Bölüm 202 Aiko ve O Gün

avatar
668 1

Yeşil Karga - Bölüm 202 Aiko ve O Gün


Bölüm 202


Yaptığımız savaştan 1 ay sonra Ae'nin hayali gerçek oldu. Ne kadar bunu istemesem de yapabileceğim bir şey yoktu çünkü diğerleri de bunu destekledi ve yardım etti. Sonunda elde ettiğim şey bir kristalin içinde parıldayan bir ışık. Her rengi barındıran ve her cadının ruhundan küçük bir parçayla oluşturulan bu yapay ruh büyüleyici gözüküyor. Ae kendi kanından bir bebek vücudu yaptı. Açıkçası böyle söyleyince kulağa kolay geliyor ama tonlarca bilgi ve kusursuz bir yetenek olmadan yapılabilecek bir şey değil. Ae kristal de tutulan ruhu yaşam belirtisi göstermeyen bebeğe yerleştirdi.  Suratında heyecan ve merak vardı. Derin süren 10 saniyelik sessizlik bebeğin ağlama sesiyle kayboldu.


Ae mutlulukla gülümsüyordu.


Aria üzgün gözüküyordu.


Alvoran duygusuz bir surat takınıyordu.


Avenir sinirliye benziyordu.


Ben ise ne hissedeceğimi bilmiyorum.


Ae bebeği ellerine aldı ve bize döndü.


'Yuu evet ismi Yuu olsun.'


Her birimizin ruhundan bir parça taşıyan masum bebek ağlamayı kesti ve gülmeye başladı.


Yuu'nun hayatı böyle başladı.


(14 yıl sonra) 


Ae onu geçen zamanda disiplinli bir şekilde eğitti ve pek de sevgi gösterdiği söylenemez ama bebekliğinden beri her zaman yanındayım belki de bu yüzden emin değilim ama onu gerçekten çok seviyorum sanırım bir çocuğum olsa ancak bu kadar sevebilirdim.


'Aiko abla'


Seslenirken yanıma yaklaştı. Yeşil gözleri heyecanla parlıyordu.


'Beni izle'


Ellerini toprağa koydu ve birkaç saniye sonra 3 tane dev golem bir anda oluştu.


'Hmm etkileyici ama bunu zaten yapabiliyordun.'


'Bitmedi.'


'??'


Elleri golemlere doğru kaldırdı ve hızlanan rüzgar golemleri kesmeye başladı saniyeler sonra  golemler dev insanları andırır bir hal aldı.


Yuu onlara taştan birer kılıç yaptı ve kolayca yaptığı kılıçları efsunladı. Golemleri de efsunlamıştı bu sayede daha dayanıklı ve  güçlü bir hal aldılar.


'Efsunlamayı ne ara öğrendin ayrıca rüzgar büyüsünde epey ustalaşmışsın.'


Gururla gülümsedi.


'Evet'


Her şey fazla iyiydi ve ...


Golemler yeşil bir büyü tarafından parçalara ayrıldı. Fazla kabaca bir hareket gidip azarlamalıyım ama azarlayabileceğim biri değil. Öyle değil mi?


'Sana söyledim Yuu bu tarz şeylerle zamanını harcama hala olman gerekenden daha güçsüzsün.'


ve bela geldi.


'Üzgünüm anne'


Yuu'nun mutlu ifadesi yerini hızlıca hüzne bıraktı.


'Aiko biraz işim var burayı sana bırakıyorum.'


'Zevkle'


Yuu gelip oturduğum ağaç dalına çıktı ve yanıma oturdu.


'Neden her zaman bana karşı bu kadar sert?'


Beklediğim soru.


'Hmmm. Seni üzmesine izin verme hem her ne kadar sana karşı sert olsa da her zaman seni koruyup kolladı öyle değil mi?'


Yüzünde hafif bir mutluluk belirdi ve cevap verdi.


'Evet'


İğrenç hissediyorum. Küçük bir çocuğu manüpile etmek isteyeceğim en son şey ama ona annesinin on karşı en ufak bir sevgi bile beslemediğini söyleyemem.


Sürekli onun yanında olmaya çalışıyorum ama yetmiyor.


'YUU'!!!


Küçük bir kız sesi uzaktan geliyordu ama bize erişti.


'Arkadaşın seni arıyor Yuu.'


Yuu ağaçtan atladığı sırada Melri bizi görüp yanımıza koştu. Bu küçük kızın neredeyse hiçbir büyüsel yeteneği yok ama kimsede göremeyeceğimiz kadar fazla çabalıyor. Yuu'da ona yardım ediyor. Nasıl tanıştılar bilmiyorum ama oldukça iyi anlaşıyorlar. Onun arkasından bir ses daha geldi.


'Melri koşma yine düşeceksin.'


Mei ve Mai ikiz kız kardeşler. Yuu'dan küçükler ama oldukça akıllılar ve 3'de bir nevi Yuu'dan büyü öğreniyorlar. Onlarla nasıl tanıştığını da bilmiyorum.


...


Ne denersem deneyeyim Ae'nin davranışlarını değiştiremedim. Yuu'yu bir silah olarak görmekten vazgeçmedi ve Yuu'nun yetenekleri olağan üstü. İki alan dışında her türlü büyüye hakimdi. Biri boyutsal büyülerdi. Yani ışınlanmak, portal açmak, kendine özel bir boyut yaratmak bu tarz büyülere en ufak bir yatkınlığı yoktu. İkincisi ise şifa büyüleri, kendi yaraları hızla iyileşiyor ama bu sahip olduğu büyünün pasif bir şekilde yaptığı bir iş. Başkalarını iyileştirmek için büyü yapamıyor.


...

...

...

...

...


Yuu bugün 20 yaşına bastı ve şu an Melri, Mei ve Mai onun doğum gününü kutluyorlar bende onları izliyorum. Son yıllar oldukça huzurlu geçtiği için mi bilmiyorum ama artık saçma sapan kabuslar ve sürekli gelecekten sahneler görmüyorum. Gözümün önünde ki bu huzurlu tablo bahçenin ortasına açılan bir portalla bozulmaya başladı. Ae ve ben ne olduğunu biliyorduk ama diğerleri bilmiyor. Portaldan bir kişi çıktı ve tahminim doğruydu ama fark etmediğimiz şey birden fazla portal açıldığıydı ve hiçbir şey yapamadan arkamdan yediğim bir büyüyle bilincim kayboldu.


...


'.....'


'...!!!!'



Bir ses zihnimde yankılanıyor ama anlayamıyorum.


'A..!!!'


Sonunda gözlerimi araladığımda Yuu'nun endişeli suratı karşımdaydı. Sağ elimde güç bulup elimi yanağına koydum.


'Üzgün bir surat sana yakışmıyor. İyiyim merak etme.'


Hafifçe gülümseyip yerden kalkmama yardım etti. Çevre oldukça dağılmıştı. Ne kadar zamandır baygınım ki?


'Yuu herkes iyimi?'


'Evet'


Yaklaşık görebildiğim 16 Teyton cesedi etrafa dağılmıştı. Ae oldukça sinirli gözüküyor.


Biz etrafa bakarken Teyton'lardan biri aniden bir portal açıp portaldan geçip kaçtı. Portal yavaşça kapanırken Yuu bir an bile düşünmeden portala yöneldi. Onu durduracak zaman yoktu bu yüzden üzerime bir izleme büyüsü yaptım. Kısacası onun gördüğü her şeyi göreceğim.



...



Büyük görkemli bir taht ve o tahtta oturan biri gördüğüm ilk şey bunlardı. Yuu etrafı süzdü etrafı Teytonlarla çevriliydi. Tahtta oturana döndü.


'Biraz konuşalım.'


Yuu arkasında topraktan görkemli bir taht oluşturdu ve oturdu.


'Tahmin ediyorum ki saldırının sorumlusu sensin.'


Neden bilmiyorum ama tahtta oturan kişi dahil hepsinin suratında anlayamadığım bir korku giderek yayılıyordu.


'Bu kadar korkmayın açıkçası burada ki büyü o kadar kaliteli ki burada olmak gücüme güç katıyor. Bu bir yana sizin konuşmanıza gerek yok. Sadece dediklerimi yapacaksınız yoksa hepinizi öldürürüm.'


Sesi sakin, temiz ve kendinden emindi. Kimse ağzını açamıyordu.


'En ufak yanlışınız da burayı yerle bir ederim. Aiko'ya anneme ya da Meravir'de yaşayan herhangi birine bir şey yaparsanız sizi yok ederim. Tarihten bile silerim. Şimdi dediklerimi anladığınıza emin olmak için sizden ufak bir şey yapmanızı istiyorum. Hepiniz önümde diz çökün ve sonra başını yere koyup ben gidene kadar öyle kalın.'


Kimse de bir hareketlenme yoktu.


'Peki 3'e kadar sayacağım.'


'1'


Bir dediği an da içeride bulunan 16 kişinde 5'ini öldürdü.  Korku daha da çok ruhlarına işlemeye başladı gözlerinden anlayabiliyorum.



'2' dediğinde tahtta oturan hariç hepsi diz çökmüştü. Yuu'nun gülümsediğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam çünkü bunu göremiyorum.


'3' Tahtta oturan hala diz çökmemişti ve Yuu tahtta oturan hariç içeride ki herkesi öldürdü.


'Sırada şehir var bakalım kaç kişi öldükten sonra gururunu hiçe sayıp diz çökeceksin.'


Tahtta oturan kişi dehşete düşmüştü.  Yutkundu ve oturduğu yerden kalkıp Yuu'nun önünde diz çöktükten sonra başını yere koydu.


'İşte şimdi oldu ama geç yaptığın için ufak bir cezayı hak ettin.'


Büyük bir patlama sesi Şehrin bir tarafından her yere yayıldı. Şehrin yarısı parçalara ayrıldı.


'Bu yeterli şimdi geldiğim yere bir portal açarsan gideceğim tabii ki kafanı kaldırmadan yapacaksın'


Portal açıldı ve geçerken Yuu arkasına baktı.


'Benim adım Yuu unutma ve unutturma'


O günden sonra Teyton'lar bir daha gözükmedi...




Devam Edecek








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr