19-Kötü Bir Hatıra~(1)

avatar
534 2

Varoluşun Ötesinde - 19-Kötü Bir Hatıra~(1)


Ertesi gün Carol erkenden kalkarak Ay ışığının gece gülünün birkaç yaparağını kullanarak bir cilt kremi yapmıştı ve çok az bir kısmını kendi üzerinde kullandı, geri kalanını avuç kadar olan bir saklama kabına koydu.


Ve birazını kullanmasına rağmen görünüşünde ki değişim inanılmazdı, cildi eskisine göre daha parlak ve genç gözüküyordu, doğal güzelliği ortaya çıkmış ve büyüleyici bir kokuyu etrafa yayıyordu.


Daha sonra ise ahvaltı vakti yaklaştığı için mutfakta kahvaltıyı hazırlamaya başladı. İşi bittiğinde ise güneş yükselmeye başlamıştı bile.


ilk Lunel mutfağa gelmişti ve eşinde ki değişimi görünce oldukça şaşırmıştı, sonra da eşine yaklaşıp güzel kokusunu içine çekti ve yanağına küçük bir öpücük kondurdu. "Çok güzel olduğunu söylemiş miydim sana?" Dedi.


"Seni tanıdığımdan beri çok güzel olduğumu söylersin zaten, şimdi masaya otur ben de Ovour'u çağırıp geliyorum."


Carol oğlunu çağırıp masaya oturdu ve kısa bir süre sonra Ovour aşağıya inip masaya oturdu.


Lunel, "Ovour'da geldiğine göre afiyet olsun." Dedikten sonra hep birlikte kahvaltıya başladılar.


Ovour ilk başta annesinde ki değişimi fark etmemişti, tekrar annesine baktığında ise kahvaltıyı unutmuştu, onu kendine getiren şey ise Lunel'in çatal sesi oldu.


Ve kahvaltıya geri döndü ama arada bir annesine bakıyordu, fakat annesinde ki bu değişimi bir türlü çözemiyordu.


Kahvaltı sırasında sürekli olarak oğlunun kendisine baktığını fark eden Carol sadece gülümseyerek kahvaltısını yapıyordu ve, "Ovour sürekli bana bakmanın özel bir sebebi var mı?" Diye sordu.


Ovour nedense panikleyip elindeki çatalı yere düşürdü ve ardından, "Şey aslında özel bir sebebi yok ama nasıl desem her zamankinden farklı gözüküyorsun, fakat nedenini çözemedim."


Carol masaya dirseğini koyup, "Peki sana göre nasıl farklı gözüküyorum ben?" Şeklinde bir soru yöneltti.


Ovour biraz kızarsa da, "Nasıl mı? Şey çok güzel görülüyorsun anne." Diye cevap verdi.


Carol Ovour'un söylediğine bir süre güldü ve bu Ovour'u daha da utandırdı, "Demek bir kadının güzelliğinden anlayacak kadar büyüyüp, olgunlaştın?"


Carol oğlunun utandığını görünce hala onun küçük bir çocuk olduğu düşüncesi aklına geliyordu ve bu sırada da Lunel'de ara sıra göz ucuyla eşine bakmayı ihmal etmiyordu.


Ve her baktığın da tuhaf duygulara kapılıyordu, bunun farkında olan Carol ise bu durumdan son derece mutluydu. Çünkü Lunel'in ona karşı olan bakışları Carol'a ikisinin genç olduğu zamanları hatırlatıyordu.


Masadan ilk kalkan Ovour, "Ben doydum size afiyet olsun, baba bahçeye gidiyorum nasıl bir antrenman yapayım." Diye sordu.


"Doğa enerjisini yine bedeninde dolaştır. Kaslarını, dokularını, uzuvlarını ve organlarını olabildiğince güçlendir. Yakında sana bir teknik gözeteceğim."


Teknik lafını duyan Ovour heyecanlandı ve, "Tamam baba." Diyerek bahçeye koştu.


Lunel oğlunun gidişini izledikten sonra eşine döndü ve yüzünde ciddi bir ifade olduğu söylenebilir.


"Carol bu şekilde sokağa çıkmayı düşünmüyorsun değil mi?"


Carol ise eşinin sözleriyle neyi ima ettiğini çok iyi biliyordu.


"Hayır, sadece gülün yapraklarını kullanarak bir kutu cilt kremi yaptım ve çok azını sadece sizin için biraz daha güzel görünmek için kullandım." Carol masadan kalkıp Lunel'e yaklaşmaya başladı, "Ayrıca benim güzelliğim sadece sana ait, bir daha asla öyle bir hatayı tekrarlamak gibi bir niyetim yok." Konuşurken sesinin titremesine engel olamadı.


Carol Lunel'e sıkı sıkı sarılırken ellerini Lunel'in görgüsünde ki ince ve dik çizgide gezdirdi, bu ince çizgi Lunel'in sırtından girip görgüsünden çıkan kılıcın iziydi.


Ve bu iz Carol'un o korkunç hatırasını hatırlamasına sebep oluyordu.


Bundan yılar önce evlilikleri 2 yılı doldurmamışken, bir gece Lunel vücudunda bir çok küçük delik ve tüm kanı çekilmiş gibi suratı bembeyaz bir halde eve gelmişti, elinde ise Carol'un daha önce hiç görmediği tuhaf bir gül vardı.


Carol saatlerce eşini merak içinde bekledikten sonra bu halde eve gelmişti, telaştan ne yapacağına karar verirken onu içeri çekip salonda vücudunu incelemeye başladı.


İlk tedaviyi salonda yaptıktan sonra Lunel bayıldı ve onu içeride ki bir kanepeye yatırdı. Bir kaç gün Lunel'le ilgilendikten sonra sonunda gözlerini açtı.


Carol mutluluktan öyle sıkı sarıldı ki Lunel'in vücudunu büyük bir acı hissi kapladı.


"Ben üzgünüm, sen uyanınca çok mutlu oldum ve birden sana sarıldım." Konuşurken gözlerinden hala yaş akıyordu.


"Önemli değil, bende seni görebildiğim için mutluyum." Dedikten sonra başından geçenleri ve bu tuhaf gülü nasıl bulduğunu anlattı.


Carol ise botanik günlüğüne bakıp gülün isminin Ay ışığının gece gülü olduğunu öğrendi ve özelliklerini öğrenince ise Lunel'e bir daha sarıldı ve tabi acı hissi tekrardan tüm vücudunu kaplasa da Lunel ses çıkarmadı.


Lunel tamamen iyileşince Carol gülün her parçasından kendi için güzellik ve bakım ürünleri yaptı ve güzelliğine güzellik kattı.


Fakat bu güzellik başkaları için de fazla dikkat çekiciydi. Carol bakım ürünlerini yeni yeni kullanmasına rağmen şimdiden güzelliği sokakta bir yıldız gibi parıldamasına neden oluyordu.


Kadınlar ona kıskançlıkla bakarken erkeklerin ise şehvetli bakışları hep Carol'un üzerindeydi.


Bir gün Carol dükkanda her zaman ki gibi görevini yaparken, dükkana uzun boylu, esmer tenli, kumral ve sarı gözlü gayet yakışıklı bir o kadarda fizik sahibi bir adam geldi, dükkanda ki görevli adamın ihtiyacını sorsa da adam hiçbir şeyle ilgilenmeden doğruca Carol'un yanına gitti.


"Genç hanımefendi güzelliğiniz beni derinden etkiledi, acaba sizin içinde bir sakıncası yoksa bana adınızı lütuf eder misiniz." Sesi son derece yumuşak ve güler yüzlüydü.


Carol arkasından kendine seslenen adama döndü kibarlığından ve hoş sözlerinden etkilenip iyi bir insan olduğunu düşünerek kendisini tanıtı. Ve gülümseyerek, "Hoş geldiniz efendim benim adım Carol Royng size nasıl yardım edebilirim." Dedi.


Adam da hızlıca kendini tanıtmaya başladı, "Hanımefendi ben de Htker Tliv ve siz burada çalıştığına göre Royng Klanının dış klanına mensup olmalısınız yanılmıyorsam tabi."


"Evet, doğru bildiniz aslında."


Htker Hafif gülümseyerek Carol'un gözlerine baktı, "Sizin gibi nadide bir çiçeğin böyle bir yerde çalışması gerçekten ilgimi çekti, eğer izniniz olursa sizi daha yakından tanımak isterim." Yüzündeki masum gülümsemeyle sormuştu ve bu yüze hayır diyen bir kadın yok diye düşünüyordu.


Tabi Htker her ne kadar kibar olursa olsun Carol asla tanımadığı bir erkekle yalnız başına kalmazdı, ayrıca istese de bunu yapmazdı çünkü onun her şeyden fazla sevdiği bir adam olduğu kadar da evli bir kadındı.


Carol birkaç adım geri gidip, "Üzgünüm efendim ama eşimin böyle bir duruma izin vereceğini düşünmüyorum, şimdi izninizle yapmam gereken önemli işlerim var." Deyip oradan uzaklaşmak istedi.


Ama Htker konuşmasına devam ediyordu. Ve Carol'un parmağında ki yüzüğe bakıp, "Eşiniz mi? Hımm sizin gibi birine sahip olduğununa göre gerçekten şanslı bir adam olmalı." Dedi ve dönüp gidecekken, "İşinizde kolaylıklar dilerim." Dedikten sonra arkasını dönüp giderken Carol'un "Teşekür ederim." Dediğini duymuştu ve dükkandan çıktığı anda yüzünde ki gülümsemesi kayboldu ardından ise yerini öfke ve büyük bir kibre bıraktı.


"Onun gibi düşük seviyeli bir kadın benim gibi biriyle konuşabildiği için minnettar olması gerekirken teklifimi reddetme cüretini gösterdi." Ve yanına gelen iki adama bakıp;


"Bu gece o kadını yatağımda istiyorum, benim işim bitince istediğiniz kadar o kadınla eğlenebilirsiniz." Dedi umursamaz bir ifadeyle ve ikisi de efendilerinin karşısında hafif eğilerek pis pis sırıttılar.


"Ayrıca bu işi sessiz bir şekilde halledin ne kadar dış klan olsada hala Yanan Cennet Klanının mülkündeyiz."


Son uyarısını da yaptıktan sonra oradan ayrıldı. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr