Mücadelenin ardından sedyeyle revire taşınan Ovour gözlerini, bedeninde yayılan ani bir acı hissiyle araladığında sadece sol gözü parlak sarı tavana baka biliyordu, sağ gözü ise Andrev'in sağlam bir yumruk darbesine maruz kaldığı için ilk önce kızarmış sonra morarmış ve birazcık ta griye çalan bir renge dönmüştü.
Kollarından destek alarak kendini doğrultmaya çalıştı bu sırada onu fark eden şifacı kadın.
"Çocuk tüm enerjini tüketmişsin bu yüzden biraz daha o yatakta yatsan senin yararına olur." Diye uyardı.
Ovour ise "Ne zamandır baygınım?" Diye çevresine bakınırken sordu.
Şifacı kadın başka bir çocukla ilgilenirken, "Yaklaşık olarak 1 saate yakın zamandır."
"Peki ya mücadele."
"Çoktan final turuna geçtiler, bu ilgilendiğim çocukta finalde elenen ilk kişi."
Ovour yatakta baygın yatan kişiye baktı ama şifacı kadın önüne geçtiği için yatakta yatanın yüzünü göremiyordu, bir süre sonrada kendini yatağa bırakan Ovour şifacı kadının kendisine ilaç hazırlamaya gittiği zaman yatakta yatan kişiye baktı.
Ve o kişi Teno'dan başkası değildi!!!
Yüzünde aldığı darbenin izleri kendini belli ederken siyah kazağında birçok kesik ve kan izleri vardı.
Ve Ovour birkaç defa seslenmesine rağmen Teno'dan cevap alamamıştı bunu üzerine ise şifacı kadın Ovour'a "O çocuk kulaklarına yapılan bir saldırıya maruz kalmış." Dedi.
"Durumu nasıl peki?"
"Büyütülecek bir şey değil sadece geçici sağırlık o da birkaç gün sonra geçecektir, muhtemelen. Fakat sana gelirsek ilk önce şunları iç bakalım."
Şifacı kadın yatağın baş yanda ki masaya 2 şişe bırakmıştı Ovour ilk şişeyi alıp içti, saydam ve tatsızdı dışarıdan bakan biri su bile sanabilirdi ama ikinci şişede ki ise koyu sarı, sıvı gibi görünen ama oldukça yoğun ve tuhaf bir kokusu vardı.
"Onu kokla demedim, sadece şişeyi ağzına götür."
Fakat onun düşüncesi bu değildi, "Nedir bu şey?"
"Sarımsı cüce salkım ağacının özü, yaprakları ve çevresindeki humus katanı."
Ovour şişeye haha iyi bakınca irili ufaklı koyu sarı yaprak kalıntısını ve kahverengi parçaları görebiliyordu ve, eğer düşündüğü şey ise "Bu kahverengi parçalar toprak." Dedi.
Şifacı kadın ise bu duruma hiç şaşırmamış gibiydi, "Anlaşılan annen sana iyi öğretmiş ama bir şeyi unutmuş." Dedikten sonra Ovour'un elindeki şişeyi kaptığı gibi onun ağanıza sokmuştu.
"Şimdi uslu bir çocuk ol ve ağaç özünü tamamen bitir daha sonra gidebilirsin."
Şifacı kadın son bir kere daha Teno'ya baktıktan sonra bir başka yaralı çocuğa bakmak için ayrıldı, daha sonra Ovour ağzında ki şişeyi çıkartıp masanın üzerine koydu ve ardından Teno'nun yatağına yaklaştı.
Teno duyma yetisini kaybetmiş bir şekilde gözlerini tavana dikmiş bakıyordu, ta ki bir dokunuşu hissedene kadar.
Ovour dudaklarını oynatıyordu ama Teno onu duyamıyor ve bilinçsiz bir şekilde bağırarak konuşuyordu. "OVOUR SENİ DUYAMIYORUM!!!"
Bu ses odadaki diğer yaralı çocukların ve görevlilerin dikkatini çekmişti bu yüzden anında sesiz olmaları için uyarı almışlardı.
Ovour ona elleriyle ve kulağını göstererek durumunu anlatmayı denedi ama başarısız olunca görevlilerden ödünç aldığı kağıt ile kalemi kullanarak ona durumunu açıkladı, fakat yinede Teno kendi sesini duyamadığı için ses seviyesini pek ayarlayamıyordu.
Onlar bu durumdayken Sevron turnuvanın son maçını bizzat sunmuş ve kazananı özel olarak tebrik etmişti şimdi ise kalabalığa seslenerek;
"Sizler koca bir bütünün parçası ve koca bir ailenin temel taşlarısınız, hepimiz görev ile sorumluluklarının farkında olan Royng klanının birer üyeleriyiz. Bu zamana kadar hepimiz en iyi şekilde ana klana hizmetimizi sunduk ve daha iyisi için çok çabaladık." Sevron'un sözünü kestiği anda birinin başlatığı alkış devasa arenayı birkaç saniyede kapladı.
Kısa bir süre sonra alkış sesleri azalmaya başladığında Sevron sözüne kaldığı yerden devam etti.
"Çok çabaladık fakat bu çabamızı ve emeğimizi kötüye çekmek isteyen kişiler türlü türlü planları uygulayarak birlik ve beraberliğimizi bozmaya çalışıyor ama şunu unutmayın ki bu klanda binlerce kişi, çeşit çeşit insan var. Toplu halde aynı bölgede, aynı sokakta koca bir aile olarak yaşasak bile birbirimizden haberimiz olmayabilir, anlaşmazlıklar, tartışmalar ve kavgalar olabilir ama şunu da unutmayın ki hepimizin soy adı birdir."
"Bu yüzden düşmanlarımız bizim yaptığımız ayrımı yapmaz, soy adın Royng ise onun için sadece öldürülmesi gereken bir hedefisin. İşte bu yüzden her zamankinden daha sıkı ve daha güçlü bir nesil oluşturmalıyız, birlik ve beraberliğimizi sağlamalıyız ki bizleri köle olarak gören düşmanlarımızı haksız çıkartalım."
Arenada coşkulu nidalar ve alkışlar yükselirken Sevron gözünde klanın birlik ve beraberliği artık daha iyiye gideceğini görüyordu.
Bu konuşma anında Rink parşömene kabaca bir sıralama listesi hazırlatmış ve turnuva ödüllerini de hazırlattıktan görevliler eşliğinde Sevron'nun yanına gitmişti.
Sevron ise konuşmasının ardından tekrar yerine geçmiş ve etrafındaki klan yetkilileri, yaşlıları gibi kişilerden gelen tebrikleri içtenlikle kabul edip duruyordu.
Rink'te bu tebrikleşme gurubuna katılarak önüne gelen her kesi tebrik ederek klan liderine doğru yol almaya çalışıyordu ama derken yaşlı bir adam;
"Ahh Rink sonunda buraya gelebildin!" Yaşlı adam Rink'i iyice süzdükten sonra.
"Bu görevi başarıyla tamamlayacağını biliyordum seni yardımcı hakem yapmam doğru bir kararmış evlat aferin."
Rink yaşlı adamın önünce eğilerek, "Bu güzel sözleriniz için teşekkür ederim Kıdemli Duhu ama tebrik edilmesi gereken siz ve sizin gibiler dir, bunca zaman biz gençlere yol gösterdiğiniz için minnettarım."
Bir kaç tane daha karşılıklı tebrikleşmeden sonra Rink sonunda klan lideriyle buluşup amacına ulaşmıştı.
Sevron ise elindeki listeyi son bir kere daha inceledikten sonra yerinden kalkıp yavaş adımlara herkesin onu görebileceği kürsüye çıkmıştı, onu gören birçok kişi konuşmayı, gülmeyi ve benzeri şeyleri bırakarak ona bakmaya başlamışları ve kısa bir süre sonra tüm arenanın gözü tek bir noktada toplanmıştı.
O kişi Sevron'un ta kendisiydi.
"Bu turnuva atalarımızdan bizlere aktarılan bir sorumluluk ve bir gelenekti şimdi bu geleneğin sonuna geldik, elimde tutuğum bu parşömende gençlerimizin çabaları yer alıyor ve tabi ki de bu çabaların ödülleri ama her şeyin bir sırası olduğu gibi bununda bir zamanı var. Şimdi sizden tek isteğim gönlünüzce vakit geçirmenizdir, ödüller ise bu gece dilek fenerlerini geçidi başlanmadan klan meydanında yapılacaktır."
Sevron'un açıklamasından sonra kalabalık yavaşça dağılırken Ovour ve Teno arenadan ayrılmışlardı bile.
Ama onların aileleri ise şu anda insan seline kapılmış sürükleniyordu.
Lunel eşini kendine yakın tutarak ilerlemeye çalışıyordu, Fabio ve eşi ise bir köşede beklemeyi seçip ortalık sakinleştikten sonra oğullarını bulmaya gideceklerdi.
Ovour'da bu düşüncede olduğu için kalabalıktan uzak ama çevreyi görebilecek kadar yüksek bir yapıya çıkarak ailesini ve Fabio'yu arıyordu.
Yüzlerce insanın geçtiği bir yolda ailesini bulma ihtimali çok az olsa da güvendiği bir şey vardı, yani babasının gümüş tören zırhı.
Fakat yinede bu ihtimal de çok yüksek değildi çünkü tören zırhı giyen birçok asker vardı. Ama Ovour'un gözlediği yer kedilerinin çıktığı kapıydı, eğer ailesi onu bulmak isterse geleceği ilk yer o kapıydı ve Ovour'da buna güveniyordu.
Kalabalık yavaşça azalmaya başlarken bir çok aile çocuklarıyla buluşmak için o kapının önünde toplandı ama ne Ovour'un ailesi nede Teno'nun ailesi ortalıkta yoktu ve tabi bir kaç tanede yanlış tahminde de bulunmuştu.
Fakat bir süre sonra kalabalığın içinden çıkan gümüş zırhı bir adam ve yanında mor bir elbise giyen kadın Ovour'un görüş alanına girmişti.
"Lunel oğlumuzun burada olacağından emin misin?"
"Aç, yoğun ve yaralı muhtemelen buralarda bir yerdedir."
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..