Harang sessiz ve bir şeyleri düşünüyormuş gibi şehrin sokaklarında ilerliyordu, aklında bir şeyler vardı aslında daha doğrusu çözmesi gereken bir olay vardı ve bu gelecek hayatını etkileyen bir olaydı, yürürken arkasından gelen Rainbow'a dönerek sordu.
"Elder bu şehrin çevresini saran ormanda sisli tepeler diye bir yer olması lazım o yer hakkında bilgi sahibi olup olmadığını sormak istiyorum?"
Harang'ın sorusunu duyan elder biraz şaşırdı orayı biliyordu hatta orayı bu krallıkta bulunan tüm herkes biliyordu ama orası çok tehlikeli olduğu için kimse orası hakkında konuşmayıp konuyu kapatıyordu.
"Evet orasını biliyorum ama neden orayı şimdi sordun ki?"
"Orada bulmam gereken bir şey var ve o şey benim gelecekte tüm hayatım değiştirebilir ama ne olduğunu söyleyemem üzgünüm."
"Söyleyip söylememen önemli değil lakin orası çok tehlikeli ve ölümcüldür oraya gitmeyi umarım aklına getirmezsin."
"Evet oraya gideceğim içinde olduğum sıkıntılı durumu çözmek için oraya gitmem gerekli."
Bu zamanda orası çok tehlikeli olarak bilinse de aslında orası eski hayatında en son göreve gittiği yer ve orayla ilgili olan her detayı kendi ismi gibi biliyordu.
"Bu tamamen delilik Harang oraya gitmek sana sadece ölüm getirecektir başka bir getirisi olamaz!"
"Ne derseniz deyin oraya gideceğim ve sorunumu çözeceğim acilen Mian ile konuşmam lazım."
Dedikten sonra elderi arkada bırakarak Mian' ı bulmak için hızlıca ilerlemeye başladı, ve istediği gibi her zamanki handa bulmuştu adamı yanına giderek masasına oturdu ve direk konuya girdi.
"Mian bir geziye çıkmam lazım ve benimle birlikte gelip gelmeyeceğini öğrenmek istiyorum bu şehirde şu anda senden başka kimseye güvenemem benim için çok önemli bir mesele."
"Harang sen bana güvenip çağırmaya geldiysen eğer ben korkmadan gelirim nereye gidiyoruz?"
"Sisli tepelere!"
Mian bu ismi duyduğunda tüyleri diken diken oldu neden oraya gitmek istediğini merak etsede karşısında ki kişi için önemli olsada korkmuştu.
"Orası.."
"Evet orası ama düşündüğünüz kadar ölümcül ve korkutucu değil eğer benimle gelirsen yolda sana anlatacağım konulardan çok faydalanabilirsin."
"O halde seninle gelmek isterim ne zaman yola çıkıyoruz?"
"Ustam şu anda özel bir gelişim durumuna girdiği için sadece ikimiz gideceğiz ve hemen şimdi yola çıkıyoruz."
Harang masadan kalkıp çıkışa yöneldiğinde Mian arkasından bir süre şaşkınlıkla baktı daha sonra oda ayaklanarak arkasından gitmeye başladı.
Harang zaten günlerdir aklında bu yolcu olduğu için kendisine ve yanında gelecek kişiye yetecek kadar erzak depolamıştı, şehirden çıkıp dağlara doğru yöneldiklerin de peşlerinden kimse olmadığını onaylayan Harang konuşmaya başladı.
"Mian orası tehlikeli olsada çok fazla hazinede orada saklıdır bu bilgiyi handa sana söyleyemedim ama şu anda bir sakıncası yok ve biz bu hazinelere tekellik yapacağız belki bizden sonra oraya gidenler olacak ama tüm hainleri toplamış olacağız."
Harang'ın hazinelerden bahsettiğini duyunca Mian heyecanlanmaya başladı mutlu bir surat ifadesiyle konuştu.
"Demek hazineler var bana bunu daha önce söylemiş olsaydın eğer şimdiye kadar oraya gitmiş olurduk Harang."
Mian'nın hazinelere asla dayanamayan bir kişiliği vardı ve Hazine kelimesini duyduğunda ve söyleyen kişiye güveniyorsa eğer onu takip eder ve elde edene kadar da pes etmezdi.
"Söylediğim gibi daha önce söyleyemedim çünkü güvenli değildi."
İkili konuşmaya devam ederken zaman akşam üstüne gelmiş ve sisli tepelerin girişine varmışlardı.
"Mian buradan sonra gerçekten tehlikeli benim gösterdiğim yoldan ilerlediğini ve söylediklerime dikkat ettiğine dikkat et olur mu."
"Tamamdır seni takip ediyorum ama ilk nereye gidiyoruz?"
"Doğruca sisli tepeleri merkezine gidiyoruz tabiki."
Harang konuştuktan sonra sisli tepelere doğru ilerlemeye başladı bu alanda dediği gibi gerçekten çok güçlü canavarlar bulunuyordu lakin Harang güvenli yolu bildiği için sıkıntı çekmeden ilerleyebileceklerdi, ama Harang'ın düşündüğü gi i olmadı eski hayatında güvenli olarak bildiği yolda ilahi bir yaratık karşılarına çıkmıştı.
"Mian saklan!"
"Harang!!"
Harang, Mian' nın hayatını kurtarmak için onu ittirdi, Mian geldikleri yoldan geriye doğru tepeden aşağıya yuvarlanmış ve yaratıktan uzaklaşmayı başarmıştı ama Harang aynı şekilde şanslı değildi.
çıkmakta oldukları tepenin kenarları uçurumdu, Harang ilahi yaratıktır kaçmak için kendisini uçurumdan aşağıya saldı ve dipsiz bir karanlığın içerisine girerek gözden kayboldu.
Yaratık ise ikilinin yok olduğunu görünce yiyecek bulamayacağı için o alanda daha fazla durmadı ve gökyüzüne yükselerek uzaklaştı, tepeden aşağıya yuvarlanan Mian korkuyordu hem kendi canı için hemde hayatını kökünden değiştiren Harang için onu orada bırakmazdı ama korktuğu için kendisi de oraya geriye dönemiyor yapabildiği tek şey yuvarlanmayı kesip durduğu yerde bulunan bir ağacın dibine oturarak Harang' ı gözetlemekti.
Bu sırada Harang ise dibi görünmeyen karanlık bir uçurumdan aşağıya düşmüştü.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..