Serin esintinin altında şiirimi okumayı bitirdiğimde arkamdan alkış sesleri duydum. Başımı çevirdiğimde orda duran genç adamı gördüm. Ayın loş ışığına rağmen, onun yakışıklı ve heybetli bir delikanlı olduğunu keskin gözlerim görebiliyordu. Giydiği kıyafetler lüks olmamasına rağmen Marki Lu'dan daha heybetli aurası onu ele veriyordu.

İnsanı sakinleştiren ve rahatlatan bir karizması vardı. Sert bir rüzgarla savrulabilecek normal bir fiziğe, narin ve yakışıklı yüz hatlarına sahipti. Bu zamanda kızların daha fazla isteyemeyeceği türden bir yüz. 

Ayağa kalktım ve özür diledim "Rahatsızlık verdiğim için özür dilerim."

Genç adam reddedercesine başını salladı ve "Öyle söylemeyin. Genç efendinin harika şiirini dinlemek bir zevk. Bu şiir genç efendinin eseri mi?"

Kalbimden tatmin olmama rağmen alçakgönüllülükle cevap verdim. "Bu kalitesiz şiir harika olmaktan çok uzakta. Seçkin benliğinizin önünde kendimi küçük düşürdüm."

Genç adam konuşmadan önce uzun bir süre beni gözlemledi ve "Edebiyat yeteneğiniz son derece olağanüstü size saygım var genç efendi. Ben Li Tianyao, Shu Krallığından bir tüccar.

Genç efendinin adını ve neden buraya geldiğini öğrenebilir miyim?"

        Adam Shu aksanıyla konuşsa da kulağa garip gelen bir şeyler vardı. Diğer insanların işinden banane. Yine de kibarca cevap verdim "Benim adım Jiang Lu. İmparatorluk sınavı için Jianye'ye geldim."

Li Tianyao gülümseyerek "Genç efendinin yeteneği ve bilgisiyle imparatorluk sınavı kazanmak sizin için kesinlikle kolay olacak." dedi. Garip bir şekilde gülümsedim. Yalan söylemek gibi olmasın imparatorluk sınavına girmek zerre ilgimi çekmiyordu.

Garip gülümsememi fark eden Li Tianyao konuyu değiştirdi. İçini çekerek "Bu sefer Shu'dan gelirken, Merkez Ovalardaki gergin durumu gördüm ve neredeyse Jiangxa'da bir savaşa yakalanıyordum. Günümüzde ticaret yapmak giderek zorlaşıyor.

Bir süre önce Büyük Chu Kralı gümrük vergilerini artıran bir ferman yayınladı. Neyse ki Shu Kralı, Güney Chu'ya bir elçi gönderdi."

Rastgele cevap verdim "Shu Kralı'nın endişelenmesine gerek yok. Chu'nun ve Shu'nun kaderi birbirine bağlantılı. Bu ilişkiyi fark ettiğinde ekselansları kesinlikle vergileri düşürecek ve hatta özel teşvikler verecektir."

Li Tianyao gülümseyerek sordu "Nedenmiş? Anlamıyorum."

Nadiren fikrimi soran birini gördüğüm için gururla cevap verdim. "Dünyanın şuan ki haline bakmamız yeterli. Chu ve Yong büyük bir kuzey-güney çıkmazında. Ancak bu çıkmaz sadece yüzeyde. Yong Chu'dan her anlamda üstün ister askeri ister ekonomik tüm güç Yong'un elinde. Bu nedenle Chu sadece savunma yapabilir. Sözde çıkmazı kırmak için bir fırsat beklemekten başka çareleri yok.

Hiçbir saldırı kuvvetine sahip olmamaları da cabası. Zayıf bir ülke sert taktikler kullanacak güce sahip değil. Aynı zamanda da yumuşak taktikler kişinin özüne zarar verir. Bu gidişle krallığın yıkılacağını herkes biliyor. Bu yüzden ekselansları uzlaşmak ve barışmak için unvanını düşürdü. Ancak Shu'nun duruma eklenmesi işleri değiştirir.Shu'nun yönetiminde bulunan Sichuan iyi bir savunmaya ve askere sahip. Coğrafi avantajları onları küçük bir bölümde sınırlasa da Chu'ya nazaran Shu daha güçlü bir konumda. Shu ve Yong arasındaki bir ittifakta Yong Yangtze Nehri boyunca saldırırken Shu kuvvetleri üst kısımlarımdan saldırabilir. Bu durum kesinlikle Chu'nun sonu demek.Olası bir Shu tarafsızlığı ya da Shu-Chu ittifakı görürsek, Yong saldırsa bile Chu nehrin kendine doğal bariyer yapabilir. Kuzeydeki, Kuzey Han Yong aşağıda yoğunlaşmışken kesinlikle boş durmayacaktır. Bu da Yong için büyük bir tehdit demek. Bir kaç ay içinde Yangtze Nehri geçilip savaş bitirilmediği takdirde Yong acilen geri çekilmeli."

Li Tianyao sözlerimi düşündükçe daha saygılı hale geldi. Sözlerimi tartıp düşünene kadar biraz zaman geçti. "Eğer durum buysa, Dünya asla birleşmeyecek değil mi? Bu biz gibi sıradan insanların daha fazla acı çekmesi demek."

Rahat bir şekilde " Söylediklerim olası en ideal durum içindi. Maalesef Chu Yantze Nehri'nin doğal avantajına fazla güvenip fazla kibirli hale geliyor. Gerçek ve en büyük tehlike kendi içlerinde ki kibir. Büyük Yong eğer sağduyulu ve bilge bir bakanı olduğu sürece dünyayı birleştirmek zor olmamalı."

Li Tianyao meraklı bir şekilde sordu " Genç usta daha önce Büyük Yong'un dünyayı birleştiremeyeceğini söylemedi mi neden şimdi mümkün olduğunu düşünüyor."

Söyleyeceklerimi düzenledikten sonra cevap verdim " Yong tehlike ile çevrili olsa da bir o kadar da avantaja sahip. En büyük avantaj tehlikenin içinde saklıdır derler. Büyük Yong bilge bir imparator ve bir milyon kişilik bir ordunun yanında yetenekli stratejistler seçtiği sürece yirmi yıl içinde dünyayı birleştirmek zor olmamalı. Mevcut koşullara bakarsak Yong öncelikle kuzeydeki belayı dindirmeli ya da anlaşmaya varmalı.

Ardından Chu ile Shu arasına nifak tohumları ekmeli."

Tam olarak ikna olmayan Li Tianyao "Kuzey Han ile anlaşmak kolay ancak Shu ile Chu arasına nifak tohumları ekmek nasıl mümkün olacak?"

Gülümseyerek cevap verdim. "Nasıl zor olabilir? Son zamanlarda Chu Sarayı imparator unvanını yeniden canlandırmaya çalıştığını duydum. Yong pasif davranır ve savaştan kaçınıyor gibi davranırsa Chu kesinlikle büyüklenicek. Yong, Chu yetkililerine imparatorluğu canlandırmak için rüşvet verdiği takdirde Chu ile Shu arası yabancılaşmaya başlayacak. Zamanı geldiğimde Kuzey Han bile Chu'ya karşı daha temkinli olmaya başlaycak.

O sırada Büyük Yong'a yalnızca Chu İmparatorunu kabul etmek kalıyor. Büyük Yong'un Sichuan'a saldırmak için Chu ile ittifak kurması gerek. Güney Chu yetkililerinin sınırlı öngörüsü ile kolayca kandırılacaktır. Doğal sınır olarak Yangtze Nehrinin iki tarafından saldıran Chu-Yong kuvvetleri -Sichuan ne kadar savunma anlamında kuvvetli olsa da- kolayca Sichuan'ı alabilir.

Hem Shu hem Chu, Yong'u savuşturmaktan aciz kalacak. Böylece Shu, Chu'dan nefret etmeye başlayacak. Sichuan'ı ele geçiren Yong için bundan sonra tek yapması gereken ordularını toplamak ve Kuzey Han'ı tamamen ortadan kaldırmak. Bu noktada Büyük Yong neden dünyayı birleştirmekten çekinsin."

Li Tianyao heyecanla yanıt verdi "Görünüşe göre Sichuan ve Güney Chu müttefik olduğu sürece Yong hiçbir şey yapamayacak. Kardeşin Yong vatandaşı olmaması büyük talih. Eğer Büyük Yong tarafında olsaydın o zaman benim Shu Krallığım tehlike de olacaktı."

Tembelce "Büyük Yong'a asla gitmem. Askeri başarılara her şeyden çok önem verdiklerini duydum. Benim gibi cılız bir alim için zor bir yer. Birkaç yıl para kazanıp kırsalda saf bir eşle evleneceğim ve hayatımın zevkine bakacağım."

Li Tianyao güldü " O zaman efendimin dileğinin gerçekleşmesini umuyorum. Ancak merak ediyorum söylediğiniz durum gerçekleşirse Yong'un dünyayı birleştirmek için yirmi yıla ihtiyacı olmayacak."

Uykulu bir şekilde  cevap verdim. "Aslında bu kadar uzun sürmemesi gerekiyor ancak Yong imparatorunun yaşlandığını duydum. Prens Li an tahtın varisi olmasına rağmen askeri başarıları ikinci prensin yanında sönük kalıyor. Büyük Yong veraset seçiminde ikiye bölünme krizi ile baş başa kalabilir."

Derin derin düşünen Li Tianyao "Haklısın" dedi. 

Uykumun geldiğini belli ederek vedalaştım ve kamarama döndüm. Ertesi gün uyandığımda Li Tianyao'nun çoktan karaya döndüğünü duyduğumda son derece garipsedim.

Dünyayı birleştirmekten kasıt Çin'i birleştirmek ilerde yanlış olmasın.