Bölüm 112 Kara Şövalye

avatar
1470 2

Yeşil Karga - Bölüm 112 Kara Şövalye


Bölüm 112

 

Kara şövalye harekete geçmişti işin sinir bozucu kısmı harekete geçmiş olması değildi biz herhangi bir şey yapmadan harekete geçmesiydi, harekete geçmeye başladıktan sonra

miğferinin tek boş olan kısmı yani gözlerinin olduğu kısım karanlıktı ama kısa bir süre sonra bir çift parlak kırmızı göz ortaya çıkmıştı. Açıkçası pek de güçlü bir şeye

benzemiyordu yani ustam muhtemelen tek bir büyü ile onu parçalarına ayırabilirdi. Ustam pek sabırlı biri değildi ve sonunda oda harekete geçti, yavaşça yürürken sağ kolu

dirsek kısmına kadar alev almıştı oldukça havalı gözüküyordu. Sağ kolunu bir yumruk atar gibi Kara Şövalyeye savurdu ama aralarında en az 15 metrelik bir mesafe vardı.

Savurduğu yumruktan ileri atılan alevler küçük bir ejder şeklini alıp kara Şövalyeye çarpıp patlamıştı. Patlama yüzünden bir toz bulutu oluştu ayrıca ses epey yankı yapmıştı.

Büyük ihtimalle şövalyenin işi bitmişti. Toz bulutu yavaşça dağıldı ama gördüğüm manzara beni tatmin etmemişti. Şövalyenin etrafında siyah saydam bir büyü kalkanı vardı. Büyüyü

tamamen engellemiş gibi gözüküyordu. Ustam bunu görünce tekrar saldırdı 4 alev topu fırlatmıştı ama hepsi kalkana çarpıp etkisiz hale gelmişti. Durumun en kötü kısmı ise

şövalyenin herhangi bir şey yapmadan bu kalkana sahip olması anlaşılan onu kim yaptıysa akıllı biriymiş. Şövalye pasif bir şekilde çalışan bir kalkana sahipti. Bu da ortaya

bir soru atıyordu kalkanın büyüsünü ne sağlıyor? Şövalye olduğunu sanmıyorum ama etrafta ona büyü sağlayabilecek bir şey de hissetmiyorum. Ayrıca ustam ciddileşmişti.

Anlaşılan şu kalkan epey büyük bir sorun özellikle bizim gibi sadece büyü ile savaşan kişiler için ama tek sorun bu da değil şu an bulunduğumuz mekanda bir sorun ustam

burada büyük çaplı büyüler yapamaz yani uzmanlığı burada işe yaramaz. Oldukça kötü bir durum neyse ki şövalye oldukça sakin hareket ediyor eğer hızlıca saldıran bir şey olsaydı

bu çok daha büyük bir sıkıntı olurdu, keşke Kazeru burada olsaydı böyle bir şeyi kolayca yeneceğine eminim ama şimdi düşündüm de her zaman ona bel bağlayamam ya da bir başkasına

eğer kimse bunu yapamıyorsa ben yapmalıyım evet bu şövalyeyi ben yeneceğim bunca zaman boş boş durmadım artık bende savaşabilirim.

'Usta bunu bana bırak'

Ustam arkasından seslenen bana döndü biraz şaşırmış gözüküyordu.

Kendimden emin bir şekilde ona tekrar seslendim

'Neden şaşırıyorsun? Bunu bana bırak başarabilirim'

Ustamın yüzünde ki şaşkınlık kayboldu ve gülümsedi.

'Peki bunu sana bırakıyorum Reiko'

Gerçekten bunu yaptım öyle değil mi? Bir an da gaza geldim ve aaaa şu duruma bak hayatım boyunca hiç savaşmadım ve bir anda kendimi böyle bir durumun içine soktum.

Peki sakin olmalıyım şimdi benim sahneye çıkma zamanım öncelikle--

'Reiko geliyor!!!'

Gözlerimi yere bakmaktan vazgeçirip şövalyeye çevirdim ve hızlı bir şekilde üzerime atıldığını gördüm, havadaydı her saniye bana yaklaşıyordu, kılıcını bütün gücüyle

savurmuştu peki şimdi ne yapmalıyım, geliyor, geliyor, geliyor düşün, düşün, düşün aaaaa

'Reiko!!!'

Buldum 'Limerior !!!'

Savurduğu kara kılıç bariyere çarpıp geri sekti.

Evet başardım bariyer büyüsü beni kurtardı şimdi ise saldırı sırası ben de.

Şimdi odaklan ve ada da kullandığım o büyüyü tekrar kullanmalıyım.

İşe yarıyor hisse de biliyorum, evet şimdi saldırma sırası ben de,

yaptığım büyü ile hemen ayaklarımın dibinden ortaya çıkan iki ayrı ağaç kökü benim düşüncelerime göre hareket edip şövalyeye saldırmaya başladılar saldırıları fiziksel

olduğu için sahip olduğu kalkan bir işine yaramıyordu. Ağaç köklerini düşüncelerimle yönlendiriyordum. Elinde ki kılıçla onları kesmeye çalışıyordu ama oldukça sert oldukları

için bir işe yaramıyordu ve iki kök aynı an da onu göğsünden delip geçmişlerdi. Bunun yetmeyeceğini düşündüm, bu yüzden kafası da dahil her yerini delik deşik ettim.

Bu oldukça eğlenceliydi yani dövüşmek oldukça eğlenceliydi. Sanırım bitmişti ben kazanmıştım diye düşünüyordum ama o şey tekrar ayağa kalkıyordu ve parçaları birleşiyordu

delikleri kapanıyordu anlaşılan daha bitmedi. Tekrar kökleri harekete geçirdim ve onu tekrar parçaladım bir tür büyü kristali arıyordum onu tekrar bir araya getiren ama

içinde hiçbir şey yoktu peki ona büyü sağlayan kaynak neydi? Anlaşılan kalkanın kaynağı ile aynıydı. Ben onu parçaladıkça tekrar düzeliyordu, her seferinde onu parçalamak

giderek zorlaşıyordu bunun nedeninin yorulmaya başlamam olduğunu düşünmüştüm ama yanılmışım her birleştiğin de daha da güçlü oluyordu ve sonunda onu parçalayamayacağım kadar

güçlü olmuştu üzerine gelen kökleri tek hamle de kesmişti. Ardından üzerime koşmaya başlamıştı bu kez Limerior beni kurtaramazdı ne yapmalıyım, ondan kaçacak kadar hızlı değilim

köklerinde bir iyileşme süreci var ayrıca onlarla savunsam bile yine parçalanırlar ahhh lanet olsun tecrübesizliğim yüzünden kaybetmeyeceğim kendim olarak bir çözüm

bulamıyorsam o zaman bir savaşçı gibi düşünmeliyim yani Kazeru gibi düşünmeliyim o her zaman bir yolunu buluyordu. hmmmmmmmmmmmmmmmmmmm buldum.

Kökleri ayağımın altında yönlendirdim ve onların üzerine bindim,hızla şövalyeden uzaklaştım. Havada köklerin üzerinde duruyordum ve birden istemsizce kahkaha atmaya başladım.

Neyse ki rakibim pek akıllı değildi yani beni hedef alacağına kökleri kesse kaçamazdım.

Bana saldırmak için havaya zıpladı ama hızla uzaklaştım adeta hava da sörf yapıyordum çok eğlenceliydi ben bunları yaparken uzayan kökler bana bir fikir vermişti. Neden onu

sürekli parçaladım ki en başında onu köklerimle sarıp etkisiz hale getirebilirdim neyse ki çok geç sayılmaz. Köklerimin üzerin de onun etrafında hızla dönmeye başladım daha sonra

köklerin üzerinden yere atladım ayaklarım oldukça acımıştı, acıyacağını düşünmemiştim Kazeru, Olivya ve Felina bunu sürekli yapıyordu çünkü, her neyse köklerimle onu iyice sardım

ve hareket edemez hale getirdim. Şimdi tek yapmam gereken büyü kaynağını bulup yok etmekti ama aksiyon bitince farkına vardım ki oldukça yorulmuştum büyü gücüm hala iyi düzeydeydi

ama fiziksel olarak oldukça güçsüz hissediyordum.

'Tebrikler Reiko ilk ciddi mücadeleni kazandın, sanırım.'

Ustam beni tebrik etmişti o söyleyene kadar gerçekten fark etmemiştim ama şu durumda gerçekten de ben kazandım, sanırım.

'Bu arada Reiko neden en başında onu bu şekilde etkisiz hale getirmedin ve neden mücadelenin ortasında kahkaha atmaya başladın?'

Bu sorulara cevap vermek istemiyordum bu yüzden bir an önce büyü kaynağını bulmamız gerektiğini söyledim sonra beraber büyü kaynağını aramaya başladık ama hiçbir ipucu yoktu.

'Usta hadi ama yoruldum bir yolunu bulamaz mısın? Mesela her zaman yaptığın gibi bir şeyleri havaya uçur'

Bana döndü ve 'Ben de bir şeyleri havaya uçurmaktan yanayım ama neyi uçuracağımı bilmiyorum'

Durumumuz iyi değildi, ustamın bir çözüm bulacağını düşünmüştüm ama oda bir şey bulamadı şu ana kadar tek sorun bu da değil şövalye her geçen saniye köklerden kurtulmaya

daha da yaklaşıyor çünkü büyü gücüm azalıyor. Biraz düşünmeliyim ,derin bir nefes al ve ver daha sonra zihnimi boşaltmalıyım.

hmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm buldum evet muhtemelen buldum yani bulmuş olduğuma inanmak istiyorum.

En başında şövalyenin etrafında bir kalkan yoktu, ustam büyü ile saldırınca ortaya çıktı yani bizim büyü gücümüzle kalkanı oluşturuyorsa yani bir şekilde

bizim büyü gücümüzü kullandı ama çok az bir miktarda bu yüzden fark edilmiyor yani en başından beri o şey bizim sayemizde tekrar ve tekrar dirildi.

O zaman tek yapmamız gereken onu büyü kullanmadan yok etmek ama biz bunu yapamayız lanet olsun bu çok kötü tamamen köşeye sıkıştık.

'Reiko ne oldu neden işaret parmağını ısırıyorsun?'

'Sakinleşmek için usta'

Evet bu benim eski bir alışkanlığın gerçi uzun zamandır yapmıyordum ama, her neyse önce düşüncelerimi ustama söylemeliyim.

.....

...

.

'Evet haklısın Reiko çok iyi düşünmüşsün o zaman bir sorun yok tek yapmamız gereken onu büyü kullanmadan yenmek'

Bu sözlerden sonra ustamla 10 saniye bakıştık ve ustam bağırdı 'Ama nasıl?????????????'

Evet durumumuzun özeti buydu işte.

Birkaç dakika sonra ustam sakinleşti ve tekrar bana yaklaştı 'Bir yolu var'

'Nedir usta ?'

Suratında çok ciddi bir ifade ile 'Onu hiç durmadan yumruklayalım belki işe yarar'

Ustam şu an tamamen işe yaramaz bir durumdaydı, bir dakika aklıma bir fikir geldi.

'Usta şövalyeyi bir süre tavanda durmasını sağlayabilir misin ama büyü ile değil?'

Biraz düşündü 'Evet eğer önceden büyü ile orayı ayarlarsam yapabilirim.'

'Usta orada büyü kalmamalı ama'

Gülümsedi. 'Endişelenme Reiko planın her neyse hadi yerine getirelim'

Önce ben şövalyeyi köklerle uzağa fırlattım daha sonra köklerimle tavanda şövalyenin sığacağı kadar bir delik açtım sonra tekrar şövalyeyi yakaladım.

şimdi ise ustamın sırasıydı o deliğe küçük bir büyü topu attı, büyü topu hedefine varınca elleriyle onu yönlendirmeye başladı anlaşılan o şeyi dönüştürüyordu,

yani bir tür simya tekniği kullanıyordu büyüsü bir tür yapışkana çevirdiğini söyledi onu bir dakika tutacak kadar güçlü olduğunu da söyledi.

Şövalyeyi köklerimle deliği soktum. Daha sonra köklerimi ondan çektim gerçekten de düşmemişti, hızlıca kökleri kaybettim ve büyü yapmayı bıraktım artık büyü yapan biri yoktu.

O mesafeden yere düştüğünden kesinlikle parçalanacaktır ve düşüncem doğru ise kazanan biz olacağız.

Yaklaşık bir dakika sonra şövalye düşmeye başladı ve sertçe yere çakılıp dağıldı. Ustam da ben de nefeslerimizi tutmuştuk, gergin bir şekilde bekliyorduk.

Yirmi saniye kadar bekledikten sonra bir kapı ortaya çıkmıştı bunun anlamı başarmıştık ama ben tamamen bitkin durumdaydım. Yere oturdum ve ustama biraz dinlenmek istediğim söyledim oda yanıma oturdu. Bir şeyler yemeye başladık bu sırada ustam konuşmaya başladı.

'Reiko burayı her kim tasarladıysa oldukça akıllı biriymiş. Bunu söylememin en büyük nedeni hazırlanmış testler, gölge testini ele alalım aslında oldukça kolaydı ama

sadece gerçek bir büyücü için, mesela bir savaşçı tüm odayı aydınlatacak kadar güçlü bir büyü yapamaz bu yüzden testi geçemezdi ama bir savaşçı şimdi ki testi kolaylıkla geçerdi.

Burayı her kim tasarladıysa buraya gelecek kişilerin sadece savaşçı olmasını istemeyen biriymiş yani sadece gerçek büyücüsü olan bir grubun gölge testini geçmesini istemiş, şimdi yaptığımız test

ise tamamen bir büyücüyü durdurmak için yapılmış bir testti yani ilk testi geçen büyücü ikinci testti geçmemeli savaşçı ise ilk testi bile geçememeli gibi bir düşünce var orta da kısacası buraya karma bir

grubun gelmesini istemiş olmalı'

Ustamın ne demek istediğini pek anlamadım ama önemli olduğuna eminim her neyse biraz daha konuştuktan sonra ilerleyip kapıdan geçtik ve daha sona gelemediğimizi

anlamamız uzun sürmedi. Oda diğerlerinden daha büyüktü ve içeride zümrüt renkli pulları olan zincirlenmiş uyuyan bir ejderha vardı aynı ustamın kısa bir süre önce istediği gibi...

Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr