Bölüm 182 Peri ve Perinin Dahil Olmadığı Bir Masal

avatar
812 2

Yeşil Karga - Bölüm 182 Peri ve Perinin Dahil Olmadığı Bir Masal


Bölüm 182

Parça 1

'Neden, neden buradasın Reynold?'

Avcının kızgın tonuna karşılık sakin bir tonla cevap verdi Reynold.

'Cevabı biliyorsun'

Ada yavaşta olsa düşmeye devam ediyordu. Çünkü adayı uçuran büyü tamamen kaybolmamıştı ama epey zayıflamıştı.

Avcı sinir bozucu bir şekilde gülümsedi.

'Ahh anladım. Çocuklar öyle değil mi? Kaç tanesi?'

Reynold sadece öfkeli bir bakış attı.

'Anladım demek hepsi. Yapacak bir şey yok. Sonuçta en başından beri görevleri buydu.'

Reynold kılıcını kınından çıkardı ve yürümeye başladı.

'Boşa çaba Reynold. Gücün ne benim gücüme ne de burada ki başka birine denk.'

Reynold öfke ve hüzünle haykırdı.

'NEDEN? NEDEN ÖLDÜLER?'

Avcı sakince cevap verdi.

'Kazeru hariç diğerlerinin üzerinde antik bir büyü vardı bu büyü sayesinde bir avcı öldüğünde onlardan birinin hayat gücünü alıp geri dönebiliyoruz. Bunu herkese yapamıyoruz tek bir şartı var o da hayat enerjisi ile dolup taşan biri olmalı biz de bulduklarımızı seni kullanarak hapsettik. Bugün burada birçok kez ölmem yüzünden diğerleri öldü. Ah bu arada büyü sadece bana bağlıydı en başından beri diğerleriyle anlaşmıştık. Onlar bu hayattan bıktıkları için istemediler haha şanslıyım. Neredeyse gücümün zirvesindeyim artık. Yani artık o büyüye ihtiyacım yok. Ah bu arada her ne kadar büyüyü yapan ben olsam da beni öldürüp duran kişi de suçlu sayılmalı öyle değil mi Büyücü Kral?'

Berlin şaşkın gözlerle olan bitini dinlemişti. Yumruklarını sıktı ama ayağa kalkıp savuracak gücü kendinde bulamıyordu. Avcı ciddi bir ifade takınıp sözlerine devam etti.

'Şimdi izin verirseniz düşmesini durdurmam gereken bir ada var. Ayrıca beni durdurmaya çalışmayın önce Vel'i öldürüp büyüyü kaldırmalıyım sonra kontrolü almaya çalışacağım. Beni durdurmaya çalışırsanız Meravir'de ki neredeyse herkesi öldürürsünüz sadece bu da değil Meravir yaşanmaz bir hale gelecektir.'

'KAPA ÇENENİ'

Soğuk ve güçlü bir ses herkesin tüylerini dans ettirdi. Delilik akan küçük gözlerini avcıya dikip konuşmaya devam etti küçük peri.

'Önce ağaçları öldürdünüz şimdi de bulabildiğim tek kişi ortadan kayboldu. Ahh gerçekten öfkeliyim.'

Sesi hiç olmadığı kadar hiddetli ve sertti. Küçük bedeninden çıkabilecek bir sese benzemiyordu. Konuşmasına devam etti.

'Gelip dene o zaman, bu aptalı öldürmeyi deneyin Kazeru'nun bana güvenerek hayatta tutmamı söylediği kişiyi öldürmeyi deneyin. Bende sizi bir tanrıçanın öfkesiyle tanıştırayım. Meravir'in sonu mu? Umrumda değil. Herkesin ölmesi mi? Umrumda değil. Ben zaten her şeyimi kaybettim. Bundan sonrası umrumda değil. Dua edin aptal insanlar dua edin Kazeru ortaya çıksın. Yoksa bir an bile tereddüt etmeden her şeyi sonlandırırım. Ayrıca size zamanda tanıyorum yani bu aptal Vel'i hayatta tutacağım ama kendine gelemez. Yavaşta olsa ada düşecek. Ahahahahahahaha hadi gelip dene çakma avcı.'

Kimsenin ağzından bir kelime çıkmamıştı. Riraru'nun baskısı akıl almaz boyuttaydı.

Avcı kılıcını kaldırdı ve haykırdı.

'Senin gibi biri karşımda duramaz periiiii'

Avcı atıldığı sırada boynunu kesmek üzere olan kılıcı fark edip kaçındı bu sırada saldırıyı yapan Reynold'un boşta ki elinden çıkan aydınlık ya da ışık büyüsü bir mızrağa dönüşüp avcıyı delip geçti. Avcı göğsünden ve sırtından akan kan aldırış etmeden saldırıya geçti ve Reynold'la çarpışmaya başladı. Reynold'un ışık büyüsüyle kaplı kılıcı her çarpışmada etrafına büyü saçıyordu. Reynold avcının etrafında sürekli hareket ederek farklı açılardan saldırıyordu. Ona bu öfkeli saldırıları yaptıran gerçekten öfke miydi? Avcı emin değildi ama emin olduğu şey bu dövüşün uzun sürmeyeceğiydi. Avcı gücünü yükseltip saldırıya geçti kılıcından saçılan siyah büyü Reynold'un beyaz büyüsüyle çarpışıyordu aynı kılıçları gibi. Sanki iyinin ve kötünün savaşı gibiydi ama iyi intikam için kötü ise Meravir'i korumak için saldırıyordu. Avcı saldırıyı savuşturdu ve saldırıya geçmek için hazırlandığı sırada Reynold kenara çekildi. Gözleri Reynold'u takip ediyordu ama hemen Reynold'un çekildiği yerden üzerine yaklaşan parlak şeyi geç fark etti. Berlin beyaz büyüyle kaplı bir şekilde avcının üzerine geliyordu. Avcı büyüsünü arttırdı ve hedefini değiştirdi. Berlin'nin saldırısını durdurdu ve kılıç tokuşturmaya başladılar. Avcı için olup biteni çözmesi zor olmamıştı. Reynold Berlin'nin ışık büyüsüyle hareket etmesini sağlıyordu bir iyileştirme değildi sadece eksik olan büyüsü yerine kendi büyüsünü kullanmasını sağlıyordu. Berlin sert bir şekilde büyüden oluşturduğu kılıcı sol aşağıdan sağ yukarı çapraza doğru savurdu ve bir boşluk yarattı ama kendisinin saldırma şansı yoktu çünkü kendi kılıcı da farklı bir yöne gidiyordu ama bunu aldırmadan kenara çekildi ve bağırdı.

'Sende'

'HAAAAAAA'

Reynold haykırarak saldırıya geçti boşluğu kullanıp avcıya derin bir kesik attı ve hemen arkasından tekrar saldırdı ama avcı karşılık verip kendini savundu. Işık büyüsüyle avcının gözlerini kamaştırıp avcı kılıcını tahmini bir şekilde Reynold'a savurdu Reynold geri çekildiği sırada avcının arkasından Berlin saldırıya geçti ve kafasını koparmak için kılıcını kullandı ama avcının büyüsü onu koruyabildi. Avcı geri çekildi. Reynold ve Berlin beraber saldırıları oldukça etkili oluyordu ama avcının yaraları çoktan iyileşmeye başlamıştı ve birkaç saniye sonra hiçbir şeyi kalmadı.

'Bunu beklemiyordum ama pek de bir şey değişmeyecek.'

Reynold ve Berlin takım halinde saldırılarına devam ederken onları izleyen Riraru kendi kendine mırıldandı.

♪♪ Hmmm hmm hm h ♪♪

♪♪ Bir dilek dileyeceğim ♪♪

♪♪ Tekrar uçmak için ♪♪

♪♪ Bir dilek dileyeceğim tekrar yalnız kalmamak için ♪♪

♪♪ Bir dilek dileyeceğim yalnız kalırsam dünyanın sonu için ♪♪

♪♪ Ve bir dilek dileyeceğim yarını yalnız görmemek için ♪♪

♪♪ Hmmm Hmm Hm H ♪♪

'Ahhhh kaç dakikamız kaldı acaba? Neyse o kadar da önemli değil eğer gelmiyorsan avcılardan, cadılardan ve bu lanetli topraklardan kurtulacağım. Sonuçta burası çoktan Teyton'ların oyunlarına maruz kalmış ve kalmaya devam ediyor.'

Parça 2

'Karanlık'

Kazeru gözlerinin aralamadan önce bu söz ağzından döküldü. Gözlerini araladığında ise masallardan fırlamış renklerle bezenmiş bir dünya karşısındaydı. Tüylerden yapılmış bir yatağı andıran çimenlerin üzerinde yatan bedenini etrafı süzerken kaldırdı. Birkaç saniye sonra Aiko'nun anlattığı hikaye aklında canlandı ve mırıldandı.

'Harikalar Diyarı'

Derin bir nefes alıp düşüncelerini topladı ve aklında yeni bir soru belirdi.

'Nasıl?'

Aiko'ya göre harikalar diyarı mavi cadının ölümüyle yok olmalıydı ama Kazeru yakın zaman önce adaya geldiğinde gördüğü anlık görüleri hatırladı ve onu alan mavi büyü yapbozun son parçası olabilirdi.

'İmkansız gibi ama o zaman burası hala Aria'nın harik---'

'YANLIŞ.'

Bir ses etrafta yankılandı.

Kazeru'nun gözleri sesin sahibini arıyordu ama bulamıyordu ardından hissetmeye çalıştı yani büyüsünü ama hiçbir şey hissedemiyordu.

'Burası Alice'in Harikalar Diyarı, küçük karga.'

'Alice?' Kazeru şaşkındı çünkü Alice sadece Aria'nın kişiliğinin bir parçasıydı.

'Evet Alice yani ben hahahaha.'

Konuşmasından sonra ağaçların arasından yükselen adım sesleri Kazeru'nun bakışlarını çekti. Ağaçlar bu adım seslerinin sahibi karşısında boyunlarını eğiyorlardı. Mavi bir elbise ve beyaz bir önlük giyen sarışın bir kız oyun oynarcasına sekerek ilerliyordu. Sarı saçları her sekmesinde dans ediyordu. Kollarını ika yana açıp havaya sarıldı ve onunla dans ederek ilerlemeye devam etti ve en son Kazeru'nun önüne geldi. Yoktan var olmuşa benzeyen gereksiz uzunlukta ki şapkasını çıkarıp selam verdi.

'Merhaba karga'

'İsmim Kazeru'

'Hmmm demek öyle o zaman tekrardan merhaba Kaleru'

'Kazeru'

'Üzgünüm Kaaseru

'KAZERU!'

Alice derin bir nefes aldı.

'AHHH KİMİN UMRUMDA APTAL, BENİM DEĞİL YANİN BURADA Kİ KİMSENİN UMRUMDA DEĞİL DEMEKTİR SADECE SELAMI KABUL ET VE DAHA DA UZATMA.'

Kazeru iç çekti.

'Benle ne işin var bilmiyorum ama ada düşmek üzere bunun için bir şey yapabilir misin?'

Alice saçın üst kısmından yükselen bir kısım saç soru işareti şeklini aldı.

'Sen kimsin?'

'Ha? Neden bahsediyorsun sana bir soru sordum.'

'Hayır hayır gerçekten sen kimsin?'

'Buraya beni sen almadın mı? Kazeru senin değişinle karga, yeşil karga'

Alice'in saçlarında iki adet soru işareti oluşmuştu.

'Yeşil Karga? Yeşil, yani Aemulor Karasu kıskanç karga aynı zamanda yeşil karga olarak biliniyor ama o kadındı sen ise erkeksin. O çok güzeldi sen ise bir kadın olarak çirkinsin. Ah anladım sen onu taklit eden bir dolandırıcısın.'

Kazeru konuşmayı bir mantığa sığdırmaya çalışıyordu ama yapamıyordu. Aiko'nun anlattıklarının bir kısmının abartı olduğunu düşünmüştü hep. Yani kimse bu kadar delice konuşmaz diye düşünüyordu ama hemen önünde gerçekleşen bu olay bu düşünceyi kırdı.

'Beni dinle Alice, neden bilmiyorum ama sanırım hafızanda bir problem var beni buraya getirenin sen olduğuna eminim yani üzerine biraz düşünürsen hatırlayabileceğine en kötü beni neden buraya getirdiğini çözebilirsin.'

Alice'in saçlarından oluşan soru işaretleri bozuldu.

'Seni incelemeliyim o zaman.'

Alice sağ elini kaldırdı ve Kazeru çenesinden tutup gözlerinin içine baktı.

'Ne kadar da sahte gözler, büyün yüzünden yeşile boyanmışlar ve bu şekilde o güzel kestane rengi gözlerini saklıyorlar.'

Kazeru'nun çenesinden elini çekip Kazeru'nun etrafında bir çember çizerek yürümeye başladı. Kazeru'yu süzüp duruyordu ve birkaç dakika sonra durdu.

'Hmmm'

Saçlarının bir kısmı yeniden bir soru işareti şeklini almıştı.

'Sen kimsin?'

Kazeru'nun yeşil gözleri öfkeyle parladı. Zamanı yoktu bir an önce buradan çıkıp ada konusunda bir şeyler yapmak istiyordu ama ne büyü yapabiliyordu ne de büyüyü hissedebiliyordu. Meravir'in kendisi umrunda değildi. Sadece korumak istediği kişilerin güvende olacağını bilse burada olmak işine bile gelebilirdi ama şu an da bu masalsı yer onun için cehennemden bir zindandı ve basitçe Alice şeytandı. Kazeru öfkesine rağmen düşünceleri topladı ve ona bu çıkmazdan çıkmak için ipuçları verecek birkaç soru aklında belirdi.

'Benim kim olduğumu bir yana söylesene Alice mavi cadı ölmedi mi?'

Alice sanki bu soruyu bekler gibi ani bir cevap verdi.

'Tabii ki de öldü. Kimse o ağacın gücüne sahip birinden aldığı yaradan sağ kurtulamaz. Çünkü saldırı direk ruha işler yani beden yenilense bile ruh yenilenemez.'

Kazeru sorularına devam etmenin en iyi fikir olduğuna karar verdi.

'Anlıyorum peki o öldüyse sen ve harikalar diyarı nasıl hala varlığını koruyabiliyor?'

Alice kendi etrafında bir tur dönüp cevap verdi.

'Neden koruyamayalım. Her ne kadar en başta onun bir parçası olsam da kendim olacak kadar ondan uzak kaldım ve bu da onun sonucu. Harikalar diyarı ise ben burada olduğum için hala sapa sağlam. Yine de her ne kadar burada varlığımın kanıtı olan bedenim olsa da. Senin boyutuna geçemem. Eğer yaparsam basitçe yok olurum. Varlığımı devam ettirebileceğim tek yer bu boyut ama sıkılmaya başladım. Ahhh hatırladım seni buraya bu yüzden getirdim.'

'Sıkıldığın için mi?'

'Hayır ne alaka?'

'Üzgünüm ben yanlış anladım devam et lütfen.'

'Tabii ki üzgün olmalısın şimdi özür için benim şapkacım olmalısın.'

'Hayır hayır hayır Vel'in yolundan gitmeyeceğim.'

Alice gülümsedi.

'Haha sakin ol karga sadece şaka yapıyordum. Evet seni buraya getirmem doğru karardı. Sıkıntı mı geçirmeye başladın.'

'Saniyeler önce sıkıldığın için mi dediğim de hayır demedin mi?'

'Hmmm tabii ki demedim ne o kısa süreli hafızan iflas mı etti? Hahaa belki de 387 yaşında falansındır o zaman normal ama henüz genç gözüküyorsun.'

Kazeru Alice gereksiz derece de uzun ve fazla konuştuğunu düşünmeden kendini alamıyordu.

'Alice beni geri göndermelisin acilen.'

'Wahaha tabii ki hayır daha yeni eğlenmeye başladım.'

'işim bittiğin de söz veriyorum geri geleceğim lütfen şimdilik beni çıkar buradan.'

'İstemiyorum ayrıca'

Cümlesine devam etmeden önce Kazeru'ya yaklaştı ve kulağına cümlenin geri kalanını fısıldadı.

Kazeru duyduğu şey karşısında gülümsedi.

'Biliyorum'

Alice gülümsedi.

'Yine de üzgünüm ama yapamam. Aslında üzgün değilim o kısmı söylemedim saymalısın. Ayrıca amayı da cümleden çıkarmalısın.'

Kazeru öfkeyle geri geri yürüyen Alice üzerine atıldığı sırada hemen önünde beliren ve tüm yüzünü kaplayan gülümsemeye sahip bir kedi onun durmasına neden oldu. Kazeru durduktan sonra kedi kısım kısım kaybolmaya başladı en sonsa tüm yüzünü kaplayan koca gülümsemesi kayboldu. Alice'in gözleri ciddileşti ve sinsi bir gülümsemesi olan güneşe bakıp konuşmaya başladı.

'Söylesene karga şeker mi yoksa tuz mu?'


Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr