Kasım omzunda debelenen kızı villanın alt katındaki odaya sertçe fırlattı. Kızın iniltileri ya da gözünden akan yaşlar açıkçası çok da umurunda değildi.
Kafasını kaşıyarak gerginlikle üst kata çıktı. Her şeyi çok iyi planlamışlardı, bu aptal kızın grubu nerden çıkmış ve çantalarını kaçırmaya cüret etmişti? Şimdi her şey karışmıştı. Arkalarında hem iz bırakmışlardı hem de olay yerini polis gelmeden temizleyememişlerdi. En kötüsü de Kadıgiller'in torunu ellerinde pimi çekilmiş bir bomba gibi kalmıştı.
Hıhh, derin bir nefes alıp ofisin kapısını tıklattı.
-Abi ?
-...
- Abi geliyorum.
Adamın suskunluğu Kasım'ı daha da gererken odaya girdi.
Yavuz'un boyun damarları gerginlikten patlayacak gibiydi, gömleğinin bir kaç düğmesini açmış dağınık bir halde masadaydı. Düşünceli görünüyordu.
Derken Kasım tereddütle sordu.
- Patron kızı bodruma attım. Şimdi ne yapalım..?
-Evdeki herkesi bilgilendir, aileden kim sorarsa sorsun o gece kayakta olduğumu söylesinler. Ayrıca araştır, lanet çanta teslimatımızı kim sızdırmış!
Yavuz'un kendinden emin ve soğuk sesi Kasım'ın endişelerini söndüren bir su gibiydi.
Kasım, Patron durumu ne olursa olsun çözecek diye düşündü. Yine de merak etmeden yapamadı.
-Abi Kadıgiller'in kızını ne yapacağız ?
Yavuz bütün sorunlarının temsilcisi olan kız hatırlatılınca öfkeyle karışık bir ses tonuyla konuştu.
- Kadıgil'se Kadıgil, eninde sonunda onlarla karşı karşıya kalacaktık Kasım! Şimdilik bırakalım yaşlı bunak onu arasın!
Kasım patronun gözlerindeki o savaşçı ifadeyle gaza geldi, böyle bir adamla birlikte savaşmak onu korkusuz hissettiriyordu. Tam odadan çıkacakken Yavuz hatırlattı:
-O gece kullandığımız tüm silahları imha et! Tayfun'a haber ver arkamızda iz bıraktık onları bizim için halletsin. Prosedürü uygula!
-Tamamdır Patron.
Ring, Ring, Ring...
Kasım gittikten sonra ofisin telefonu çaldı, Yavuz arayanı az çok tahmin etse de ekranı yine de kontrol etti.
Arayan annesi İpek Kırağı'ydı.
-Öhm,Öhm!
Yavuz boğazını temizleyip sakince açtı telefonu.
-Efendim Anne?
- Amcanlar her yerde teslimatı batırdığını konuşuyor? İki gündür neden telefonlarımı açmıyorsun? Neden hala teslim etmedin? Çanta nerede? Cevap versene oğlum?
İpek Hanım Yavuz'a konuşması için fırsat vermeden sorularını sıraladı.
- Eğer fırsat verirsen cevaplayacağım!
- Şimdi verdim, hadi cevap ver!
-Hangisine?
- Hepsine bir cevabın olsa iyi olur!
İpek hanım bıkkınlıkla çemkirdi.
- Çanta bende. Ufak bir pürüz çıkmıştı, hallettik.
-Her yerde çantayı alamadığın konuşuluyor!
Yavuz annesinin endişeli sesini duyduğunda yumuşadı ve onu yatıştırmak istedi.
- Bu akşam çantayı teslim edeceğim!
- Lütfen başka bir sıkıntı çıkmasın , biliyorsun bu konu babanın mirasıyla ilgili !
-Tamam hallettikten sonra seni ararım.
-Görüşürüz yakışıklı oğlum...
İpek Kırağı telefonu kapattığında odadaki ayak sesini duydu. Telefon konuşmasını akbaba gibi uzaktan izleyen yengesi Füsun'u gördü. Kadının dudakları keyifle kıvrılarak sordu;
- Yavuz teslimat günü kayağa gitmiş diye duydum?
İpek Hanım'ın zaten bembeyaz olan yüzü daha da soldu. Bu kadınla uğraşmak istemiyordu.
-Çanta Yavuz' da, Muazzez Hanım'a haber vermem gerek!
İpek Hanım Füsun' un yanından çekinerek geçti, Hızla Muazzez Hanım'ın odasına doğru yöneldi. Hafif gevşemiş olan saç tokasını sıkıp odaya girdi.
Yayındaaa 20.07
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..