Bir han bulduktan sonra şehri gezmeye çıktım. Yonghuai Nehri kıyısındaki Konfüçyüs Tapınağın'da şanslı yıldızımla tanıştım ama o zamanlar hayatımın felaketiyle karşılaştığımı düşündüm.
Sokaklarda dolaşırken bir kalabalığın toplandığını gördüm. Merakla kalabalığı yarıp öne doğru geçtim ve babasının cenaze masraflarını karşılamak için kendini köle olarak olarak satan bir çocuk gördüm. Bana beş parasızken babamın vefatını hatırlattı. Marki'nin yanında işe girmesem büyük ihtimalle bende kendimi satardım. Birdenbire çocuğa birkaç yüz gümüş sikke çıkarıp çocuğa verdim.
Çocuk minnettar görünerek "Genç efendi, babamı gömdüğümde hemen size hizmet edeceğim. Genç efendi şu anda nerede yaşıyor?"
Kalabalığın kıskanç bakışlarımı üstüme çektiğimi fark ettim. Parayı herkesin içinde gösterme kuralını çiğnediğim için tabii ki nerede yaşadığımı söyleyemezdim. Hızlıca kalabalıktan sıyrılıp uzaklaşmaya başladım. Hızlı hızlı hanımda dönmeye çalışırken arkadan birinin bana yaklaştığını hissettim. Tam arkamı dönecekken belimde sert bir şey hissettim. Arkamdakinin emirlerini itaatkar bir şekilde dinledim ve bir ara sokağa girdim. Sonra kafamın arkasından vuruldum. Uyandığımda yanımda hiç para kalmamıştı.
Kaşlarımı çatarak daha önce on sikke han odamda bıraktığım için zekamla övündüm. Bu para bana yaklaşık bir ay yetiyordu. Ne yapmalı? Ne yapmalı? Bütün gece kara kara düşündüm ve imparatorluk sınavlarını ciddiye almaya karar verdim. Akademik bir unvan, memur maaşı ve devletin sağladığı konaklama hızlıca para biriktirip tüyebilirdim. Güney Chu o kadar hızlı düşmemeli.
271. yılın altıncı ayında Jiang Lu Jianye'ye geldi. Sekinci ay imparatorluk sınavında en yüksek notu alarak birinci oldu. Sınavın kutlamaları sırasında Yong Elçisi, Chu'ya evlilik teklifi ile geldi.
On ikinci ayda Büyük Yong'dan Prenses Changle, Güney Chu'ya geldi. Yeni yılın ilk ayında Prenses Changle Veliaht Prens Zhao Jia ile evlendi. Böylece Prenses Changle, Veliaht Prenses olarak atandı.
On beş yaşındaki prenses Yong İmparatoru Goazu'nun gözde eşi Zhangsun'un kızıydı. Prenses'in doğumu Goazu'nun tahta çıkışı ile aynı güne denk geldiği için imparator tarafından çokça kayırıldı ve ona Prenses Changle unvanı verildi.
-Güney Chu Hanedanı Kayıtları, Jiang Lu'nun Biyografisi
Sınavdan çıktıktan sonra yorgun bedenimi esnettim. Son birkaç gün bedenimi yıpratmıştı. Bireysel sınav alanı dar ve küçüktü. Tuvalet odanın hemen yanında olduğu için odayı koku sarmıştı. Babam ve ben zor zamanlar yaşamaydık muhtemelen üç gün boyunca yemek yiyemezdim.
Para konusunda fazlasıyla cimri davranmama rağmen elimde birkaç bozukluktan başka kalmamıştı. Sonuçların açıklanmasına daha on beş gün varken ne yapmalıyım düşünmeye başladım. Belki de kaligrafi ve resim satmalıyım ya da birilerinin mektup yazmasına yardım edebilirim.
Hana döndüğümde odanın süresinin dolmasına dört gün kaldığını öğrendim. Eşyalarımı topladıktan sonra Konfüçyüs Tapınağı'nın önünde dükkan açmaya karar verdim. Bir çay evi sahibi için iki mektup yazacağıma söz verdikten sonra dükkanının önünde bir tezgah açmama izin verdi. İşler başta çok kesat gidiyordu. Gelenlerin çoğu okuma yazma bilmiyordu ve hattatın marifetine önem vermiyordu. Uzun bir süre müşteri olmadan bekledikten sonra masmavi elbise giymiş bir genç ev hanımı geldi. Kıyafetine bakılırsa dul olduğunu söyleyebilirim. Ne yazık sadece on sekiz ya da on dokuz yaşlarında görünüyor.
Çekingen bir şekilde "Efendim ben bir dava açmak istiyorum." dedi.
Fırçayı elime alıp "Ne tür bir dava? Kimi dava ediyorsun?"
Kızararak "Kocam talihsizdi ve vefat etti. Yeniden evlenmek istiyorum ama kayınpederim buna izin vermiyor."
Bazı detayları sorduktan sonra şöyle yazdım.
On yedi yaşında evlendi. On sekizinde dul kaldı. Kayınpederi ve annesi sağlıklı. Kendisi şüphe uyandıran bir durumda. Evlenmeli mi? Evlenmemeli mi?
Kız yazdığım kelimeler karşısında şaşkına dönerek "Efendim bu çok az değil mi?" dedi
Gururla "İçin rahat olsun, mahkeme yetkililerine şikayette bulunduğun sürece, yetkililerin yeniden evlenmene izin vereceğini garanti ederim."
Ödeme olarak on bakır para aldım. Paralara minnetle baktım ve işte günün yemeği. Daha çok çalışmalıyım.
İki saat geçmeden dul kadın geldi ve beni görür görmez teşekkür etmeye başladı. "Efendim, şikayeti yazdığınız için teşekkür ederim. Hakim davamı görür görmez beni onayladı."
Tabii ki onayladı diye düşündüm. Dul bir kadının yeniden evlenmesi sadece iffetini kaybetmesi gibi görünebilir ama bir ilişkisi varsa bu daha büyük bir problem haline gelir. Genç dul gittikten sonra işlerim daha iyi gitmeye başladı. Birkaç gün daha bu şekilde çalıştıktan sonra Jianye'de kalabilecek kadar para biriktirdim. Çayevinde insanların sohbetlerini dinledim ve çay içtim. Ara sıra mektup yazdırmak için gelen insanları geri çevirmedim. Sonuçta vakit geçirmem gerekiyordu.
Sıkıntıdan okuduğum fal kitabından öğrendiklerimi deneme dürtüsüne kapıldım. İtiraf etmek gerekirse tahminlerim çok doğru değildi. Ancak keskin duyularımın ve gözlem yeteneğimin yardımıyla hızla bir kahin oldum. Garip bir şekilde hızla ünlendim ve hızla para akmaya başladı. İtibarımı korumak için kıyafetlerimi değiştirdim hatta yüzümün daha sarı görünmesi için ilaç bile kullandım.
Bir gün öğlen yaklaşıyordu ve çoktan üç fal bakmıştım. Genç bir adam telaşla yanıma geldi. "Efendim ben bir tüccarım. Birkaç gün önce hemşerimiz karımın doğum yapmak üzere olduğu haberini getirdi. Eve yetişmeye çalışıyorum ama kalbim çok huzursuz. Doğumun iyi geçip geçmediğini ve bebeğin cinsiyetini söyleyebilir misiniz?"
Elimdeki küreyle uğraşırken yanıt vermeden önce bir süre bekledim "Sorun değil, doğum iyi geçti ve karının durumu iyi. Kardeş gerçekten çok şanslı her iki cinsiyetten bebeğiniz oldu."
Bunları nasıl mı bildim? Tabii ki bilmiyorum. Bunları kimse bilemez ama onun duymak istemeyeceği şeyleri kesinlikle söyleyemezdim. Ancak yüzü dürüst ve düşünceli, vücudu sağlıklı görünüyordu. Karısıyla iyi bir ilişki içinde olduğu ses tonundan belli oluyordu. Ek çocuk sahibi olmak sorun olmamalı. Çocukların erkek mi kız mı olacağı tamamen şansıma bağlı. Delikanlı seve seve ödeyecekken ona bu falın bedava olduğunu söyledim. Bana teşekkür ettiği sırada "Üçüncü kardeş çabuk eve dönmelisin baldız bir erkek bir kız ikiz doğurdu çabuk gel çabuk!"
Genç adam haberi duyunca donup kaldı ve koşarak uzaklaştı. Bende çevredekilerin şaşkın bakışları altında keyiflendim. Girişin yanında duran gri giysili adam ayağa kalkıp önüme doğru yürüdü. Sakince "Efendim lütfen benimde falıma bakın." dedi.
Başımı kaldırdım ve ona baktım. Yirmi yedi yaşlarında görünüyordu. Uzun boyu ve dinç bir vücudu vardı. Yakışıklı yüz hatlarında sakin bir ifade vardı. Ona bakıp "Bugün içi kehanet kotamı çoktan tamamladım. Bu..."
Gri giysili adam cevap verdi. "Beyefendi için zor olacağını biliyorum, ama yarın başkentten ayrılıyorum, bu yüzden ne kadar isteksiz olursa olsun, Efendinin bir cevap vermesini umuyorum."
Önümdeki üç kişiye baktım gri giysili adamın yüzündeki buyurgan ifadeden emir vermeye alışık biri olduğu belliydi. Yeşil giysili adam biraz kibirli görünse de yüz hatlarında bir umut ifadesi vardı. Görevliye gelince yüzünde tehditkar bir ifade vardı. Benim için gücendirmeyi göze alamayacağım biri gibi görünüyor. Günleri hesapladıktan sonra sınav sonuçlarının yarından sonraki gün açıklanacağını hatırladım. Dükkanı kapatma vakti gelmiş gibi duruyor. "Güzel, dükkanı kapatma vakti gelmiş gibi duruyor. Bu benim son kehanetim olacak." dedim.
Gri giysili adam kendisi yüzünden kapattığımı düşünerek şaşırmış görünüyordu. Şaşkınlıkla sadece "Bir yolculuğa çıkmak üzereyim ve bunu uğursuz mu uğurlu mu olacağını bilmek istiyorum." diye sorabildi.
Küremi kullandıktan sonra "Dipsiz ve karanlık bir su. Boğuşmalar. Halatlar bir cismi bağlıyorlar. Dikenli hapishane duvarları. Korkarım efendimin yolculuğu uğursuz olacak ve bir çok zorluk önünüze çıkacak." Bitirdikten sonra yüz ifadelerine baktım. Böyle insanlar kendinden emin olmalı, kararsızlıkla bocalamaz. Zor bir durum içinde olmalı.
İfadesine donuktu "Sorabilir miyim zorluklar nedir?"
Nerden bilebilirdim? Adamın tavrından ve duruşundan asker olması gerektiğine karar verdim. Yanındaki yeşil giysili adam danışmanı görevli de koruması olmalı. Düşündükten sonra cevap verdim. "İçerde pis bir illet, dışarda güçlü düşmanlar işiniz zor olacak. Efendimiz dikkatli, soğukkanlı ve sağduyulu olduğu sürece bir yolunu bulabilir."
Belirsiz olmama rağmen söylediklerim gri giysili adama doğrudan etki etti. İçini çekerek döndü ve gitti. Yeşil giysili adam bir banknot çıkardı ve gitti. Banknota baktığımda bin gümüş değerinde olduğunu gördüm. Neredeyse şaşkınlıktan bağıracaktım. Banknotu hızla cebime koyup hızla uzaklaştım.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..