Serra yarı baygın bir şekilde ''neden bu kadar güçsüzüm? sadece biraz daha gücüm olsaydı, bağırabilseydim, bu kabustan kurtulabilseydim" diye düşündü.
-Kurtulamazsın!
Serra'yı düşüncelerinden çekip çıkaran sert duygusuz bir sesti.Serra gözlerini güçlükle açtı. Tepesinde dikilmiş gözlerinden ateşler saçarak kendisine bakan kişi Yavuz'du.
Serra kısık bir sesle mırıldandı.
-Neden ya? Neden? Ben sana ne yaptım?
Yavuz'un dudakları Serra'nın zayıf sesini duyduktan sonra keyifle kıvrıldı. Ancak gülümsemek ve Serra'yı izlemek dışında bir şey yapmadı.
Bu pislik bana eziyet etmekten keyif alıyor diye geçirdi içinden Serra. Birden yattığı yerde doğrularak Yavuz'un yüzüne tükürdü.-
PÜÜ!
- PSİKOPAT, PİSLİK!
Fakat bunu yaptığı anda pişman oldu. Yavuz'un alevler saçan gözlerinin yerini buz gibi bakışlar almıştı. Gözlerinde ki o öfkeli bakışı tercih ederdi Serra. Öyle soğuk bakıyordu ki adam Serra hafiften üşüdüğünü hissetti. Yavuz geriye doğru bakarak şiddetle seslendi.
-Kasım!
Serra tereddüt ve korkuyla sordu.
-Kasım, ne? Ne yapacaksın? Yavuz Serra'nın endişeyle sorduğu soruları görmezden geldi. Saniyeler geçmeden Kasım odaya girdi.
-Efendim patron?
Yavuz sert bir şekilde konuşmasını sürdürdü.
-Abra'yı getir.
Adam öyle duygularından arınmış gibi konuşuyordu ki Serra bu psikopatın yapacaklarından korktu.
-Yapma! Yavuz kadının titreyen sesiyle tatmin oldu. O pişman gözlerine bakarak sordu.
-Neyi ?
Serra bilinmezlikten ama en çokta bu soğuk kanlı adamdan korkarak bir umutla konuştu.
- O Abra her neyse, yapma! Yavuz küçük bir kahkaha attı.
- Güzel, en azından birinin yüzüne tükürüp hakaret ettikten sonra başına iyi şeyler gelmeyeceğini tahmin edebiliyorsun. Adamın sırıtışını ve gözlerindeki memnun bakışı görünce Serra bu merhametsiz bir herife laf anlatmaktan vaz geçip köşesine bıraktı kendisini. Kovalamaca, açlık, vücudundaki yaralar...
Bir köpeğin hırlayışları ve havlayışları odayı doldurduğunda Serra'nın göz kapakları kapanmak üzeydi. Köpeğin hırıltıları ile aniden yerinden sıçrayan Serra yüzünü buruşturup karnını tuttu ama acısını yaşayacak kadar bile vakti yoktu. Köpek havlaması daha da yaklaşırken kız sendeleyerek kendisini adama doğru attı.
- Lütfen yapma, lütfennn...
Bacağına sarılan kızın yalvarışlarını boş gözlerle izledi Yavuz.
Derken içeriye Serra'nın büyüklüğünde devasa iri bir siyah köpek ile Kasım girdi. Serra bu simsiyah köpeği görür görmez beti benzi attı, bembeyaz oldu. Daha ne kadar korkabilirim dediği her seferinde bu adam daha kötüsünü yapıyordu.
Tırnaklarını adamın bacağına geçirip daha da şiddetle bağırdı.
-Ne olursun? Ne istersen yaparım, her ne istersen..? Kadının çığlıkları, köpeğin havlaması Yavuz'un umurunda değildi sanki bir yaz günü keyifli bir piknik yapan rahat bir adam gibi sakince konuştu:
- Tek bir soru soracağım , yalan ya da yanlış cevap verirsen abranın akşam yemeği olursun.
- Hıı hı
kız duyduğu bu umuda sıkıca sarılıp delice başını salladı.
- Çantayı almanı kim istedi?
-Ne çantası? Serra kekeleyerek ve güçlükle konuştu. Bir an olsun siyah köpeğin sivri kocaman dişlerinden gözünü ayırmamıştı.
- ÇALDIĞIN ÇANTAM LAN !!!Adam kolundaki kızı silkeleyip yere fırlatırken bağırdı.
Serra yerde iki büklüm oldu ama gözlerinden ateşler saçan bu adamın kocaman köpekten daha büyük tehlike olduğunu hatırladı.
-KİMSE BENDEN ÇALAMAZ , HELE SENİN GİBİ KÜÇÜK BİR KADIN HİÇ ÇALAMAZ , KİMDİ SANA ORADA OLMANI SÖYLEYEN LANN !!!
Adam çıldırmış gibi bağırdığında köpek bile susmuştu. Serra'nın gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Belki köpek geldiğinde belki bu adam kudurduğunda ağlamaya başlamıştı. Ne olursa olsun bu korkunç kaderinden kaçış yoktu.
-Söyleyemem... Sessiz hıçkırıklarının arasından fısıldadı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..