Bölüm 184
Parça 1
Adada ki savaş yoğun bir şekilde devam ederken Riraru bütün olan biteni keskin bakışlarla izliyordu. Bu savaş onun için bir zaman geçirme aracından farksızdı. Yine de sonucu belli olan bir savaşı izlemenin zevkli olmadığını düşündüğü sırada savaş alanın ortasında beliren beyaz ve mavi renklerle bezeli kapı yavaşça açıldı. Mavi ve yeşil renklerden oluşan yeni giysileriyle Kazeru dışarı adımını attı. Bu sırada diğerleri savaşmayı bırakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Riraru gülümsedi ve konuşmaya başladı.
'Beni epey beklettin.'
'haha üzgünüm.'
Kazeru kapıdan çıktığında kapı kayboldu ve Kazeru'nun kafasının üzerinde bir cadı şapkası oluştu. Koyu mavi tonlara sahip bu şapka Kazeru'yu gülümsetti ve Kazeru mırıldandı.
'Anlıyorum.'
Bu sırada avcı derin bir kahkaha patlattı.
'AHAHAHAHAHAHAAH GERİ DÖNDÜN. Güzel güzel seni öldürüp bütün avcı gücünü kendimde toplayacağım.'
Kazeru birkaç saniye düşündü ve bir sonuca vardı. Eğer avcı burada olursa adayı boşa çıkarsa bile avcı kontrolü ele almayı deneyebilir yani önce avcıdan kurtulmalıydı. Kazeru kınında ki kılıcını çekti başını kaldırıp avcıyla göz göze geldi. İşte o an avcının koca gülümsemesi yerini şaşkınlık ve korkuya bıraktı. Sadece o değil Reynold ve Berlin'de donup kalmıştı. Kazeru'nun büyüsünün bir kısmını ortaya çıkardı. Hemen sırtından yükselen bir çift karga kanadı oldukça görkemliydi. Biri yemyeşil diğeri ise masmaviydi. Tıpkı gözleri gibi. Gözlerinden biri de artık maviydi.
'Avcı ya kendi iradenle buradan gidip insanlara yardım et ya da ben seni zorla buradan göndereyim. Her ne kadar seni bir gram bile sevmesem de güçlü kişilere ihtiyacımız var ya görevini yerine getir ya da öl.'
Kimse farkında değildi ama bu bir blöftü. Kazeru oldukça güçlü gözüküyordu ve hissettiriyordu ama aslında o kadar da güçlenmemişti ve elindeki geçici güç savaşmak için değildi. Sadece adayı kontrol etmesine yardım edecek bir güçtü.
Avcı gülümsedi.
'Bir anlık şaşırmış olabilirim ama blöfünü görmek o kadar da zor değil. Neler oldu da mavi bir büyü gücü aldın bilmiyorum ya da kafanda ki o cadı şapkasının manasını ama burada ki en güçlü varlığın ben olduğunu anladığına eminim.'
'wa ha wa ha wa ha'
Riraru garip bir kahkaha atıp konuşmaya dahil oldu.
'Demek kendini benim önümde en güçlü ilan edecek kadar küstahsın tavşan avcısı.'
Bu konuşmalar esnasında adanın düşüşü hız kazanmaya başlıyordu. Herkes bunun farkındaydı.
Avcı cevap verdi.
'Hahahaha ne derseniz değin ya bana uyarsınız ya da Meravir üzerinde ki herkes hızlı bir ölümle tanışır.'
Kazeru derin bir iç çekti ve mırıldandı.
'Bunu yapmak istemiyorum ama daha fazla zaman kaybedemem.'
Derin bir nefes aldı ve bağırdı.
'Heyyyyy Aiko beni duyuyorsun öyle değil mi? Bana yardım et.'
Kazeru'nun sesi tüm adada yankılanıyordu ve sinsi bir kahkaha adada cevap olarak yankılandı.
'Hi hi hih hihih bütün samimiyetimle kabul ediyorum.'
Kara bir duman bir yılan gibi hareket ederek avcının etrafını sardı avcı ne yaparsa yapsın dumana bir şey olmuyordu.
Avcı öfkeyle bağırdı.
'Hey bu yaptığın bir hata cadı. Duyuyor musun beni? Meravir'in bana ihtiyacı var bırak istediğimi alayım yoksa bu veledin benden daha güvenilir olduğunu mu düşünüyorsun? İşe yaramazın tekine karşılık beni mi bu adadan atacaksın?'
Kara duman giderek yoğunlaşıyordu bu sırada Aiko cevap verdi.
'İşe yaramaz? Meravir'de işe yarar sadece birkaç kişi var ve onlardan biri Kazeru. Sen ise satranç tahtasında ki feda edilebilecek konumda olan taşlardan birisin. Yani güçlü olsa da ihtiyaç duyulmayan bir taş.'
Kara duman avcıyı yutup taşımaya başladı ve Meravir'in ihtiyaç duyulan bir kısmına doğru onu götürmeye başladı. Kara duman sürekli illüzyonlar uygulayarak avcının kaçmayacağından emin oluyordu.
Avcı gittikten sonra Berlin Aiko'ya haykırdı.
'Neden en başında gelip Vel'e yardım etmedin?'
Aiko'nun görüntüsü yoktu ama sesi bile soğuk bakışlarını taşımaya yetiyordu.
'Herkese yardım edemem ayrıca Kazeru çağırana kadar burada ne olup bittiğinden bile doğru düzgün haberim yoktu. Kendi acizliğin yüzünden suçlayacak birini arama Büyücü Kral. Peki yapmam gereken başka işler var. İyi şanslar Kazeru.'
Kazeru direk cevap verdi.
'Melia'lar iyiler mi?'
'Evet'
Kazeru rahatlamıştı ve yavaş adımlarla Vel'e yaklaştı ve eğilip fısıldadı.
'Beni duyuyor musun?'
Vel cevap vermemişti ama Kazeru devam etti.
'Anlaşılan bu adanın bir parçası olduğun için seni öldürmem gerekiyor yoksa düşmesini durduramam. Seni öldürmek istemiyorum eğer yapılabilecek başka bir şey varsa lütfen söyle'
Cevap yoktu.
Vel Kazeru için bir arkadaş değildi sadece işe yarar bir tanıdıktı. Arnus'ta ölen on binler Kazeru'nun umurunda değildi ya da diğer ölenler. Kazeru sadece arkadaşlarını korumak için adayı durdurmak için çabalıyordu. Dİğerleri umurunda değildi. Kendi de biliyordu o bir kahraman değildi ya da ona yakın bir şey. Herkesi kurtaramazdı. Sadece değer verdiklerini kurtardığı sürece tüm Meravir ölse de umurunda değildi. Gözlerinde ki renkler giderek soluyordu. Sanki buz tutuyor gibiydiler. Eski renkli parlaklıkları artık yoktu.
Derin bir nefes alıp ayağa kalktı ve kılıcı Vel'e doğrulttu. Bu sırada Reynold ve Berlin şaşkınca sordu.
'Ne yapıyorsun?'
Kazeru bakışlarını onlara çevirdi ve kısaca durumu onlara açıkladı ve Berlin'i çıldırtan cümleyi söyledi.
'Vel'i öldüreceğim.'
Berlin'nin bitkin bedeninden yükselen büyü gücü bitkinliği ret eden bir görkemliğe sahipti.
Kazeru Riraru'ya seslendi.
'Beni korur musun?'
'Tabii ki'
Sarı bir bariyer etraflarını çerçevelemişti. Berlin'nin öfkeli sesi bile bariyeri delip geçemiyordu. Kazeru kılıcını kaldırdı ve Vel'in kalbini hedef aldı ama tüm düşüncelerine rağmen kılıcı oldukça ağır geliyordu bu yüzden hareket ettirmesi zor gelmişti. Evet tereddüt ediyordu. İdealleri ve duyguları bir çatışmaya girişmişti. Kazeru'nun koyu yeşil gözü soğuktu tıpkı donmuş bir kılıç gibiydi. Keskin ve soğuk. Mavi gözünden akan yaş ise sıcak ve yumuşaktı. Vel son gücüyle gözlerini açmayı başardı ve kalan son gücüyle gülümsedi. Nazik ve sıcak bir gülümsemeyle kalbini delen kılıcı kucakladı. Kazeru Vel'e bakmamak için bakışlarını yukarı çevirdi. Mavi bir silüet bariyerin içinde belirmişti. Kazeru silüete bakıyordu.
'Teşekkürler'
Tanımadığı birinden aldığı bu teşekkür yeşil gözünden de bir damla yaş akmasına neden olmuştu. Aynı an da Vel'in bedeni bu mavi büyüyle kaplanıp yavaşça kayboldu. Kazeru göz yaşlarını silip başını arkasına çevirdi. Büyücü kral diz çökmüş bir şekilde ağlıyordu ama sesi bariyeri geçmediği için duyulmuyordu.
Kazeru diz çöküp ellerini yere koydu.
Parça 2
Melia'lar minik ejderhaları Revika'nın sırtında uçup küçük bir kasaba da durmuşlardı. Vinilia'nın yaptığı büyü sayesinde Revika bir süre yetişkin formunda kalacaktı. Bir yerde durup plan yapmaya ihtiyaçları vardı bu sırada kasabada ki herkes gök yüzüne odaklanmıştı. Devasa bir ada yavaş yavaş düşüyordu. Kimse ne olduğunu bilmiyordu korku içinde izliyorlardı. Melia ve Reiko böyle bir şeyi durdurmanın bir yolu olmadığına emindiler. Konuşmuyorlardı sadece her saniye yaklaşan ölüm meleğini izliyorlardı. Meravir'in bir bölümü artık karanlıktı. Güneşin önünü kapatan bu devasa ada giderek yaklaşıyordu. Meravir'in her yerinden bu görülebiliyordu. Olivya'lar kazandıkları savaşın sefasını çekemeden korkuya kapılmışlardı. Elfler'de aynı durumdaydı. Felina'nın içinde bir korku yoktu sadece son bir kez daha diğerlerini göremeyecek olmanın üzüntüsünü taşıyordu. Adanın iki uç kenarından da yükselen bir çift mavi ve yeşil kanat güneşten daha parlaktı. Bu devasa kanatlar muazzam miktarda büyüden meydana geliyorlardı.
Bir çift karga kanadı ve tüm Meravir'den duyulan bir kükreme.
'WAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA'
Bu güçlü kükreme güçlü olduğu kadar aynı zamanda hüzünlü ve acı doluydu. Bütün Meravir'e bu hissi veren bir kükremeydi. Melia neden bilmiyordu ama göz yaşlarını durduramıyordu. Bu kükreme kalbine işlemişti. Kalbini tuttu ve sessizce mırıldandı.
'Yuu neden bu kadar acı içindesin?'
Neden, nasıl, niçin bilmiyordu Melia ama bu kükremenin sahibinin Kazeru olduğuna emindi.
Kükreme kesildiğinde ada giderek yavaşladı ve en sonunda durdu.
Devasa yeşil ve mavi kanatlar yavaşça kaybolmaya başladı ve ada yükseliyordu.
İronik bir durumda kanatlar yavaşça yok olurken adanın yükseliyor olması
İronik bir durumdu biri ölmesin diye başka birini öldürmek...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..