Ovour'un mücadelesini izleyen Ashley vücudunu saran sıcaklığı ve hızla atan kalp atışını durduramıyordu, ama inkarda etmiyordu;
Çünkü daha önce hiçbir erkeğe karşı hisetmediği duyguları ve düşünceleri Ovour'a karşı hissediyordu.
Daha ilk kez av sırasında onu tanımaya başlasa bile duruşu, tavırları, düşünme yetisi, soğuk kanlılığı gibi bir çok konuda Ashley'i etkilemeye başarmıştı.
Hele ki ailesi dışında kokladığı ilk erkek o bile sayılırdı en azından kıyafetine sindiği kokusu kadar ama yinede o koku Ashley'in kokusuna baskın gelmişti.
Bunun yanı sıra dün geceki yaşadıkları da eklenince Ovour'a karşı bilinç altından yükselen bir sevgi kıvılcımı vardı ve bu kıvılcım her saniye büyürken Ashley ne yapacağını bilmiyordu.
O bu tarz düşüncelere dalmışken mücadeleler tüm coşkusu ve hızıyla devam ediyordu.
Yarım saat sonra ise;
Çeyrek final mücadeleleri sona erdiğinde ise kalan 12 kişi ise tekrar sahada toplandıktan sonra turnuvaya bir süre ara verilmişti, bu arayla birlikte ihtiyaçlarını gidermek için hareketlenen seyirciler ve fırsat kollayan satıcılar ellerindeki yiyecek ve içecekleri gümüşe çevirmek için arananın dışında ve içinde satışlara başlamışlardı.
Ve tabi ki de çeyrek final için kaçak bahis oynayan kişilerde kazandıkları gümüş ve altınları alıp bir sonraki gözde savaşçılara yatırmak için birbirleriyle savaşıyorlardı.
Kalan 12 kişi ise kendileri için hazırlanan özel dinlenme odalarına çekilerek bir sonraki tur için enerjilerini toplamaya çalışıyorlardı.
Bu sırada Ovour'un zihni hala karmaşa içindeydi, sırf bu yüzden göğüsüne yediği sert bir yumrukla kalmıştı. Revire gidip şifacıya gösterse bile iyileşmesi için en azından bir haftaya ihtiyaç vardı.
Aynı şekilde bu sorun diğer 11 kişi içinde geçerliydi her birini mevcut birkaç yarası vardı ve krem, hap, tütsü, macun, öz ezmesi, bitki gibi şifalı maddelerle acılarını azda olsa dindirmeye çalışıyorlardı.
Rink ise kalan 12 kişiyi nasıl eşleştireceğini kıdemliler ve görevli kişiler ile tartışıyordu ama bu tartışma pek verimli geçtiği söylenemezdi, çünkü 2 fikir arsında ayrıma düşmüşlerdi.
İlk fikir ağır yaralıları belirleyip daha sağlam olanların karşılarına çıkarmaktı.
Fakat bu fikir görünüşte adil olmasa da zayıfları yok ederek güçlüleri öne çıkarmak için en uygun yoldu ve bir nevi hayatın ta kendisiydi.
Ama diğer fikir ise eşit bir savaştı, bu şekilde adayların iyi ve kötü yönlerini karşı karşıya getirerek kendi zayıflıklarını ile güçlü yönlerini belirlemesi açısından en uygun yöntemdi.
Bu sayede savaş sırasında tecrübe kazanıp, hatasının farkına varması isteniyordu.
Fakat ikinci fikri savunmayan kişiler, "Potansiyeli olmayan zayıflar tecrübe kazansa ne olur ki her halükarda zayıf kalacaklar, bu yüzden gözlerimizi hala sağlam olan kişilere çevirmeliyiz."
Bu görüşü desteklemeyen birisi ise, "Güçlenme fırsattı vermediğimiz bu gençler yarın nasıl olacakta bu kuşağı, imparatorluğu, klanını, ailesini savunacak. Bu gençler ana klanın değersiz dediği gençler olabilirler ama yinede bu gençler ana klana bağlı dış klanın birer parçasıdır."
Yaşlı adamın sözleri pek çok kişiyi hatta Rink'i bile etkilemeyi başarmıştı.
Yaşlı adam nefeslen dikten sonra devam ederek. "Bu gençler ne olduğu beli olayan bir krallıkta ki ana klanının uzantısı olan başka bir klandan gelmediler, bizler nasıl olur da onları eğitmeden onlardan başarı bekleriz, ana klana bağlı olan bu yardımcı klanın gençleri nasıl olur da başları eğik gezer. Onları şimdi eğitmezsek yarın bir gün ölümle karşı karşıya geldikleri zaman başları dik ve gururlu ölmezlerse bu utancı onlar değil onlardan sorumlu olan bizler çekeriz."
Yaşlı adam, atalarının öğretilerine dayalı olan bu konuşmanın sonunda başı hala dik ve lafının arkasında duruyordu.
Bu konuşmanın üzerine başka bir söz söyleyemeyen kalabalı öylece sessizce bekledi.
Ehm! Ehm!
Rink dikkatleri üzerine toplamak için hafifçe öksürdü. "Pekala o zaman kimse karşı çıkmıyorsa kıdemli Yorgen'in fikrini uyguluyoruz." Dedikten sonra masadaki birçok kişi onaylar şekilde başlarını salladıktan sonra adayları güç ve yetenek dengelerine göre ayırmaya başladılar.
Masada bulunan 12 kağıt eşleştikten sonra 6 kağıt olmak üzere çift şekilde üst üste getirdiler.
"Şimdi yarı final adayları da belirlendiğine göre," Masada ki çift kağıtlardan birini alarak "Mücadeleleri başlatmanın zamanı geldi." Dedikten sonra masadan kalktı.
Kısa bir süre sonra yarı finalin başladığını ilan eden Rink ilk mücadele edecek kişilerin ismini okudu.
"Near Ronyg karşısında Sant Royng!"
Açıklamanın ardından sahaya çıkan iki kişi birbirini selamladıktan sonra savaş pozisyonuna geçtiler ve hakemin başlama işaretini beklediler, tabi ki bu kişi turnuvanın ana hakemi olan Sevron'dan başkası değildi.
Sevron ise şarabından bir yudum daha aldıktan sonra "Başla" Diye selendi.
Ses tonu düşük olsa bile enerji katarak sesinin tüm arena çevresinde yankılanmasına imkan sağlamıştı.
İlk mücadelenin ardından gerçekleşen mücadeleler oldukça yavaş ama sürekli saldırı ve savunma odaklı olarak gerçekleşiyordu. Bu durumun en büyük nedeni rakiplerin birbirlerine karşı tam bir üstünlük sağlayamıyor oluşuydu.
Fakat şu anki durumda Teno rakibine karşı büyük bir üstünlüğü vardı, o da karmaşık hareketleri ve saldırılarıydı.
Rakibi ise Teno ile aynı özelliklere sahip olmasına rağmen aldıkları eğitim farklıydı bu yüzden Teno kalan enerjisini salt gücüyle destekleyerek kurnaz saldırılar gerçekleştirse de rakibi ise tam bir muhafız eğiminden geçmişti, bu yüzden kalkan ve mızrağıyla tam bir uyum içerisindeydi ama saldırı gücü ve dayanıklılığı hızla düşüyordu.
Ve rakibi en akıllıca seçimi yaparak tüm gücünü bir saldırıda topladı ama ondan önce davranan Teno kılıcının ucuyla delici bir saldırı gerçekleştirmişti ve bu saldırının sonunda rakibi mızrağını bırakmak zorunda kaldı.
Fakat Ovour'un şansı bu kadar iyi değildi çünkü rakibi olan Andrev onu baskı altına almıştı ama Andrev'in de durumu pek iyi değildi.
İkilinin savaşının başlamasının ardından geçen 3 dakikalık zaman içerisinde baskın taraf hep Andrev olmuştu ama be kadar saldırırsa saldırsın üstünlüğü ele geçirememişti.
Ovour kısa kılıcı ile bir açık arayarak savunmada kalırken Andrev ise sağ elinde ki kılıçla saldırısını sürdürürken sol elinde ki hançer ile sürekli hazırda bekletiyordu.
Ovour bu kez şansına lanet ederken kılıcını çapraz bir şekilde sallayarak Andrev'in bir başka saldırısını daha blokladı.
"Daha ne kadar savunmada kalacaksın görelim!!!" Andrev bir kez daha saldırdı ama Ovour'un bir gözü sürekli o hançer deydi, çünkü göğüsünde o hançerin acısını taşıyordu.
İkili bir kez daha kılıçlarını buluşturduğunda Andrev hançeriyle Ovour'un sol alt boşluğuna saldırdı.
Ovour ise bu saldırıya hazır olduğu için sağ tarafa doğru eğilerek kılıcını Andrev'in hançeriyle karşılaştırdı, Andrev'in kılıcı ise karşı taftan gelen gücün kesilmesiyle birlikte ileri doğru hareketlendi.
Bu kısa anda dengesini kaybeden Andrev sol elinde ki hançerin hakimiyetini kaybetmek zorunda kalmıştı, yere düşen hançeri tekmeleyerek yaklaştıran Ovour ise yerden geri takla atarak Andrev'den uzaklaştı.
Ama hiç durmaksızın birbirlerine tekrar saldırdılar fakat Andrev'in seviyesi Başlangıç alemi 5.Seviyenin zirvesine dayanmışken Ovour Daha yeni 5.Seviyeye geçmişti.
Bu yüzden avantajı önde götüren Andrev saldırılarına durmaksızın devam ediyordu, özellikle de Ovour'un göğüsünden yaralı olduğunu bildiği için saldırıları sıklıkta göğüs bölgesine odaklıydı.
Savaş 15 dakikaya yaklaşınca bu mücadele bir dayanıklılık savaşına dönüşmüştü ve eninde sonunda kazanan kişi Andrev olacağınını bilen Ovour, 'En azından savaş tecrübem gelişir.' Diye düşünürken saldırı şekli ve ayak oyunları sürekli değişti.
Bazen Andrev'in boynuna sağdan, soldan alttan ve üsten olmak üzere tek veya da birleşik saldırılar düzenlerken bazen ise sırtından saldırılar için açıklar aramaya çalıştı.
Ama en sonunda dayanıklık yarışında kaybetti, çünkü gerçekleştirdiği saldırılar ve ayak oyunları için kendini tutmadan saldırmış ve çok hızlı bir şekilde dantianın da ki enerjiyi bitirmişti.
Bu düşüşten yararlanan Andrev bitirici vuruşu gerçekleştirerek Ovour'u soğuk zeminin üzerine yıkmıştı.
Ve artık Ovour sedye üzerinde turnuvaya veda etmişti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..