Yavuz Serra' ya bıkkınlıkla bakıyordu. Oyun oynamaktan yorulmuştu. Tek istediği çantayı kimin çalmak istediğini öğrenmek ve onun peşine düşmekti. Kaybedecek zamanı yoktu. Karşısında perişan bir şekilde yere uzanmış, gözleri yaşlı kadının bu işi tek başına planlamadığı ve bir piyon olduğu belliydi. Kasım' a köpeği götürmesini başıyla işaret etti.
- Kısa olan yolu izleyeceğiz Kasım! Bu çocuk oyunlarına vakit yok!
Yavuz belinden hışımla çektiği silahı kızın kafasına dayadı. Gözlerinde tereddütten eser yoktu.
-Söyleyemezsin demek ha , sadakatine iltifatlarımı cennetten izlersin artık.
Serra yere yığılmış titriyordu. Silahın soğuk ve karanlık ucunun işaret ettiği yerden son bir gayretle konuştu:
BEN SERRA KADIGİL' İM! Ne istersen veririm, bizim çok paramız var , o çantada ki paranın iki katını veririz. Lütfen silahını çek!
Yavuz'un yüzünde bir tiksinti ifadesi oluştu. Serra Kadıgil'miş! İnsanların yaşamak için uydurmayacağı yalan yoktu hele de kadınların. Bu küçük hırsız bugün her davranışın bir bedeli olduğunu, sırf gözlerinden yaşlar akıttığı için istediği her şeyi yapamayacağını öğrenecekti. Silahın ucu Serra'nın bacağına doğru yeniden nişan aldı. Serra derin bir nefes aldı, kalbinin göğsünü döven sesi kulaklarında uğulduyordu. Zihnini sınırlarına kadar zorluyor bu cani adamın elinden kurtulmak için her yolu düşünüyordu.
Bu sırada KASIM Odaya koşarak girdi telaşla Yavuz'un elinde ki silaha sarıldı.
Serra kurtarıcısının Kasım denen bu adam olacağını aklının ucundan bile geçirmemişti.
-Abi, abi dur!
Kasım Yavuz' un silah tutan elini sıkıca kavradı ancak onun tepkisinden çekinerek bir yandan da konuşuyordu.
-Abi, bu kızı vuramayız...
Serra cümlenin kalanını duymakta zorlandı. İki adam da sessizleşirken KASIM bu caninin kulağına belki de Serra'nın kaderini fısıldadı. Yavuzun yüzü dinlerken karardı ve öfkeyle bağırdı.
-Çık dışarı!
Kasım bir Serra'ya birde yüzü saldırıya hazırlanmış bir kurdu andıran Yavuz'a bakıyordu.
-Abi...
Daha cümlesi bitmemişti ki Yavuz yeri göğü inletecek kadar yüksek bir sesle tekrar bağırdı.
-Kasım, bana kendini vurdurtma!
Kasım' a bunu duymak yetmişti. Neredeyse odaya girdiği gibi hızla dışarıya çıktı, Yavuz'da arkasından. Aralarında hararetli bir konuşma başladı.
-Ne demek Serra Kadıgil!
Kasım telefonundan kadının resmini gösterdi Yavuz'a. Şüphe yoktu. Resimde içerideki kadının daha bakımlı ve hırpalanmamış bir hali, beyaz elbisesinin içindeki ince vücudunu sergileyerek gülümsüyor, kırmızı dudaklarının arasındaki dişleri olağanüstü beyazlıkta kameralara parlıyordu. Yavuz resme bir daha baktı.
-Ne işi var lan! bu kadının bizim işlerimizle ?
-Abi, bilmiyorum, kayıpmış, dün geceden beri ailesi her yerde onu arıyormuş.
- Onu arıyorlarmış ve bu zengin velet bizimle oynamak için mi evden kaçmış ?
- Abi, sakin ol! Bu kadını bırakmalıyız. O yaşlı adam torununun bizde olduğunu er geç öğrenir.
- Kadıgil'lerin torunu nasıl kurye olur lan!?
-Abi bilmiyorum
KASIM ona öldürecekmiş gibi bakan ve konuşmayan adama " Abi, kızı bırakmalıyız." dedi.
-Ailesine bir kuş gibi ötsün diye mi Kasım?!
Kasım tıraşlı başını kaşıyordu. Bu soruya bir cevabı yoktu. Kızı çok hırpalamışlardı. Kadıgil ailesi bu halini görünce birde olanları duyunca onları rahat bırakmazdı.
-Kahretsin!
Yavuz duvara bir yumruk geçirdi. Çıkık elmacık kemikleri daha da belirginleşmiş, yüzü seğiriyordu. Aklında bin bir düşünce vardı. Ama bunların hiç birinde kıza karşı bir merhamet yoktu.
Takım elbisesinin ceketini çıkarıp attı. Eli silahına gitti. Çantanın transferi neredeyse berbat oluyordu. Akşam yaşananların çoktan aile büyüklerine kadar gittiğine emindi. Şimdi de Kadıgil ailesinin torununu öldürerek kendi sonuna imza atmış olacaktı. Durum çileden çıkartıcı bir hal almıştı.
Serra iki adamın odaya sakin ve kararlı bir şekilde döndüğünü gördüğünde kaderinin çoktan tayin edildiğini anladı. İçi ürpererek bir şey duymak istedi.
-Beni bırakacak mısın ?
Yavuz bu aptalca ve zavallı soruyu duyar duymaz bastırdığı öfkesi patladı.
- KASIM BU APTALIN AĞZINI BANTLA ,depoya götür.
Serra ağzı bantlandıktan sonra bir çuval gibi kollarından kaldırılıp götürülürken dün gecenin hiç yaşanmamış olmasını, evden hiç çıkmamış olmayı, Asuman' a hiç rastlamamış olmayı diledi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..