11-Hedef

avatar
582 3

Varoluşun Ötesinde - 11-Hedef


Carol masayı kurarken meditasyon yapan oğluna baktı ve aklında ki soruyu sordu. "Lunel sanki Ovour son birkaç günde çok değişti, sende fark etin mi bu durumu?"


"Hııı ne olmuş Ovour'a tatlım?"


"Olgumuz diyorum her zamankinden farklı davranıyor. Sanki başka biri gibi."


Lunel gülümseyerek, "Sadece biraz olgunlaştı o kadar."


"Belki de haklısındır, çok çabuk büyüyorlar."


"Haklısın tatlım, çok çabuk hem de."


Ovour son günlerde, her fırsatta merkez bölgeye gidiyordu ve iyice aşina olmaya başlamıştı.

Bir haftadır köşkteki işleri erken bitirip bazen Teno'yla birlikte, bazen de tek başına merkez bölgenin sokaklarında geziyordu.


Şimdi ise bahçede babasıyla kılıç ve vücut geliştirme antrenmanı bitirdikten sonra meditasyon yapmaya başlamıştı ve yakın da Başlangıç Aleminin 1. Seviyesine gireceğini hissediyordu.


Derin bir nefes vererek gözlerini açtı. "Çok yakınım sadece birkaç meditasyon sonra 1.seviye'ye gireceğim ayrıca gücüm ve hızım daha fazla artacaktır." Karnının gurldamasıyıla bahçede ki masaya baktı. "Karnımda acıktı tam zamanın da annem masayı hazırlamış." Bu kez kahvaltıyı bahçede yapıyorlardı.


Lunel, Ovour'un gözlerini açtığını görünce "Ovour meditasyonun bittiğine göre temizlen ve masaya gel."


"Tamam baba hemen geliyorum" Ovour terli kıyafetlerini çıkarıp temiz kıyafetler giyip masaya oturdu.


Carol eliyle birkaç yemeği işaret ederek "Bu yemeklerin hepsi doğa enerjisi fazla olan bitkilerden ve yaratık etlerinden yapıldı bu yüzden hepsini bitirsen senin için iyi olur."


Ovour bu cümlenin içinde ki emir tonunu çok iyi anlamıştı ve annesinin önüne koyduğu bütün yemekleri yedi.


Yemekten sonra Carol masayla ilgilenirken Lunel, Ovour'a danitian hakkında bazı bilgileri öğretiyordu.



"Pekala daha önce söylediğim gibi bir savaşçının gelişimi sürekli sınırlarını daha fazla zorlamasıyla gelişim gösterir. Bedenin sınırlarını genişletmek için sıkı ve ağır antrenmanlar gerekir. Buraya kadar bir sorun var mı?"


"Yok baba."


"Tamam, şimdi sırada danitiannın gelişimi var. Bildiğin üzere meditasyon yaparak doğa enerjisini danitiana çekebilirsin, ama bu işlem danitinanın gelişimi için bazen yavaş kalabiliyor, bu yüzden enerjiyi daha iyi ve hızlı bir şekilde danitiana çekmek için iksir ve haplardan yardım alınır veya da enerji çekirdeği kullanılır. Bu sayede birkaç kat daha fazla enerji çekebilirsin."


"Şimdi her hangi bir sorun var mı?"


"Annem bu tür iksir ve haplardan yapabilir mi? Ayrıca yakında başlangıç alemi 1.seviyeye geçeceğimi hissediyorum ve bu geçiş sayesinde danitianım daha fazlamı büyüyecek?"


"İlk soruna gelirsek, annen zehir ve yaraların iyileşmesi ile ilgili bölümdedir, ayrıca zamanında yaptığı iksirler ve haplar bir işe yaramamıştı." Lunel o hapları sırf Carol verdi diye denemişti ama sonu onun için tamamen hüsrandı.


Neden ki? Malzemelerde veya tarifte mi yanlışlık yaptı?"


"Hayır sadece annenin eksik bir özelliği vardı, o da ruh ateşiydi. Sen ruh ateşini sonra araştırırsın benim hiçbir fikrim yok bu yüzden bana öyle bakmayı kes."


imdi ikinci sorunsa, aslında öyle de diye bilirsin. Başlangıç Alemi dantianı 5 katmana böler ve bu katmanların her biri bir seviye olarak adlandırılır. Doğa enerjisi bir katmanı geçince bir seviye geçmiş olursun, ve tüm katmanlar enerjiyle dolunca ise bir alem atlamış olursun?"


"Sonra ne olur?"


"Başlangıç aleminin beş seviyesini geçtikten sonra Temel aleme girersin ve danitianın tekrar katmanlara bölünür, Temel alemin toplam 10 katmanı bulunur. Yani 1.seviye'den 10.seviye'ye kadar tekrar gelişmek zorundasın."


"Peki bu gelişim hangi aleme kadar devam edecek?"


"Şey aslında benim bildiğim son alemi henüz sana söylemeyeceğim, ve ne yazık ki kaç seviyesi var onu bilmiyorum. Fakat bildiğim bir şey varsa, o da senin bir gün benim sınırlarımı bile geride bırakacağın dır."


Ovour babasının sözüne ek olarak."Bu durumda önümde çok uzun bir yol var demektir."


"Haklısın ama artık sen eskisi gibi emeklemiyorsun değil mi? Dimdik ayaklarının üstünde durup koşarak ilerliyorsun, bu yüzden çok güçlü biri olacağını bilmiyorum oğlum."


Babasının kendisine bu kadar güvenip, inandığını duyunca çok mutlu olmuştu. "Teşekkürler baba, kesinlikle hayal kırıklığına uğramayacaksın."


"Bunu biliyorum evlat. Hadi annenin yanına gidelim artık yoksa bize kızabilir, ayrıca kızınca çok güçlü olabiliyor."


Ovour gülümseyerek "Haklısın baba acele delim." Demekle yetindi.


Bir kaç saat sonra....


"Lunel, Ovour bu kadar muhabbet yeter, artık yatma vakti yoksa uykunuzu iyi alamasınız."


"Anneni duydun şimdi doğru yatağa ve iyi uykular."


"Size de" Ovour merdivenlere yönelip odasına çıktı. Üstünü değiştirip yatağa uzandı ve ışığa maruz kalan kiraz ağacın gölgeleri Ovour'un odasına kadar uzanıyordu, elini yastığın altına götürdü ve kırmızı karta uzandı.


Son günlerde kokusu biraz azalmış olsa da Ovour'da olan etkisi hala çok büyüktü, kafasını çevirip pencereden yıldızlara baktı ve aklında o gün tekrar canlandı ve kısa bir süre sonra uykunun rahat kollarına kendini teslim etti.


Ovour sıkça yaptığı gibi köşkten çıkıp tek başına merkez bölgeye gitmişti, her gelişinde başka sokakları geziyor ve zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyordu.


Bu gün yine zamanı unutup eve geç kalmıştı. "Eyvah yine akşam yemeğine geç kalırsam bu kesin sonum olur." Ovour gezdiği sokakları bir bir geçiyor ve sokaklardaki kalabalık artık onu hiç etkilemiyordu. Sonunda bu kalabalığa tamamen alışmıştı.


Bir bir sokakları ardında bırakırken kalabalıktan gelen bir ses onu olduğu yerde durdurdu.


Gelip, geçenler Ovour'a çarpıyordu ama bu onun umurunda bile değildi, kendi etrafında döndükten sonra sesin geldiği yeri bulmuştu.


Bu kişi Elgia'dı, bir restoranın terasındaki masasında oturuyordu.


Ovour yavaş adımlarla terasın tırabzanlarına yaklaştı, ve heyecandan kalp atışları dışarıdan bile duyuluyordu.


Ovour her zamanki gibi saygıyla, "İyi akşamlar hanım efendim." Dedi.

Elgia, Ovour'a biraz baktıktan sonra bir garsona dönüp, "Bakar mısınız, bir kızıl üzüm suyu daha alabilir miyim?"


Yakınlarda ki bir garson hemen masaya yaklaştı, "Bir kızıl üzüm suyu başka bir isteğinizin var mıydı hanım efendi?"


"Hayır yok."


Ovour sessizce olup biteni izlerken, "Ovour daha ne kadar orada bekleyeceksin buraya gel artık." Sabırsızca söylendi.


"T..tamam hemenn geliiyoruum."


Ovour hızlıca restorana girip terasta bulunan masaların olduğu yere geldi, ve ayakta ona el salayan Elgia'yı gördü.


"Hey Ovour bu tarafa gel."


Ovour hızlıca Elgia'nın yanına gitti.


"Karşıma otur bakalım yakışıklı." Ayrıca Ovour'a bir göz kırpmayı da ihmal etmemişti.


Ovour masaya oturup başını önüne eğdi. Zihninde bir sözcük çatışması vardı, fakat Elgia'ın sorusuyla birden yok oldu ve kafasını kaldırıp Elgia'ya baktı.


"Eeee gezintiye mi çıkmıştın?"


"Evet, ilk kez sizinle karşılaştığım gün klan sınırlarını terk etmiştim, sonra daha fazla şeyi merak ettiğim için geri gelip başka yerlere gidiyorum."


"Pekala önce bir şeyi netleştirelim olur mu?"


"Neyi acaba?"


"Sizi, bizi ve gereksiz uzatmaları bir kenara bırak ve bana sadece isimle seslene bilirsin."


"Şey siz benden büyüksünüz ve annem her zaman başkalarına karşı saygılı olmam gerektiğini söylemişti. Ayrıca...."


İkisinin konuşması sırasında garson sipariş edilen kızıl üzüm suyunu getirmişti. "Afiyet olsun efendim" deyip Ovour'un önüne koydu.


İlk kez biri ona efendim demişti ve bu tuhaf bir duyguyu onun için.


"Saygısızlık olarak algılamadığım sürece sorun almaz ama değil mi? Bu yüzden bana Elgia diye bilirsin."


Ovour biraz düşününce haklı olduğuna karar verdi. "Taamam Ee...Elgiia" delikten sonra kızıl üzüm suyumdan büyük bir yudum aldı.


"Şey sanırım ilk adımı attın sayılır, şimdi bir sorum daha var. Sana verdiğim kartı kayıp mı ettin?"


Birden telaşla "Nee, hayır halla bende duruyor."


Elgia ise sakince, "O zaman neden hiç yanıma gelmedin. Yaşının küçük olduğunu mu düşündün? Veya ailen kızar diye mi? Emin ol kendini soylu ilan eden birçok ailenin çocuğu, yaşı senden küçük olsa da birden fazla kadınla birlikte oluyor. Bundan emin ol."


Elgia gözlerini Ovour'un gözlerine sabitledi ve bir cevap için bekliyordu. Ovour ise böyle bir soru soracağı hiç aklına gelmezdi.


Ve birden, hiç bir şey düşünmeden ayağa fırladı, oturduğu sandalyeye çarpıp devirdi ve yumruklarını sıkıp, gözlerini sıkıca kapayıp yüksek sele cevap verdi.


"Çünkü sen benim hedefimsin." Diye bağırarak cevap verdi.


Elgia, Ovour'un birden ayağa kalmasından endişelenip, ağzından çıkan her bir cümlede ise gözleri biraz daha büyüyüp, gülümsemeyle başladı.


Bu sırada çevrede bulunan herkes Ovour'a ve Elgia'ya bakmaya başlamıştı.


Üzerinde bir çok bakışı hisseden Ovour öylece kaldı, çünkü sesinin bu şekilde çıkacağını düşünmemişti ve çok utanmıştı. Bu durumu fark eden Elgia masaya birkaç gümüş bırakıp Ovour'un elinden tutup oradan ayrıldılar.


Birkaç dakikalık yürüyüşün ardından kalabalıktan uzaklaşıp şehrin içinde ki kanallardan geçen nehirin karşısına oturdular.


Uzun sessizliği bozan Elgia, "Restoranda senin hedefin olduğumu söylemiştin, bununla neyi kast ettin."


Ovour, Elgia'ya baktı, kehribar rengi gözlerine yansıyan yıldızların ışığını izledi ve kafasını kaldırıp aya baktı.


"Bir kitap da, gelişmek için sürekli antrenman, sınırlarını zorlaman ve bir hedefin olması gerektiği yazıyordu. Ben henüz başlangıç alemindeyim ve eğer bu alemi geri de bırakıp diğer aleme geçersem senin yanına gelecektim ve aklıma gelen tek hedef sendin."


Elgia, Ovour'u dinledikten sonra birden gülmeye başladı. "Hahaha gerçekten gördüğüm hiçbir kişiye benzemiyorsun. Geçmişte birçok şekilde çağrılmıştım ama hiç birinin hedefi olmamıştım."


"Seni hedef yaptığım için kızdın mı?"


"Ne hayır canım, sadece biraz mutlu oldum diyelim." Elgia biraz daha Ovour'a yaklaştı ve ona sıkıca sarıldı.


Ovour ise Elgia'nın bu hareketine bir anlam verememişti. "Şey ne..."


"Sadece birkaç dakika sana sarılmama izin ver." Elgia uzun zamandır ilk kez gerçek bir şekilde gülüp, mutlu olduğunu hissetmişti ve bu ana gözlerinden akan birkaç damla yaş eşlik ediyordu.


Ovour birden sol yanağında bir yumuşaklık hissetti. "İşte bu senin şans öpücüğün, umarım hedefine ulaşırsın." Elgia gözlerindeki yaşı silip yavaşça ayağa kalktı ama yüzünü Ovour'a dönmemişti, çünkü yaşlı gözlerini görmesini istemiyordu.


"Artık gitmem gerek, sende evine gitmelisin."


Ve Elgia'nın silueti yavaşça karanlıkta kayboldu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr