark edince sessizce elini yüzüne götürdü ve parmakları ile Yu’nun yaşlarını silmeye başladı. Yu çabucak eski duygusuz hâline dönmüştü.


“Eğer bana olan güven ve sadakatin artacaksa bir şeyler anlatayım,” dedi Yu. “Sıradan bir ailenin üçüncü çocuğu olarak doğdum. Benden büyük ikiz kız kardeşlerim vardı. Önce annem öldü, sonra da babam trafik kazasında öldü. Bu yaşanırken ben hâlâ bebektim. Babamın bir akrabası yoktu ve annemin akrabaları da üç çocuğa bakmayı reddedince ablalarım ile birlikte yetimhaneye verildik.”


Yu birden hikâyesini anlatmaya başlayınca Sivina söylediği her kelimeyi aklına kazımak için kulak kabarttı.


Yu’nun dış görünüşüne bakarak bir asil olduğuna inanmıştı ama taşıdığı özellikler yalnızca sıradan bir ailenin çocuğunda bulunuyorsa bu onu sadece çok ama çok daha özel kılardı.


“Ablalarım reşit olduğunda üniversiteye gitmek yerine...” Yu cümlesini yarıda kesti ve biraz düşündükten sonra devam etti. “...Üniversiteyi Büyücülük Akademisi gibi düşünebilirsin ama büyüsüz hâli...”


Sivina’nın yine ilk defa duyduğu bir kelime söylemiş sonra da açıklamasını yapmıştı. Ayrıca ilk defa Sivina’ya bir kelimenin açıklamasını yapıyordu.


“Her neyse, üniversiteye gitmek yerine bir işe girdiler ve bir ev tutup beni yanlarına aldılar. Onların öğretmen olmak istediklerini biliyordum ve kendi hayallerinden vazgeçmemeleri için yalvardım fakat benim okumamın onları daha mutlu edeceğini söylediler. Ben de yaptıkları tercihten pişman olmamalarını sağlamak adına kendimi neredeyse dış dünyadan izole ettim ve lise derslerine gömüldüm. Herhangi bir sınavdan kötü bir not alıp onlara götürdüğümü hatırlamıyorum...”


Lise’nin de ne demek olduğunu bilmiyordu ama Yu ablalarından daha küçüktü ve ablaları bir akademiye gitmek yerine Yu’nun okumasını istemişti. Öyleyse lise denilen yer Yu’nun üniversite dediği yerin küçük hâli olmalıydı.


“En sonunda iyi bir okul kazandım ve sevinçle ablalarıma koştum. Başarmıştım, onlar hayallerinden benim için vazgeçmişti ama buna değeceğini kanıtlamıştım. Amacım mezun olduktan sonra çok para kazanmak ve onlara harika bir hayat yaşatmaktı.”


“Sonra ne oldu?” diye sordu Sivina.


“Öldüler.”


Yu’nun cevabı ile Sivina titredi. Yu’nun sesi öylesine karanlığa gömülmüştü ki Sivina tüm dünyanın donduğunu ve Yu’nun gerçekten iddia ettiği canavar olduğunu hissetti.


Sesindeki pişmanlık, öfke ve nefret şimdiye dek sesinde duyduğu en yoğun duygulardı.


“Sarhoş bir sürücü yüzünden...”


“Sarhoş mu? Bu yüzden mi içki içmiyorsun?”


“Evet. Yaptığım şeylerin farkında olamama fikri beni tiksindiriyor.”


İçki içen herkes sarhoş olacak diye bir kural yoktu ve Sivina da içtiği zaman onu sarhoş edecek kadar içmiyordu.


Ama Yu’yu da anlayabiliyordu. Muhtemelen o da aynısını yapardı.


“O zaman ben de bir daha içmeyeceğim,” diye düşündü. Yu yapmıyorsa o da yapmayacaktı. Bu, Yu’ya duyduğu saygının bir nevi dışa vurumuydu.


Yu sustuğunda Sivina sağ elini onun saçlarına götürdü. Parmakları yumuşak kahverengi saçların arasında kolayca hareket ediyor, adeta yüzüyordu.


Yu saçlarının okşanmasına ses çıkarmadı. Yu’nun saçları o kadar güzeldi ki eğer Yu şu anda uyuyor olsaydı Sivina başını eğer ve saçlarını koklardı ama o uyumuyordu ve bunu yaparsa fark edilirdi.


Bir süre böyle devam etti. Güneş yükseldi ve bulundukları yere insan sesleri ulaşmaya başladı.


Ama etraflarındaki gürültüye rağmen Sivina gözlerini kapattığında şimdiye dek hiç tatmadığı kadar huzurlu bir uykuya dalmıştı.
--------------------------
07.04.2022 - 23:39






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr