Bölüm 174 İntikam

avatar
857 2

Yeşil Karga - Bölüm 174 İntikam


Bölüm 174


Işınlanma başarılı olmuştu. Kazeru hayatta kalan herkesi o an gücünün yettiği en güvenli yere ışınlamayı başardı. Daha önce Gul olmaktan kurtardıkları insanların yanına gelmişlerdi. Kasabanın meydanında aniden belirmeleri yaşayanları korkutmuştu ama Kazeru'yu gördüklerinde rahatlamışlardı. Kazeru göz yaşlarını silip kendini topladıktan sonra konuşmaya başladı.

'Durumu açıklayacak zamanım yok sadece yaralı olanlara yardım edin, lütfen'

Kazeru'nun sözleri onlar için bir emir değeri taşıyordu hızla harekete geçip yaralıları evlere taşımaya başlamışlardı bu sırada Kazeru'nun oranın sorumlu olarak görevlendirdiği yaşlı Albert gelmişti.

'Genç efendi durumu az çok anladım lütfen her şeyi bana bırakın'

'Teşekkürler Albert.'

Kazeru seri adımlarla bir yere gitmeye başladığında Felina arkasından seslendi.

'Kazeru'

ama Felina sözünü bitiremeden Kazeru cevap verdi.

'Gidip dinlen Felina yanına geleceğim.'

Kısa süre içinde Kazeru gözden kaybolmuştu. Kasabanın dışında boş bir alana gelmişti ve bir süredir bastırdığı öfkesini serbest bırakıp haykırdı.

'SENİ ÖLDÜRECEĞİMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM'

Öfkeyle yeri yumruklamaya başlamıştı ve büyüsü kontrolden çıkıp çevresine zarar vermeye başlamıştı. Artık onu sakinleştirecek biri olmadığı için kendine gelmesi zor olacak gibiydi.

'Sakinleş'

Tanıdık bir ses boğulduğu öfke denizine ulaşmıştı. Bu sesi biliyordu evet kesinlikle biliyordu. Yere bakan gözlerini sesin geldiği yöne çevirdi.

'Sonunda sakinleştin sadece kısa bir süre ortalıkta yoktum ve şu haline bak.'

Kazeru yavaşça ayağa kalktı ve şu an da en çok ihtiyacı olan kişinin gözlerinin içine bakarak cevap verdi.

'Başarısız oldum.'

'Biliyorum.'

'Eismann'le savaşırken de Felina'ya yardım etmeye çalışırken de hiçbirini beceremedim.'

'Biliyorum.'

'İdare edebileceğimi düşünmüştüm ama yapamıyorum. Sana ihtiyacım var.'

'Biliyorum'

'Sen olmadan çok güçsüzüm'

'Hayır değilsin benim aptal efendim. Sadece kendine güvenin biraz zedelendi o kadar.'

'Öyle diyorsan bunu kabul edeceğim ama neden gerçek bedeninle burada değilsin.'

'Çok basit çünkü gelemezdim ayrıca bu benimle konuşman için muhtemelen son şansın yani sormak istediğin bir şey varsa sor.'

'Son demek. Nereye gidiyorsun ve neden gidiyorsun?'

'Bu uzun bir hikaye bu yüzden olayın arka planını boş ver. Cevaplarıma gelince Teyton'ların yanına gidiyorum çünkü başka seçeneğim yok.'

Kazeru'nun parlaklığını kaybetmeye başlamış yeşil gözleri koyu bir tonda parladı.

'Teyton'lar demek. Bu aralar sıkça isimlerini duyuyorum.'

'Bu bir yana efendim sen güçlüsün bunu sakın aklından çıkarma. En güçlü değilsin ama güçlüsün. Bütün bunların yanında durumunun farkında olduğunu düşünüyorum.'

Kazeru gülümsedi.

'Tabii ki farkındayım.'

'Umutsuzluğa düşme benim aptal efendim ya da intikam denizinde boğulma. Bunlar için fazla değerlisin ve şunu sakın ama sakın aklından çıkarma seninle olduğum tüm süre boyunca her zaman beni etkilemeyi başardın. Ben Meravir'de ki en güçlü kişiyim ve senin gücünü kabul ediyorum. Yani en güçlü kişi senin güçlü olduğunu söyleyip varlığını kabul ediyor'

Kazeru bakışlarını gök yüzüne çevirdi ve cevap verdi.

'Yeni bir kılıca ihtiyacım var.'

'Hey hey daha beni yeni kaybettin hemen arkamdan başka bir kılıç mı aramaya başladın?'

İkisi de birbirine bir süre ciddiyetle baktıktan sonra aynı an da kahkaha atmaya başladılar.

'Peki o zaman elveda benim aptal efendim.'

'Elveda benim güzel kılıcım.'

Bedeninin görüntüsü yavaş yavaş kaybolurken son bir cümle dudaklarından döküldü.

'Bu arada benim adım----'

Cümlesini tamamlayamadan bedeni kaybolmuştu Kazeru derin bir iç çekip mırıldandı.

'Bugün olmasa bile yarın, yarın olmasa bile bir gün.'

Kendine olan güvenini kazanmış bir şekilde kasabaya geri dönüp Felina'nın yanına gitti. Felina evlerden birinde yatarak dinleniyordu.

'Nasılsın Kraliçe?'

'Nasıl görünüyorsam öyleyim. Sen?'

'Nasıl görünüyorsam öyle. Bu bir yana herkes iyileşene kadar burada kalın.'

Felina iç çekip cevap verdi.

'Ya buraya da gelirlerse?'

Kazeru kendinden emin bir şekilde cevap verdi.

'Gelmeyecekler liderlerini kaybettiler geri çekileceklerdir ya da başka birinden emir bekleyecekler ama buraya gelmeyeceklerdir. Zaten istediklerini aldılar. Gelseler bile o zamana kadar gücümü toplamış olurum ve herkesi buradan ışınlarım yani problem yok.'

'Yani planın kaçmak ve saklanmak üzerine Yuu.'

'Kazanabilseydik çoktan kazanmıştık Felina.'

Felina yattığı yerden doğruldu. Yüzünde sakin bir ifade vardı.

'Oradayken kazanamazdık ama burada bir kişi bile kaybetmeden kazanabiliriz.'

'Nasıl?'

'Onları yer altına canlı canlı gömerek.'

Kazeru Felina'nın ne düşündüğünü anladığı an gülümsedi ve cevap verdi.

'Bunun için büyüye ihtiyacın var.'

'Evet ve şansa bak ki sen buradasın.'

'Haha planı sevdim ama burada ki evleri yıkmadan bunu halletmeliyiz yani dikkatli olmalıyım.'

Evet plan açıktı. Bu kasabanın altı kemiklerden yapılma bir şehirdi eğer düşmanı doğru yere çekmeyi başarabilirlerse daha sonra Kazeru'nun büyüsüyle düşmanı derin çukura düşürüp hepsini gömebilirdi.

'Felina bu arada Ay'ın durumu neydi?'

'O dönüştüğü zaman aslında sadece dönüşümü başlatmış oluyor ve ne kadar uzun süre o şekilde kalırsa içinde ki hayvani yön ağır basıyor ve bilinci giderek kapanıyor.'

'Anladım. Peki dinlenmene bak gerekli hazırlıkları yapacağım.'

Kazeru biliyordu. Bu yüzden asla konuyu açmadı. Ölenler hakkında konuşmadı ve yarı-insanların şehrinin yok oluşundan çünkü çok net bir şekilde Felina'nın gözlerinden yansıyan öfke ve intikam ateşi her yanı sarmıştı. Düşündüğü ilk şey buna neden olanları nasıl öldüreceği olmuştu yani intikamı ve Kazeru onu çok iyi anlıyordu çünkü Kazeru'da aynı şeyleri hissediyordu. Kazeru dışarıdayken küçük bir kız çocuğunun ona korkuyla baktığını fark edip yavaşça yanına yaklaşıp eğildi.

'Benden mi korkuyorsun?'

Kız başını yatay bir şekilde sallayıp karşılık verdi.

'Benden olmasada bir şey seni korkutuyor. Söylesen adın ne?'

'Asly'

'İlginç ve kulağa güzel gelen bir ismin var. Peki Asly benim kim olduğumu biliyor musun?'

Kız kafasını aşağı yukarı sallayıp karşılık verdi.

'O zaman korkacak bir şey olmadığını da bilmelisin. Endişelenme ben burada olduğum sürece hiçbir şey buraya zarar veremeyecek. Ayrıca diğerlerine söyleme ama seni diğerlerinden daha fazla koruyacağım bu yüzden artık korkma anlaştık mı?'

Kız çok mutlu bir şekilde gülümsedi ve cevap verdi.

'Peki korkmayacağım.'

Kazeru sağ eliyle kızın başını okşadı ve oradan ayrılırken Ay ona seslendi.

'Biraz konuşalım.'

Oldukça bitkin gözükmesine rağmen sesi enerjikti. Kazeru yanına yaklaştı ve cevap verdi.

'Ne hakkında?'

Ay gözlerini devirerek cevap verdi.

'Ne olduğunu biliyorsun söyleyecek bir şeyin yok mu?'

Kazeru iç çekti.

'Felina'dan az çok ne olduğunu duydum açıkçası nasıl bir şey olduğuna dair çok bir fikrim yok ama elinden geleni yaptın bu yüzden kendini suçlama ve kimsenin seni suçladığını da sanmıyorum.'

Ay üzgün bir şekilde gülümsedi.

'İşin en kötü yanı da bu. Kimse beni suçlamıyor ama kontrolümü kaybetmem tamamen benim zayıflığım.'

Kazeru kısa bir kahkaha attı. Ay şaşkınlıkla ona bakarken Kazeru cevap verdi.

'Birçok hata yaptım, birçok aptalca karar verdim, kısa bir süre önce neredeyse ölüyordum. Sonra size yardım etmeye geldim ve pek de yardımcı olamadım. Üstüne birde ışınlanma işini çözmesi uzun sürdüğü için birçok kişi öldü ve sen kontrolünü kaybettin yani birçok şeyin kaynağı benim beceriksizliğim. Eğer senin gibi her şeyi takan biri olsaydım şuracıkta intihar ederdim. Hiçbirimiz mükemmel değiliz, elbette hata yapacağız, elbette başarısız olacağız ama bu ilerlememize engel değil. Hatalarının ve başarısızlıklarının başını öne eğmesine izin verme onlardan ders çıkar ve ilerle. İki sağlam bacağın var kullan onları.'

Kazeru bir cevap beklemeden oradan ayrıldı. Söylediği sözleri aslında Ay için söylememişti sözlerini kendine söylemişti. Çünkü en çok canı yananlardan biri oydu. Birkaç saat sonra oturup herkesle beraber planı yapıp her şeyin üzerinden bir kez daha geçtiler. Kazeru onları tuzağa çekecek kişiydi ve bu kolay bir iş değil. Arada uzun bir mesafe vardı ama Kazeru onları çekebileceğine emin gözüküyordu. Ve daha güneş bir kez daha doğmayı başaramadan plan başladı. Kazeru hazırlığını yapıp geri ışınlandı. Tabii ki yaptığı hazırlık ışınlanmak içindi çünkü gri bariyer hala etkindi. Eskisi gibi istediği an ışınlanamıyordu ama bu da bir gelişme sayılırdı. Beklediği gibi düşman bıraktığı yerdeydi. Dağın tepesinden aşağı atlayacağı sırada birinin onu izlediği fark edip etrafına baktı ve konuşmaya başladı.

'Kendini göstermeyecek misin?'

Cevap yoktu ve Kazeru'nun konuşan bedeni ortadan rüzgarla beraber kaybolurken onu izleyen kişi boğazına değen buzdan bir bıçakla irkildi.

Kazeru gümüş saçlı kızın kulağına fısıldadı.

'Yakalandın. Şimdi sakin ol ve kıpırdama senden herhangi bir kötülük hissetmedim ama yine tedbiri elden bırakamam. Söyle bana onlarla beraber misin?'

'Hayır.'

'Neden beni izliyordun?'

'Sadece tesadüftü. Onları izlemek için gelmiştim ama birden sen belirdin.'

'Mantıklı. Peki neden onları izliyordun ve amacın ne?'

'Ben Azul'un geldiği yerden geliyorum bizim krallığımız ve onun krallığı düşman sayılır. Bu yüzden bu savaşı izleyip ablam için bilgi ediniyorum.'

Kazeru buzdan bıçağı yavaşça geri çekti ve kızı serbest bıraktı. Yalan söylemediğine emin olduğu için rahattı.

'O zaman ablana söyle Azul'un tarafında olan şu aşağıda ki yarı insanlar saatler sonra ölmüş olacaklar.'

Gümüş saçlı şaşırmıştı ama uzun sürmedi ardından sırıtıp enerjik bir biçimde cevap verdi.

'Söyleyeceğim Meravir'li.'

Ardından hızlı bir şekilde hareket edip gözden kayboldu. Kazeru tekrar dağın kenarına gelip aşağı baktı.

'Gerçekten kalabalıklar bu da işi daha eğlenceli yapıyor. Ne dersin benim akıllı kılıcım? Ah doğruya artık tek başımayım.'

Dağdan aşağı denize atlayan biri gibi atladıktan sonra bir karga gibi dalışa geçti ve sonraysa kanatlarını çırparmışçasına bir rüzgar büyüsüyle yere inişini kolaylaştırdı. Yarı-insanlar onu fark etmişlerdi. Kazeru etrafı iyice süzerken ve etrafta ki kemikleri gördükçe içindeki ateş daha da büyüyordu.

'Peki o zaman vahşi hayvanlar başlayalım.'

Kazeru sözlerini bitirdiğinde biri yanında bitivermiş ve keskin pençelerini savurmuştu.

Pençeler Kazeru'yu delip geçmişti ama tıpkı havayı kesmek gibiydi. İllüzyondu.

Biraz ileride bedeni belirmişti ve konuşmaya başladı.

'Çok acelecisiniz öyle değil mi?'

Konuşurken bedeni rüzgarla beraber kaybolmuştu ve şaşkın bakışların arasında ona pençe savuran kişinin kalbi bir buz parçası tarafından delinirken çıkardığı acı çığlık herkesin dikkatini aynı yöne çekmeyi başarmıştı.

Kazeru buzu çıkartırken gülümsedi.

'1'

Yarı insanlar öfkeyle üzerine saldırırken birkaç tanesi yerden yükselen sivri kayalarla delinip hızlı bir şekilde ölümle tanıştı.

'2, 3, 4, 5 ve 6.'

Evet Kazeru öldürdüklerini sayıyordu ve uzun maraton onun için başlamıştı. Geçen uzun saatler sonunda küçük kasabanın yakına yaklaşan büyük bir yarı-insan ordusu gözüküyordu. Yarı-insanlardan biri hemen önlerinde koşan insana saldırdı. İnsan hiç duraksamadan saldırıdan sıyrılıp büyüle güçlendirdiği yumruğuyla yarı insanın kafasını parçaladı ve bağırdı.

'222'

Her yeri kan içinde olan insanın ismi Kazeru'ydu. Yüzünde ki şeytani gülümseme üzerinde ki kanın ona ait olmadığına dair büyük bir işaretti. Arkasına aldığı güneşle beraber ilerlemeye devam ediyordu. Çılgınlıktan gözleri kan kırmızısına dönen düşmanları hemen ensesindeydi. Kazeru'nun enerjisi artık bitmişti kendini yere bırakmıştı hemen arkasından fırsatı değerlendirmek için saldıran yarı insan yüzüne yediği sert yumrukla kendini geldiği yolu geri giderken bulmuştu ve yumruğun sahibinin kükremesiyle hepsi durmuştu.

'WHAAAAAAAAAAAAAAAA!!!!'

Felina hemen Kazeru'nun önünde duruyordu. arkasında da askerleri ve Ay vardı. Felina konuşmaya başladı.

'Evet ne kadar vahşi bir havada da olsanız sizden üstün olan birinin çağrısına kulak vermek zorundasınız sonuçta hayvanların doğasında bu var. Her neyse ailemin büyük bir kısmını öldürdünüz. Ev dediğimiz yeri yok ettiniz ve şimdi önümde diz çökeceksiniz.'

Düşman yarı-insanlar vahşi bir kahkaha atmaya başlamıştı. Felina gülümsedi ve sözlerine devam etti.

'Evet güzel bir şakaydı kabul ediyoruz sizin gibi iğrenç yaratıkların varlığı bile beni hasta etmeye yetiyor bu yüzden gidinde biraz acı çekin belki akıllanırsınız gerçi akıllanabilecek bir yeteneğiniz olduğunu sanmıyorum ama neyse. GEBERİN.'

Sözleri bittiği an Kazeru'nun önceden hazırlığını yaptığı olay Kazeru'nın parmaklarını şıklatmasıyla başladı. Düşmanın basmakta olduğu bütün yer parçalanıp içeri çökmeye başladı ve düşmanın çığlıklar içinde kendilerini bir yer altı boşluğuna düşerken buldular. Kazeru yer altında ki yer şekilleriyle biraz oynayıp onları sivri hale getirdiği için bir çoğu büyük bir şişe geçirilmiş gibiydi. Tabii ki düşüşten sağ çıkanlar vardı ama Kazeru'nun planı henüz bitmemişti. Yavaşça ayağı kalktı ve saklamakta olduğu bütün büyü gücünü kullanıp görkemli bir patlama büyüsünü yer altına indirdi. Sadece birkaç dakika içinde büyük bir ordu ölümle tanışmıştı. Boşluktan yukarı çıkan yanmış et kokusu pek hoş değildi ama zaferin ve intikamın getirdiği haz bu kokuyu bir şölen sofrasının kokusuna dönüştürüyordu.

Felina aşağı bir kez daha baktı ve acımasız bir şekilde gülümsedi.

'Artık diz çöküp af dilemeniz gereken kişi ben değilim'...


Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr