Krater gölünden epeyce bir uzakta olan Ovour ağır adımlarla Ashley'in karda açtığı izlerin üzerinden ilerliyordu fakat ne Ashley'i görebilmiş ne de onu görse ne söyleyeceğini bilmiyor bir haldeydi.
Ve bu şekilde yürümeye devam etti...
Yaklaşık 10 dakika kadar ilerledikten sonra artık ne gölü nede araç konvoyunu görebiliyordu, etrafı tamamen ağaç ve karla kaplıydı.
"Bu kadar ilerlememe rağmen hala onu göremedim, ne kadar uzağa gidebilir ki?" Diye söylendi.
Çünkü yer yer kar yüksekliği Ovour'dan bile daha yüksekti.
Ayrıca üzerinde ki zırh ile karı yararak ilerlemek daha zordu. Yine de o etrafına bakınarak ilerlemesini sürdürdü ta ki anlam veremediği bir his ortaya çıkana kadar.
Bu his soğuk ve ürperticiydi.
Ovour kendini savunmaya alırken elinde çok amaçlı kesici aleti ortaya çıktı ve hızlıca onu balta şekline soktup çevresinde farklı olan her ayrıntıyı incelemeye başladı ama ona bu hissi yaşatanın ne olduğunu fark edemedi.
Ashley'in ayak izlerine baktığında ise daha da tedirgin oldu fakat yavaş adımlarla ilerlemesini sürdürürken ansızın karların içinden fırlayan bir figür Ovour'u da beraberinde sürükleyerek karların içinde kayboldular.
Baltanın sapını bırakan Ovour sağ dizi ile üzerine basan ve eli ile de ağzını kapayan Ashley'e baka kaldı. Fakat o ise doğruca ağaçların arasında kurduğu tuzağa bakıyordu ve Ovour'a sesiz olmasını işaret ederek onu serbest bıraktı.
'Bu tehlikeliydi!' Diye düşünen Ovour sessizce onun baktığı yöne baktı.
Ama her şeyin benzer olduğu alanda dikkatini çeken tek şey iri ve iğne yapraklı bir ağacın gövdesinde bulunan oyuk ve çevresinde örülmüş misineler olmuştu.
'Ashley'ne yakalamayı umuyor acaba?' Aklıdan geçirse de sessizce beklemeyi sürdürdü.
Bu uzun ve sesiz bekleyişin sonunda ise kalın beyaz tüylü bir kemirgen ağaca tırmanmaya başladı, kısa süre içerisinde kovuğa ulaştı ve tam küçük pençelerini ileri uzatacakken kovuğun etrafında örülü olan misine açılarak beyaz kemirgeni bağladı.
Rahat bir nefes veren Ashley tuzağa düşmüş kemirgene doğru ilerlereken Ovour'da hemen arkasından ilerliyordu.
2 kişinin kendine yaklaştığını fark eden kemirgen misinelerden kurtulmak için daha fazla çabalamaya başladı fakat gösterdiği tüm çaba misinenin daha fazla sıkışarak postunun kesilmesine neden oldu. Kemirgenin son çırpınışlarına aldırmayan Ashley ise elinde hazır bulundurduğu balatayı kemirgene savurdu ve oracıkta kafasını bedeninden ayırdı.
Bu olayı gören Ovour ise ilk olrak tedirgin olsa bile hayatta kalmak için yapması gerekenin bu olduğunun farkındaydı ama bu duruma alışması zordu.
Kemirgeni alan Ashley, Ovour'a dönerek "İsteresen birlikte yiyebiliriz?" Diye sorduktan sonra yanından geçip gitti.
Ovour'da peşinden giderken, "O kemirgenin ne olduğunu biliyor musun?"
"Hhmm tek bildiğim tombul bir kemirgen olduğu." Kemirgeni sallayaraktan yoluna devam etti ve birkaç dakikalık yürüşün ardından konvoy ve Krater gölü gözüktü.
"Ben postunu soyup yiyebileceğimiz kısımları hazırlarken sen sakin bir yerde ateş yak."
"Aaa Tamam." Diyen Ovour onun çok garip davrandığını hissetmişti ama çok üzerinde durmayaraktan ateş için sakin bir yer ile kuru dallar aramaya koyuldu ve çok geçmeden ateşi yakmayı başardı.
Ateş basında ısınan Ovour "İlk kez bu şekilde bir ateş yakmama rağmen oldukça başarılı ve sıcak." Diye kendince söylenirken Ashley'de kemirgenin postuna sarılı et parçaları ile onun karşısına oturdu.
Ve eline aldığı kutu ağaç dalı ile yanan daları, közleri birbirinden ayırdıktan sonra etleri o közlerin üztüne yerleştirip Ovour'a baktı.
"En son ki buluşmamızda öylece ayrıldığım için özürdilerim." Dedi, yanakları biraz kızararaktan.
"Yok yok benim için hiç önemli değildi yani birden bire ayrılman..."
Közde kemirgenin etleri kızarırken Ovour ile Ashley ise birbirlerini yoklayaraktan üstü kapalı konuşmalarına devam ediyorlardı.
Bu sırada Krater gölünün çevresinde dumanlar yükselmeye başlamıştı.
Tabi bu avdan başarısız ve aç kalan pek çok genç olsa da hala devam eden kişilerde bulunuyordu. Yada Teno gibi yolda tanıştığı kişilerin avlarına ortak olan kişilerde vardı, sonuçta ana mesele karın doyurmaktı avlayaraktan veya da başkasının avından pay alarak karın doyurmak yasak değildi.
At aracı konvoyonun en önünde bulunan at aracında ise Eğitmen Tark ve 5 yardımcı eğitmen ile gençlerin neler yaptığını izliyorlardı.
"Kaptan belkide herkes kendi avını yaklamasını söylemeliydik." Düşüncesini paylaşan Roger avlanmadan karnını doyuran kişilere baktı.
Egitmen Tark ise "Söylediklerinde haklılık payı olsa bile bu da bir eğitim sayılır, avlanan ve avlanandan karnını doyuran yoluna devam edebilir fakat hem avlanamayan hem de başklarından karnını doyuramayan için iki seçenek vardır. Ya gider ya kalır!" Dedikten sonra gölden su içen birkaç kişiye baktı.
Karater gölü etafında gençler zaman geçirirken gökyüzünü kara bulutlar tekrardan sardı, hemen ardından ise kuzeyden sert esmeye başlayan rüzgar kar taneciklerini savurmaya başladı.
Ovour ile Ashley ise ateş basında daha da yakınlaşmış ve son görüşmelerinin üzerinden geçen 1 ayı tamamen konuşup bir keneara bıraktılar, ama artık konuşmakarının sonuna gelmek zorundaydılar çünki esen rüzgar karşısında yanan ateş bile sönmek üzereydi.
"Hadi gidelim." Ashley'in elini kavrayan Ovour at arabasına doğru ilerlemeye başladı ve onlar gibi diğer gençler de ata araçlarına yönelmişti, dışarda olmaktansa sıcak araçlarının içinde olmayı tercih ettikleri çok açıktı.
4 yardımcı eğitmen gençleri araçlarına yönlendirirken aralarında konuşuyorlardı.
"Eğer hava koşuları kötü olmasaydı saatlarce bu göl çevresinde kalabilirdik." Dedi Isabel.
Ona kulak veren Bacon ise "Böylesi daha iyi oldu." Diyerek çevresine bakındı.
"Tüm gençlerin toplandığından emin olun sonra yola çıkacağız." Diye onları uyaran Pug gelen gençleri bir araya topluyordu.
"Hey Pug bu çocukların yarı yarıya ölme ihtimalleri olduğunu duymuştum." Konuşan Arser, Pug'a baktı.
"Öyle olsa bile bu eğitim sırasında geçerli ve daha eğitim alanına bile ulaşmadık."
"Fakat Kaptan Tark bize şu anada bile eğitimde olduklarını söyledi, bu yüzden düşünüyorum da umarım başlarına kötü birşeyler gelmez." Diye öylece cevap verdi.
Tabi yardımcı eğitmenlerin arsında geçen konuşmaya kulak misfiri olan gençler kendileri için belirlenen ölme oranını öğrenen bazı gençlerin cesareti şimdiden zayıfladı. Bu gençlerin en büyüğü 10 yaşında iken en küçüğü 8 yaşına girmişti, her biri iyi eğitilmiş soylu çocuklarından aşağı kalır yönleri yoktu ve güçlü bir klanın üyesi olaraktan pekçok ayrıcalığa sahiplerdi.
Her biri bu eğitimin anlamını ve önemini çok iyi biliyordu, mutlak güç en değerli varlığı onlara sağlayacaktı.
Fakat bu gücün kolaylıkla kazanılmayacağını da biliyorlardı bu yüzden kendilerini acı ve tehkikeli eğitimlere hazırlamışlardı ama yarı yarıya ölüm oranı hiçbirinin aklından geçmemişti.
Bu ölüm oranı gençlerin arasında kulaktan kulağa geçerken sonunda 42 kişilik gurup Eğitmen Pug'un önünde toplanmış ve böylelikle araç konvoyu güneş batmadan yola çıkmışlardı.
Aradan geçen 3 günün ardından ise araç konvoyu gece vakti Derin çam ormanına giriş yapmıştı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..