Ovour onu etrafta arayan ailesine doğru ilerledi ve onlara yaklaştıktan sonra ise "Anne, baba." Diye seslendi.
Onun sesini duyan Carol oğluna doğru ilerleyip sıkıca sarıldı.
Ovour'un morarmış, şişkin yüzü ve kıyafetlerindeki kesiklerde kuruyan kan lekesi Carol'u çok endişelendirmişti.
Ama Ovour annesinin kendisine sarılmasına izin verse de artık hafiften canı acımaya başlamıştı çünkü Carol'un temas ettiği yerler ya kesik yada morarıktı.
"Anne çok sıkıyorsun." Diye seslense de Carol'un Ovour'u bırakmaya niyetti yok gibiydi ama Lunel elini eşinin omzuna koyarak;
"Carol onu biraz daha sıkarsan yaraları bir daha açılacak."
Bunun üzerene onu bırakan Carol yaşlı gözlerle oğlunu baştan aşağıya süzdü ve göz yaşlarını silerek, "Pekala Ovour şimdi birlikte eve gidip yaralarınla ilgilenebileceğiz tamam mı?"
"Anne oradaki şifacı kadın zaten yaralarımla ilgilendi."
"Hıh! Bana o bilmiş Doroti'yi savunma, ayrıca başka yarlı çocuklar olduğu için sadece önemli yerleri tedavi etmiştir, şöyle bakınca kolun da ve bacağındaki kesikler hala açık."
"Ama ann...'" Tam Ovour başka bir şey derken babası araya girdi ve "Annenin sözünü dinle Ovour." Dedi.
Tüm bunların üzerine de Ovour'un kabul etmekten başka çaresi yoktu.
"Tamam anne dediğin gibi olsun ama Teno'yu ne yapalım, kulağından darbe aldığı için geçici sağırlık yaşıyormuş. Ayrıca henüz anne ve babasını bulamadık."
Carol gözlerini Teno'ya çevirerek ona yaklaştı ve kulağını incelemeye başladı, bir süre sonra ise "Tamam onuda eve götürelim." Diye gülümseyerek söyledi.
"İyide anne sizin beni aradığınız gibi onu da ailesi arıyordur."
Carol bir süre düşündükten sonra eşine bakarak gülümsedi ve "Lunel burada kalıp onun ailesini beklesin bizde eve gidelim."
Bu fikri söyledikten sonra Ovour'un eli kolu bağlanmıştı, Lunel ise plana dahil olduğu için kendisine sövse de reddedemeyeceğini biliyordu ama yinede eşinin eve gitmesi onun içini rahatlatmıştı, sonuçta Carol hamileydi ve Lunel her an onun yanında olamazdı.
Mevsimin kış olması bir yana karlı, soğuk, buz tutmuş yollar ve bunca kalabalık içinde Carol için endişeleniyordu.
"O zaman ben buradayım ve Ovour annene dikkat et!" Lunel son uyarısını da yaptıktan sonra Ovour kafasını sallayarak onayladı.
Carol bu duruma homurdansa da bir yandan da önemsendiği için sevinip, mutlu olmuştu.
Onlar eve doğru yola çıktılarında Lunel bir süre arkalarından baktıktan sonra Teno'nun ailesini aramak için çevreye bakınmaya başladı.
Bu sırada kalabalıktan kurtulan Teno'nun ailesi çıkışa doğru ilerliyordu, Teno ise çoktan arenadan uzaklaşmaya başlamıştı bile.
Yol boyunca hiçbir konuşmaya dahil olmayan Teno öylece sağa, sola bakıp bağırıyordu sadece, Carol ve Ovour ise turnuva hakkında konuşuyorlardı.
Fakat Ovour bu konu hakkında pek istekli değildi ama annesi bunu bildiği halde küçük oğlunun bu olumsuz duygu ve düşünceleri içinde tutmasını istemediği için onu zorlamaya devam ediyordu.
"Peki kaçıncı olduğunun veya da ne ödül alacağını biliyor musun?"
Ovour her ne kadar isteksiz olsa da eğer ki cevap vermese annesinin başka sorularda soracağını bildiği için ufak tefek cevaplar vermeye başlamıştı. "Yarı finale kaldım ama sıralamanın yada ödüllerin ne şekilde dağıtılacağını bilmiyorum."
"Tamam ama bu kadar somurtma hem sıralaman ve ödülün ne olursa olsun ben sana harika yemekler yapacağım, ayrıca orada çok iyi mücadele ettin. Her ne kadar gözlerim yaşlı olduğu için net göremesem de bana babanın gençliğini hatırlattın."
Ovour'un son günlerde öğrendiği ve merak ettiği pek çok şey olsa da şuanda aklına takılan tek soru;
"Anne babamda bu gibi bir turnuvaya katıldı mı?"
Bir süre annesine bakan Ovour onun tuhaf bir şekilde gülümsemesine bir anlam veremedi ve tam ona seslenecekken Carol, "Evet baban birçok turnuvaya katıldı ama ilk katıldığı turnuva seninkiyle aynıydı ve o zamanlar baban hala benim peşimde koşuyordu."
Ovour annesinin son sözlerini umursamasa da babasıyla olan kısım ilgisini çekmişti. "Peki babam kaçıncı oldu?"
"Aslında Lunel gençken senin şuan ki halin kadar bile değildi, yani biraz şey gibiydi nasıl desem eeeh hayattan zevk almayı düşünen insanlar gibiydi, bu yüzde turnuvaya bile katılmak istemedi ama bunun sonucunda babasından dayak yemişti.
Tabi bu yüzden onunla dalga geçmiştim fakat eğer turnuvaya katılırsa onu öpeceğimi de söyleştim ve hemen ardından da fırsatçı Lunel eğer birinci olursa ona bir şans tanımamı istedi. Bende kabul ettim, o günden sonra Lunel büyük bir istekle turnuva için antrenmanlara başladı ve hiç ummadığım şekilde birinci olup ilk öpücüğünü aldı, sonrasında ise ilişimiz başlamış oldu."
"Demek ki babam hiç ummadığın bir şekilde kazanıp seni elde etti ve umulmadık şekilde ben doğdum öylemi?"
"Seen! Seni küçük Lunel ben senin annenim bu yüzden beni utandırmayı kes." Carol küçük oğlunun büyüyerek tıpkı babası gibi her fırsatta kendisini utandırmaya çalışmasından nefret ediyordu ama yinede tuhaf bir şekilde bu hoşuna gidiyordu, tabi bunu Lunel'in ve Ovour'un bilmesine gerek yoktu.
Ovour için ise bu durum hem onu mutlu ediyor hemde annesinin verdiği tepkiler hoşuna gidiyordu, çocukluğundan beri anne ile babasının maceralarını dinledi ve babasının nasıl annesini birkaç kelimeyle utandıracağını, aynı zamanda da;
"Biliyorum bu yüzden seni seviyorum anne." Gibi sözlerle de annesini mutlu edebiliyordu.
Yol boynuca hiçbir şeyle ilgilenmeyen Teno aynı zamanda sohbet ederek gelen Ovour ve Carol kalabalıktan, eğlenceden ve olabildiğince kar ile buz kaplı yollardan uzak durarak sonun da evlerine varmışlardı.
Bu sırada bir süredir hapşıran Lunel üşüttüğünü düşündü ama oldukça da iyi hissediyordu bu yüzden sözüne devam ederek, Teno'nun ailesine durumu anlattıktan sonra görevine kaldığı yerden devam etti.
Fabio ve Eleta ise oğullarının bulunduğu eve doğru yola çıkmışlardı.
Teno ise şu anda sıcak su dolu küvetin içinde Ovour'la birlikte banyo yapıyordu, tabi Ovour bu durumdan pek memnun olmasa da annesi söylediği için kabul etmişti ve bir süre sonra bu durumun o kadar kötü olmadığını düşünerek rahatına bakmaya başladı.
Carol ise ikisini banyoya soktuktan sonra bu evde yatak odasından sonra en sevdiği odada yani kendine ait eşyaların, malzemelerin, kitapların, bitkilerin ve ilaç, hap, kesik macunu gibi birçok sağlık ile ilgili şeylerle dolu olan çalışma odasında ihtiyacı olduğu her şeyi masanın üzerine hazır etti, son kontrollerinden sonra ise hepsini alarak oğlunun odasına gitti ve iki banyo havlusu aldıktan sonra hemen banyoya yöneldi.
Geniş küvetin içinde sıcak suyun tadını çıkaran Ovour ile Teno ne tür bir ödül alacaklarını tartışırken birden banyonun sürgülü kapısı açılarak banyodaki tüm buhar kapıdan çıkarken o buraların arasından Carol içeri girdi.
Bu durumun karşısında şaşıran ve utanan ikili suyun içinde saklamaya çalışırken;
"Aannee baanyooda olduuğumuzzu biiliyorssun needennn içerii girdin kii?"
"Eeevet!!!"
Teno da ona hak verse de Carol onların bu hallerine gülüp geçti ve "Siz çocuklar bu duruma fazla tepki veriyorsunuz." Dedikten sonra Teno'yu kolundan tutuğu gibi küvetin içinden çıkardı ve getirdiği havlulardan birini üzerine attı.
Teno ve annesi banyoyu terk etikten sonra yalnız kalan Ovour bedenini tamamen suya sokup öylece kaldı.
Bu sırada Teno'yu oğlunun odasına getiren Carol, Teno'nun çıplak vücudunu baştan aşağı inceledi ve gözlemlerini sonucunda birkaç malzeme ve ilaçı hazırlamak için başka tarafa dönmüştü, Teno ise tamamen kızarmış bir şekilde elleriyle ön tarafını gizlemeye çalışıyordu çünkü şuanda Carol'un görmesini istemediği şeyler gerçekleşiyordu.
Sonunda üzerinde ki bakışlar başka yöne döndüğünde yerdeki havluyu alarak vücuduna sardı.
Carol ise ihtiyacı olanları hazırladıktan sonra Teno'ya dönerek onu Ovour'un yatağına yatırdı ama gerçekte Teno ona direnmişti ama bu direniş pek bir işe yaramadığı için son kalan erkeklik gururunu da kaybetmişti ve kendini bırakarak Carol'un yaraları ve kulağı ile ilgilenmesi için beklemişti
Her şeyin sonunda Carol'un çalışma odasını değilde oğlunun odasını seçmenin tek nedeni çalışma odasında bir yatağın olmamasıydı.
Ve Teno şuanda tedavi olurken sonunda anne ve babası evin önüne gelmişlerdi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..