Bölüm 2: Pamuk Prens Altair

avatar
1187 26

Yüce Büyü Hükümdarı - Bölüm 2: Pamuk Prens Altair



"Ah... Dört yıl oldu. Ama değişen tek şey yaşım." Altair pencereden dışarı bakarken iç geçirdi. Uçakta öldükten sonra Arşidüşes'in oğlu olarak yeniden doğmuştu. Bütün yaşananları kendi gözleriyle şahit olmuştu. 


Dışarı bakmaktan vazgeçti ve odasına geri döndü. El bileklerinde, ayak bileklerinde ve son olarakta boynunda garip bir pranga vardı.


Üstelik dükün emriyle kırmızı gözünü kapatmak zorundaydı. Saraydan dışarı çıkamaz, ArşiDüşes'e gözükemezdi. Üstelik üzerinde ki prangalar onu kısıtlıyordu. 


"Sadece 12 yılım kaldı. Ardından kafamı uçuracaklar. Dışarı çıkamam çünkü bir prensin ölümünü halk kabul etmez. Beni şeytan diye çağıramazlar çünkü kraliyetin utancı olur. Düşes idam edilir. Büyük ihtimal yetişkinliğime gelince suikaste uğrarım." kaşları çatılmış bir şekilde yatağına zıpladı. "Boynumda ki prangalar yüzünden Qi ve Mana da biriktiremiyorum. Yoğun bir acı veriyor ardından direk dağıtıyor."


"Kendimi cadı tarafından hapsedilmiş pamuk prens gibi hissediyorum. Umarım kendime beyaz atlı bir prenses bulabilirim de beni kurtarabilir." günlerini tamamen dışarı bakarak ve kitap okuyarak geçiriyordu. Arada Hill'den kılıç teknikleri hakkında eğitim alsa da, asla güçlenemiyordu. Çünkü teknikleri harekete geçirecek Qi'den yoksundu.


"Üstelik saraydakilere hasta diye yutturdular. Bunu nasıl yemiş olabilirler?! Aptal olmadıklarını biliyorum... Aiyah. Kral olmak vardı." gözlerini kapadı ve pencereden giren hafif rüzgarı hissetti. "Üstelik bana da 'Siz hastasınız prensim. 16 yaşınıza kadar dayanmanız gerekiyor.' diyorlar." dilini tıklattı. 


"Götüm. Sizin kafalarınız hasta! Argh!" 


Tık! Tık!


"7. prens! Uyuyor musunuz?" dışarıdan kalın bir erkek sesi geliyordu. Kapıyı tıklattı ve ardından izin istemeden içeriye girdi. 


Altair onun suratına bakıp, sülalesine sövmek istiyordu. Ancak kendisinin bir mahkum olduğunu biliyordu. "Ah.. Uyanığım Hill amca! Girebilirsin." yüzünde havayı ısıtacak bir gülümseme vardı. 


Giren kişi kraliyet korumalarının yardımcı kaptanı Hill'di. Prense gözkulak olma görevi ona verilmişti. "Öğle yemeğinizi getirdim. Sıcak yemeniz daha iyi olur." Hill yüzünde babacan bir gülümsemeyle Altair'ın önüne gümüş tepsiyle sundu. 


Hill her ne kadar gülümsese de Altair onun gülmediğini biliyordu. Ancak bunu umursamadı. "Oh... Teşekkürler." 


Teşekkürünü ettikten sonra daha fazla Hill'i umursamadan yemeğe gömüldü. Sarayda yaşamasının tek iyi yanı bu lezzetli yemeklerdi. 


Birkaç dakikadan kısa sürede yemeğini bitirdi ve Hill'den Büyü hakkında kitap istedi. Arşidük ve Arşidüşes onun yaptıklarına pek karışmıyorlardı. 


Sanki hiç doğmamış gibiydi..


Ama bu Altair'in umurunda değildi. Daha önceleri de benzer umursamazlığı yaşamıştı. Ancak bu sefer ki daha ağırdı. 


Hill tepsiyle birlikte odadan çıktı ve bir süre sonra elinde birkaç kitapla birlikte geri döndü. Altair bu kitapları görünce sevinmişti. Çünkü bu kitapların önemini fark etmişti. 


"Teşekkürler Hill Amca! Çıkabilirsin." Altair masum rolünün devamını getiriyordu. Durumu fark ettiğini gösteremezdi. Yoksa bu sefer gün ışığını göremeyecekti. 


Üç kitaptan ikisi siyah renkliyken, diğer beyaz renkliydi. Altair siyah renkli kitabı aldı ve okumaya başladı. 


'Elementler ve Büyüler.' kitabın ismi buydu. Büyülerin arkasında ki teoriyi elementlerle birlikte açıklıyordu. Heyecanlı bir şekilde kitabın sayfalarını karıştırmaya başladı. 


"Hm... Büyülerin teorisi o kadar zor değil. Dünya'da ki kodlamaya az çok benziyor. Ancak daha karmaşık ve kontrol edilemez." Altair sayfaları hızlıca geçmeye başladı. En sonunda elementlere geldi. 


"Elementler: Normal ve Anormal elementler olarak ikiye ayrılır. Normal elementler sırasıyla;


Ateş


Su


Toprak


Rüzgar'dır.


Bunlar kıtada en çok bulunan büyülerdir. İnsanların elemente yatkınlığıyla o elementte ki başarısı tahmin edilebilir. Örneğin Ateş elementine yatkınlığı olan birisinin Su elementini çalışması hiçbir işe yaramaz. Zaman ve emek kaybıdır. Bu yüzden güçlü ve varlıklı aileler buna bir çözüm aramaya başladı. 


Sonrasında çılgın bir Büyücü ortaya bir teori attı. 


'Çekirdekler uyanmadan önce su nitelikli hazineler tüketen birisi, su niteliğinde ki yatkınlığını artırabilir.' bu varlıklı ailelerin yüzünü güldürmüştü. Hemen herkes deneylere başladı. 


İlk başlarda hazinelere rağmen yatkınlığın artmadığı fark edildi. Yıldırım gibi anormal elementlere yatkınlığı artırmak istediler. Ancak ilk birkaç on yıl da başaramadılar. 


Ardından Yeşil Kule'yi kuran deli Simyager Birch bunun farklı bir yöntemini geliştirdi. Aslında çok basit bir yöntem olmasına rağmen yapacak kadar yürekli kişiler yoktu. Çünkü en ufak bir hata da mana çekirdeğinin oluşma ihtimali yok olurdu. 


Birch bunu kendi oğlu Blakey üzerinde denedi. O zaman tüm Dünya'yı şoke edecek şekilde 'Bitki' elementi ortaya çıktı. Bu element ışık + toprak + su elementlerinin kalıntılarını içeriyordu. Bunu hap yaparak Blakey'e vermişti. 


Büyük Magus Takvimi 1574! Teori kanıtlandı ve hayata geçti. 


Birch'in başkanlığını yaptığı Yeşil Kule simyagerler birliğinde ün kazandı ve hızlı bir yükselişe geçti. 


Büyük Magus Takvimi 1575! Hapların herkese uyum sağlamadığı sadece 4/3'lük bir kesimde işe yaradığı fark edildi. Yeşil Kule'nin ünü sert bir şekilde yere çakıldı. Ancak hızlıca yeni haplar çıkararak Çekirdeğin oluşma ihtimalini artırdılar. 


Büyük Magus Takvimi 1579! Normal ve Anormal elementler harici Varyasyonlar ortaya çıktı. Bu, büyü dünyasını tamamen değiştirdi. 


Büyük Magus Takvimi 1586! Element uyumunun önemi keşfedildi. Artık politik evlilikler yerine uyum evlilikleri ortaya çıktı. Daha güçlü çocuklar ortaya çıkarmak için benzer element sahibi insanlar evlenmeye başladı. Bu aynı elementin daha güçlü bir şekilde çocuğa aktarıldığını gösteriyordu. Bu evlilikler çoğaldı ve büyü dünyası altın çağını yaşamaya başladı."


Altair ardından hızlıca sayfayı değiştirdi ve elementlerin tablosuna baktı. 


"Ateş, Toprak, Su, Rüzgar, Tahta, Yıldırım, Lav, Buz, Ses, Karanlık, Işık, Uzay... "şeklinde gidiyordu. Bunlar sadece ana ve anormal elementlerdi. Varyasyonlar ve alt elementler daha devam ediyordu. Örnek olarak; 


Gölge: Karanlığın alt elementlerinden birisidir. Uzay'dan bile daha nadirdir.


Fırtına: Rüzgar + Yıldırım'ın varyasyonudur. Küçüklükte bu elementle doğan insanlar vardır. Ancak asla bunu tam olarak kullanamazlar. "


Altair şaşırmıştı. "Hadi uzay ve karanlık neyse.. Gölge ve fırtına neden bir element?! Hey hey ciddi olamazsın." daha aşağılara indi ve iğneleyici bir ifadeyle baktı. 


"Kül: Ateş ve Tahta'nın varyasyonlarından oluşur. Her ne kadar diğerleri kadar güçlü olmasa da insanları boğabilir. "


Dudaklarını büktü. "Hayret... Yer çekimi çıkmadı." Altair arka sayfayı çevirdiğinde acı bir şekilde güldü. 


"Yer çekimi: Toprak + Uzay'ın varyasyonlarından birisidir. Nadirler arasında nadir olan bir elementtir." 


"Sizin ben... Çok fazla element var. Üstelik element bile sayılmıyorlar. Birisi kül diğeri bir fizik kanunu?!" Altair kitabı kapattı ve kenara fırlattı. 


Ardından diğer siyah kitabı aldı. 


'Büyücü ve Savaşçı' kitabın kapağına altın harflerle yazılmıştı. Altair merak ederek kitabı açtı. 


"Büyücüler ve Savaşçılar. Bunlar meslek ya da başka bir şey değildir. Bunlar gücün isimleridir. 


İlk önce yaygın olan savaşçılardan bahsedelim. Savaşçılar zamanlarını çoğunu fiziksel ve teknik eğitimleriyle geçirirler. Amaçları fiziklerini belli bir seviyeye kadar getirmektir. Her ne kadar uzak mesafeden büyücülerle pek şansları olmasa da, yakın mesafe de büyücülere karşı şansları vardır. Savaşçılar en çok üç silahı kullanır; kılıç, mızrak ve yay. Bunlar onların favori silahlarıdır. 


Savaşçıların belli bir yeteneğe ihtiyaçları yoktu. Herkes savaşçı olabilirdi. Ancak herkes acemi seviyeyi geçemezdi. Savaşçılar;


Acemi

Kalfa

Savaşçı

Usta

Büyük Usta

Aziz seviyelerine ayrılırlar. 


Her seviye; erken, orta, yüksek aşama olarak üçe ayrılır. Kalfa seviyesine geçerken herkes çekirdek oluştururdu. Bu çekirdek onların deposu olur. Seviyelerini artırmaya yarardı. 


Gelelim Büyücülere.. Büyücüler; büyücüler savaşçılara göre çok daha nadirdir. Herkes acemi seviye savaşçı olabilse bile,  yeteneği olmayan kimse acemi büyücü olamazdı. Çünkü büyücüler mana biriktirmek için Mana Çekirdeklerine ihtiyaçları vardı. Onlar olmadan büyü yapamazlardı. 


Büyücüler; Çoğunlukla büyü araştırmalarına ve meditasyona odaklanırlardı. Bazı meditasyon teknikleri sayesinde diğerlerinden çok daha hızlı seviye atlayan kişiler vardı. Bu yüzden parası olmayan kişiler çoğunlukla büyücü olmazdı. 


Seviye sistemleri savaşçılarla aynıdır. 


Şimdi çok daha nadir olan kişilere... Büyücü-Savaşçılara! Bu kişiler büyücülerden bile daha nadir kişilerdi. Hem savaşçı olmaya hem de büyücülüğe yetenekleri vardır. Çoğunlukla Büyülü Kılıç Ustaları olarak anılırlar. Ancak onlar sadece en yaygın olanlardır. 


...


Altair'in okurken uykusu gelmişti. Pencereden dışarı baktığında güneşin batmak üzere olduğunu fark etti. Etraf soğumaya başlayınca hızlıca pencereyi kapattı. 


Son olarak beyaz kitaba gelmişti. Bunu okumadan yatmayacaktı. Çünkü yarın herhangi bir işi yoktu. Süt beyazı renginde ki kitabı aldı ve okumaya başladı. 


"Hazineler ve meslekler." 


Kitabın başlığı gözlerini parlatmaya yetmişti. Koca bir gülümsemeyle okumaya başladı. 


"Hazineler ve meslekler... Hazineler insanların hayatını kurtaran büyülü silah ve materyallerdir. Kimi zaman yaşayan bir şeyken, kimi zaman bir bilgi olurdu. Hazineler;


Kalıntı ve Büyülü Hazineler olarak ikiye ayrılırdı. 


Kalıntılar; Antik Zamanlarda ki zindanlardan kalmış, ya da doğa da kendi kendine oluşmuş hazinelerdi. 


Büyülü Hazinelerse; Demirciler ya da simyagerler tarafından yapılan, beşeri hazinelerdi. 


Kalıntılar oldukça nadirdir. Geçmiş zamandan kalan Büyü Kitapları ve Kahraman kalıntıları oldukça bilinenlerdir. Müzayede evleri arada satışa sunsa da, çoğunlukla bulduklarını kendileri kullanır. Büyü kitapları bilinmeyen ve gizli büyüler içerebilirler. Kahramana kalıntıları ise en çok istenen hazinelerdir. Bilinmeyen güçler vermesiyle bilinirler.


Meslekler... Aslında bir çok meslek vardır. Kimileri daha popülerken, kimileri daha zor ve bilinmezdir. Eğer bilindik meslekleri sayarsam;


Simyagerler: Ağırlıklı olarak, büyücüler bu mesleği tercih eder. Her ne kadar savaşçılarda Simyager olsa da, büyücüler fazlalıktır. Ustalaşmak büyücü olmaktan daha zordur.


Büyü Demircileri: Çoğunlukla büyülü silah döverler kılıç, mızrak, yay, tırpan ve büyü asaları en favorilerdir. Çoğunlukla savaşçılar ve el işi düzgün insanlar bu mesleği seçerler. Sadece silah değil; lamba vb. ev eşyaları da yaparlar. Yoğun emek ve zaman ister. Ustalaşmak savaşçı olmaktan daha zordur.


Doktorlar: İlk başta simyagerlerin alt dalı olarak sayılsa da, kutsallığından dolayı ayrı bir dal olarak görülürler. Işık ve su büyülerinde uzmanlaşmış, belirli bir seviye de simya bilgisine sahiplerdir. Rahiplerden sonra en kutsal mezlek olarak görülürler. Her kraliyetin kendine özel doktoru vardır. Sevilir ve çok para kazandıran bir meslektir.


Büyü Teknisyenleri; Büyü ve kalıntıları incelerler, diziler oluştururlar. Son zamanlarda popüleritesi aşırı düşmüştür. Bunun sebebi dizilerin ve büyülerin pek sırlarının kalmaması.. Büyü Demirciliğinden daha zor olması sebebiyle de, çok az kişi bu alana yönelmek ister.


Şovalyeler; Savaşçıların çoğunluğu bu mesleği seçer. Sebebiyse amaçlarının korumak olmasıdır. Her ne kadar büyücüler kalkan yapabilse de, bunu her zaman açık tutacak kadar güçlü mana depolarına sahip değillerdir. 


Rahipler: Tanrının yolunu takip ederler. Çoğu aşırı dindardır. Tanrının emirlerini yerine getirir, inananlarla ilgilenirler. Çoğu inandığı tanrının tarzına göre eğitim yapar. Örnek olarak; Işık kilisesi ışık büyüleriyle eğitim yapar. Kara kilise ise tam tersi Karanlık büyüleriyle yaparlar.


Askerler: Çoğu kraliyet ve askeri akademisi mezuniyet zamanında askeriyeye yönlendirir. Ağırlıklı olarak savaşçılar mevcuttur. Ancak büyük çaplı saldırılar için büyücüler değerlidir. 


Mimarlar: Bina, saray vb. yapıları yaparlar. Mimarların kendi mesleklerine özgü büyüleri vardır. Alanında uzman bir mimar; asla yıkılmayan bir kale ya da asla çıkılmayacak bir labirent yapabilir. Bu insanların en sevdiği şeyler; zindanların yapılarını incelemektir. Böylece kendilerini geliştirirler. Ağırlıklı olarak büyücülerdir. Ustalaşması gerek sanatlar çoktur. Sıkıcı bir iş olsa da çok kazandırır.


Suikastçiler: Bunlar tüm dünya tarafından aşağılanan meslektir. Onlara şeytanın elçileri denir. Bunun sebebi insanları avlayarak para kazanmalarıdır. Ancak buna rağmen hala suikastçilik meşhur bir meslektir.


Daha birçok meslek ve alan vardır. Örnek olarak, Kaşifler ve Tılsım ustaları.. daha bir çok meslek olsa da, en çok sevilen ve tercih edilen meslekler yukarıdakilerdir. " Altair derin bir nefes verdi ve kitabı bir kenara fırlattı. Güneş artık tamamen batmış, şehirde ki ışıklar açılmaya başlamıştı. Gözlerini artık zarzor açık tutuyordu. 4 yaşında ki bir beden için fazla bile uyanık kalmıştı. Gözlerini kapattı ve elbiselerini çıkarmadan uyudu.


...

 

Ayayay~ Pamuk Prens Berke bu bölümde bilgilendi. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44615 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr