Bölüm 4: Savaşa Başlarken

avatar
397 1

The Hunted - Bölüm 4: Savaşa Başlarken


"Çabuk ol hemen, hemen buradan gitmelisin."
"Ne oluyor hiç bir şey anlamıyorum."
"Senpaim buraya geliyor ve anladığım kadarıyla seni canlı bırakmaya niyeti yok."
"Ne?!" Sora'nın sesini yükseltmesiyle kafede oturan bazı insanlar onlara baktı. Sesini alçaltmaya çalışarak konuşmasına devam etti. "Ama benim bir suçum yok. Üstlerim bana ne söylerse onu yapıyorum."
"Şu an o kadar sinirlenmiş durumda ki seni dinleyebileceğini sanmıyorum."
"Bu hiç bir şeyi çözmez sakince oturup konuşmalıyız."
"Şu an sakince konuşacak zaman değil! Bu, anlamıyorsun, bu gerçekten tehlikeli! Gerçekten sinirlendiğinde neler yapabileceği hakkında bir fikrin yok!"
"Ne demek istiyorsun?" Maya iç çekip stresle alnını ovdu. Sora'ya geçmişle ilgili konulardan bahsetmesine imkan yoktu. Böyle bir şeye dahil olduğu için Sora'ya kızgındı ama yine de onun zarar görmesini istemiyordu.
"Burdan git. Eğer gitmezsen senpaime kalmadan seni ben parçalayabilirim."
"Bu da ne şimdi?"
"Onların değişken kaçakçılığı yaptığını, bizim gibi değişkenleri yakalayıp zenginlere ve dövüş klüplerine sattıklarını söyleyen sen değil miydin? Şimdi onları yenerken bizi nasıl durdurabilirsin?!"
"Polis teşkilatındakiler ne düşünüyor bilmiyorum ama eğer bunu söyledilerse eminim haklı bir sebepleri vardır."
"Böyle bir şeyi nasıl haklı bulabilirsin?!"
"Haklı bulmuyorum! Sadece eminim bir nedeni vardır!"
"Sora git artık burdan!"
"Sadece onlar-"
"Onlar iki zengin aileden korkup k*çlarını kurtarma derdine düştüler." Sora arkasındaki imalı ve sert sesi duyduğunda yutkundu. Yavaşça döndüğünde bir çift sert gözle karşılaştı.
"Benimle gelmeni rica etmek zorundayım yoksa bu kadar insanın önünde kan çıkarmak zorunda kalacağım."
Sora kaderine teslim olmuş bir şekilde Teru'yu takip etti, Maya da arkasından geliyordu. Kaçmayı denese bile Teru'dan fazla uzaklaşabileceğinden emin değildi. Onu dövüşürken hiç görmemişti ama sadece duyduklarını bile düşünmek onu korkutmaya yetiyordu.
Kalabalıklardan uzak bir sokak arasına geldiklerinde Teru Sora'yı yakasından tutup sokağın sonundaki duvara fırlattı.
"Demek onların değişkenleri yakalayıp satmalarına izin vereceksiniz, ha?" Maya Teru'nun arkasından Sora'ya baktı. Hem Sora için üzülüyordu hem de böyle bir şeye izin verdiği için ona kızgındı. Bone'daki o adamlar kendisi gibi değişkenleri bir parça eşya gibi yakalayıp para verenlere satıyorlardı. Düşündükçe daha da sinirleniyordu. O yere tekrar gitmek zorunda olsaydı ne yapardı?
"Size izin verir miyim sandın?" Teru'nun gözlerinden adeta alev çıkıyordu. Sinirle Sora'nın karnına bir tekme attı, öfkesi geçmeyince art arda suratına iki yumruk attı. Sora öksürüklere boğulduğunda Maya yüzünü buruşturarak bakışlarını kaçırdı.
"Yanlış kişiden hesap soruyorsun. Ben sadece bana söylenenleri size iletmekle görevliyim. Rütbemin de çok yüksek olduğu söylenemez."
"Merak etme biliyorum. Bu sadece onlara gönderdiğim küçük bir uyarı." Ayağa kalkmaya çalışan Sora'nın yüzüne bir yumruk daha attı. Gücünü aktif etmemesi olası bir faciaya engel olmuştu, yoksa kimse bu işin nasıl biteceğini tahmin bile edemezdi.
Teru Sora'yı yakasından tutup duvara doğru çarptı.
"Sizinle bir süre iş birliği yaptık diye bizi sizin köpeğiniz sanmayın sakın. Gerekirse sizden de intikam almayı biliriz. Ayrıca.." Sora'yı bıraktı ve arkasını döndü. Bir kaç adım attıktan sonra başını ona doğru çevirdi. Gecenin karanlığında parlayan gri gözleri oldukça korkutucuydu.
"Ayrıca avımız daha bitmedi. Düşmanımızla aramıza girmeye çalışırsanız.. " gözlerini kısıp kaşlarını sertçe çattı. "..sizi de kana bularız." Teru hızla sokaktan uzaklaşırken Maya da onu takip ediyordu. Dönüp son bir kez Sora'ya baktığında Sora da ona bakıyordu. Gözlerinde tam tarif edemediği bir hüzün vardı. Maya önüne dönüp hızla Teru'yu takip etti. Şimdi yerde uzanan bu polise çok kızgındı ama yine de içi biraz rahatlamıştı. Sora hayatta olduğu için.
**
Teru ve Maya caddedeki akşam kalabalığı arasında sakince ilerliyordu. Teru hızlı adımlarla önden giderken Maya da arkadan ona ayak uydurmaya çalışıyordu. Maya dalgın bir şekilde kalabalıkta sadece Teru'nun açık gri kıyafetini takip ediyordu. Sanki şu an ikisini birbirine bağlayan tek şey buydu. Bir anda Teru'nun durmasıyla Maya'nın suratı Teru'nun sırtına çarptı.
"Amma dalgınsın."
"Üzgünüm." Teru hala sert olan bakışlarıyla Maya'yı süzdü. Belli etmemeye çalışsa da üzgün olduğunu anlamak zor değildi. Teru o an bir şeyi fark etti. Acaba polisle iletişimde sürekli Maya'yı görevlendirmesi bir hata mıydı? Bunun yüzünden Sora'yla arasında bir bağ oluşmuş olabilir miydi? Bir hata, diye düşündü. Tekrar bir hata yaptım. Ne kadar da beceriksizim.
"Sakinleşemiyorum oturup tatlı bir şeyler içelim." Maya başını sallayarak en yakın kafeye doğru hareketlenen Teru'yu takip etti. Sipariş verdikleri sıcak çikolatalar geldikten sonra ikisi de bardağa yumuldu. Bugün ikisinin de buna ihtiyacı var gibi görünüyordu.
Teru boğazından geçen sıcak sıvıyı iliklerine kadar hissediyordu. Ağzındaki tatlı ve yumuşak tattan zevk alırken aynı zamanda vücuduna bir sıcaklık yayılıyordu. Her yudumu alırken gözlerini kapatıp güzel kokunun kendisini alıp götürmesine izin veriyordu. Sıcak çikolata içmek kendisini sakinleştirmek için kullandığı en etkili yöntemlerden biriydi ve şu an buna gerçekten ihtiyacı vardı.
Maya dikkatlice Teru'yu süzdü. Gözlerini kapatmış bir dudaklarına götürdüğü fincandaki sıvının tadını çıkarıyordu. Az önceki olanlardan sonra bu sakin ve dingin ifadeyi görmek normal insanlar için şaşırtıcı olsa da onun için pek de değildi. Gördüklerinden yola çıkarak konuşmak için doğru zamanın geldiğine kanaat getirdiğinde sakince fincanını masaya koydu.
"Şimdi polisle tamamen irtibatı kesiyor muyuz?" Teru gözlerini açıp sakin bir şekilde Maya'ya baktı. Bu soruyu bekliyor gibi görünüyordu yada Maya'ya öyle gelmişti.
"Bunu söylemek için erken."
"Ama az önce yaptıkların.."
"Bu bir göz dağıydı. Onların emrinde olmadığımızı ve istediğimizi yapabileceğimizi söylemenin etkili bir yolu. Tabi ki Sora'yı öldürmek gibi bir niyetim yoktu ama birilerinin mesajı iletmesi gerekiyordu. Fevri davranmadan bir şeyler yapmam gerekiyordu." Maya düşünceli bir şekilde elini çenesine götürdü. Duydukları karşısında gerçekten rahatlamıştı çünkü gerçekten de senpaisinin Sora'yı öldüreceğini sanmıştı ve ne yapacağını bilememişti.
"Peki şimdi ne olacak?"
"Bii-chan şifreleri çözdü, şu an bilgileri incelemekle meşgul. Düşündüğümüzden daha çok bilgi elde ettik. Görünüşe göre hepsini taramak biraz zaman alacak. Dosyaları hepimize böldü, herkes kendi kısmını araştırırken Bii-chan şu iki aile hakkında araştırma yapacak."
"Sanırım yapılabilecek en mantıklı şey bu." Maya arkasına yaslanıp kollarını bağladı. Bu sırada Teru son yudumunu içtikten sonra fincanını masaya koydu. Bir süre masadaki fincana düşünceli bir şekilde baktı. Aklında bir şeyler olduğu belliydi. Bu hali Maya'nın merakını da cezbetti.
"Aklına takılan bir şeyler mi var?" Teru sol elinin parmaklarını dudaklarına götürdü ve istemsizce dudaklarıyla oynamaya başladı. Bu düşünceli olduğu zamanlarda fark etmeden yaptığı ve asla düzeltemediği bir alışkanlıktı. Dolgun dudakları az önce içtiği sıcak içecek yüzünden kızarmıştı.
"Elimize geçen ilk bilgilerde değişken kaçakçılığı yaptıklarına dair bir şey yok."
"Ama bu yapmadıklarını göstermez değil mi? Her şeyi iyice inceledikten sonra emin olabiliriz."
"Evet ama... ne bileyim... bir şeyler gerçekten ters geliyor."
"Ne demek istiyorsun? Yoksa... polis bize yalan bilgi vermiş olamaz değil mi? Şu ana kadar bize hiç yalan bilgi vermediler. Biliyorsun, verdiği bilgileri kendimiz de araştırıyoruz."
"Biliyorum, biliyorum ama yine de emin olamıyorum."
"Umarım öyle bir şey yoktur çünkü polisin bize ne kadar yardım ettiğini sen de biliyorsun."
"Evet." Aklına gelen düşüncelerle Teru bakışlarını kaçırdı. Gözlerinden pişmanlığı ve üzüntüsü anlaşılıyordu. Geçmişte yaptıklarını düşündüğünde hissettikleri pişmanlıktan ve üzüntüden öteye gidemiyordu. Maya Teru'nun bakışlarını gördüğünde söylediği şeylerin onu ne kadar etkilediğini fark etti. Aynı şeyleri o da hatırladığında bir anda söylediklerine pişman oldu.
"Yoksa sen hala-"
"Hadi artık kalkalım kızlar bizi bekler." Teru cebinden bir kağıt para çıkarıp masaya attı. Ayağa kalkıp hızlıca ilerlemeye başladı.
"Senin suçun değildi senpai!" Maya sertçe ayağa kalkıp arkası dönük olan Teru'ya bakarak bağırıyordu. "Lütfen kendini suçlama, sen yanlış hiç bir şey yapmadın..." Sesi sonlara doğru ağlamaklı bir hal aldı. Teru arkasını dönüp şaşkın bir şekilde Maya'ya baktı. Kafede oturan herkes de onları seyrediyordu. Maya'nın yaşlarla dolmuş gözlerini görünce ifadesinin yerinde yüzünde şefkatli bir gülümseme oluştu. Maya'ya yaklaştı ve eliyle saçlarını okşadı.

"Hadi gidelim." Maya kafeden çıkan Teru'yu takip etti. Hızla gözlerini koluna sildikten sonra Teru'yla arasında açılan mesafeyi koşarak kapatıp yanına geldi. Teru şu an ne öfkeli ne de üzgündü, sadece gülümsüyordu. Bu da Maya'nın her daim görmek istediği şeydi.





Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44750 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr