Kita herkesi tutarak yarığa doğru hızla ilerledi.
Bu yarık o derindi ki Kita’nın insan üstü hızı ile en derine inmek dakikalar sürmüştü.
Normal bir insanın buraya inmesi imkansızdı sadece bazı Moria’daki madenciler yarığın çok küçük bir kısmına iniyorlardı.
Sonunda ayakları yere değen Kita, herkesi yere bıraktı.
Önünde kapüşonlu bir adam ve onun arkasında ise çukuru aydınlatan “Cennetin Kapısı” vardı.
Bu kapı o kadar parlaktı ki ve o kadar güzeldi ki başka bir dünyadan gibiydi. Bu beyaz kapının üzerinde el şeklinde bir boşluk vardı. Görünüşe göre 4 duygu taşına sahip olan kişi elini oraya değdirdikten sonra bu kapıyı açmak mümkün oluyordu.
Bu sırada Kita’ların geldiğini gören Xia konuşmaya başladı.
“Sonunda geldin demek… Şu haline bak, kendin bile ne yaptığının farkına bile değilsin dimi? İlk defa bu kadar ilerledin ama buraya gelen ne kendinsin ne başkası.”
Kita Xia’nın dediklerini dinlemeden “Kapı, Kapı.” diye sayıklıyordu.
“Başkası olsa belki de en başarılı denemenin bu olduğunu düşünür ama bu en başarısızıydı. Kazanmaya hiç ama hiç yakın değilsin. Dediklerimi algılamayan bir savaş makinası haline geldin o kadar.”
Xia elindeki beyaz duygu taşını göstererek,
“Aradığın son taş bu, bunu alınca tanrı olacağını falan sanıyorsun. Ne yaptığının farkında bile değilsin. Kapıyı açarsan ne olacağının farkında değilsin.”
“İşleri o kadar berbat ettin, zihnini o kadar bulandırdın ki ilerde kazanma şansını kendi ellerin ile çöpe atmış oldun.”
Xia gülerek, “ Dediğim hiçbir şeyi anlamıyorsun değil mi? Şu an tek isteğin salyalar akıtarak baktığın o taş.” dedi.
“TAŞI VER!!! TAŞI VER!!!!!!! BEN, BEN, BEN, TANRI OLACAĞIM!”
“Cidden üzülüyorum haline. Senle defalarca savaştık ama hiç bu kadar güçsüz olduğunu, hiç bu kadar çaresiz olduğunu görmemiştim. Sen mi tanrı olacaksın? Bu şekilde? Böyle mi?”
Xia arkadaki kapıyı göstererek,
“Buraya gitmek istiyorsun demek, diğer taşları da topladın tanrı olmana bir adım kaldı demek ha? Buraya geliş amacın tanrı mı olmaktı senin? İnanılmaz hayal kırıklığına uğrattın beni…”
Xia beyaz taşı yere bıraktı ve “Senle savaşmayacağım bile, görüyorum ki çoktan kaybetmişsin bile…” dedi ardından gözden kayboldu.
Kita önündeki kapıya ve taşa gözleri parlayarak bakıyordu.
“SON TAŞ!”
Kita’nın tanrı olmasına sadece bir adım kalmıştı.
“SON TAŞ!!!!”
Yavaşça ileri doğru yürümeye başladı.
“BEN! BEN! BEN! TANRI OLACAĞIM! BU TAŞI ALDIKTAN SONRA TANRI OLACAĞIM!”
“SADECE BU TAŞI ALACAĞIM VE ÖNÜMDEKİ KAPIYI AÇACAĞIM!”
“SONUNDA BİTTİ! SONUNDA!”
Kita yerdeki beyaz taşa doğru eğildi ve elini taşa doğru götürdü.
-------------Birkaç saat önce-------------
“İyi dinleyin! Bu konuşmayı yapmak için başka bir fırsat olduğunu sanmıyorum. Şu an 3. Taşı benimsiyor. Taşların gücüne sahipken onu yenmemiz zaten imkansız!”
“Her şey nasıl bu hale geldi!” dedi Hiki.
“Bir şekilde geldi işte! Bunlar konuşmak için vaktimiz yok! Çabuk Kita’ya doğru bakın!”
Hiki ve Asphy Kita’ya doğru döndüler.
“Taşı benimsediğinde diğer taşlar birkaç saniyeliğine dışarı çıktı gördünüz değil mi? Sadece bir tahmin tabi ki ama belki de o anda taşların gücüne sahip olmuyordur.”
“Y-Yani, ne yapacağız?” diye sordu Hiki.
“Bu canavarı biz kendi ellerimiz ile yarattık sonu da bizim elimizden olmalı.” dedi Asphy
“Eğer tahminin doğru değilse zaten başka bir yol kalmamış demektir. Geriye bir taş kaldı onu benimserken taşlar dışarı çıktığı anda işini bitireceğiz…”
“Nist, bunu yapabilecek miyiz gerçekten?” diye sordu Asphy.
“Yapmak zorundayız…”
-------------Günümüz-------------
“SONUNDA ELİMDE! TEK BİR ADIM KALD-“
“Ne?...”
Nist, Asphy ve Hiki kendini kaybeden Kita’ya doğru yaklaşmış ve onun hayati yerlerine saldırmışlardı.
Normal şartlarda arkasından gelenleri çok rahat bir şekilde fark edecek Kita, kendini o kadar kaptırmıştı ki arkasından gelen bu saldırıyı fark edememişti.
“S-Siz? NE YAPTINIZ LAN SİZ!” diye bağırdı Kita ağzından kan kusarak.
Bir süre gözlerinden yaşlar akarak Kita’ya doğru baktılar.
Nist gözlerinden yaşlar akmaya devam ederken konuşmaya başladı.
“Efendim, hala orda mısınız bilmiyorum. Fakat karşımdaki bu kişi siz değilsiniz. Çıktığımız yoldan inanılmaz şekilde saptık, adeta karşı olduğumuz, nefret ettiğimiz şeye dönüştük. Şu an bu sözlerim size bir anlam ifade ediyor mu bilm-“
“NE DİYORSUN LAN SEN! NE ANLATIYORSUN! SADECE BİR ADIM KALMIŞTI! BİR ADIM KALMIŞTI!!!!!”
“SONUNDA TANRI OLACAKTIM!”
Bu sırada Kita yavaştan bilincini kaybediyordu.
“ÖLMEK İSTEMİYORUM…”
“T-Tekrar…B-Baştan…B-Başlamak…İ-İstemiyorum.”
Son sözleri bunlar oldu.
Yerde, aradığı dört taş ve ulaşmak istediği kapının dibinde, etrafında belki de en güvendiği insanların yanında ve yardımcısının dizinde öldü.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..