Bölüm 55.4: O Sonbahar günü!

avatar
660 16

Yüce Büyü Hükümdarı - Bölüm 55.4: O Sonbahar günü!


Özel Bölüm: Her şeyin başladığı o Sonbahar günü!


Altair ve Lyra'nın yaşadığı o güzel ve huzurlu ev artık o kadar güzel gözükmüyordu. Havayı derin bir kasvet kaplamıştı. Enerjilerin kendisi bile yas tutuyor, Altair'ı teselli ediyordu. 


Yatak odasında...


Altair Lyra'nın vücudundaki teri silmeyi yeni bitirmişti. Lyra yatakta eski güzelliğinden eser kalmamış bir şekilde yatıyordu. Deri daha da solmuştu, o kremsi beyazlıkta değildi artık. Cesetlerden bir farkı yoktu. Her an kırılacakmış gibi ince kolları ve vücudu vardı. Gözlerinin siyahtı, nefes alış verişi çok hafifti. Hayatı bir ipin ucuna bağlı gibiydi. 


Altair'ın gözleri onun kıyafetlerini geri giydirirken cansızdı. İçi bomboştu, adeta ruhsuzdu. Lyra'nın üstünü giydirip, örttükten sonra ayağa kalktı ve odadan dışarıya çıktı. 


"Bak, Altair! Her şey tam söylediğim gibi olmadı mı?! Hahahahaha! Lyra şuan da senden nefret ediyor Altair! Önceden de böyleydi. Kızların doğduğu andan itibaren korkmaya başladı ve sürekli uzaklara kaçmak istedi! Senden ve getirebileceğin sorunlardan korkuyor Altair! Bu yüzden senden uzaklaşmak istiyor! Hem de bütün bu sorunları onların getirmiş olmasına rağmen! Hahhahahah!" Kalp Şeytanı Altair'ın hemen yanındaydı. O kadar güçlenmişti ki, artık bir forma sahipti ve her daim Altair'ın yanında geziyordu. Sadece Altair'a gözükse de, dış dünya ile bir temas halindeydi.


Altiar hiç bir şey söylemedi ve boş gözlerle suyu boşattı. Kızları doğduğunda Lyra ona daha soğuk ve mesafeli davranmaya başlamıştı. Altair bunu fark etse de umursamamak için elinden geleni yapmıştı. 


Altair kafasını Kalp Şeytanı'na çevirdi, "Yaptıklarımdan pişman değilim. Her şey gerekliydi, herkesi kurtarabilecek kadar güçlü kimse yoktur. Bunu biliyorum, bu yüzden konuşmayı kesebilirsin." 


"Ho? Rose öldüğünden beri yanındayım, ancak bir kere bile kontrolünü kazanamadım. Sana birçok işkence etmem ve birçok kez kırılma noktasına kadar sürükledim." Kalp Şeytanı'nın dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. "Böyle bir şeyin olabileceğini biliyordun, değil mi? Herkesin senden nefret edebileceğini biliyordun. Bunu onlar için her şeyi yapmış ve yüzlerce yıldır dayanılmaz işkencelere maruz kalmana rağmen... Ve hâlâ onlar için çalışıyorsun. Dinlenmen gerektiğini düşünmüyor musun? Sende biliyorsun ki... potansiyelin çok büyük. Eğer dediğim gibi yaparsan, çok geçmeden en zirveye yerleşeceksin. Tek yapman gereken her şeyi bırakman ve vaz geçmen. Zamanda yolculuk imkansız, bu yüzden onu düşlemeyi bırakabilirsin. Berke.." Kalp Şeytanı Altair'ın anılarından ve korkularından oluşmuş bir şeydi. Bir nevi Altair'ın kötü tarafı denilenebilirdi. Altair'ın bildiği her şeyi sonuna kadar biliyordu. Hatta neredeyse, ayrı bir persona gibiydi. 


"İmkansız denmesinin sebebi kimsenin başaramamış olması... Biliyorsun, Dünya'da iken Mana ya da Qi diye bir şey yoktu ve şuan yaptıklarım absürt bir fanteziden başka bir şey değil. Yapılmamış olması, imkansız olduğu anlamına gelmiyor. Tek yapmam gereken onu yapacak kadar güçlenmem. Zaman ve Uzay elementlerini bu yüzden çalışıyorum." dedi, Altair korkutucu bir sakinlikle. 


Kalp Şeytanı bir an durakladı ardından şeytani bir şekilde kıkırdadı, "Umudunu kaybetmemiş olman çok iyi bir şey! Hahahaa! Lakin... Öyle bir şey olsa bile onu yapacak kadar güçlü olacaksın diye bir şey yok! Gerçek güçlünün yolu yalnızlıkla doludur! Engeller ile dolu bu yolda, senin tek bir düşmanın var..." Kalp Şeytanı Altair'ın karşısına geçti ve parmağını tam olarak Altair'ın kalbinin üzerine doğrulttu. "Ve o düşman senden başkası değil, Berke... Her zaman diğerleri için kendini sınırladın! Onlar için savaştın ve çok fazla kişi öldürdün. O kadar fazla düşmanın var ki... kelimelerin gücü burada bitiyor! 


Rose yüzünden kahramanları karşına aldın! Lucy yüzünden Elf Tanrılarını! Ella yüzünden, Antik Irkları karşına aldın! Mia yüzünden İblis ve Şeytan Tanrıları! Lyra yüzünden de birkaç kişi haricinde, tüm düzlemi karşına aldın! Peki ne uğruna?! 


Sevgi? Pfft! Düşmanlarla sen çarpışmana rağmen, seni terk ettiler! Güven? Lyra ve diğer kızlar ölüm anlarında seni suçladılar! Arkadaşlık ve sadakat için mi? Lyra senden nefret ediyor ve yanından kaçmak istiyor. Lucy düşmanları görünce arkana saklandı ve tir tir titredi! Mia, İblis ve Şeytan ordularını görünce onu Asil'e çevirdiğinden dolayı senden nefret etti! Rose? Son anlarında onun zihin sesini duymamış mıydık? 'Keşke hiç tanımasaydın beni... Ah... abla yanına geliyorum.' İlk başta buna inanmadın ve senin iyiliğin için söylediğini sandın! Kendini kandırdın! İnanmak, bu sözlere güvenmek istemedin!



Ve onun intikamını aldın. Tadadadam! Karşında İnsanlığın Ataları! Hepsi ilahi yola adım atmış, senden binlerce kat daha yaşlı insanlar? Sonuç? Hepsinin öldürdün ve yeni düşmanlar kazandın! Ve her zaman bunun için onları değil, kendi güçsüzlüğünü suçladın!


'Daha güçlü olsaydım, böyle şeyler başıma gelmezdi.' ve 'Onları korumak için güçlenmeliyim. Ölmek zorunda olsam ve ruhum parçalansa bile...' bunları sana anlatmama gerek yok, değil mi? Kikiki! Yalnızsın Altair! Kimse senin yanında yürümek istemeyecek. Herkes korkacak ve senden uzak duracak! Ne kadar güçlenirsen güçlen, ne kadar güçlü olursan ol... Değişmeyecek tek şey! Sen olacaksın!" dedi Kalp Şeytanı büyük bir alayla. Her kelimesi doğruydu. 


"Ve? Ne olmuş yani? Tüm bu yükler omuzlamak ve sırtlamak zorundaysam ne olmuş? Yalnızsam ve her daim düşman ediniyorsam? Tek yapmam gereken hepsinden daha güçlü olmak değil mi? Rose, Lucy, Mia, Ella ve Lyra... Hepsini seviyorum. Beni sevmeseler bile, hatta benden ölümüne nefret etseler bile... Bunu biliyorum. İnsanların ruhsal davranışlarını anlayabiliyorum, kalplerindeki tereddütü görebiliyorum. Hepsi karşımdaki düşmanları görünce kararlarından pişman olmuşlardı. Ancak... gene de son anlarına kadar yanımda kaldılar." Altair onun parmağını kırdıktan sonra dışarıya ilerledi ve kara bulutların kapladığı gökyüzüne baktı. 


"Pfft... Güçlüsün Altair. Ancak bir karınca kadar... Gücünün hiç bir önemi yok. Ölüyü diriltemez, zamanı geriye alamazsın. Lakin bu sadece bu halin için geçerli. Şeytani yola geçmelisin. Kalbindeki arzuları dinlemeli ve kendin için yaşamalısın." Kalp Şeytanı büyük bir gülümsemeyle Altair'a bakıyordu. Kırılan parmağını umursamıyor gibiydi. 


"Lyra ve diğerlerinin tanıyamadığı bir kişi olmak istemiyorum. Kendimi kaybetmek istemiyorum, her ne kadar ezilmek zorunda olsam da..." dedi Altair melankolik bir şekilde. Şuan ki halinden çok daha güçlü olabilirdi. Gerçek gücünün yattığı şey, arzunun yolu; Şeytani Sanatlardı. Ancak o yol çok tehlikeli ve sapkın bir yoldu. Lyra ve diğerlerinin tanıyamadığı bir kişi olursa yaşamasının bir anlamı kalmazdı. 


Kalp Şeytanı "Hâlâ 'Lyra ve diğerleri' diyorsun... Sana ihanet edecekleri bir gün gelecek. Çünkü ölümden başka her şey yalandır Altair. Sen bile kendine ihanet ediyorken, başkaları neden sana ihanet etmesin." diye konuşurken gülümsemedi.


"O gün geldiğinde... Şeytani Yol için hiç bir endişem kalmayacaktır. Buna eminim..." dedi Altair. 


Crack!


Kırılma sesini duyan Kalp Şeytanı bir anda kahkahalar atmaya başladı. O sırada Altair tereddüt dahi etmeden içeriye koştu ve Lyra'nın odasına geldi. Lyra'nın kafası ters bir şekilde dönmüştü. Hareket eden tek yer kafasıydı, diğer bölgeleri en ufak bir şekilde kımıldamamıştı.


Kalp Şeytanı hemen arkasında Lyra'ya bakarken gülümsüyordu. "İntihar etti, demek... Bakalım son düşündüğü şey neymiş." dedikten sonra Kalp Şeytanı elini Lyra'nın alnına doğru uzattı. 


Lyra ile ilgilenen Altair bunu görünce öfkeyle bağırdı. "Dokunma ona, pislik herif!" 


Kalp Şeytanı'nın ağzı kulaklarına varırken nahoş bir kahkaha attı. "Senden emir almıyorum maalesef. Zihinsel olarak kırılman için gerekli tek materyal sonunda tamamlandı!" dedikten sonra Lyra'nın alnıyla temas etti. O anda Altair'ın zihnine çeşitli duygular ve anılar dolmaya başladı. 


Nefret. Pişmanlık. Hüzün. Keder. Rahatlama.


Altair'ın zihni ve kalbi Lyra'nın hissettiği şeyleri birbir tecrübe etmeye başladı. Bu Kalp Şeytanı'nın korkutucu gücüydü. Yüzyıllarca Altair'a bu şekilde işkenceler etmişti. Ancak bu sefer ki biraz daha farklıydı, bu her şeyden önemli gördüğü kadına aitti. 



Neden? Neden çocuklarım ölmek zorundaydı? Neden böyle bir bedene sahip olmak zorundaydım? Korkuyorum. Çocuklarıma bir şey olabileceğinden korkuyorum. 


...


Hm? Neden Altair hakkında endişe duymuyorum? Bir daha gelemeyeceği hakkında bir endişe? Yoksa, ona karşı tüm hislerimi kaybetmeye mi başladım? Böyle olmasını dilerdim...


...


Keşke hiç tanışmasaydık...


...


Altair'ın vücudu titremeye başladı. Bitmesini istiyordu, ancak bir nehir gibi akan o duygular buna izin vermiyordu. 


Bugün kaçışımızın yirminci günü. Mia öleli tam olarak bir yıl oldu. Keşke Altair onunla tanışmasaydı, böylelikle düşmanlarla uğraşmak zorunda kalmazdık. 


...


Bugün Rose ile Efendimin evlilik günü. Ne kadar mutlu görünüyorlar. Keşke onun yerinde ben olsaydım. Böylelikle efendim onlarla uğraşmak zorunda kalmazdı. 


...


Bugün Mia öldü. Altair'ın kalbini kaplayan karanlığı görebiliyorum. Mia'yı ve çocuğunu koruyamadığından pişmanlık duyuyor. Kendini kaybetmek üzere... Ona sarılsam mı? Ancak...


...


...Korkuyorum.


...


"Puhahahaha! Altair duydun mu? Senden korkuyor. Sorunlarını omuzlamaktan korkuyor. Bunlar kalbinin derinliğindeki pişmanlıklar. Hatırlıyor musun? Rose, Lucy, Mia ve Ella'da da aynısı olmuştu. Yüzeyde senden hoşlanıyorlar, her şeyi yapacakmış gibi gözüküyorlar. Ancak gerçekte öyle düşünmüyorlar! Dur, dur... Durdur şunu! Ne kadar sürerse o kadar gülesim geliyor!" Kalp Şeytanı karnını tutuyordu. Bir heykel gibi durmuş ve omuzları titreyen Altair'a bakarken, delicesine kahkaha atıyordu.


"Bencillik. Korku. Endişe. Tereddüt. Pişmanlık. Öfke... Bunlar tüm canlıların kalbinin derinliklerinde yatan güçlü duygular! Hiç beklemiyordun değil mi? Lyra'nın böyle şeyler söyleyeceğini ya da gerçekte böyle düşündüğünü! Onların içini göremezsin! Seni çok seven kişi bile, senin çıkarabileceğin sorunlardan korkuyor! Zarar görmekten korkuyor! Seni sevmekten korkuyor! Yüklerinin bir kısmını almaktan korkuyor!" 


Altair Lyra'nın ölü bedenine bakarken zorlukla bir kelime söyleyebildi. 


"İmk...İmkansız" Altair ne düşüneceğini bilemiyordu. Gözbebekleri titriyordu. Lyra'nın böyle bir şey düşünebileceğine aklı sır erdirmiyordu. 


Kalp Şeytanı gülmeyi kesti ve buz gibi bir ifadeyle konuşmaya başladı, "İmkansız mı? İmkansız olduğunu düşünmenin tek sebebi bunu daha önce kimsenin yapmamış olması! Bunu söyleyen kişi sen değil miydin?" dediğinde gökyüzü öfkeyle bağırmaya başladı.


Yıldırımlar tüm gezegeni kaplamaya başladı. Yıldırımlar öfkeyle kükrerken, gezegen kan ağlamaya başladı. Bulutlardan yağmur suyu yerine asit yağmaya başladı ve düştüğü yerleri aşındırmaya başladı. 


Altair'ın  tüm vücudu titremeye başladı. Kalbinde bir şeyler parçalara ayrılmıştı. Yıllardır bastırdığı aurası bir anda patladı ve Lyra'nın cesedi tozlara döndü. Dehşetengiz aura tüm gezegeni kapladı ve içindeki zaman akışını durdurdu. 


Kalp Şeytanı'nın her zaman alay ve soğuklukla dolu gözleri korkuyla doldu. "Cidd...ciddi misin?" cümlesini söyleyemeden, vücudu solmaya başladı ve hücreleri parçalanmaya başladı. Ancak bir saniye sonra deli gibi kahkaha atmaya başlamıştı. 


"HAAHAHAHAHAHAHAHA! ALTAİR! SONUNDA BAŞARDIN! TÜM PRANGALARINDAN KURTULDUN! BANA BU FIRSATI SAĞLADIĞIN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM! AHAHAHAHAHA!" Kalp Şeytanı'nın vücudu değişmeye başladı ve gri bir sis haline gelerek, Altair'ın deliklerinden içeri girmeye başladı. Altair ile birleşmeye başlamıştı, birleştiğinde Altair dehşetengiz bir güç elde edecekti. Ancak bilinci ölecek ve kalbi yok olacaktı. Her şey Kalp Şeytanı'na kalmış olacaktı. 


Kalp Şeytanı afallamış ve delirmiş Altair'ın vücudunu kolayca ele geçirdi ve bilincini yok etmek için saldırmaya başladı. 


"Lyra'nın ve diğerlerinin senden nefret ettiğini biliyorsun değil mi? Çocukların; Lucius, Luna ve Stella... Adra diye biri de vardı sanırım. Seni tüm bu acılardan kurtarmama izin ver! Söz veriyorum ki tüm düşmanlarını yok edeceğim!" Kalp Şeytanı Altair'ın bilincini hayali bir sisle sarmışken, aşındırmaya başladı. Ancak direnç çok güçlüydü. 


Söz veriyor musun? 300 yıl boyunca sana süre vereceğim... Sözünü tuttuğun anda beni buraya bağlayan hiç bir şey olmayacak. Söz veriyor musun?


Altair'ın boğuk ve yorgun sesi Kalp Şeytanı'nın zihninde yankılandı. Bir an afallasa da durumun farkına vararak heyecanla kafasını salladı. 


"Emin olabilirsin! Bende sana bunu yaşattıklarından dolayı onlara öfkeliyim! İntikamını alacağım!" bir beden ele geçirmek için çok küçük bir bedeldi. Eğer reddederse, ikisi arasında bir savaş çıkar ve beden çökerdi. Bu yüzden de Kalp Şeytanı'nın bütün emekleri yok olurdu. Buna izin veremezdi.


Peki... 2,000 yaşına bastığında tekrardan uyanacağım. Güvende kalmak için beni mühürleyebilirsin. Ancak beni öldürmeye çalışırsan, beden kendini imha edecek. Beyine yerleştirdiğim, mühre bakabilirsin.


Kalp Şeytanı bedenin tüm kontrolünü aldıktan sonra beyni kontrol etti ve öfkeyle doldu. 


"Ne?! Nasıl böyle bir mühür yapabiliyorsun!?"   


Altair derin bir bağlama büyüsü yapmıştı. Kendini sağlama almak istediğinden dolayıydı. Eğer, Altair'ın bilinci yok olursa, beden çökecekti. Bu yüzden ne olursa olsun hayatta kalmalıydı. 


Durumu anladığını varsayıyorum? Beni yok edemezsin, bende seni yok edemem. Lakin sözünü tutmazsan, kendimi yok ederek seni de öldürebilirim. 


Kalp Şeytanı neden böyle bir söz vermesine izin verdiğini anlamıştı. Çünkü tutacağından neredeyse emindi. 


"Anlaşıldı." Kalp Şeytanı mırıldandı ve Zaman Büyüsü'nü bozdu. O korkutucu aura yeniden bastırıldı ve her şey eski haline döndü. Havada duran yağmur damlaları tekrardan düşmeye başlamıştı. Kimse ne olduğunu fark etmemişti. 


Altair'ın aurası değişmeye başladı. Derisi dökülmeye başlamış ve gözleri patlamıştı. Tüm vücudu yeniden yapım aşamasına girmişti. Tendonları parçalandı ve daha güçlü bir şekilde yeniden oluştular. Gözleri siyahtan kırmızıya dönmüştü. Yüzündeki deri yerini başka bir deriye bırakmıştı. Önceki görünüşünden ufak bir iz bile kalmayana kadar değişti. 


Önceki Altair; yapılı ve daha ilahiyken, bu görünüş tamamen şeytaniydi. Kalp Şeytanı vücudu yeniden yapmaya başlamıştı. Bu hem bir önlem, hem de Kalp Şeytanı için gerekli bir şeydi. Bir kaç dakika sonra dönüşüm tamamlandı ve Kalp Şeytanı kendine bazı takılar taktı. Bunlar tamamen karanlık element hazineleriydi. Hazırlanan Kalp Şeytanı Altair'ın bilincini bir kere daha kontrol etti ve hazır duruma geldi. 


"Oh... kendini mühüledi. Şimdi..." Kalp Şeytanı biraz vücudunu esnetti ve eğilerek yukarı zıpladı. Anında atmosferi delerek, uzayda bir gedik açtı ve içine daldı. 



***

 

1887


Özel Bölümler canınızı sıkmaya başlamış olabilir. Ancak bunları yazmam gerektiğini düşündüğümden dolayı attım. Belki de boş bir zamanımda hepsini toplar ve art arda koyarım. Böylelikle bölümler arasında kesiklik olmaz. Öyle düşünüyorum.... :)







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44609 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr