Bölüm 120
Kulenin içi turuncu ışık küreleri ile aydınlatılmıştı yani karanlık değildi, etraf çimenlikti ve bitkilerle doluydu bu bir kule için bile oldukça ilginç bir ortamdı ama Kazeru'yu düşündüren ortamdan çok burada ki yaratıklardı.
Yavaş ve dikkatli bir şekilde ilerliyordu aynı zamanda diğerlerinin büyü gücünü hissetmeye çalışıyordu ama kulenin içinde bu imkansızdı. Büyülerin hepsi birbirine karışmış vaziyetteydi yani sadece hissederek birini bulmak imkansızdı.
Kazeru biraz daha ilerledikten sonra bir tür bahçeyle karşılaştı beyaz zambaklarla dolu bir bahçe, zambakların arasında ilerlemeye başladı bir yandan da onların güzellikleriyle büyülenmişti. Tam biraz rahatlamaya başlamışken hisleri ona tehlikede olduğunu söylemişti, bir şeyler ona doğru yaklaşıyordu etrafına baktığında gördüğü ilk şey bir sürü kırmızı parlak göz olmuştu. Etrafının tamamen sarıldığını anlaması uzun sürmedi. Etrafını saranlar Ghoul'lardı. Hepsi aynı anda Kazeru'nun üzerine koşmaya başladılar.
Kazeru kılıcını çekti. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı ve nostaljik bir hisse kapılmıştı. Üzerine gelen Ghoul'ları beklemeden kendi ileri atıldı ve büyük bir ustalıkla karşısına çıkan Ghoul'ları kesmeye başladı. Çevik adımlarla adeta dans ediyordu ve hepsini kolaylıkla kesiyordu.
Üstüne sıçrayan kanlar onu hiç de rahatsız etmiyordu. Yaklaşık 3 dakikada 33 tane Ghoul'lu büyü kullanmadan ve bir çizik bile almadan öldürmüştü. Beyaz zambaklar kanla boyanıp kırmızı rengini kazanmıştı ama daha bitmemişti 3 tane Mistes ortaya çıkmıştı daha önce sadece bir tanesini bile Reiko'nun yardımıyla zar zor yenmişti. Mistes'ler yavaşça Kazeru'nun üzerine doğru geliyorlardı. Kazeru hançerini ani bir hareketle Mistes'lerden birinin üzerine fırlattı. Aynı an da başka bir Mistesin önüne ışınlanmıştı.
Oldukça hızlı bir hareketle Mistes'in kafasını uçurdu ve hançerine ışınlandı havada 360 derece dönerek bu Mistes'inde kafasını bedeninden ayırdı dönüş sırasında hançerini son Mistes'e fırlatmıştı. Hançerine son bir kez daha ışınlandı ve son Mistes'ide ortadan ikiye ayırdı.
Tüm bu aksiyon sadece 3 saniye sürmüştü. Normal Ghoul'larla savaşırken de büyü kullansaydı muhtemelen sadece 33 saniye sürerdi. Pelerinin her yeri kan olmuştu çıkartıp biraz silkeledi ve tekrar giyidi. Son bir kez daha zambaklara bakmak için döndü neredeyse hepsi kanla kaplanmıştı ama bir tanesi hariçti, hepsinin ortasında duran bir zambakda bir damla bile kan yoktu. Oldukça güzel bir görüntü olduğunu düşündü ve ilerlemeye başladı. Bu sırada arkasında ki zambaklar topraktan fırlayıp birer yılana dönüşmüştü ve Kazeru'nun üzerine atlamışlardı.
Kazeru ani bir hareketle arkasına sol elini kaldırdı ve sol elinden ateşler saçarak hepsini yakıp kül etti. Gözleri ateş rengini almıştı ve kendi kendine konuştu.
'Kulelerde güzel olan her şey sadece güzel bir yalandan ibarettir.'
Arkasına bakmadan yürümeye devam etti az önce güzelliği ile büyüleyen Beyaz Zambakta kül olmuştu işte bu basit örnek bile kulelerin nasıl yerler olduğuna dair güzel bir fragmandı.
Kendinden emin bir şekilde ilerliyordu bir an önce diğerlerini bulmayı istiyordu bu sayede hızlı bir şekilde üst kata giden yolu bulup ilerleye bilirlerdi. İlerlediği sırada yer sallanmaya başladı sanki kule hareket ediyor gibiydi ama oldukça kısa sürmüştü.
Kazeru bu durumu pek umursamadan ilerlemeye devam etti. Aradan geçen dakikalar sonra kendini aynı yerde dönüp dolaşırken buldu. Tekrar zambakların oraya geri dönmüştü. Biraz düşündü tek yaptığı sapmadan düz yürümekti o halde nasıl aynı yere gelebildim diye aklından geçirdi ve bir sonuca vardı.
İllüzyon evet bu bir illüzyon olmalıydı yani şu an bir şeyin illüzyonun altındaydı. Eğer illüzyonu yapanı bulabilseydi kolaylıkla bu illüzyondan kurtulabilirdi ama şu an öyle bir imkana sahip değildi. Olduğu yere oturdu ve düşünmeye başladı.
Düşünceleri duyduğu adım sesleri ile dağılmıştı. İleri doğru gözlerini dikti ve tanıdık bir yüzle karşılaştı.
'Melia gördüğüm kadarıyla iyisin'
Melia gülümsedi.
'Elbette iyi olacağım'
Kazeru bu durumun fazla iyi olduğunu düşünüp şüphelenmeye başladı.
'Anlıyorum peki sana basit bir soru soracağım lütfen tek seferde doğru bir şekilde yanıtla Melia'
'Neden birden bire soru sorduğunu anlamadım ama dinliyorum'
'Benim gerçek adım ne?'
'Kazeru Yuuma'
Duyduğu cevabın hemen ardından kılıcını çekti ve ışınlanıp gördüğü şeyi ortadan ikiye ayırdı, Melia'ya benzeyen şey toza dönüşüp yok olmuştu. Kazeru etrafına baktı ve bağırarak konuşmaya başladı.
'Aklından ne geçtiğini okumak zor değil, her neysen hiç de zeki değilsin hadi durma yeni bir plan yap ve saldır ama şunu aklından çıkarma sonuç değişmeyecek çünkü ben bundan çok daha iyi illüzyonlara şahit oldum senin gibi üçüncü sınıf bir illüzyonist bana karşı bir hiç'
Melia gibi gözüken şey sadece bir illüzyondu Kazeru basit bir soruyla bunu anladı ve ondan kurtuldu.
Kazeru bir süre daha bekledikten sonra şaşırtıcı bir şekilde üzerinde ki illüzyon büyüsünün kaldırıldığını hissetti. Bu olduktan sonra daha farklı bir hisse kapıldı.
Bir şey tarafından izlendiği hissine ama bunu pek dert etmedi ve diğerleriyle karşılaşma umuduyla yola koyuldu. Yaklaşık 10 dakika kadar etrafta dolaştı ama ne bir canavar ne de grubundan biriyle karşılaşmadı.
Bu durum oldukça tuhaftı en azından canavarlarla karşılaşmalıydım diye düşünüyordu. İlerlerken duvarda büyükçe yazılmış 3 rakamını görmüştü. İlerlemeye devam etti yarım saatin sonunda artık gidecek farklı bir yerin olmadığını fark etti, ayrıca zambakların olduğu yeri de bulamamıştı.
Tekrar düşüncelere daldı ama hala durumu hakkında bir şey bulamamıştı ve güzel bir ses duymasıyla düşünceleri tekrar dağılmıştı.
'Hadi hala çözemedin mi? Oldukça zeki olduğunu düşünmüştüm ama yanılmışım, baksana bu kadar basit bir problemi bile çözemedin anlaşılan biraz motive olmaya ihtiyacın var peki seni biraz motive edecek bir şey söyleyeyim eğer 3 dakika 33 saniye içinde neler olduğunu çözersen seni arkadaşlarından birinin yanına ışınlayacağım güzel bir teklif öyle değil mi peki konuşmam bitince süren başlıyor eğer doğru cevabı bulursan kendi kendine sesli bir şekilde söyle gerçekten doğruysa ışınlanacaksın yanlışsa bir şey olmayacak yani endişelenmen gereken bir şey yok en azından birinci katta, her neyse çok konuştum iyi şanslar Kazeru Yuuma ve olurda ilerlemeyi başarırsan birinci katın koruyucusuna dikkat et birinci kat için biraz güçlü biri'
Kazeru oldukça motive olmuştu ama hala elinde bir cevap yoktu, çünkü ortada bir soru yoktu çözmesi gereken problem neydi peki? önce bunu bulmalıydı.
Detaylı ve hızlı bir şekilde yaşadıklarını analiz etmeye başladı. Aklına gelen ilk ipucu hepsinin dağılmasıydı, ikincisi ise sarsıntı ve son aklına gelen şey gördüğü 3 rakamıydı ama bunları birleştirerek bir şey elde edememişti. Verilen süre sona yaklaşıyordu.
Kendini oldukça zorlamasına rağmen bir cevap bulamamıştı ve süre sona ermişti. Süre biter bitmez o sesi yeniden duymuştu.
'Ha ha ha böyle olacağını biliyordum peki o zaman bu benim zaferim oldu şimdilik benden bu kadar, hayatta kalmak için elinden geleni yap'
Kazeru oldukça sinirlenmişti ama yapabileceği bir şey yoktu. Böyle bir şeyde yenilebileceğini hiç düşünmemişti bu yüzden epey şaşkındı çünkü her zaman zekasına güvenerek hareket ediyordu ama şu an o güvendiği zekası onu yarı yolda bırakmıştı bu kötü bir tecrübeydi, biraz morali bozulmuştu.
Olduğu yere oturdu hemen ardından ise gözleri kör edecek derecede parlak beyaz bir ışık her yeri kaplamıştı, tabii ki refleks olarak gözlerini kapayıp kendini korumuştu. Gözlerini tekrar açtığında içini rahatlatan bir tanıdık karşısındaydı.
'Yo Yuu'
'Melia, her zaman ki gibi havalı olmayı seviyorsun'
'Ahaha tabii ki de sonuçta ben bir cadıyım'
'Peki buraya nasıl geldin sayın havalı cadı'
'Tabii ki de bilinmeyen bir sesin istediği cevabı vererek sadık hizmetkarım'
'Anlıyorum, ben cevabı bulamamıştım neyse ki soruyu sadece bana sormamış, seni gördüğüme sevindim Melia'
'Çözebileceğini düşünmüştüm anlaşılan havanda değildin her neyse bende seni gördüğüme sevindim'
'Peki cevap neydi?'
'Üzgünüm söyleyemem anlaşmamızın gereği bu'
'Bana böyle bir şeyden bahsetmemişti'
'Demek öyle hmmmm sanırım işe yarar bir bilgi buldum ama şu anda bir işimize yaramaz, hadi gidip diğerlerini bulalım çok zaman kaybettik.'
'Aslında ben etrafı epey dolaştım ama bir çıkış yolu bulamadım buranın şekli tıpkı bir üçgene benziyor'
'Demek üçgen o zaman şu an da buradan bir çıkış olmalı'
'Nasıl yani?'
'Açıklayamam bu da cevabın bir parçası çünkü her neyse hiç bir yerde bir rakam gördün mü?'
'Evet buraya yakın'
'Tamam oraya gidiyoruz acele et'
Hızlı bir şekilde 3 rakamının olduğu yere gittiler, vardıklarında Melia Kazeru'ya tekrar bir soru sordu.
'Hey Kazeru dolaşırken bir çiçek görmüş olmalısın ismi ve rengi neydi ?'
'Beyaz bir zambak'
'Anladım demek ihtiyacımız olan şey tevazu(alçak gönüllülük)'
'Ne demek istiyorsun?'
'Beyaz Zambağın anlamından bahsediyorum aynı zamanda bizim anahtarımızdan, peki bunu ben yaparsam başarısız oluruz keşke Reiko burada olsaydı o bu iş için biçilmiş kaftandı ama sen de yapabilirsin Kazeru'
'Neyi?'
'Hala anlamadın mı? Bugün gerçekten havanda değilsin öyle değil mi? Her neyse zaman azalıyor git ve elini 3 rakamının üzerine koy ve düzgün bir şekilde kapının açılmasını söyle'
Kazeru Melia'nın dediklerini aynen uyguladı ve Kazeru'nun eliyle dokunduğu yerde ki taşlar dökülmeye başladı. Dökülme bittiğinde ortaya bir kapı çıkmıştı. Kapıyı açıp diğer bölgeye geçtiler ve kapı arkalarından kapanıp kayboldu.
Dikkatlice ilerliyorlardı ve Kazeru'nun daha önce gördüğü Zambak bahçesine benzer bir bitki bahçesi bulmuşlardı ama sadece bir tane çiçek vardı. Melia biraz düşündü ve konuşmaya başladı.
'Bu bir fulya, dışı beyaz ve o ortasında açan kısım sarı evet bu kesinlikle bir fulya eğer sayıları daha fazla olsaydı bu iyi olurdu ama sadece bir tane olması işte bu kötü şansa işaret'
Kazeru yine konu dışı kalmıştı, ne neler olduğunu ne de Melia'nın neden bahsettiğini anlamamıştı. Melia'nın analizleri bittikten sonra ilerlemeye devam ettiler bu sefer de karşılarına bir sürü parçalanmış iskelet çıkmıştı anlaşılan biri buradan ilerledi diye düşündü ikiside,
Melia iskeletlerin tek bir büyü ile aynı yöne doğru savrulduğu söyledi yani bunu yapan çok büyük bir ihtimalle Junko'ydu .Etrafı birazcık inceledikten sonra tekrar yollarına devam ettiler. Yolculukları sırasında başka herhangi bir şey rastlamadılar en sonunda duvara kazınmış olan büyük bir 2 rakamı buldular.
Melia duraksadı ve henüz her yere bakmadıklarını söyledi sesi biraz endişeli geliyordu. Alanı tekrar gezdiler ama bir şey bulamadılar.Tekrar 2 rakamının olduğu yere döndüler. Melia konuşmaya başladı.
'Yanılmıyorsam buradan geçersek benim geldiğim bölgeye geçeceğiz ama şu ana kadar herkesi buluruz diye düşünmüştüm hatta hepsinin burada yani 2 numarada olduğuna emin olmuştum ama şu an anlıyorum yanıldım, muhtemelen olayı çözüp bir numaraya geçmeyi başardılar ya da bizim henüz keşfetmediğimiz bir şeyler var umarım sadece bir numaraya geçmişlerdir yoksa işler oldukça karmaşıklaşacak'
'Demek istediğini anladım peki kapıyı nasıl açacağız'
'Kötü şansla'
'Yani'
'Bilmiyorum'
'O zaman neden biliyormuş gibi konuşuyorsun?'
'Yuu, Yuu, Yuu, anlamıyorsun öyle değil mi? Yöntemi biliyorum ama yöntemi nasıl uygulayacağımı bilmiyorum'
'Benim sorduğum uygulama kısmıydı, sorudan anlaman gerekirdi.'
'Hmmmm demek ki sorun yoruma açıktı bu yüzden ben de yanıldım yani burada haksız olan sensin'
(iç çeker)'Pes ediyorum sen kazandın hadi nasıl kapıyı açacağımızı düşünelim'
Kazeru konuştuğu sırada elini rakamın üzerine koymuştu ve bunun sonucunda kapı 3 numarada olduğu şekilde ortaya çıkmıştı. Melia şaşırmıştı, Kazeru ise gülmeye başlamıştı.
'Melia anlaşılan benim kötü şansım sensin'
Bu sözlerden sonra beraber kapıdan geçtiler Melia somurtuyordu. Kapıdan geçtikten sonra Kazeru sıcaklığın oldukça yükseldiğini hissetti, yerde ki toprağa baktığında toprağın üzerinde ki bitkilerle beraber yanmış olduğunu gördü.
Etrafta ki duvarların da aşırı bir sıcağa maruz kaldığı belliydi ve etrafı kaplamış olan yoğun bir yanmış et kokusu vardı. Sıcaklık o kadar fazlaydı ki üzerlerine koruyucu bir büyü yapmasalardı elbiseleri yanmaya başlayacaktı.
Bir süre ilerledikten sonra sonunda kokunun kaynağını ortaya çıkmıştı. Kazeru Melia'ya döndü.
'Bunlarda ne?'
'Sadece birkaç tane Cyclops(tek gözlü yaklaşık 4 metre olan tek boynuzlu, soluk yeşil tenli devler)'
'Sadece birkaç tane mi? Nereden baksan 20 tane olmalı küle dönüşenleri saymıyorum bile'
'Söyledim ya sadece birkaç tane, hadi gidelim anlaşılan burada da değiller, o zaman tek seçenek kapıdan geçip 2.katın geçidinin oraya gittiler eğer bu olmadıysa oldukça kötü bir durumda olduğumuzu kabul etmek zorunda kalırız'
'Bugün olayları çözmekte hiç iyi değilim Melia, peki gidelim ama burada ki çiçek neydi?'
'Beyaz bir frezya, suçsuzluk anlamı taşır'
'Anladım'
Bir süre ilerledikten sonra 1 rakamı olan duvara gelmişlerdi. Melia hızla rakama yaklaştı ve elini koydu.Sessizce 'ben suçsuzum' dedi ve hemen ardından kapı ortaya çıkmıştı. Ortaya çıkan kapıyı açıp geçtiler.
Kapı onlar geçtikten sonra kapanıp ortadan kaybolmuştu. Hemen karşılarından büyük bir geçit vardı kapısı yoktu ama yerde beyaz bir çizgi vardı adeta geçidin bir kapısı var diye belli edercesine hemen bu geçidin önünde ise Reiko,Junko,Revika ve Merry duruyordu. Sonunda onları bulmanın verdiği rahatlıkla dizlerinin üstüne çöktü Melia,oldukça rahatlamıştı. Kazeru onlara seslendi ve sonunda tekrar bir araya gelmişlerdi.
Beraber bir süre dinlendikten sonra geçide doğru ilerlediler yani birinci katın koruyucusunun olduğu yere...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..