"Bayım çürümüş yumurta gibi kokuyorsunuz.. Lütfen dışarı çıkar mısınız?" sarı saçlı, yeşil gözlü bayan Altair'a bakarken burnunu tutuyordu.
Altair anca göğsüne kadar gelecek kadar olan kadın hancıya bakıyordu. Bu kadın ona çürümüş yumurta gibi koktuğunu mu söylemişti? Kibarlık diye bir kavram vardı hani?
"Bayan güzelliğinizle ters orantıda karakteriniz var. Hiç yakıştıramadım..." Altair kadına doğru eğildi ve gülümsedi.
Nobilis Altair'ın dediklerini duyunca kahkaha atmaya başladı. 'Öyle ölmezdi... Aziz seviye büyü fırlatsaydın...'
Altair şuan da Gümüş Kaşık hanındaydı. Ve karşısında ki kadın onun kokusuyla dalga geçmişti. Üstelik bu kadar yakışıklı ve sexy bir fiziğe sahip olmasına rağmen?
"..."
"..."
Biraz önce gülen adamlar ve kadınlar bir anda sustular...
***
Altair elini cebine atmış, Celer şehrinin işlek sokaklarında yürüyordu. Yanağında kırmızı bir yumruk izi vardı. Derisinin üzerinde kızarıklık, ateş elementinden dolayıydı.
'HAHAAHHA! Kadın ateş büyücüsü çıktı. Hem de bir büyücü... Acemi ya da kalfa da değil.' Nobilis Altair'la dalga geçmeye devam ediyordu.
Miiyu Altair'ın kafasının üzerine oturdu. 'İnsan sayılamayacak kadar tipsiz birisine bunu derseniz bu olur... 0'ın tersi 0'dır. Bir beyfendi olmayı öğrenmelisiniz. Her ne kadar çirkin birisi olsa da, ona karaktersiz demenize gerek yoktu.'
"Tsk! Acilen temiz kıyafetler alıp, banyo yapmalıyım. Ne var çürük yumurta gibi kokuyorsam? 6 yıldır banyo yapmadım, üstüne bugün 40'a yakın insan öldürdüm. Lavanta kokmamı mı bekliyorlardı?" Altair dilini tıklattı. Onun suçu değildi ki... O sadece altı yıl sonra rahat bir yemek yemek istiyordu.
Yavaşça yürümeye devam ederken sağında 'Gerbera Erkek Hamamı' isimli bir yer gördü. Gözlerinde sevinç ışıkları yanıp sönerken, hamamın yanında 'Gerbera Erkek Giyim' isimli bir butik gördü.
'Altair, ismi hiç hayırlı ve içten gelmiyor. Gerbera çiçeği sende olmayan her duyguyu ve anlamı içeriyor. Sana çok ters...' Nobilis her zamanki gibi Altair'ı gömmeye başladı.
Gerbera çiçeğinin anlamı; Sevgi, dostluk, saflık, masumiyet, arkadaşlık ve duygu patlaması şeklindeydi.
"Her ne kadar bana ters olsa da üstümü değiştirmem gerekiyor. Biraz önce bir kadın beni gösterip, çocuğuna 'Tü! Kaka!' dedirtti. Dilenciler bile benden iyi giyiniyordur..." Altair'ın pantalonu sanki kurtlarla kapışmış gibi çiziklerle doluydu. Adamlardan aldığı kıyafetlere rağmen, dilencilerden bile daha fakir ve acınası görünüyordu.
"Tutuklanabilirim!" Altair hiçbir şeyi umursamadan Gerbera Erkek Giyim'e girdi. İçeride onlarca giysi olmasına rağmen, sadece bir kişi vardı.
Bu kişi kırmızı saçlı ve iri göğüsleri olan güzel bir hanımefendiydi. Altair onun kırmızı saçlarını görünce aklına 6 yıl öncesi geldi.
"Merhaba, beni şık ve havalı gösterecek giysileriniz var mı? Baştan çıkarıcı ve sexy gözükmek istiyorum. Bütcem 1,5 platin." Altair fakir olarak damgalanmamak için zenginliğini gösterdi.
Güzel hanımefendi kafasını kaldırdı ve Altair'a baktı. İlk baktığı yer göğsünde ki kanlı ve çamurlu kıyafetti. Ardından pantolonuna baktı. Kaşlarını çatmıştı.
Ancak gözü daha yukarılara, Altair'ın yüzüne doğru kaydığında gözleri parlamaya başladı. Hazine bulmuş gibi gözleri parlıyordu.
Güzel hanımefendi ayağa kalktı ve Altair'a yaklaştı. Dudaklarını ısırarak "Hoş geldiniz bayım.. İstediğiniz bir şey var mı? Yoksa, ben kendim mi seçeyim? Övünmek gibi olmasın ama Celer şehrinde benden güzel kıyafet zevki olan birisini bulamazsınız." dedi, kendine güvenen bir sesle.
Nobilis kadının sesini duyduğunda hızlıca Altair'a iletti. 'Altair, kestaneyi çizdirme! Kadının bakışları hayra alamet değil! Neden becerecekmiş gibi bakıyor? Ha?! Altair! Alo~!'
Altair'ın gözleri kadına sabitlenmiş durumdaydı. Nobilis'in uyarılarını en ufak bir şekilde umursamıyordu. 'Kapa çeneni seni lanet kalıntı! Şansım dönüyormuş gibi hissediyorum!' yaşadığı her an çok şanssız birisi olmuştu.
"Aman aman. Size güvenim tam! Ancak, önce gidip temizlenmem gerekiyor... Ayrıca isminizi öğrenebilir miyim?" Altair etrafa bakınırken konuştu.
"Tabi ki önce beden ölçülerinizi alayım... İsim konusuna gelirsek... şuanlık ismim Lyra. Lyra olarak seslenebilirsiniz..."
'Şuanlık mı?' Altair biraz garipse de pek fazla kurcalamak istemedi. 'Onu bunu bırakta prensesten bile daha güzel... Olgun kadınlar en iyisi...' Altair'ın gözlerinde garip bir buğu belirdi. Sanki önünü kapatmak istiyormuş gibi bir hali vardı.
"Benim adım da Altair... Ama bana canım diyebilirsiniz..." Altair'ın gözlerinde ki buğu daha da belli oldu. Koyu gri gözlerinin önünü bir sis perdesi kaplamıştı. Her geçen saniye Lyra gözüne daha güzel ve baştan çıkarıcı gözüküyordu.
Lyra eline sarı bir metre aldı ve Altair'ın belini ve göğsünü ölçtü. Altair'ın kokusundan hiç rahatsız değil gibiyken, Altair'ın erkeklik hormonları zil çalıyordu. 'Lavanta kokusu var...'
"Ölçüler tamam. Sağdaki kapıdan girip, burada banyo yapabilirsiniz. Size iç çamaşırları hazırlayacağım.. en asil vampirleri bile kıskandıracak şeyi yapmak için heyecanlıyım. Bu iş için olabilecek en iyi şeysiniz..." Lyra ellerini kapattı ve solmuş çiçekleri açtıracak kadar güzel gülümsedi.
Da-bump! Da-bump!
Altair'ın kalbi yerinden çıkacakmış gibi atarken, tanımadığı bir kadının kendisine iç çamaşırı hazırlamasını en ufak bir şekilde garipsemedi. Üstüne sıcak bir gülümsemeyle göğsünden iki platin parayı çıkardı.
"Parayı buradan alabilirsiniz..." Altair iki platini Lyra'ya uzattı.
Lyra Altair'ın hareketlerini görünce baştan çıkarıcı bir şekilde kahkaha attı ve dudaklarını yaladı. "Ödemeyi başka şekilde alacağım..."
Ne demek istediğini anlayan saf Altair'ın karnında kelebekler uçmaya başladı. Prensesmiş, güzel kızlarmış hepsi aklından silinip giderken, tüm kalbi Lyra'ya aitti.
"Peki o zaman, ben yıkanayım." Altair heyecanlı bir şekilde Lyra'nın gösterdiği kapıdan içeri girdi ve soyunmaya başladı.
Banyo, modern dünyada ki küvetlerin tahtası olan bir küvetle birlikte birkaç güzel kokulu şampuandan oluşuyordu. Tahta küvetin içi Altair'a hiç görmediği kadar güzel suyla doluydu.
Altair üzerinde ki kıyafetleri bir anda fırlattı ve tahta küvetin içine atladı. '14 yıldır bu kadar rahatlamamıştım. Güneş ışığına çıkmış bir kar tanesi gibi eriyorum...'
Altair üzerinde ki kirleri suya bıraktıktan sonra vücuduna şampuanları sürdü ve durulanmaya başladı. Burada ki şampuanlar doğadaki çiçeklerden yapılıyordu. Güzel kokulu çiçekler saçılıyor, ardından ezilerek Simyagerler tarafından şampuana çevriliyordu.
***
Altair bir süre rahat banyosunu yaptıktan sonra belinde bir havluyla dışarı çıktı.
Vücudunda yıllarca yaptığı ağır eğitimlerin sonucunda oluşmuş, patlayıcı kaslar en ufak bir düzensizlik göstermiyorlardı. Artık tertemiz ve kirlerden arınmış vücudu; bembeyaz teni ve zarif görünümüyle asillerin kıskanacağı bir varlık ortaya çıkarıyordu.
Üstelik kalçasına kadar uzanan karanlığın kendisi olmuş siyah saçlar, bıçakla kesilmiş ve pürüze dair hiçbir şey bulunmayan suratı onu çok dikkat çekici yapıyordu. Yanakları hala biraz tombul olsa da, pek fark edilmiyordu.
Koyu gümüş gözleri bakanları hipnotize edecek kadar güzeldi.
Lyra banyodan çıkan Altair'ı görünce dudaklarını ısırdı ve Altair'in yanına geldi ve boynuna küçük bir öpücük kondurdu.
Bu küçük öpücük Altair'ın tüm savunmalarını yıkmış, kalbinin kapıları sonuna kadar açılmış bir şekilde Lyra'yı bekliyordu.
Lyra'nın gözleri kısıldı ve dudakları yukarıya kıvrıldı. Yüzündeki gülümseme artarken Altair'ın elinden tuttu ve onu soyunma odasına soktu. Üzerine birkaç kıyafet attıktan sonra geri çıktı.
Altair onun ne istediğini biliyordu. Bu yüzden sessizce ona verilen kıyafetleri giymeye başladı.
Siyah parlak deri pantolon ve siyah deri üstlükler. Altair sessiz ve hızlı bir şekilde hepsini giydi ve yere sonra kez eğilerek bir maske aldı. Bu maske kırılmış bir maskeydi.
Sağ gözü ve yanağı tamamen açıkta kalırken, alnı ve yüzünün sol tarafı tamamen kapatılmıştı. Açıkta kalan yerler; iki gözü, sağ yanağı, ağzı, burnu ve çenesi açıktaydı. Maskenin sol tarafından bir uzantı, kulağına tutulacak şekilde yapılmıştı. Bu uzantı çiçek yapraklarına benziyordu.
Altair kendisine verilen son kıyafeti de giydikten sonra saçlarını, kırmızı bir tokayla at kuyruğu şeklinde bağladı. Üzerinde ki kıyafetlerde en ufak bir kırışıklık olmadığını doğruladıktan sonra dışarı çıktı.
Soyunma odasının perdesini açtıktan sonra karşısında Lyra'yı görünce kalbi tekledi. Lyra önceden çok güzelken şuan güneşi dahi eritecek kadar ateşli gözüküyordu. İri göğüsleri, kiraz dudakları, kırmızı elbisesi, kırmızı saçları ve kırmızı gözleri Altair'ı davet ediyordu.
Lyra'nın gözleri kırmızı olmasına rağmen Altair bunu hiç önemsemedi. Yavaşça Lyra'nın yanına yaklaştı ve hafifçe eğildi. Altair Lyra'dan on santim kadar uzundu.
Lyra'nın gözleri Altair'a en kıymetli hazinesiymiş gibi bakıyordu. Yüzünde baştan çıkartıcı bir gülümsemeyle Altair'ın dudaklarına yapıştı.
Altair'ın gözleri dönmüş, karşılık vermeye başlamıştı. Zihni bulanmaya başlarken, tüm erkeklik hormonları uyarıldı.
Lyra sadece bununla kalmadı ve Altair'ın boynunu açmaya başladı.
...
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..