Bölüm 203
Her şeyi gördüm. Yuu'nun eşi olmayan gücünün neler yapabileceğini şimdi daha iyi anlıyorum. Teyton'ların bölgesinde ki büyü kalitesi daha yüksek olduğu için ve Yuu'nun bunu kullanma kabiliyeti Teyton'ların bile ötesinde oluşu. Sanırım yeryüzünde ki tanrı olarak düşünebiliriz onu. Bu kadar güçlü olsa da özünde hala genç bir çocuk. Annesinin ilgisini isteyen onun tarafından kabul görmek isteyen biri. Teyton olaylarından sonra dengesiz bir ruh haline bürünmeye başladı. Kolay sinirleniyor kolay üzülüyor bütün duygu hallerine kolayca giriyordu ama ciddileştiğinde tamamen kendinde oluyordu. Biz cadılar olarak kendi hayatımıza aynı devam ediyorduk ah neredeyse unutuyordum Avenir hariç. 5 yıl önce bir elfle evlendi. Şu an da 4 yaşında bir kızı var. Hmmmm ismi neydi hmm.
Julia hayır,
Jotaro hayır hayır fazla erkeksi zaten,
Jun hayır,
Juvia hmmm hayır,
ah hatırladım Junko.
Yarı elf, yarı insan olan nadir mi nadir bir kız çocuğu. Gerçi iki tarafta yarım olanları pek sevmiyor ama sanırım bir problem olmaz. Olursa Avenir halleder zaten olmadı ben el atarım.
(1 Yıl sonra)
Bu kötü gerçekten kötü, acil bir şey yapmazsam her şey bitecek. Neyi seçmeliyim, açık mor mu koyu mor mu hangi renk bana daha çok yakışır.
'Heyyyy Yuu!!! Tuz mu şeker mi?'
'Fazla garip bir soru ama ne demek istediğini artık anlıyorum son bir senedir garipsin zaten. Tuz'
'Yani koyu renk. Tamam o zaman açık rengi giyineceğim.'
'Kötü hissetmeme sebep oluyorsun Aiko Teyze'
'Beni teyze falan diye çağırma Aiko-sama falan diye çağır.'
'Sama mı? Ne demek ki?'
'Bilmene gerek yok neyse en iyisi abla olarak seslenmek senin için.'
'Öyle olsun ben çıkıyorum abla Melri'ye bir şeyler öğreteceğim daha sonra Mei ve Mai ile buluşacağız.'
'Peki görüşürüz Yuu'
Mei ve Mai şu an ikiz ejderhalar olarak anılan kardeşler. Son 2 yılda epey ünlendiler ve güzelleştiler açıksa kıskanmıyor değilim bu kadar kısa sürede bu kadar çok şey elde ettiler ama sanırım hak ediyorlar. Ben ise toplantıya hazırlanıyorum son zamanlar da avcı dışında bir konumuz olmadığı için ciddiyetsiz toplantılar geçiyor. En şık kim giyinecek falan diye yarışıyoruz her ne kadar gri yani Alvoran bunu sevmese de bizi izlerken eğlendiğine eminim. Dışarı çıkmak için bu büyük evin kapısını açmak üzereyken gözlerimin önünde belirmeye başlayan görüntüler zihnime hücum etmeye başladı.
Büyük bir savaş, bir taraf savaşı büyük bir üstünlükle kazanmış gibi duruyor. Sayılamayacak kadar cesedin arasında duran bir kişi bunları yapan düşmanlarına bakıyordu. Bir kıza göre kısa olan saçları rüzgarda vahşice dans ediyordu. Kızıl gözleri yaşama isteğini tamamen kaybetmiş gibi bakıyordu. Hemen önünde biri hala savaşmaya devam ediyordu.
Aklını kaybetmiş bir şekilde,
Büyüsü kontrolden çıkmış bir şekilde,
Bir elinde siyah ve kızıl renklerden oluşan ve sanki içinde canlı bir ateş varmış gibi ışıltılar yayan uğursuz bir kılıç,
diğer elinde Runik semboller içeren ama çoktan gücünü kaybetmişe benzeyen bir kılıç.
Vahşi yeşil gözleri kanla kaplanmış halinin tek belirgin özelliği.
Bir dakika bu kız tanıdık geliyor ve o savaşan kişi ama neden neden tanıyamıyorum.
Biri görüş açımda belirdi direk gözlerimin içine bakıyordu. Mor gözleri parlıyordu ve bir yılanı andırıyordu.
Giderek bana yaklaşıyordu.
Tamamen korkunç, çirkin, kötülük dolu bir varlığı andırıyordu.
İyice yaklaştığında durdu ve 'Bunu değiştirmelisin. Ne olursa olsun, ne feda edersen et, ne yapman gerekirse yap ama bu geleceğe ulaşmamıza izin verme. Şimdi aç gözleri BENNNNNNNN!!!!!!!!!!!!!!!!'
Ter içinde gözlerimi araladım. Bütün bedenim titriyordu. Sanki birileri beynime çizikler atıyor gibi hissediyordum ve gözümden akan yaşlar eşliğinde hatırlamaya çalıştığım kızın ismi ağzımdan çıkıverdi.
'MELİA'
...
(Bir Ay Sonra)
'Dur Yuu!!!'
Ne olduğunu neden bu duruma gelindiğini bilmiyorum ama Melri yerde bilinçsizce yatıyordu. Kızıl ve Yuu karşı karşıyaydılar. Büyülerinin çarpışmalarından çevre tanınmaz haldeydi ama Avenir'in önünde durduğu ev de bir çizik bile yoktu. Kızının ve kocasının bilinçsiz bir şekilde içeride olduklarını hissedebiliyorum.
Ne oldu?
Ne oluyor?
Yuu tamamen kendini kaybetmiş gibi gözüküyor.
'Yuu kendine gel ve sakinleş!!'
Sesim ona ulaşmıyordu ve çevresini kaplayan büyüsü de büyümün onu etkilemesine izin vermiyordu. Yuu'nun elinde oluşturduğu büyü topu Avenir'i ürkütmeye başladı ve Yuu büyü topunu fırlattı. Kendini koruyamayan her şey büyük bir gürültü eşliğinde yok oldu. Yuu'nun büyüsü Melri'yi koruyordu ben ise kendimi zor da olsa koruyabildim. Avenir kolları arasında sıkı sıkı kızını tutuyordu. Korumayı başardı ama kocası yoktu. Avenir bitkindi ve güçten düşmeye başladığı her halinden belliydi. Kazeru güçsüz düşmüş kızılı kızından büyüyle ayırdı ama kıza bir şey yapmadı. Kız yani Junko yavaşça gözlerini araladı ve olan bitine anlamaya çalışıyordu. Yuu Avenir'e yaklaşırken elinde büyüden bir kılıç oluşturdu ve Avenir kalbini hedef alarak savurdu. Tam genç kız aralarına girdi ama Yuu'nun kılıcı durmadı. Durdurmadı mı yoksa durduramadı mı bilmiyorum ama oldukça korkunç bir durumda olduğumuz değişmiyor. Annesi önünde Junko'nun kafası kopartıldı. Avenir acı çığlığı daha fazla yükselmeden Yuu elini Avenir'in başına koydu. Avenir donup kaldı. Denedim gerçekten denedim her saniye büyümle saldırdım ama Yuu'ya ulaşamadım. Yavaşça bana döndü kılıcını bırakıp diğer elini bana doğru kaldırdı.
'Korkma abla'
Benden uzaktaydı ama eli ruhuma dokunuyordu. Ruhumdan bir şeyi çekmeye başladı.
Acıyor
Acıyor
Acıyor
Acıyor
Acıyor
Acıyor
Acıyor
Acıyor
Sınırsız bir acı hem ruhumu hem bedenimi kapladı ve anlık olarak belki de onlarca sene boyunca bile göremeyeceğim kadar geleceği bu kısa anda görmeye başladım ve zihnim kapandı.
(...........)
Uyandığım da Ae yanımdaydı.
Avenir güçlerini kaybetti ve bana ait olan geleceği görme gücünü kazandı.
Yuu Avenir'den söküp aldığı gücü Melri'ye verdi. Yani ruhundan bir parçayı.
Avenir hala uyanmamıştı ve bana gelince yüzlerce insana eşdeğer hayat yaşamış gibi hissediyorum.
Kafam imgelerle dolu ve sanırım ciddi anlamda deliriyorum...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..