.....
Güneş Batıya dönmeye başlarken, gökyüzünde parça parça savrulan bulutlar yavaş bir şekilde bir araya gelerek, daha koyu renklere bürünmeye başladı ve artık kar taneleri gökyüzünden süzülmeye başlamıştı.
Bu kar taneleri anlık beliren ve belkide Kış aylarının son anlarını yaşatan doğa olaylarıydı.
Çeşitli kar taneleri toprağın, ağaçların, bitkilerin, kayaların ve daha bir çoğunun üzerine yağıyordu.
Fakat öyle yerler vardı ki değil yüzlercesi, binlercesi yağsa bile yeryüzüne ulaşamazdı.
Ovour ile Arser öyle bir yerdeydi...
Kar taneleri usulca süzüldüğü sırada küçük göletlerin yakınına savrulduğu an yok olup gidiyordu, soğuk esen rüzgarlar göllerin üzerinde esereken sıcak meltem rüzgarlarına dönüşüyordu.
Göletin etrafında boy gösteren çeşit çeşit bitki ve çiçekler narin yaprakları ile kokularını serbest bırakmışlardı.
Yeni tecrübeleri kucaklayan Ovour ise doğayla uyum sağlayan ama bir o kadarda farklı bir bölgedeydi.
"Nasıl, Ovour? Bir şeyler hissediyor musun?" Kulaklarına gelen melodi gibi bir sese kapılmıştı.
"UGH!!! Evet, Arser abla Ben...Ben... Çok garip hissediyorum...!"
Bu cevabı duyan Arser daha da sevinmiş gibiydi. 'O şu an çok hassas ama biraz daha...Sıkarsam! Hehe..'
"HAHH!! Ablaa...Artık dayan.." Ovour şu anda kaynayan bir volkan, esip gürleyen bir fırtına ve durmak bilmeyen azgın bir nehir gibiydi.
"B...Bu garip! Bir şey! Bir şey çıkacakmış gibi hissediyorum." Dedi nefes nefese.
'Görünüşe göre zamanı geldi.' Diye düşünen Arser hafifçe gülümsedi.
Çok kısa bir süre sonra ise Ovour tıpkı alem atlamış gibi güçle doldu ama bir anda o güç vücudundan akıp gitmişti. Şimdi ise halsiz ve gözleri kararıyordu.
Artık ayakta duracak hali bile olmadığı için sendeleyerek geri adımladı ama kısa sürede kendini toparladı ve görüşü netleşti.
Karşısında sehvet duygularını uyandıran Arser vardı ama dikatini çeken şey ise sağ elinde ve göbeğinin üzerinde bulunan beyaz bir sıvıya çevirdi.
Ardından gözlerini aşağıya çevirdi ve Kaliam ile diğerleri arasında geçen bir konuşmayı hatırladı...
"Ah! Eğitmenim senin üstünde... Çokk özür dikerimm! Bile..."
Onun telaşlı haline bir son veren Arser, kayaya yaslanarak uzandı ve aynısı Ovour içinde geçerli kılmıştı.
"Öncelikle bir konuyu netleştirelim, yanlız olduğumuz zamanlarda bana abla diye seslenebilirsin ve az önce olanlar için endişe etme. Bu senin hatan değildi...Tam aksine çok iyi çıkardın." Dedi ve ekledi. "Fakat yüzde ki ifadeye bakılırsa ilk kez bu durumu yaşıyorsun. Yoksa Lunel sana bu konulardan hiç bahsetmedi mi?" O bunu sorsa bile cevabını tahmin edebiliyordu.
Gerçekte ise Lunel, oğlununa bu konulardan hiç bahsetmemişti. Daha doğrusu bunun için zamanı olmamıştı, çünkü Ovour eğitim kampına katılmıştı.
Arser de bu durumun az çok farkındaydı.
"Bu durumda her şeyi ben anlatacağım, öncelikle o beyaz sıvı yani senin dö..." Buradan itibaren Arser ayrıntılı bir şekilde bilmesi gereken herşeyi açıkladı.
"......!!"
O ise artık ne diyeceğini bilemedi ve bir süre sessizlik oluştu.
'Bu hale nasıl geldik..?' Diye düşünen Ovour bir anada hatırladı. 'O beni şehvet aurası ile etiketlenmişti ve ben..." Devamında ise bu noktaya kadar gelmiştiler, şimdi ise ne olacağı belli değildi.
......
'Bu yaşananların ardından en azından bir soru sorabilir olmalıyım...Hatta soracağım?' Bir anlık düşünce ile "A..Arser abla neden auranla beni etkilendin?"
Artık sessizlik bozuldu ve cevap vakti gelmişti.
Ama onun aksine Arser gayet rahat gözüküyordu. "Isabel daha önce algının çok iyi olduğunu anlamıştı ve Ashley'le ilgili aldığın karların ne kadar etkili olduğunu anlamak için auramı şehvet duygumla birleşerek seni test edecektim.
Algının da iyi olduğunu düşündüğüm için etki kuvetini arttırdım ve sonunda şehvet duygusuna yenik düştün.
Fakat seni o halde bırakıp, görmezden gelseydim bana karşı olan şehvetin zaman içinde zihinsel şeytana dönüşebilirdi." Dedi Arser.
Ovour ise babası sayesinde zihinsel şeytanları biliyordu.
Bir zamanlar Elgia'nın ölümünün ardından intikam istemiş ve eğitimine odaklanmıştı ama duyguları çok karışık olduğu için enerji özümseyişi çok zayıftı.
Babası ise onu fark ederek durdurmuş ve sert bir dille uyardıktan sonra şöyle demişti; "Zihinsel şeytan sadece bir anıdan, geçmiş ve gelecek korkusundan oluşur. Zihinsel şeytana sahip bir gelişimci odaklanması çok zordur, çünkü gözlerini her kapatğı zaman zihninde şeytanlaştırdığı anı canlanır ve kontrolünü kaybeder! Bir gelişimci için bu durum sakat kalmakla eş değerdir." İşte bu sözler zihninde canlanmıştı.
Ovour durumu anlamıştı ama kendisine lanet okumadan edememişti. Eğer Eğitmen Isabel ile olan konuşması yaşanmasaydı sözde algı yeteneği diye birşey olmaz ve Arser de Ovour'u bunun için zorlamazdı.
Her şey gerçeklerin üstünü örtmek için kullanılan küçük bir yalan ile başlamıştı.
"Bu durumda bana yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim."
"Hatalı olan bendim ama bir başkası olsaydı bu kadar aşırıya kaçayacağım da bir gerçek.
Fakat, Lunel'e benziyor olman ve bir süre için medeniyetten uzakta olacağımız için eninde sonunda sıkılmaya başlayacaktım ama bundan sonra sen benim küçük eğlence kaynağımsın." Dedi ve kolunu onun omzuna atıp kendine çekti.
Arser'in kollarında anlamsız bir mücadele veren Ovour artık onun eğlence kaynağı haline gelmişti.
Arser'in kişiliği değişken ve kafasına estiği gibi hareket eden bir olarak tanımlanabilir. Tabi bu kişiliği ile bir gurup çocuğa bakıcıkık yapmak pek ona göre değildi ve eğitmenlik görevi bile sadece onu zapt etmek amacıyla verilmişti.
Şimdi ise eski dostunun çocuğu onun yeni ilgi alanı haline gelmişti.
Çok uzaklarda ki Lunel bu durumu bilse ne yapardı acaba?
......
Sonunda Arser'in kollarında kurtuluş bulan Ovour kendini bir köşeye atıp beklemeye başladı.
Arser ise onun bu hallerine karşı sadece göz kırptı ve kendini sıcak suyun hoş etkisine bıraktı.
Küçük bir eğlence kaynağı haline gelen Ovour'un en çok merak ettiği şey eğitmenin ona ne yapacağıydı ama bu düşünce bile onu çok başka yerlere sürüklüyor.
'Onun dudakları...Ne düşünüyorum böyle.' Zihnini temizlemeye çalışsa bile az önce yüzü eğitmenin göğüsleri ile içiçeydi ve.. 'Ahgg!! Bu düşüncelerden bir türlü kurtulamıyorum.'
Ancak yavaşça bir şekilde durumu kabullenmeye başlayan Ovour, bu düşüncelerin esiri olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.
Fakat kabul ettikten sonra ise geri adım atmayacaktı.
......
"Arser abla, bana ne yapmayı düşünüyorsun?" Aldığı karar doğrultusunda bu soruyu sordu ama en çokta yaşadıklarından sonra daha fazlasını da alabileceğini yönünde bir his vardı.
Bir çok tecrübeye sahip olan Arser, Ovour bakışları ve hareketlerine bakarak onu kolayca yargılaya biliyordu.
'Hoho.. Gözlerini bile kırpmadan bana bakanlığına göre kararını vermiş olmalı ama bu tavrı bana Lunel'i hatırlattı...Ne yapsam acaba.' Bir süre daha ona bakıp düşünmeye devam etti.
"Bu şimdilik sır ama senin bana yapmak istediklerini konuşa biliriz ne dersin?"
'Yine aurası ortaya çıktı ama.. Neden karşı koymaya çalışayım ki?' Ovour ayağa kalktı ve "O halde...Beni tekrar öpmeni istiyorum!" Dedi.
Onun sözlerinin ardından Arser biraz şaşırsada belli etmemişti. 'Bu velet düşündüğümden çok daha farklı çıktı ama böylesi daha iyi olabilir.' Düşünce içerisindeydi.
Ovour ise içten içe tedirgin hissediyordu. 'Hey! Hey! Bu noktaya gelmemizi sebebi ortadayken şimdi geri adım mı atıyorsun?' Arttı bu kararından şimdi vaz geçmezdi, bunu istemiyordu.
Sonunda ayaklanan Arser kollarını göğüslerinin altına doladı ve onun gözlerine baktı ama hiçbir tereddüt izi göremedi. 'Küçük Lunel sen... Kazandın!"
"Hmm! Oldukça cüretkar bir teklif... Ama kabul ediyorum."
......
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..