Bölüm 55.3: Binlerce Yıla Uzanan Planlar

avatar
725 15

Yüce Büyü Hükümdarı - Bölüm 55.3: Binlerce Yıla Uzanan Planlar



Altair kollarının arasında ki gözlerini kapamış Elena'ya baktı ve nazik bir şekilde "Çoktan Ölüm Asili oldun. Ölümün Özü ile birleşme vaktin geldi... Yakında benim yanımda durabilecek güce erişebilecek ve dış dünyada bir nebze de olsa kendini koruyabileceksin." dedi. 


Eğer sözleri dış dünyada duyulsaydı, Egemen Aleminin zirvesinde bulunan ya da Yüce Aleminde ki herkes Altair'la savaşmak ve Özü ele geçirmek için sıraya girerdi. Ayrıca kimse Altair'ın yaptığı gibi özü başkasına vermekle uğraşmaz, ucunda ölüm olsa dahi özümsemeye çalışırdı. 


Elena Egemen Aleminin Zirvesine ulaşmış güçlü uzmanlardan birisiydi. Yüce olması için gereken tek şey bir Öz'dü. 


"Hah~ Sana kaç kere söyledim... Senin sevgin dışında başka hiçbir şey istemiyorum." bunu söylerken dudaklarını kanatacak kadar ısırmıştı. 


Altair eliyle nazikçe onun yanağını okşadı, "Bundan 10,000 yıl önce Isıs ile birlikte bir hazine aramak için Karanlık Evren'e girdik." 


Elena Altair'ın ne demek istediğini anladı ve "Biliyorum.. Yanlış hatırlamıyorsam, içsel yaralarını iyileştirmek için bir hazine arıyordunuz." dedi 


"Evet. Karanlık Evren'in derinliklerine kadar indik. Oldukça büyük bir bölgeydi. Burada bulunan bir çok yasa orada yoktu. Bir boşluk gibiydi. Hiçbir şey yoktu. Ne yaşam, ne bir taş ne de alınabilecek bir hava... Neyse ki ikimizde artık nefes almamıza gerek kalmayacak kadar fiziksel olarak güçlenmiştik. Yıllarca nefes almasak bile sadece yoruluruz." 


"Ancak daha da derine indikten sorna bu boşluk bir anda yerini tehlikelerle dolu bir bölgeye bıraktı. Orada da tıpkı bizimkine benzer bir düzlemel boyut vardı. Onlara özel bir boyut, oraya özel yasalar, oraya özel ırklar... Karanlık Evren Kadim Evren'den çok ama çok önce doğmuş bir yer. İçinde daha önce hiç görmediğimiz canavarlar ve teknikler vardı. Bizimkilerden daha güçlü ve kuvvetliydiler. Sadece güçlü olanın hayatta kaldığı, güçsüzün güçlünün yiyeceğine döndüğü bir alandı. " 


"Isıs ile birlikte onlarca yıl orayı gezdik ve onun yaralarını kapatacak bir hazine aradık. Lakin bulduğumuz tek şey, bizi dahi öldürebilecek kadar güçlü canavarlar olmuştu. Onlarca yıl boyunca durmadan ve soluklanmadan kaçtık. Benim Uzay-Zaman tekniklerimin ne kadar muhteşem olduğunun farkında olduğum zamandı. Bir an kendimle oldukça gurur duydum." 


Elena hiç bir şey söylemeden Altair'ın devam etmesini bekledi. 


Altair bir nefes aldı ve devam etti, "Ancak bu gururun parçalanması çok sürmedi. Uzay'ı kilitleyen yetenekler ortaya çıktı. Alanımı dahi delebilen silahlar ve Değişken Alanı'mdan kaçabilen yaratıklar ortaya çıktı. Hepsi oldukça güçlü ve dehşetengizdi. Ölümün soğuk nefesini bu kadar hissettiğim nadir anlardan birisiydi..." Altair söylediklerinin Elena'nın zihnini nasıl sarstığının farkında bile değildi. Altair'ın alanını delen silahlar ve Değişken Alanı'ndan kaçabilen yaratıklar en az Kaos Büyücüsü kadar güçlü olurdu. Birisi bile Kadim Evren'e sıkıntı yaratabilecek kadar güçlüyken, Altair '-lar' ekini kullanmıştı. 


"Kıl payı bir şekilde kurtulduk ve Isıs ile birlikte kaçmaya devam ettik. Labirent gibi bir yerdi, her bir köşeden tehlikeler fırladı ve hayatımızı elimizden almak için uğraştı. Hepsinden kurtulmaya çalışırken Isıs ile bir karı-koca kadar yakın olduk. Yalnız hissetmemek için birbirimizle konuştuk, benim acı çekmemem için benimle uyumayı dahi sorun etmeden kabul etti. Sonrasında kalp şeytanlarımı fark etti ve senin gibi beni rahatlatmak için Kutsal Yin'ini feda etmek istedi." 


Da-bump! Elena'nın kalbi atmayı bırakmış gibiydi. Altair oldukça şehvetli birisiydi, lakin özel sebeplerden dolayı her zaman kendisini tutmuştu. Bu yüzden bin yıllarca içinde sıvıları dışarı atmamıştı. Bu onun kalbinde, zihninde ve vücudunda olumsuz etkilere sebep olmuştu. Her gün kalp şeytanları tarafından dayanılmayacak kadar acı çekiyor, fiziksel ve zihinsel işkence görüyordu. 


Gece kadınlara sarılarak uyuması da küçüklüğünden beri yaptığı bir şeydi. Bunun kendisini rahatlattığını, kalp şeytanlarını birazcık da olsa durmasına neden olduğunu fark etmişti. 


"Asil ırkında bir yasa vardır. Önder kendi Asil ırkından olmayan birisi ile birlikte olursa, o kişi Önder'in kölesi olurdu. Önder'in tek yapması gereken partnerinin içine spermlerini göndermesiydi. Böylece o kişi tamamen Önder'e bağlanır, hayatını onun için yaşar. Ancak... Nedendir bilmiyorum, o gün Isıs'e karşı ufak bir kötü niyet dahi gütmedim. "


"Kutsal Saf Yang'ıma binlerce yıldır zarar veriyorum. Bu sürekli artan zihinsel ve fiziksel işkence sürekli beni güçlendirmişti. Her zaman kendimi kontrol etmek zorunda kaldım, şehvetli ve aç bir kurt olmam gereken yerde her daim kendimi sonuna kadar kısıtladım. Şehvet isimli ölümcül günaha asla kendimi kaptırmadım. Bu benim Zihinsel Enerji ve Ruhsal Enerji gelişimimin temelini oluşturdu ve sürekli olarak kendimi bir kılıç gibi dövmeme olanak sağladı. Ruhum bir çelik kadar sağlam, zihnim bir su kadar durgun oldu." 


"O gün onu reddettim ve bunu yapamayacağımı söyledim. Kırıldı. Günlerce yüzüme bakmadan, aramıza mesafe koydu. Her zaman karşımda yüzüme bakan kişi, genç bir kız gibi sırtını döndü. Güldüm. Umursamadan yoluma devam ettim. O kadar çok darbe almıştım ki bir kişiyi daha kaybetmek en ufak bir şekilde koymayacaktı. Kırılmış ve parçalanmış bir şeyi tozlarına ayırsan dahi herhangi bir acı vermez. Zaten kırılmıştı. 


Bunu düşündüm ve on yıllarca kendimi bu sözlerle teselli ettim. Yüz yıl geçti. Sonunda Karanlık Evren ile Kadim Evren arasında ki sınıra vardık. Karanlık Evren'i gözlemleyen koruyucu kıtalar bizi izliyor gibilerdi. 


Sevinmiştim. Sonunda kendimi tekrardan rahat yatağımda bulacak, binlerce yıldır tamamlamaya çalıştığım amacım için tekrardan harekete geçebilecektim. Uzamsal teknikler konusunda daha da ustalaşmıştım. Zamanı okuma ve durdurma konusunda da ustalaştım. Alanım artık daha dengeli ve güçlüydü. Çünkü zaten her daim sınırda yaşamıştım. Güçlüydüm. Kimse bana dokunamaz, ben istemediğim sürece beni göremezdi. 


Lakin amacımızı gerçekleştirememiştik. Karanlık Evren sandığımızdan çok daha tehlikeli ve vahşiydi. Yaşam vardı. Hazineler ve bizi güçlendirebilecek hazineler sayısızdı. 


Amma velakin... 


Hepsi ulaşamayacağımız kadar tehlikeli bölgelerdeydi. Uzay-Zaman yasasının işlemediği bir bölgede, bir miras vardı. Onu almayı başararak, fiziksel olarak güç farkımı kapatmıştım. Tabii ki Isıs olmasa bunu başaramazdım. Artık ölümün kıyısında yaşaya yaşaya, içinde ki yaralar daha da derinleşti. Duygusal olarak çöküntü başladığından bu yaraları karşı olan direnci yoktu. 


Dişimi sıktım ve onu iyileştirmek için Yang Enerjimi feda ettim. Onun Yin enerjisini Yang enerjim ve Hayat Enerjim ile besledim. Hızlıca yaşlandım ve bir miyon yıl ömrümden bir anda gidiverdi. 


Olsun. 


Zaten bir milyon yıla ihtiyacım yoktu. Benim için gereken süre maksimum 100,000 yıldı. Ayrıca yaşamak için dev bir arzum olsa ömür kazanmak için sınırsız yöntemim vardı. 


Fiziksel olarak kazandığım güç Isıs uğruna kurban gitti. En ufak bir şekilde pişman değilim, farkında olmadan bir zayıflığım daha oluşmuştu. 


Artık bir kişiyi daha önemsiyordum. 


Isıs'in yaraları tamamen kapanmadı. Öz'ü hasar almıştı. Mensubu olduğu Kadim Irkın soyu çok önceden bitmişti. Isıs'de bu özü yenilemek için çok yaşlıydı. Onu Asil'e çevirmem gerektiğini fark ettim ve onun iznini dahi almadan onu dönüştürdüm. 


Sen, Angela ve Isıs... 


Ben hariç benim ırkıma mensup kişilersiniz. Planlarım tamamlanana kadar üçünüze de dokunmayacağım. O gün yüksek ihtimalle başarısız olacak ve bu evrenden silineceğim. Asil ırkımın devamını getirecek olan kişiler sizlerden doğacak çocuklarım olacak. 


Bu yüzden Elena sen... Kendini ve çocuklarımı korumak için güçlenmek zorundasın. Karanlık Irklar harekete geçti. Angela'nın klonu görevini tamamlamak üzere. Isıs yeterince güçlendi. Deneklerim sahte Yüce seviyeye ulaştı. Sen Ölümün Özü ile birleşmek için hazırsın. Ruhum ve zihnim yeterince güçlenmek üzere... Sağ gözüm üzerinde ki kontrol zirveye ulaştı. 


Her şey tamamlanmak üzere... 


10,000 yıla kalmadan her şey bitecek ve geçmişe gideceğim!" 


Elena Altair'ın yakasını kederle sıktı. Sevdiği adam ölümünün haberini vermişti. Hem de kendisini kabul ettiği sırada öleceğini söylemişti. 15,000 yıldır günlerinin çoğunu Altair'ın kollarının arasında geçirmişti. Her zaman onun yüklerini sırtlanmak istemişti. Lakin Altair her zaman onu reddetmişti. 


"Neden şimdi olmuyor? Neden beni şimdi kabul etmiyorsun? Neden geçmişe gitmek için bu kadar çalışmak zorundasın?" Elena kısık sesle mırıldandı. Anlamıyordu. Sadece beş kadın için tüm hayatının içine etmişti. Geleceğini ve her şeyini bir kenara atmıştı. Üstelik sadece %5'den daha az bir olasılık için. 


Altair gözlerini açtı ve titreyen küçük bedene baktı. Hiç bir cevap vermedi. Çünkü cevap vermeye hakkı yoktu. Sadece ona sarıldı ve göğsünü ıslatmasını izledi. 


"Neden hafızanı silmek zorundasın? Neden beni unutmak zorundasın? Neden..?"  Elena Altair'ın başarılı olsa bile onu hatırlamayacağını söylemiş ve onun tüm umudunun yok olmasına yol açmıştı. 


Altair sakin bir şekilde yanıtladı, "Fizik ruhu tutmak için bir kap işlevi görür. Ruh insanın gücü ve hayatıdır. Hafıza, bilgiler tarzı her şey ruha bir kod gibi işlenmiştir. Sen hatırlamasan bile o orada kazınmış bir şekilde durur. Ben yüz milyonlarla hesaplanacak kadar kitap okudum, yüz binlerce deney, çeşit çeşit güçlendirme teknikleri çalıştım. Bunları hatırlıyorum çünkü Zihin Sarayı'mı çoktan kurdum. Her şey orada kayıtlı ve istediğim zaman oradan okuyabiliyorum. 


Zihin Sarayı.. Zihnimden çok, ruhumla bağlantılı. Bütün bilgilerimi oraya mühürleyeceğim, çünkü eğer şuan ki bilgilerimle daha Tanrı olmamış bir vücuda gönderirsem, en iyi ihtimal anında ölmesi olur. Bu yüzden önemli ve etki edebilecek bilgileri bir yere mühürleyeceğim. Vücut güçlendikçe Zihin Sarayı'nın sayfaları açılacak. Vücuda göre ayarlayacak her şeyi, verilen bilgi, anı ve hatta duyguları bile. 


Hesaplamalarıma göre önemli olayları ve ruhumu direk etkileyen anıları mühürlersem, 25,000 yıla kadar dayanabiliyorum. Bazı şeyleri değiştirip, öyle aktaracağım. 


Böylece önceki gibi çaresiz olmayacağım. Lyra, Lucy, Mia, Ella ve Rose'u kurtarabilirsem o bana yeter. Sonrasında ruhuma yerleştireceğim uyarıcılar ile sürekli tehdit altında gibi hissedeceğim. Bu şekilde tehditi def etmek için sürekli güçlenmek zorunda kalacağım. Taa ki en tepeye tırmanana kadar. 


Seni, Isıs'i ve Angela'yı tekrardan hatırlayacağım. 


Sizi alıp buradan gideceğim... 


Sadece tüm taşların yerine oturması gerekiyor. Yüce Enerji'nin formülünü çoktan buldum ve tüm piyonları hazırladım. 


Beni bulmalarını beklemem gerekiyor, az kaldı..." dedi Altair onun boynuzlarıyla oynarken. Her şey planlanmıştı. Bütün tohumlar ekilmiş, sulanmıştı. Yavaşça büyümüş ve olgunlaşmışlardı. Yakında hasat zamanı gelecek ve tüm meyveler Altair'ın eline geçecekti. 


'Ah... Elena, Isıs ve Angela.. Siz yalan söylediğim için üzgünüm. Ve hepinizi seviyorum.' 


***


1500





Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47018 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr