9-İlk Öpücük

avatar
689 3

Varoluşun Ötesinde - 9-İlk Öpücük


"Anne Mry'in kızları."


Ovour tabelayı okuduktan sonra gözlerini alamadığı binayı incelemeye başladı.


Rengarenk binanın iki birde çatı katı bulunuyordu.


Alt katın kocaman süslü pencerelerinden içeride olan her şey rahatlıkla görülüyordu, aynı şekilde üs katta ki camlarda aynıydı sadece onlara eşlik eden gösterişli işlemeleri olan mermer çerçeveler eşlik ediyordu.


Üst katta iki pencerenin tam ortasında kocaman bir balkon vardı. Binayı destekleyen ve balkonu tutan gösterişli sütunlara bağlı uzun ve renk, renk kumaşlar rüzgarda dalgalanıyordu ve üzerlerinde ki kadın motifleriyle tam uymuştu.


Binanın dibine ekilmiş olan dişi sarmaşığı ise rengarenk çiçekleriyle binanın sağ cephesini tamamen kaplamış, insanların içinde ki şehvet ve arzu duygularını uyandıran kokusunu etrafa yayıyordu.


Tıpkı Ovour gibi birçok kişi bu kokunun etkisinde katılıp farklı hayaller kuruyorlardı.


Teno, Ovour'un kokundan etkilendiğini fark etti ama hiç bir şey yapmadı. "Bakalım şimdi ne olacak?" Diyerek onu izlemeye başladı.


Ovour ise kendini bir bulut kadar hafif hissediyordu ve yavaş adımlarla binaya yaklaştı.


O sırada kapıda bekleyen kadınlardan biri onu fark etti ve gülümseyip el salladı.


Artık vücudunda ki değişimi hissetmişti kanı kaynıyordu ve yerinde duramıyordu, için de ki bu duyguyu daha önce hissetmemişti ve nasıl tarif edeceğini bile bilmiyordu.


Ovour binanın merdivenlerine geldiğinde ona el sallayan kadını karşısında görünce bakla kaldı.


Kadın ise yavaşça Ovour'a yaklaştı.


Her adımında Ovour'un küçük kalbi daha hızlı atıyordu, sarı uzun kıvırcık saçları batan güneşte parlarken, üzerinde ince ipekten yapılmış pempe bir kıyafet bulunuyordu ve vücudunun tüm hatlarını gözler önüne sermişti.


O sırada Ovour nefes almayı bile unutmuştu, çünkü karşısında ki kadının güzelliğinden çok etkilenmişti.


"Söyle bakalım senin adın ne yakışıklı?"


Ovour heyecandan kelimeleri ağzından düzgün çıkaramıyordu. "O...Ovour haanım efendiii."


Kadın Ovour'un bu tepkisini komik bulmuştu gülümseyerek söze başladı. "Yanılmıyorsam sen dış klanlardan birine aitsin değil mi? Çünkü buraya gelen gençlerin daha kendinden emin bir havası olur ve bu durum onlar için normaldir. Ama sen farklısın, beni görünce diğer soylu çocukları gibi tepki vermedin. Şimdi derin bir nefes al ve sakinleş." Kadın Ovour'a yaklaştı ve gülümsedi. "Seni yemem tamam mı?" dedi.


Konuşmak zor geldiği için kafasını sallayıp derin bir nefes aldı ve kadına baktı.


"İşte sakinleşin." Kadın gülümseyerek "Şimdi seni bu kadar heyecanlandıran şey nedir?"


Ovour nasıl bir cevap vereceğini bilmiyordu bu yüzden aklına gelen ilk düşüncelerini söyledi.


"Hanım efendi gördüğüm en güzel kadınsınız ve nedenini bilmiyorum ama sizi görünce kendimi biraz heyecanlı ve gergin hissettim."


Kadın gülmesine engel olmadan "Hahaha demek gördüğün en güzel kadınım öyle mi? Sanırım bu durum benim görünüşümden ve çevredeki bu güzel kokudan kaynaklanıyor." Diye cevap verdi.


Bu sırada onları uzaktan izleyen Teno ikisinin konuştuğunu görünce Ovour'la gitmediğine bin pişman oluyordu.


"Hmm demek arkadaşın seni buraya kadar sürükledi."


Kadın Ovour'un arkasında kalan Teno'ya baktı, Teno kadının kendine baktığını görünce otuz iki diş sırıtıp el salladı.


"Madem buraya kadar geldin ve uzun zamandır senin gibi hoş bir gençle tanışmadığım için sana ufak bir ayrıcalık yapacağım."


"Ayrıcalık mı? Ne içi..."


Kadın dizlerini büküp işaret parmağını Ovour'un dudaklarına götürdü.


Direk Ovour'un gözlerinin içine baktı. O kehribar rengi, cam gibi gözler Ovour'un ruhuna dokunuyordu sanki.


Kadın çok geçmeden kollarını Ovour'a doladı ve onu kendine çekti, Ovour zihninde, 'Sıcak hissediyorum, çok sıcak... Ne yapmam gerek şimdi.. Ne yapsam ki?' Artık kendine engel olmadığından yavaşça kadına sarıldı, kalbi çoktan dört nala koşmaya başlamıştı.


Kadın onun bu hareketine karşılık olarak bembeyaz, olgunlaşmış göğüslerini Ovour'un göğsüne bastırdı.


Ovour artık ne hissettiğini bile bilmiyordu, emin olduğu tek şey çok güzel ve yumuşak olduğuydu.


Şimdi sadece anın tadını çıkartmak istiyordu, kadın Ovour'un kıpkırmızı kesilen yüzüne baktı ardından uzanıp Ovour'un küçük dudaklarına bir öpücük kondurmuştu. "Sıcacık, güzel ve çok yumuşak" Ovour'un zihninde ki tek cümle olmuştu.


Her şey bir kaç saniyede gerçekleşse de bu süre Ovour için saatlerce sürmüş gibiydi.


Bu sırada arkada duran Teno olayları dört gözünü açmış, şaşkınlık ve yoğun bir istekle gelişen olayı izliyordu.


Kadın dudaklarını geri çekip Ovour'a gülümseyerek baktı. "Bu kadarını hakkettiğini düşünüyorum, işte al bunu bakalım."


Ovour kadını elindeki karta şaşkın, şaşkın bakıyordu. "Bu kart sana, bir gece için benimle eğlenme imkanı tanır. Sadece belirli kişilerle veririz ama senden hoşlandım bu yüzden sana bir ayrıcalık daha yapacağım.


Ve kartın arka yüzünde ise ismim yazılı, biraz eğlenmek istersen buraya geri gel ve bu katı göster sonra da senin daha fazla şeyi hissetmeni sağlayacağım tamam mı?" Ovour adeta kendinden geçmiş halde kafasını salladı.


Sonra kadın göz kırpıp binaya geri döndü.


Olayları her şeyini vererek izleyen Teno hemen Ovour'un dibin de bitti.


"Sssen.. Sen dimiin o kadın seni ööptü ve se..Sen ona sarııldınn, nasıl bir histii?"


Ovour hala o anı düşünürken Teno'nun geldiğini bile fark etmemişti.


Teno bir kaç kere daha Ovour'a seslense de cevap alamadığı için onu sürükleyip klana, geri dönüş yolunu tuttular.


Hayallerine ara veren Ovour şaşkın bir halde "Hey Teno bu gün olanlar rüya değildi, gerçekti değil mi?" Diye sordu.


"Off Keşke rüya olsaydı da bende seni bu kadar kıskanmasaydım, kadın resmen afetti be."


Konuşma genellikle tek taraflı sürüyordu, Teno kadınla ilgili bir konu açtım mı? Ovour hemen aptal, aptal sırıtmaya ve tuhaf davranmaya başlıyordu.


Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından klan bölgesine yakalamışlardı.


Akşam vakti yaklaştığı için sokaklar kalabalıklaştı ve sokak ışıkları çöken karanlığı aydınlatmak için parlamaya başlamışlardı bile.


Ovour bu gün hayatının ilk farklı deneyimini yaşadığını düşünüyordu. Bu koca gezegende azda olsa yeni şeyleri gördü, bilgi sahibi oldu ve yeni duygular hissetmişti.


Bu gün Ovour artık biraz daha büyüdüğünü düşünüyordu ve belki sonsuza kadar hatırlayacağı bir gün dolduğu için mutluydu.


"Sonunda geldik ve bu işkence artık bitti" Ovour, Teno'nun bu davranışlarını çok komik buluyordu ve birine karşı üstünlük duygusu onun için yeni duygulardan bir tanesiydi.


Onları karşılayan kocaman klan kapısından içeri girip evlerine doğru yürümeye başladılar ve Ovour aklını kurcalayan bir soruyu sormak için uygun bir zaman olduğunu düşünüyordu.


"Teno neden bu kadar kıskandın ki? Sen daha önce oraya girmedin mi?" Merakla sordu.


"Dalga mı geçiyorsun? Oraya girmek çok kolay ama ödeme yapması çok zor. Oradaki bir kadın bile imparatorluğun dört bir yanındaki güzellerle aynı seviyede sayılır, hepsi özenle seçilmiş kadınlar ve de çok pahalılar. Aldığım haşlık muhtemelen ellerine dokunmama bile yetmez, işte bu yüzden kıskanıyorum. Seni şanslı çocuk."


"O zaman hiçbir kadınla birlikte olmadın mı? Davranışlarından bir kadınla birlikte olduğunu düşünüyordum."


"Ne, tabi kide bir kadınla birlikte oldum. Yoksa seni öyle bir yere götürür müydüm? Senin uzaktan da olsa gerçek bir kadının vücudunu görmen için götürmüştüm oraya. Ama işler senin için iyi bir hale geldi nedense? Ve seni öpen kadınla benim birlikte olduğum kadın arasında dağlar kadar fark vardı. Sonuçta merkez bölgeyle iç bölge bir değil." Umutsuzca söylendi.


"Sen iç bölgeye mi gittin? Nasıl bir yerdi?"


"Nasıl mı? Şey bende iki kere gittim ama biraz anlatmam gerekirse orada sen bir soylu muamelesi görüyorsun."


"Soylu mu? Biz soylu değiliz ki."


"Bunu biliyorum ama onlar bilmiyor, onlara göre merkez bölgede yaşadığın sürece cebinde harcamak için paran olduğu gerçeği geçerlidir.


Ben babamdan aylık 10 gümüş haşlık alıyorum ve merkez bölgede sadece gümüş, altın, beyaz altın ve siyah altın geçer, çünkü burada satılan hiçbir şey gümüşün altına düşmez.


Ama iç bölgede ise halk genellikle bakır orta durumlarda ki aileler ise en fazla gümüş paraya sahip olabiliyor. Sen oraya gittiğin zaman en lüks yerlere girip alışveriş yapabilirsin, çünkü sadece gümüş para var üzerinde.


Fakat kendini de koruman gerek orası ayrıca hırsızlığın da çok yoğun olduğu bir yer. Seni hedef aldıklarında, boş bir anında seni yakalayıp tüm altınlarını hatta kıyafetlerini bile alabilirler. Hayatını kurtarabilirsen kendini şanslı saymalısın." Son cümlesi biraz alay doluydu.


"Demek öyle biraz daha güçlenince bende gideceğim."


Hem konuşup hemde yürürken sonunda evlerine giden yol ayrılığına geldiler. "Burada ayrılıyoruz Ovour, yarın görüşürüz artık. Ve şey o kadının sana verdiği kart, sana bir gecelik imkan sağlar. Deme o ki gitmemek gibi bir düşüncen olduğu zaman beni hatırlarsın umarım."


Ovour duymamış gibi yürümeye başladı.


"Hey dinlesene be, bu kardeşine bir iyilik yapamayacak mısın, unutma her şey benim sayemde oldu."


Ovour sinsi, sinsi gülerken Teno'nun duyabileceği bir şekilde "Şey bilmem ki düşünmem lazım."


"Bu hiç adil değil. Seni bağa götüren bendim, ama bütün meyveleri toplayan sensin."


Ovour hiç bir cevap vermeden oradan uzaklaştı. Sonunda yalnız kalmıştı ve eli yavaşça dudağına gitti. "Çok yumuşaktı onu bir daha görme şansım var mı acaba?" Yıldızlara bakarak söyleniyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46909 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr