Ovour ve Ashley gecenin geç saatlerine kadar gezdiler sadece Altın yonca meydanında kalmayıp farklı sokaklara da girip çıktılar.
Şimdi ise eve dönüş yolundaydılar.
Fakat hafiften sarhoş olmuşlardı bu yüzden kol kola girdikten sonra bile yalpalayarak yürüyorlardı, kalabalığın arasından zorlukla geçip Royng Klanına giden sokağa girmişlerdi fakat bu geceki eğlencelerinden sonra bir çok kişi onları tanımıştı, hemde şu anki görünüşlerinde bile.
Ve şu anki sarmaş dolaş halleri onları tanıyan kişilerin ağzında dedikodu malzemesi olarak ağızdan ağza, kulaktan kulağa geçiyordu, fakat yalnız da değillerdi.
Gece boyunca binlerce kişi bu dedikoducuların hedefinde kalmıştı ve bu kişilerin içinde her yaştan gençler, bekarlar, evliler, dullar, asiller, klan görevlileri, kıdemliler her çeşit insanı saymak mümkündü.
Ovour ve Ashley için ise bu gece tamamen beklenmedik bir şekilde gelişmişti, hele ki şarap testilerini bitirdikten sonra yaptıkları bam başka bir olaydı.
Bunların bir örneğinde başlarında ki peruk, yüzlerinde ki makyaj ve Ovour'un ellinde ki malzemeler durumun sadece görünür kısmıydı.
Onlar 8 - 9 yaşlarında birer çocuk olabilirdi ama toplumsal yapıya göre 8 yaşına gelmiş çocuklara görevler ve sorumluluklar yükleniyordu, bir bakıma onlara yarı yetişkin muamelesi yapıyordu.
Bu sonuçtan yola çıkarak kimse onlara neden sarhoş oldun, çocuklara göre yerler değil, yaşınız küçük gibisinden laflar edemezlerdi.
Sonuçta o sorumlulukları bir çocuğa veriyorsan yetişkinlerin sahip olduğu hak ve ayrıcalıkları da vermek zorundasın.
Bu yüzden kimse onlara karışmadı veya da onlara engel olmadı, hatta pek çok şeye onları teşfik bile ettiler.
Tabi şu anda yaşadıklarını pekte kafalarına takmasalar da çiftlerin yaptığı bir çok şeyi ve oyunu oynamışlardı hatta bu oyunlarda isteyerek gösteri ve rol bile almışlardı.
Fakat bu çift oyunlarından en aşırıya kaçtıklarından biride sevgilinin yüzünü öpücükle kapla isimli bir oyundu, bu oyunda kızlar dudaklarına sürdükleri farklı renk rujlarla sevgililerini öpüyordu ve süre bitene kadar en çok ruj izi bırakan kazanıyordu.
Ashley ve Ovour bu oyunu oynarken ne düşünüyorlardı kimse bilemez ama Ovour'un suratındaki yeşil öpücük izleri epey belirgindi.
Şimdi ise klana girmiş ama meydana ilerlemektense başka bir yöne saparak devam etmişlerdi, bunun nedeni ise yavaşça şarabın etkisinden kurtulmaları ama sesten dolayı da başlarının ağrımasıydı. Bu yüzden sesiz yollardan devam ettiler.
Ovour şarabın etkisinden daha çabuk kurtuluyordu, çünkü o az içmişti ama ilk kez içtiği için fena halde çarpmıştı, Ashley ise hızını kesmeden bütün şarabı içmiş ardından Ovour'un da şarabını içmişti.
Ayık kafayla devam eden Ovour sonunda evinin yoluna girmişti ama unuttuğu şey ise Ashley'in de onunla birlikte ilerlemesiydi, sonunda Ovour eve gelmişti ama evde hiç ışık yoktu.
"Her halde eve gelmediler yada uyudular." Diye söylenen Ovour kapıyı açmak için ellerini kullandığında Ashley dengesini sağlayamayıp yere düştü.
Çıkan sesle arkasını dönen Ovour, Ashley'ide peşinden getirdiğinin farkına vardı.
Ama zihni hala şarabın etkisinde olduğu için onu da eve alarak kendi odasına yöneldi, en azından annesi onu görürse vereceği tepki zihninin bir yanında dururken bir yandan da babasından yardım alacağı düşüncesi aklına yer etti.
Bu düşünce ona sağlam bir güvence sağlarken kucağında ki Ashley'i yavaşça yatağına yatırdı ve ardından boş kalan kısmada kendi kıvrılıp yattı.
Saatler akıp geçerken ay yerini güneşe bırakmıştı, kutlamalar ve eğlenceler hala devam ederken gözlerini acıyla aralayan Ovour kendini yerde buldu. Fakat o yataktan düştüğünü sanırken duyduğu sele biranda arkasını döndü ve kendi odasında, yatağının üzerinde yatan bir kız vardı.
O kız ise Ovour'a "Sende kisin ve yatağımda ne işin var?" Diye sordu.
Ashley şuan bağırıp çığırmamak için kendisini zor tutuyordu, bu çocuk kimdi? Ne olmuştu? Buraya nasıl gelmişti? Hepsinin Cevabı bu garip makyajlı çocuk taydı.
Ovour ise bu kızı yüzündeki makyajdan ve kafasında ki peruktan çıkarmasa da o sesi tanımıştı.
"Aaashleyy!!! Bu sseen misinn?"
"Oovourr!!!" Dün geceyi düşünmeye çalışırken baş ağrısı yine kendini belli etti.
"Aama ben neredeyimm? Vee yüzündeki makyaj ve yeşil öpücük izleri de nediir?" Demeyi başardı.
Ovour ise içine düştüğü durumun henüz tam farkında değildi ve "Ya senin suratın ve dudaklarında ki yeşil boyanın anlamı var mı?"
İkisi de kendi görünüşlerini birbirlerine sorarken birden zihinlerine bir yıldırım düştü ve yeşil dudaklar, yeşil öpücük izleri. Benzer düşünceleri akıllarından geçiren Ovour ve Ashley duvarda asılı olan boy aynasının karşısına geçtiler.
Bu sırada yukarıda ki gürültü patırtı ve çekişme seslerini duyan Lunel ve Carol gözlerini tavana diktiler, ama yüzlerinde ki ifade her şeyin farkına da olduklarının bir göstergesi gibiydi.
"Tatlım sen mi çağırırsın ben mi?" Luel çayını yudumlarken sormuştu.
Caro ise "Zahmet etme." Dedikten sonra, "SİZ İKİNİZ DERHAL AŞAĞI İNİN!!!" Carol'un bağırışı evde yankılanırken Ovour şimdiden soğuk terler döküyordu ve annesinin daha fazla kızmasını istemediği için Ashley'in elini tutarak hızlıca mutfağa indiler.
Lunel kahvaltısını yaparken Carol kollarını göğüsün de birleştirmiş Ovour ve Ashley'e bakıyordu.
Ovour ise mutfağa gelir gelmez ilk babasına bakmıştı ama şuan tüm kontrolün annesinde olduğunu anlaması çok kısa sürmüştü.
Şu an ikisininde başı yerdeydi, Carol ikisini de iyice süzdükten sonra, "Ovour iyi bir bahanen var mı? Yoksa direk olarak benim mi söze girmemi istersin?"
'Ne zaman geldiler? Nasıl gördüler?' Gibi sorular bir yandan akılını kurcalarken nasıl bu işin altından kalkacağını düşünüyordu, o an beynini yaşamı boyunca hiç bu kadar aktif kullanmamıştı.
Bir anda beliren yalanlar ve sonuçları Ovour'un zihninde o kadar hızlı oynuyor ki o bile hangisini seçeceğini bilmiyordu ama tüm fikirlerin, yalanların, bahanelerin nasıl söyleniyorsa artık hepsinin kesiştiği tek nokta Ashley'di.
Bu yüzden hem onu kurtarmalı hemde kendi postunu kurtarmak için en güvenli yola başvurmaktan başaka çaresi yoktu, annesinin gözüne bakarak göğüsünü dik tutu ve Ashley'in elini tutarak;
"BİZ SEVGİLİYİZ!" Dedi.
Bu sırada Ashley içinde olduğu zihin karmaşasından çıkarak Ovour'a baktı.
Carol ise bunu duymayı bekliyormuş gibi hafiften gülümsedi ve, "Pekal bu oldukça mantıklı bir cevap, hatta bir ilişkinin olması beni mutlu bile ettiğini söyleyebilirim ama şu kılığınızın ve dün geceki halinizin açıklaması var mı?"
Şimdi ne yapacaktı! Anne şarap mı içtim diyecekti. Bu belli ki annesinin onu itiraf etmesi için yönelttiği tek gerçeklikti.
Ama hiç beklenmeyen kişiden bir cevap gelmişti.
"Şeey!! doğrusu şu ki dün danstan sonra yorulmuştuk ve bir ağacın altında dinlendik ardından ben serinlememiz için içecek almaya gittim ve imparatorluğun dağıtığı bedava şaraplardan 2 testi aldım. O anın etkisiyle ben biraz fazla içtim ve sarhoş oldum, Ovour ise testinin yarsını içti ama ilk kez içtiği için ise o da sarhoş oldu ve biz o halde eğlenmeye o kadar kendimizi kaptırdık ki yaptıklarımızı hatırlamaya çalışınca bile başım dönüyor." Eğer yüzünde makyaj olmasaydı şuan herkes Ashley'in utanmıştı yüz ifadesini rahatlıkla görebiliyor olurdu.
Lunel sessizce kahvaltıya devam ederken bir yandan da önünde gerçekleşen olayları izliyordu.
"Bu durumda şu halinizin nedeni kısmen sensin tabi oğlumu da haklı bulmuyorum, fakat buraya kadar tamam ama bu kız sarhoş, evimizi bilmiyor ve sen Ovour onu odana ve yatağına yatırırken aklın neredeydi. Tabi seni buraya bu kız taşımadıysa."
Ashley, Carol'un sözüyle ne ima ettiğini az çok anlamıştı ve bu durum onu hayatında hiç utanmadığı kadar utandırmıştı, ama o Carol'un dediği şey yüzünden değil tıpkı o ima ettiği kadınlar gibi gözüktüğü ve kendisini hatalı gördüğü için utanıyordu.
Ovour da onun çok utandığını hissetti ki, "Anne onun adı Ashley ve onu ben getirdim yani farkında olmayaraktan getirdim."
Carol oğlunun ne demek istediğini pek anlayamadığı için eşine bakmıştı.
Lunel ise "Kısacası tatlım muhtemelen kol kola yürüyorlardı ve oğlumuz evin yolunu bir şekilde bulup eve yönelmiş fakat Ashley'i bir süreliğine unutmuş."
"Bu doğrumu Ovour?"
"Evet anne hatta kapıyı açmak için ellerimi kullandığımdan Ashley yere düşmüştü sonra onu kaldırıp odama taşıdım ve uyuyup kalmışız."
Carol bir süre daha düşündükten sonra, "Pekala bir süreliğine bu konuyu kapatıyorum ama Ovour sakın paçayı kurtardığını sanma, şimdi sen masaya otur. Ashley sen de benimle gel banyoyu hazırlayalım ve üzerine uyacak birkaç giysi bakalım."
Ashley sessizce Carolu takip ederken Ovour ise sonunda rahat bir nefes almıştı.
"Evlat epey hızlı çıktın bu yaşta odana kız attığına göre artık rahat durmazsın değil mi?" Lunel oğlunun yüz ifadesinden doğru noktaya parmak bastığını anlamıştı.
Ovour ise babasıyla uğraşırsa bunun sonucunda kaybedeceğini bildiği için sessizce bekledi ve dün gece yaşananları hatırlamaya çalıştı, bu sırada biraz baş ağrısı çekse de yavaşça tüm geceyi zihninde tekrar canlandırıyordu.
Şarabı içtikten sonra yaşananları tek tek hatırlıyordu ve o bu hatıralarla ilgilenirken yarım saat geçmişti bile Ashley banyosunu yapmış ve Carol ona küçük gelen kışlık kıyafetlerini giyip mutfağa inmişti.
Ama ne o Ovour'a ne de Ovour ona baktı çünkü dün gece yaşadıkları şeyin çoğunu hatırlamışlardı, Ovour da banyo yapıp yeni giysiler giydikten sonra mutfağa inmişti.
Lunel görevine gitmiş mutfakta sadece Carol ve Ashley vardı.
"Ovour sende kahvaltıya katıl çeyrek finalin başlamasına 2 saatten az vakit var."
Boş bir sandalyeyi çektiği gibi üzerine oturup kahvaltıya başladı ama göz ucuyla çaprazında kahvaltı yapan Ashley'e bakıyordu, sonuçta sarhoş olduktan sonra Ashley'i öpen kendisiydi bundan sonra ise çılgınca eğlenceleri başlayıp devam etmişlerdi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..